Zıpçıktı Cafer Rolüyle Tanıyıp Erken Kaybettiğimiz Galatasaray Tribünü Efsanesi: Şenol Coşkun
kendisi koyu bir galatasaray taraftarıdır. televizyonlara cıkmadan ve ünlü olmadan önce doksanlı senelerin başı, ve ortalarında galatasaray kapalı tribününde cok ünlü bir isimdi..
florya, ali sami yen stadı arasında gidip gelen, arif erdem, norman mapeza ve hakan şükür'ün elini öpüp ara sıra da orhan gencebay şarkıları söyleyen, elinde tokmak davula vururken uzaklara dalan unutulmaz birisiydi galatasaray kapalı tribünü icin. 94 senesinde bursaspor ile oynanan şampiyonluk maçından sonra kupa ile tur atıp kulüp tarihine de geçti.
daha sonra yabancı filmlerin türk versiyonlarının sıklıkla yapıldıgı bir dönemde terbiyesiz cafer rolü ile problem cocuk filminin türkce versiyonu olan zıpcıktı filminde başrol oynadı ve tanındı.
ün, şan ve şöhret onu degiştirmedi. galatasaray tribününden kopamadı ve her zaman burnunu cekerek hakan şükür'ü yumruk şova cagırdı.
aynı dönemde aynı ilkokulda beraber okuduğumuz mazlum, sevimli bazen de kabul edilebilir dengesizlikleri olan bir arkadaşımızdı.
bilemediğim bir rahatsızlığı vardı bu nedenle hem anatomik hemde zeka olarak bir çocuk gibiydi. 15-16 yaşlarında rol aldığı zıpçıktı filminde herkes onu 7-8 yaşında bir çocuk olduğunu düşündü ama o malesef rahatsızlığı sebebiyle yarı yaşıtları gibiydi.
yaşamını yitidiğini yeni öğrendim, hemen çocukluğumuzda yan arsada beraber top oynadığımız zamanlar geldi aklıma.
allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
çok çekmişti çocukluğunda, ebediyette mutlu olur inşallah.
çok iyi tanımasam da bizim mahallenin çocuğuydu. filmlerde oynamadığı zaman berberin, bakkalın biraz da küçümseyerek eğlendiği bir çocuktu. renkli ekranda görününce kıymete bindi, ama ailesi çok da bir şey kazanmadı zannediyorum.
birkaç yıl evvel hastalığından ötürü öldü dediler. aklımdan çıkıp gitti. geçen gün yine kambur, şenol gibi yürüyen bir çocuk gördüm. caddedeki çocukluk arkadaşlarıma sordum, şenol'un kardeşi dediler. aynı hastalıktan o da muzdaripmiş. aynı abisi gibi amına koyim diyormuş. ailesine kızdım, çocuğa acımamaya çalıştım, durağa kadar yürüdüm.