Zamanında Kimsenin Taşınmak İstemediği Los Angeles Şehrinin Kuruluş Hikayesi
bugun dunya'nin en onemli sehirleri haline gelen bircok sehir ilk kuruldugunda hic ilgi gormemis, ufak bir koy muamelesi gormus ve kimse oraya tasinmak istememis. sehrin kiymeti anlasilinca da herkes oraya tasinmak istemis. iste los angeles da bundan muzdarip olan bir sehir.
henuz yerlesik hayata gecmemis ve gocmen olarak yasayan kizilderili kabileleri saymazsak, avrupalilar'in los angeles'i bulmasi 1542'ye rastlar. bu sirada bugunku los angeles kiyilarina gelen ispanyol denizciler ya hic gemilerinden inmemistir, ya da kisa sure inip etrafi dolasip gemilerine geri donmustur. zaten bu gemicilerin amaci asya kitasinda kesfedilecek yeni yerler bulmakti ve amerika'nin bati yakasinda aradiklarini bulamamislardi. 1600'lerin basinda bir baska ispanyol gemisinin buraya gelip kisa bir sure takildigi soylenir ama bundan sonra uzunca bir sure hicbir avrupali buraya ugramaz.
los angeles'in kurucusu olarak cogu kaynakta felipe de neve ismi gecer. amerika'nin bati yakasina inen ispanyol askerler dogu yakasina inen avrupalilardan biraz daha farklidir. dogu yakasinda kizilderili katliami, afrika'dan getirilen zencilerin kole olarak kullanilmasi gibi bir cok skandal yasansa da dogu yakasi daha sessiz ve sakin olaylara gebeydi. ispanyollar california sahillerine geldiklerinde yanlarinda getirdikleri asker kadar din adami ve sehircilik uzmani da getirmislerdi. burada amac fazla kan dokmeden mevcut halki katoliklestirmek ve onlari yerlesik hayata ve sehircilige alistirmakti.
california'nin en guneyindeki san diego'dan baslayarak kuzeye uzanan yolda (o zamanki ve bugunku ismiyle el camino real) 9 tane kilise kurulur. bu kiliselerin ismi bugunku sehir isimleriyle aynidir (ornegin san francisco kilisesinin etrafina san francisco sehri, san diego kilisesinin etrafina san diego sehri, san jose kilisesinin etrafina san jose sehrinin kurulmasi gibi). kiliselerin her birinin etrafinda sehirler kurulur ve kiliseler bu sehirlerin hem dini, hem kulturel hem de ekonomik yonden merkezi konumundadir. bu kiliselerin basindaki kisi de modern california'nin kurucusu sayilan junipero serra adinda bir papazdir. san francisco dahil olmak uzere bir cok sehirde kendisinin ismi buyuk cadde ve bulvarlara verilmistir.
1700'lerin sonunda kurulan los angeles sehrinde yarisi yetiskin yarisi cocuk olmak uzere 44 yerlesimci vardi. bu sehri kurmasi icin toplanan 44 yerlesimcinin bir kismi ispanyol bir kizmi kizilderiliydi ve bunlari toplamak cevre sehirlerde aylarca suren arama calismalari sonucu mumkun olmustu. bu ailelerden bazilari direk meksika'dan getirilmisti ve kendilerine islemeleri icin toprak ve yasamalari icin ev verilmisti. sehrin ilk yillarinda sehrin gelismesine faydasi olmayan ve yeterince caba gostermeyen birkac kisi sehirden kovulmustu. daha sonra yeni kurulan sehrin haberini alan bazi insanlar bolgeye akin edince buradaki devlet kurumlari genislemeye gitti.
1800 yilinda los angeles 29 haneli bir koy haline gelmisti ve sehrin nufusunun yarisi askerlerden ve yolculardan olusuyordu. din adamlari da nufusun onemli bir kismini olusturuyordu. buraya tasinan ve ciftcilik yapmayi kabul eden herkese 2'si sulu 2'si kuru olmak uzere 4 tarla veriliyordu ve bu tarlalarda uretilen yiyeceklerle sehir kendi kendini besliyordu. 1820'lerde sehir disariya hic bagimli olmadan tamamen kendini besleyebilecek hale gelmisti.
o donemde los angeles bir kismi col, bir kismi ormanlik olan, tepelerle dolu, onlarca km uzanan plajlari olan tropik bir cografyaya sahipti. sehrin hemen disinda vahsi yasam tum hiziyla devam ediyordu ve ayilardan kurtlara bir cok hayvan sehre cok yakin yasiyordu. sehri besleyen nehirler temizdi ve icilebilecek su sagliyordu. ayrica bu nehirlerde balikcilik yapmak da mumkundu. los angeles'in ilk yillarinda oldukca hos ve cesitli bir ekosistem mevcuttu.
koylulerin ilk projelerinden biri sehirdeki en buyuk nehirlerin etrafina kanallar kazarak bu nehirlerdeki suyu tarlalarin oldugu yere akitmak oldu. nehir yataklarindan hem icme suyu hem de tarimcilikda kullanilacak olan su cikartilacakti. bu donemde bugunku los angeles'ta buyukbas hayvancilik ile uzum (ve sarap) uretimi hiz kazandi ve en onemli gecim kaynaklari arasinda yer aldi. bu sirada sehirde yasayip calisacak yeterince beyaz insan olmadigi icin para karsiligi kizilderili isciler tutuldu. bu iscilere bazen para, bazen yiyecek/giyecek bazen de alkol ile odeme yapiliyordu ve bu donemde bir cok kizilderili hayatinda ilk kez tanistigi alkole karsi bagimlilik kazandi.
kizilderililere karsi dogu yakasindaki gibi bir katliam olmamisti ama bu bazi haksizliklar olmadigi anlamina gelmiyor. ornegin sehirdeki en degerli araziler ve tarlalar beyazlara taksim edilmisti ve kizilderililer toprak sahibi olmak yerine beyazlarin sahip oldugu topraklarda ucret karsiligi calismaya mahkumdu. her ne kadar kizilderililer zenciler gibi kolelik yapmiyor olsa da kendi topraklarina sahip olmalari cok zor hale getirilmisti ve beyazlardan arta kalan topraklarin kalitesi ve verimliligi dusuktu. bu yuzden 1700'lerin son ceyreginde los angeles ve civarinda bazi kizilderili isyanlari cikti.
bir sure sonra toprak sahipleri kizilderililerin calisma sartlarini zorlastirdi ve bu calisma sartlari kolelik duzenine benzemeye basladi. bir cok kizilderili agir calisma sartlari yuzunden hayatini kaybediyordu ve bazilari da bu tarlalarda calismayi birakmaya baslamisti. toprak sahiplerinin bu durumda iki secenegi kaliyordu, ya disardan avrupalilari getirip calistiracaklardi, ya da kizilderilileri geri kazanacaklardi. disardan avrupalilar'i buraya getirmek zor ve masrafliydi ve avrupalilar kizilderililer gibi zor sartlar altinda calismayi kabul etmeyecekti. bu yuzden kizilderililerin yeniden gonlunu kazanmak sartti. bundan sonra tarladaki iscilerin haklarinda bazi iyilestirmeler ve reformlar yapildi ve calisma sartlari biraz olsun duzeltildi.
toprak sahipleri aslinda kizilderililerin cok agir sartlarda hemen hemen hic sikayet etmeden calismasindan memnundu. kizilderililerin emegi olmadan sehrin cekilip cevrilmesi mumkun olmayacakti. bu sirada ispanyollar ile kizilderililer arasinda bazi yakinlasmalar ve evlilikler gerceklesti. bu donemde sehre ve civarina baska kiliseler de yapildi ve kizilderililer icinde hiristiyanliga (daha dogrusu katoliklige) gecip asimile olanlar pagan gelenegini devam ettiren kizilderililere gore daha ustun olarak kabul edildi. hiristiyan olan ve ispanyollarla evlilik yapan kizilderililer toprak sahibi olabiliyorken kendi inanclarini devam ettirenler iscilige mahkumdu. 1820'de sehrin nufusu 650'ye ulasti ve bunlarin cogunlugu kizilderililerden olusuyordu.
1821 yilinda ispanya'dan bagimsizligini ilan eden meksika california'nin tamamina hakim olacakti ve los angeles'taki insanlar artik ispanyol kralligina degil meksika devletine bagli olacakti. meksika hukumeti kizilderililere daha cok haklar verecekti ve onlarin asimile olmasi konusunda kolayliklar saglayacakti. bu yuzden cevre illerden gelen kizilderililer sayesinde sehrin nufusu 20 yilda uce katlanacakti. los angeles bu donemde sadece nufus degil ayni zamanda refah olarak da yukselme donemindeydi ama burasi hala bir tarim ve hayvancilik sehri olarak corum veya yozgat ayarindaydi.
1830'larda yavas yavas misyonerler ve dini kurumlarin sehir uzerindeki etkisi azalmaya basladi. eskiden kiliselere ait olan verimli ve genis topraklar artik tum yatirimcilara acilmisti. ayrica hiristiyanligi kabul eden kizilderililerle etmeyenler arasindaki statu farki da ortadan kalkmaya baslamisti. meksika devleti insanlarin projelerini dinleyip gelecek vaadeden projelere bedava toprak vermeye baslayinca sehrin gelisimi daha da hizlandi. 1835'te meksika los angeles'i california eyaletinin baskenti tayin etti ve sehrin onemi artti. bundan sonra sehrin verimli ve ucuz topraklarini haber alan avrupali zengin isadamlari gemiye atlayip buraya geldiler ve ucuz topraklardan bolca satin aldilar. bugun bile california ekonomisinin onemli yapitaslarindan olan uzum ve sarap uretimi bu gunlerde hiz kazandi ve bir cok yatirimci bu yolla zengin oldu veya zenginligine zenginlik katti.
1846-1848 yillari arasinda abd ile meksika arasinda yasanan savasta meksika ordusu elindeki askerlerin cogunu guney sehirlerini savunmak icin ayirinca california eyaleti savunmasiz kaldi. bolgeyi askerlere karsi savunan yerel halk basarili bir direnis gosterse de er ya da daha guclu olan gec amerikan ordusunun galip gelecegi belliydi. savasin sonunda los angeles dahil bir cok sehir abd'nin eline gecti. bundan sonra los angeles yeni bir donemin icine girecekti.
amerikanlar sehre askeri vali atayip sehrin cadde ve sokak isimlerini ispanyolcadan ingilizce'ye cevirdiler ve sehrin krokisini cizip sahibi olmayan topraklari belirleyip satisa cikarttilar. sehre ispanyollar ve meksikalilar hakimken sehrin merkezinde zenginler, dis kisminda dusuk gelirliler yasiyordu ve sehir amerikalilar'in eline gecince bunun tam tersi yapildi ve zenginler sehrin dis kisimlarina tasindi. ayrica sehre cesitli avrupa ulkeleri ve cin'den cok sayida gocmen akin etmeye basladi.
daha sonra sehrin yakinlarinda altin bulununca bolgede bir suru altin madeni olustu ve amerika'nin her yanindan insanlar california'ya "altina hucum" adi altinda tasinmaya basladi. los angeles hala gecimini hayvancilikla ve tarimla geciren bir sehirdi ve altina hucum yillarinda sehrin gorevi altin madencilerinin karnini doyuracak yiyecekleri saglamakti. amerikanlar burayi ele gecirdikten sonra askerleri sehirden cikartmislardi ama henuz polis sistemi kurmamislardi. bu yuzden california civarindaki tum suclular los angeles'i siginilacak bir liman olarak goruyordu ve sehirde suc oranlari diger yerlere gore cok daha yuksekti. 1850 ve 1860'li yillarda los angeles'ta kisi basina dusen cinayet orani new york city'nin 10 katina ulasmisti ve sehirdeki suclar kontrolden cikmaya baslamisti.
sehre meksikalilar akin etmeye baslayinca ucuz is gucu saglama sirasi kizilderilerden meksikalilara gecmisti. simdi bu iki etnik grup arasinda is hayatinda muthis bir cekisme vardi. disardan getirilen hastaliklara aliskin olmayan ve bircogu yeni yeni alkolizmle tanisan kizilderililer sehri terk etmeye baslayinca los angeles'in nufusu 1880'lerde 15 bine kadar dusmustu. halbuki sehrin nufusu 30 sene once en sasali gunlerinde 70 bini gecmis durumdaydi. zaten o donemdeki california yerel kanunlarina gore kizilderililerin vatandaslik hakki yoktu ve bu yuzden kendileri insan statusunde bile degildi. herhangi bir beyazin bir kizilderiliyi oldurmesi durumunda kizilderilinin ailesinin sikayet etme hakki bile yoktu. bu yuzden beyazlar sehirde sevmedikleri veya mallarina el koymak istedikleri kizilderili vatandaslari hayvan avlar gibi avlamaya baslamisti.
bu donemde california'ya ayak basan cinliler demiryolu insaatinda ve altin madenlerinde calistirildilar. bu isciler kagit uzerinde kole olmasa da calisma sartlari kolelerden farksizdi ve bircoklari ya agir calisma sartlarindan dolayi ya da patronlarinin keyfi karariyla hayatindan olacakti. beyazlar ve latinler yeni gelen cinlilerin sehirdeki maaslari dusurup kendi degerlerini azalttigi icin sikayet ediyordu.
tren yolu tamamlanip 1800'lerin son yillarinda los angeles civarinda petrol de bulununca sehir yeniden hizla buyumeye basladi. 1900'lu yillarin basinda los angeles'in nufusu 100 bini bulmustu. 1920'lere gelindiginde los angeles ve cevresi dunya'daki petrol uretiminin dorte birini karsiliyordu.
sehir buyudukce etraftaki ormanlik alan yavas yavas kaybolmaya, nehirler ve hava kirlenmeye, her taraf binalarla dolmaya baslamisti. los angeles'in hem nufus hem de yuzolcumu buyumeye baslamisti ve sehrin kapladigi alan giderek buyuyordu. eskiden sehrin dis mahalleleri olarak gorulen bolgeler simdi sehrin merkezine denk geliyordu ve dis mahalleler giderek uzaklasiyordu. daha sonra sehirde ortaya cikan film endustrisi ve diger endustrilerle beraber sehrin buyumesi hizlanarak devam etti ve sehir bugunku halini aldi. 1930'da 1 milyon nufusu gecen sehir 1990'da 3 milyonu geride birakti. gunumuzde sehrin nufusu 4 milyona, metropol alanin nufusu 13 milyona dayanmis durumda.
ayrica: (bkz: los angeles cete savaslari)