TELEVİZYON 25 Eylül 2019
70,3b OKUNMA     860 PAYLAŞIM

Yıllar Sonra Geri Dönen Behzat Ç.'nin Detaylı Bir Yeni Sezon İncelemesi

Behzat Ç.'nin 4. sezonu beklentileri karşılayabildi mi? Yerli streaming platformu BluTV üzerinden izleyenleriyle buluşan kült dizi, sezon finalini yaparak bizleri yine bekleyişlere sürükledi. Peki bu sezon nasıldı?

senelerdir beklediğimiz dizinin dördüncü sezonu bir çırpıda bitti. dizinin pek çok noktası eleştirildi pek çok izleyici de diziyi beğendi. dizinin ekibi özellikle süre eleştirisini dikkate almış olacak ki yayınlanan kısa videoda yeni sezonda bölümlerin 60 dakika olacağı duyuruldu. bu da dizinin daha da iyi olacağına bir işaret.

ben diziyi çok sevdiğim için objektif olmam biraz zor ancak şimdi burada dördüncü sezon nasıl olmuş iyisiyle kötüsüyle bir bakalım.

Uyarı: Buradan sonrası spoiler içerir.


bana kalırsa dizinin süreden ya da çekim tekniğinden öte öncelikli olarak konuşulması gereken bir noktası var. o da senaryo. çünkü bu sezonda potansiyeli çok yüksek bir hikaye yazmışlar. ancak senaryo mekaniği hikayenin potansiyelini ortaya çıkaramamış pek.

behzat'ın hikayesinden başlayalım

dizi behzat değişmiş denilerek eleştirilmişti izleyiciler tarafından. ancak bu değişim teknik bir kusur değil. çünkü dramaların özelliği zaten karakterin değişmesidir. hikayenin başında bir karakteri alırsınız (behzat, cinayet büro amiridir) bu karakterin başına bir iş gelir (berna'nın ölümü) bundan sonra da karakterin bu olay karşısında dönüşümünü izlemeye başlarsınız. finalde de karakter bu dönüşüm ile ne yapacağına karar verir.

aradan altı sene geçtiğini de varsayarsak karakteri asıl bıraktığımız gibi bulsaydık drama tekniği açısından problemli olurdu. çünkü dünya değişti, siz değiştiniz, behzat da değişecek tabii ki. çünkü hiçbir şey yapmasa bile cinayet bürodan ayrılmış. ki zaten geçen zamanda o nevşehir konusu yaşanmış bir de. ancak bu değişimin nasıl anlatıldığı problem işte.

drama yazarken bir olayı adım adım derinleştirirsiniz. evet behzat, o olayla ilgili hafızasını kaybetmiş olabilir ama bütün olayın çözümünü finalde verirseniz o işin dengesi kaçar. çünkü bu anlatım merdiven çıkmak gibidir biraz. ufak ufak adımlar atmak gerekir.

problem şurada ki, bu konu bölümler boyunca ufak tefek sahneler ile gösterildi ama anlatım olarak derinleşmedi. yani adım adım ne olduğuna yaklaşmadık biz. burada sadece görüntüler değil de mesela behzat bir kaza dosyasını araştırsa, oradan bir isim öğrense sonra isimden kadının kocasına ulaşsa, adam behzat'la konuşmak istemese konuya biz de dengeli bir şekilde dahil olabilirdik. yani finale adım adım yükselebilirdik. burada ise sekiz bölüm görüntü izledikten sonra dokuzuncu bölümün sonunda hızlı hızlı anlattılar her şeyi. bu da olayın zirve yapmasına engel oldu.

dizinin buna benzer bir konusu da esra karakterinin diziye dahil oluşu. şimdi bu konuda hiç objektif olamayacağım ben esra karakterini çok severim. canan ergüder'in oyunculuğuna da bayılırım ancak hikayede bu kadar güçlü etkisi olan bir şeyi sınırlandırmak gerekir.

aslında hak veriyorum ben dizinin yönetmeni olsam "şimdi kamerayı açıyorum. canan hanım, erdal bey hafıza kartı dolana kadar tek plan doğaçlama. hadi bakalım." derdim ama bu tiyatro oyunu gibi bir şey olurdu ayrıca sizin de fark ettiğiniz üzere savcı esra'nın etkisi göründükçe azalıyor. çünkü ölmüş birini görmeye devam etmek behzat için bile uç bir durum. bu yüzden arada sırada seyirciye bu durumun unutturulması lazım ki tekrar gördüğümüzde bir daha etkilenelim. çünkü esra bu sezon, korkutucu, sinirli, kontrolcü, korumacı ama aynı zamanda sevimli görünüyor hala. ancak karakteri sürekli gördüğümüz için behzat'ın bu durumunun etkisi azalıyor. bunu şöyle bir örnek ile açıklayabiliriz. diyelim ki çok güzel pasta yapabiliyorsunuz. bir de çocuğunuz var. eğer gider yirmi kilo pasta yaparsanız o çocuk için o pastanın bir etkisi kalmaz. ancak ayda bir yaparsanız pastayı her gördüğünde deli gibi mutlu olur o çocuk. bu karakterin dizideki kullanımı da böyle biraz.


karakter hikayesi demişken yeni eklenen karakterlerden de bahsedelim

bu konuda mahir öne çıkıyor biraz. sorunlu da bir geçmiş yazmışlar karaktere. yani anlatılacak çok şey var hakkında. ancak bu hikayeyi yazdıkları kadar kontrollü işlememişler. çünkü bir karakter için bir adet katarsis yazabilirsiniz. yani karakterin başına bir işler gelir (hayalet'in mahir'i araştırması), bundan sonra biraz daha detay eklersiniz (derinsu ile ilişkisi) en sonunda da derinsu'yu öldürürsünüz ve karakter patlamasını yaşar. daha sonra işte annesinin ölümü, uyuşturucu problemi, derinsu'yla ilişkisi ne var ne yok anlatır ve bir seferde etkili bir şekilde karakterin iç dünyasını seyircinin önüne dökmüş olursunuz.

ancak bir olay bir patlama şeklinde yazarsanız o sahnelerin etkisi "ben oldum cinayet." repliğine ulaşamaz asla. burada önemli olan şey sabır ve inşa mekanizması. o patlama anı gelmeden önce ne kadar çok şeye işaret ederseniz ve bunların üstünü ne kadar kapalı tutarsanız sonuç o kadar etkili olur. burada ise ufak ufak her bölümde sinirini attığı için mahir sezon finaline bir şey kalmamış gibi. mesela hayalet'in "anılar depreşti." dediği o camdan mekanda cidden buna benzer güzel bir sahne çıkabilirmiş ama karakter daha öncesinde her şeyi anlattığı için burada söyleyecek bir şeyi kalmamış sanki.

buna benzer bir durum da suat karakteri için söz konusu. mahir'i daha görmeden arıza bir karakter olduğunu biliyorduk. kemal burak alper'in oyunculuğu sayesinde bunu yansıtmayı da başarmışlar. ancak suat karakteri biraz yerini bulamamış gibi. burada aslında çok güzel bir ters köşe hazırlanabilirdi. zaten buradaki entry'lerden de anlayabileceğiniz üzere suat çok sevilen bir karakter değil. dizide de kendisini ya garip garip espriler yaparken ya da birilerinden azar işitirken duyuyoruz. ancak yanlış hatırlamıyorsam iki yerde suat daha önce intihar ettiğini söylüyor. ancak bu konuya geri dönmüyorlar. şimdi bu sezon sonunda da bir şekilde suat "ben çok yalnızım. uyum sağlayamıyorum gittiğim hiçbir yere. dışlanıyorum. o yüzden sizi kendim gibi gördüm buraya geldim. siz de bana aynı şeyi yapıyorsunuz." diye patlasa hem seyirci "demek ki suat, ekibe dahil olabilmek için böyle saçma sapan davranıyormuş. çocuğa haksızlık etmişiz." deyip üzülür ve sempati duyardı hem de bahsedilen bu intihar konusu bir yere bağlanmış olurdu. şuan geldiği noktada ise memduh başkanı vurdu. neden behzat için böyle bir şey yaptı orası meçhul çünkü tam işlenmedi bu karakter. yani faruk müdüre neden kızgın, neden behzat'ın yanında yer alıyor tam anlayamıyoruz.


memduh, ercüment ve ragıp karakterinin hikayesine ise gerçekten hiç girmek istemiyorum. ercüment'in şule üzerinden behzat'ı tehdit etmesi anlaşılabilir bir durum. çünkü ercüment gerçek bir psikopat ancak bu sezonda gördüğümüz o araplar, amerikalılar, doğu akdeniz konuşmaları falan gerçekten hiç bu diziye ait konular değil. zaten olduğunda bu sezon finalinde gördüğümüz gibi pasif kalıyor karakterler. çünkü gündüz mahalle arasında şüpheli kovalayan hayalet'i alır uzun namlulu silahların olduğu çatışmaya koyarsanız hem o karaktere yazık edersiniz hem de sahne anlamsız olur. şimdi ateş edip o adamları vursalar saçma olacak. ateş etmeseler de "bu karakterlerin bu sahnede ne işi var." gibi bir durum oluşuyor.

burada en azından ragıp olmasa ercüment ve memduh kendi çıkarları için behzat'ı kullanmaya çalışsalar diziye daha uygun bir çatışma yaratılırdı. çünkü behzat, ercüment'ten nefret ediyor ancak işin ucu şule'ye uzandığı için bir şekilde onunla çalışmak zorunda kalıyor denirdi. hem böylece ragıp karakterinin yarattığı kafa karışıklığından da kurtulurduk.

yine de dizinin aynı güçle geri dönen kısımları da yok değil. bunların başında hayalet, akbaba ve şevket geliyor tabii ki. bu karakterler için geçen sezonlardaki gibi bir feride ya da nazlı hikayesi yazılmamış ancak bu iki karakterin diyaloglarındaki doğallık bile yeterli bence. ege aydan'ın canlandırdığı şevket karakteri de böyle. sırf diyalogları ve sempatikliği ile göründüğü her sahnede parlıyor adeta.


bu sezonda yaşanan çoğu olaya ve karaktere değindik. peki dizinin işleyişi neden böyle?

bunun bence bir tane sebebi var. o da dizinin üzerindeki muazzam baskı. bu dizinin büyük bir hayran kitlesi var ancak eğer blutv'ye yeterince üyelik olmasaydı dizi devam edemeyecekti. hayran kitlesinin büyüklüğü burada bir etken olmuyor maalesef çünkü dizinin ilk sezonunda bile herkes diziyi internetten izlediği için büyük bir reyting sorunu yaşanmıştı hatırlarsanız. bu nedenle dördüncü sezon başladığında dizinin iptal edilme riski vardı. ayrıca hikayenin devamı dizinin başarısına bağlıydı. yani bir kere bu dizi beğenilmezse ileride bir behzat ç. dizisi ya da filmi yapmak çok zor olurdu. bu da dizinin yaratıcısı ve oyuncuları için can sıkıcı bir şey tabii ki.

bu nedenle bence verilen bu kısıtlı zamanda hikayenin ne kadar meziyeti varsa ortaya dökmeye çalıştılar. bir şeyleri saklayalım sonra ortaya çıkaralım diye riske girmek istemediler. canan ergüder ve erdal beşikçioğlu çok iyi oyuncular oldukları için gereğinden fazla esra ve behzat sahnesi yazıldı. ya da mahir her bölümde birilerine patladı çünkü kısa zamanda dizide güçlü oyunculuklar olduğunu göstermeleri gerekiyordu.

bence ercüment ve ragıp'ın karşılaşması da bu yüzden yazıldı çünkü çok büyük olayların olduğu aksiyon dolu bir hikayemiz var demek istediler. seyirciler üçüncü sayfa haberlerinde yer alan cinayetlerin çözülmesini istese de ercüment karakteri tek başına etkileyici zaten. o yüzden onun bol bol dahil olacağı bir hikaye akışı yazdılar.

son olarak şunu söyleyeceğim

burada birtakım problemlere işaret ettim ancak bence yeni sezon gayet iyi olmuş. hikayenin ve karakterlerin potansiyeli hayli yüksek şu an. çünkü hem hayalet ve akbaba çok iyi döndüler hem yeni karakterlerin hikayesi için alan var. yani oradan da yeni yeni şeyler çıkabilir. sadece dediğim gibi konuların zamana yayılması lazım. zaten beşinci sezon onayını aldılar. bölümler de standart 60 dakikaya çıktığı için çok yüksek ihtimal daha derin daha karakter odaklı daha sağlam ilerleyen bölümler bizi bekliyor ileride. bu da kısıtlı dizinin yapıldığı şu ortamda sevindirici bir haber.

Yeniden Sahalara Dönen Behzat Ç.'nin Unutulmayacak Diyalogları