Yalnızca Kış Mevsimini Seven İnsanların Anlayabileceği Şeyler
yirmi yıl önce bir sobaya iki avuç içini, on parmağını yapıştırmayı bile sevmektir. üstünde portakal kabukları kurutulan, kestaneler kızartılan, insana sıcağın ‘’yuva’’ olduğunu öğreten sobanın diyetini vermektir.
sonradan öğrendiğin bir hastalık sebebiyle, çocukken ayaklarının üşümekten acıdığı, soğuktan kesildiği bir gece vakti, ‘’üşüyorum baba’’ dediğinde, çaresiz kalan babanın, senin için döktüğü gözyaşlarını sevmektir.
sabahları uyandırılmak için annenin söylediği ‘’kar yapıyor’’ yalanının, gerçek olduğu günü sevmektir.
bereketiyle gelen kışın, dozunu arttırıp, okulları tatil ederek, hediye ettiği özgür pazartesiler sevmektir.
anadan babadan uzakta yaşarken, kavuşmana muhalefet ettiğinde inat edip, yollarda kalma, donarak hasta olma ihtimallerini göze alıp, zafer kazanmayı sevmektir.
arkadaşlarınla evde takılırken, ‘’bu havada gidilmez’’ bahanesine sığınıp, geceyi sabaha bağlamayı sevmektir.
sevgilinin sana yaklaşmak için kıvrandığı anlarda, üşüme bahanesini kullanarak, onun işini kolaylaştırmayı sevmektir.
sıcak kahveyi, şarabı, film izlemeyi, patik giymeyi, kalorifer peteğinin üstünde uyuyan kediyi izlemeyi, sıcak sütü, el örgüsü hırkaları sevmektir.
sana rastlayıp, tüm hayatını bahara çevirmesi için, yıllar önce ocak ayının on sekizinde doğmuş bir adamı sevmektir.
pek cok kisinin garip buldugu* bir tercihtir. kisi sevenler paltolari, kazaklari, bereleri, evden cıktıgında yuzune carpan serin havayla canlanmayi, terlemeden, bunalmadan uzun yuruyusler yapmayi sevenlerdir. sabah kalktiginda ilk is olarak acaba aksam kar yagmis mi diye camdan disari bakanlardir. dizlerine kadar kara gomulmekten zevk alan, basilmamis karlara basmaktan cocukca bir mutluluk duyanlardir. son olarak kis mevsimini sevenler nadide bir cicektir, onlari sevelim, sayalim, yolmayalim.
montun kapşonunu kapatmak için elleri cepten çıkarmaya tedirgin eden soğuğu sevmektir.
çok üşüyünce mağazalara girip bir şeylere bakıyormuş gibi yapıp ısınmayı sevmektir.
banyo yaptıktan sonra kurutma makinesiyle vücudu da ısıtmaktan keyif almaktır.
ve ve ve
harley davidson botunu giymeyi sevmek ve 4-5 cm daha uzun boylu olmaktır.
gece kar yağarken dışarı çıkmak, kafayı siyah gökyüzüne doğru kaldırıp lapa lapa yüze yağan karları izlemek, kar sebebiyle bomboş olan yollarda yürümek, yürürken yüzün yağan karla kaplanması,hiç basılmamış kara basmak, yumuşak karlarda yuvarlanmak, saçlara yağan kartanelerininin pırıl pırıl parlaması , eller kızarıncaya kadar eldivensizkar topu oynamak ve sonunda dışarda üşüyünce eve koşa koşa girmek ıslak çorapları çıkarıp ayakları kalorifere uzatmak ve çay bardağını alıp dışarda halen yağan karı izlemek...
(bkz: ankara nın kışı)
“kışı neden bu kadar sevdiğini
ve neden her şeyin bir sonla noktalandığını
sorma,
ben de bilmiyorum.
anı olacak bir şeyim yok
her şeyin dünündeyim.”