TELEVİZYON 22 Kasım 2021
22,8b OKUNMA     340 PAYLAŞIM

Yıllardır Beklenen The Wheel of Time (Zaman Çarkı) Dizisinin İlk 3 Bölüm İncelemesi

Robert Jordan'ın 15 ciltlik ve yaklaşık 10.000 sayfalık göz korkutan külliyatı uzun bekleyişin ardından Amazon Prime dizisi olarak ekrana uyarlandı. İnceliyoruz.

game of thrones, her ne kadar felaket şekilde sonlansa da güzel bir şeylere yol açtı

yapımcılar bu serinin başarısının ardından büyük işlere ardı ardına onay vermeye başladı. biz de aşağı yukarı beş sene gibi bir zaman diliminde star wars projeleri, yüzüklerin efendisi, foundation, dune gibi yapımları izlemiş olacağız. ancak işin bir de ticari boyutu var. netflix'in başarısından sonra pek çok büyük şirket streaming platformu açmaya başladı. çünkü yenilecek pasta gittikçe büyüyor. bu da bizi sinemanın ta kökeninden başlayan bir soruna götürüyor. önemli olan izleyici rakamları mı, anlatılan hikayenin kalitesi mi? son karar mercî yöneticiler olduğu için bazı durumlarda platformlardaki üye sayısı çok daha önemli hale geliyor. bir de her yıl yüzlerce yeni proje geldiği için yöneticiler dizilerin kısa sürede başarıya ulaşması gerektiği yönünde bir baskı yapıyor. bu nedenle hikayeyi yavaş yavaş ısıtıp gerilim yaratma kavramı ortadan kalktı gibi. bu büyük bir problem çünkü izleyiciler teknik olarak bu kavramları bilmeseler de bu tür kaliteli işleri daha çok istiyorlar aslında.

wheel of time da amazon tarafından duyurulmasının ardından bu tür sorularla karşı karşıya geldi. çünkü amazon prime, pazar payı olarak netflix'in çok gerisinde. benim korkum da aman trendleri yakalayalım hemen üye sayısı artsın diye çok çok uzun zamana yayılan ve kitap başına 480 tane karakterin ve mekanın anlatıldığı bir hikayenin içinin boşaltılmasıydı. tabi ilk sezon henüz tamamlanmadı. bu nedenle yorum yapmak için henüz erken (örneğin game of thrones fanı olan birçok arkadaşım ilk sezona başladıklarında sıkıldıklarını söylemişti) ancak ilk üç bölüm nasıl olmuş bir değerlendirelim.

Uyarı: Bu noktadan sonrası spoiler içerir.


diziye başlamadan yorumlara bir göz attım ve orada, insanların yapılan değişikliklerden rahatsız olduğunu gördüm. zaten dizi daha yayına girmeden cast konusunda sıkıntılar başlamıştı.

cast ve karakterler ile ilgili benim bir tane hak verdiğim, bir tane de yanlış bulduğum konu var

hak verdiğim konu şu; şimdi diziler başladıktan sonra plan çok uzun süre devam etmesi şeklinde oluyor. bu nedenle benim programım dolu diyecek yıldız oyuncuları (bakınız sherlock'un başına gelenler) bunlara çağıramıyorsunuz elinizde çok ekstrem bir potansiyel yok ise. gerçi bu durum değişiyor ama bu dizide rosamund pike hariç no-name isimlerle çalışmaları mantıklı.

yanlış olan ise şu; bu kitap serisinde her bir karakter en ince fiziksel detayına kadar anlatıldı. ayrıca karakter geçmişi ve o geçmişten gelen özellikler kitaplar boyunca sürecek olaylara yol açtı. bu dizide ise karakter temellerini çok değiştirmişler. örneğin benim rand, mat, egwene, perrin ve nynaeve beşlisinde en sevdiğim nokta dünyaya karşı tecrübesiz oluşlarıydı. perrin ve rand, özellikle kadınlara karşı çekingendi ve o yaşadıkları çekingenlik, zamanla açılmaları falan güzeldi. de siz bu karakterlerin birini evli yapar diğerinin de sevdiği kadınla birlikte olduğunu gösterirseniz o karakter temeli ortadan kalkmış olur. bu hadi bir derece de mat'in ailesi ve direkt hırsızlık yapması çok büyük bir fark olmuş. çünkü ilk iki kitap dünyanın tüm sorumluluğunun hiç bir deneyimi ve bilgisi olmayan çocukların üzerine yıkılması üzerine kuruluydu. karakterlerin sürekli olarak birileri tarafından bir yerlere sürüklenmesini görüyorduk ve yaşadıkları stres bize geçiyordu. burada ise tam olarak öyle olmuyor. rand yine kitaplardaki kadar saf görünüyor. ancak mat'in dünyaya karşı bakışı merak ve eğlence üzerine kurulu olmalıydı. bu şekilde değil.


benzer bir durum nynaeve ve moraine için de geçerli. normalde nynaeve'in bu kadar ters bir karakter olmasının sebebi dış dünyaya güvenmiyor olmasıydı. ayrıca yanında moraine gibi one power'a hükmedebilen ayrıca gruba liderlik eden biri olunca komplekse giriyordu. çünkü yaşadığı küçük evrende nynaeve bilgisi sayesinde hem liderdi hem de saygı duyulan biriydi. bu otoritesinin sarsılması onu bu şekilde ters davranmaya itiyordu. şimdi bunu elinden aldıkları için lan'a yaptığı atarlar sadece dizide gerilim olsun diye yazılmış gibi duruyor. moraine sedai ise cidden hiç anlaşılmamış diziyi yazan insanlar tarafından. moraine, sahip olduğu güce rağmen insanlara karşı bu kadar soğuk değil. daha diplomatik ve işte hancı olsun çiftçi olsun karşılaştığı insanlarda korku değil saygı uyandırıyordu.

şimdi diyeceksiniz ki yazar bey, dizinin hitap ettiği yeni nesil kitapları okumadı ve ciltlerin birer tuğla ebatında olduğunu görünce zaten okumayacak. değişiklik yapılmasında ne gibi bir sakınca var? o konuda haklı olabilirsiniz ama olayların gelişimi bu karakter temelleri üzerinde yükseliyor aslında. şimdi spoiler içinde spoiler olmasın diye ayrıca bahsetmiyorum ama mat'in birdenbire ters bir insan haline gelmesinin sebebi var. daha öncesinde mat'i zaten hırsız gibi tanıttıkları için de o aradaki nüans fark edilmiyor işte.


gerçi ilk bölümün haybeye gitmesini anlıyorum

çünkü biraz önce konuştuğumuz gibi her yıl yüzlerce yeni dizi piyasaya çıkıyor ve seyirciyi ilk bölümden yakalamanız gerekiyor. bu nedenle ilk bölüme fazla aksiyon yazılmasını kabul edebilirim. gerçi kitabı benden çok seven biri var ve yapılan bu değişiklikleri izlerken çok mutsuz oldu. o bir problem ama ikinci bölümden itibaren dizi de toparlamaya başladı.

öncelikle ikinci bölümde evren inşasına başlıyorlar

iki tane yerde evrenin geçmişi ve dolayısıyla geleceği hakkında bilgi veriliyor. ilkinde two rivers tayfası bir şarkı söylüyor ama söyledikleri şarkının ne anlama geldiğini bilmiyorlar. moraine sedai burada şarkının ne için yazıldığını anlatıyor. böylece izleyici de hmm demek böyle olmuş geçmişte diyor. ki ileride daha detaylı bir şekilde bahsedileceği üzere geçmişte var olan bir kötülük tekrar uyanıyor. bu nedenle evren hakkında izleyiciye ipucu veriliyor.

ikinci nokta da şu; dizide biz aslında olayların çapının ne kadar büyük olduğunu tam olarak göremiyoruz. dizi evreni içinde bildiklerimiz şundan ibaret; bir tane köye garip yaratıklar saldırdı. bir tane güçlü büyücü bunları def etti ve köydeki dört kişiye bunlar sizin peşinizde bu nedenle kaçmamız gerekiyor dedi. biz de yola çıktık. bu kadar. ancak wheel of time evreni içinde herkes birbirine iplerle bağlı ve her şey birbirini etkiliyor. ta'veren'in ne olduğunu bile bilmiyoruz tam olarak. bu nedenle kaçtıkları şeyin büyüklüğünden haberimiz yok. ikinci noktada lan, shadar logoth'un hikayesini anlatıyor. böylece kaçtığımız şeyin üç beş tane ucube değil baya baya şehirleri yutabilecek bir karanlık olduğunu ilk defa (en azından dizide) burada görmüş oluyoruz.

üçüncü bölüm ise gerçekten hikayeyi derinleştirmeyi başarıyor

normalde bu tür high fantasy örneklerinde iyi ve kötü net bir şekilde ayrılır. işte kötüler orc'lar, fade'ler, trolloc'lar falan olur ve kime düşman olacağınız kime güveneceğiniz bellidir. wheel of time'da ise ortalama insan olmasına rağmen dark one'a hizmet edenler var. bir kap suyunu içtiğiniz ve muhabbet ettiğiniz bir kişi akşamına yerinizi dark one'ın hizmetkarlarına bildirmiş olabilir. bu da karakterlerin yaptığı uzun yolculukları çok daha tekinsiz bir hale getiriyor. gerçi anlatılacak çok olay olduğu için biraz hızlı geçiyorlar. mesela perrin ve egwene, çöl gibi olan arazide daha fazla zaman geçiriyordu. o kaybolmuşluk hissi daha fazla geçiyordu okuyucuya ama dizide insanlar bu bölümden sıkılacağı için orayı biraz azaltmışlar. bu nedenle atmosferin bir nebze eksildiğini söylemek mümkün.

Spoiler'ın sonu.


sonuç olarak

dizinin ilk bölümünde yapılan değişiklikler çok derin sorunlara yol açıyor doğru. ancak dizinin planı belli ki izleyiciyi hızlı bir şekilde yakalayıp olayı diğer bölümlerde derinleştirmek. o konuyu da başarıyorlar gibi şimdilik. ayrıca üçüncü bölümde serideki en sevdiğim karakterlerden biri olan thom geliyor. daha bunun white tower'ı var, whitecloak'ları var. loial'ı falan da göz kanatmayan bir cgi ile eklerlerse bence bu dizi izlenir. ha bir game of thrones olamaz belki çünkü onda hikaye gelişimi konusunda çok daha başarılı bir çalışma vardı ama o boşlukta güzel gidiyor.

bir de son bir not: normalde ben dikkatim dağılmasın diye dizileri falan tek başıma izliyorum. bu dizinin ikinci bölümünü ise seriyi benden daha çok seven biriyle izledim. ve üçüncü bölüm daha güzel olmasına rağmen ikinci bölümden çok daha fazla keyif aldım. eğer sizin de imkanınız varsa diziyi izlerken konuşabileceğiniz özel birileriyle izlemenizi tavsiye ederim.