Yeni Koronavirüsün Hava Yolu ile Bulaşma İhtimali Ne Kadar?
öncelikle aerosol transmission'u (hava yolu ile bulaşma) tanımlayalım. tabii bunun için önce aerosol nedir ondan bahsetmek lazım. aerosolü, sıvı ya da katı bir maddenin gözle görülemeyecek küçük partiküller halinde bir gaz bulutunun içinde yer aldığı fiziksel bir terim gibi düşünebilirsiniz. bu parçacıklar çeşitli fiziksel ve kimyasal kuvvetler sebebiyle belli bir süre az önce belirttiğim gaz bulutu şemsiyesi ile beraber havada kalabiliyor. mesela sis güzel bir örnek. su damlacıkları yere düşmeyip hava içerisinde tutuluyor. bu su partiküllerinin ne kadar havada kalacağı da sıcaklık ve neme göre değişiyor.
sırada aerosol transmission (hava yolu ile bulaşma) ile neyi kastettiğimizi açıklamakta fayda var. önce ne olmadığını örnek üzerinden anlatayım. dolmuşta yanında oturduğunuz virüslü kişi hapşırdı/öksürdü ve gerçek bir hayvan olduğu için bu esnada ağzını kapamadı. size de yakın mesafeden dolayı adamın hapşırık/öksürüğü sonucu çıkan damlacıklar bulaştı. aslında burada da damlacıklar hava yolu ile size ulaşmış oluyor ancak aerosol tanımımıza uymayan bu damlacıklar size sadece 1 metreden yakın mesafede olduğunuz ve hapşırığın/öksürüğün hemen akabinde yakalandığınız için bulaştı. hapşırık/öksürük momentumu ile (top ateşlemesi gibi düşünün, tabi o kadar büyük bir itici kuvvet yok.) çıkan bu damlacıklardaki virüs sizi zınk diye bulmasaydı çok kısa süre sonra yer çekimi sebebiyle yere düşecekti.
buraya kadar sıkıntı yoksa şimdi hava yolu ile bulaşmanın ne olduğuna gelelim. yine örnek üzerinden açıklayalım. virüslü kişi (x), saat 21.00'de asansöre bindi ve 1 dakika sonra indi. sağlıklı kişi (y) de 22:00'de bindi ve yine 1-2 dakika sonra indi. burada x'ten y'ye bulaşma olması ihmal edilebilecek derecede düşük bir ihtimal. x, 21:00-21:01 arası ağzı açık öksürmüş hapşırmış olsa bile düşük. bu kısmı okuyan çoğu insanda 'ama hani virüs havada 3 saat kalıyordu' sorusu oluşacaktır. artık oluşmayan kişilere de kurt düşürdüğümüze göre bir alt paragrafta bu sorunun cevabına gelelim.
söz konusu bilgi, geçtiğimiz günlerde `national institute of allergy and infectious diseases` (niaid) kuruluşunun yapmış olduğu bir araştırmaya dayanıyor. araştırmaya göre sars-cov-2; havada 3 saat, bakırda 4 saat, kartonda 24 saat, plastik ve metallerde de 2-3 güne kadar host bulmasa bile canlı kalabiliyor. ilk bakışta epey korkutucu. ama biraz derine indiğimizde şüphe barındıran noktalar görüyoruz. aşağıda hem araştırmanın nasıl yapıldığını, hem de araştırma hakkında bilim insanları tarafından yapılmış değerlendirmeyi paylaşıyorum.
araştırmada içinde virüs barındıran aerosollerin oluşması hasta insan nefesiyle ya da öksürmesiyle değil, mekanik bir püskürtücü ile sağlanmış. araştırmanın eleştirilmesine zemin hazırlayan temel nokta işte burası. zira virüs taşıyıcısı bir normal insanın nefes alıp vermesini geçtim öksürüp hapşırması bile muhtemelen havaya bu mekanik püskürtücünün ürettiğinden daha az sayıda virüs salınımını sağlayacak. hatta gerçek hayattaki koşullar da bu araştırma özelinde virüsün havada kalması için hazırlanan laboratuvar koşullarından farklı olacağından 3 saat (aslında 2.7) asılı kalmanın net bir gerçek olarak değerlendirilmesi ideal bulunmuyor. bu araştırmada sağlanan koşulların virüslü insanın doğal hareketlerindense hastaya hastanede uygulanabilecek olan intübasyon sürecini canlandırdığı iddia ediliyor. dolayısıyla aerosol transmission için normal vatandaşlardansa virüslü hastalarla hastane ortamında yakın temasta olacak doktorların daha büyük risk altında olduğu savunuluyor. bu yüzden doktorların hem ffp2 ffp3 sınıfında kaliteli maske takması, hem de koruyucu kıyafet giymesi akla daha yatkın. araştırma sahiplerinden de henüz bu geri bildirimlere olumlu/olumsuz yanıt gelmedi. zaten araştırma da daha çok 'normal koşullar altında hava yolu ile bu virüs bulaşır mı' sorusuna değil; 'en ideal koşullarda virüsü kaç saat havada tutabilirim' sorusuna cevap aramak için gerçekleştirilmiş görüntüsü veriyor. öte yandan virüsün metal ve plastik zemin üstünde günlerle ifade edilecek sürede kalabiliyor olması da özellikle toplu taşıma araçlarından çıktıktan sonra el yıkamanın önemini bir kat daha arttırıyor.
başka bir araştırma da wuhan'da yapılmış ve 10 mart'ta yayılmış. bu araştırma laboratuvar koşullarından ziyade gerçek hayat verileriyle elde edilmiş. şöyle ki; iki tane hastaneden covid-19 hastalarının hastane içinde bulunduğu yerler baz alınarak 35 farklı air sample toplanıyor. araştırma sonucu covid-19 hastalarının bulunduğu yoğun bakım, koridorlar, hasta odaları gibi yerlerde virüsü aerosol halinde tespit etmemişler. virüsün havada en çok tespit edildiği yer tuvaletler olmuş. zira virüs, sindirim sistemine de etki ediyor ve dışkıda da gözlemlenebiliyor. araştırma sonucunda pis tuvaletlerde virüsün havada kalma süresinin fazla olabileceğinden bahsediliyor.
sonuç olarak hava yolu bulaşmasına imkansız diyemeyiz ancak günlük hayatımızda paranoyak olmamıza yol açacak kadar da yüksek bir olasılık olmadığı an itibariyle bilim insanlarınca düşünülen ve daha olası yargı. hastane koşullarında çalışanlar hava yolu ile bulaşıma biraz daha gözlerini dört açmalıyken biz sıradan insanlar, who'nun ve herkesin bas bas bağırdığı el yıkama, eli yüze götürmeme, kalabalık ortamlarda bulunmama gibi önlemlerle yüksek oranda güvence sağlayabiliriz.
not: bu veriler, girinin yazıldığı gün itibarıyla (16 mart) güncelliğini ihtiva etmektedir. daha sonra yapılacak konuyla ilgili yeni araştırmalar önümüzü daha net görmemizi sağlayabilir.