Anneannesine Sadece 53 Cent Karşılığında Postalanan May Pierstoff'un Acayip Hikayesi

Takvimler 1914'ü gösterdiğinde kargo tarihine geçecek bir olay yaşandı ve sonra hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı...
Anneannesine Sadece 53 Cent Karşılığında Postalanan May Pierstoff'un Acayip Hikayesi

bir tanıdığınız sevdiğiniz bir yere giderken "keşke beni de bavula atıp götürseydin ya" diye bir geyik yaptınız mı hiç? çoğumuz yapmışızdır. ciddiyet payıysa elbette en ufak tefek insan için bile %0. peki ya bavula bile konmayıp kargo olarak bir yere gönderilmeyi, ya da birini bu yöntemle göndermeyi hayal ettiniz mi?

şöyle bir senaryo düşünün mesela... kapı çalıyor ve kapıda kurye var. eşiniz açıyor.

- kimmiş hayatım?
o kargoymuş canım. yasemin geldi.
- durduk yere kim çiçek yollamış ya?
o çiçek değil be. yeğenin yasemin yok mu hani, ablanın kızı. o çıktı kutudan.
- nası ya?!?!

ya düşünemediniz, ya da televizyonda oynayan şu komedi tiyatrolarından birinin başarısız bir bölümü olarak canlandırabildiniz gözünüzde, öyle değil mi? oysa ki yaşanmış gerçek bir örneği var.

19 şubat 1914 tarihinde abd'nin idaho eyaletinde yaşayan alman kökenli bir aile 5 yaşındaki kızları charlotte may pierstorff`için tam olarak da bunu uygun görmüş ve onu kelimenin tam anlamıyla, hatta bayağı bildiğimiz sözlük anlamıyla anneannesine postalamış. alman aile olmasının anlamı ve önemi de şurada: böylesine pratik olduğu kadar sapıkça bir düşünce bir türk'ün, rus'un, italyan'ın falan aklına gelebilir de, alman'ı böyle bir şeye iten neydi ki acaba? pek öyle pratik zekâsıyla tanınan bir topluluk değiller sonuçta. yanıt basit: parasızlık.


o zamanki amerikan posta hizmetleri kurallarına göre koli olarak gidecek bir paketin ağırlığı en fazla 50 lbs, yani yaklaşık 23 kg olabiliyormuş. oysa ki charlotte may'in ağırlığı 48,5 lbs, yani 22 kilonun azıcık üstünde. kısacası kargoya kabul edilebilecek kadar hafif. kargo ücreti mi? yalnızca 32 sent, gidiş dönüş fiyatıysa 53 sent. elbette şimdinin parasına göre düşünemeyiz ama o zaman için bile oldukça uygun bir fiyat. oysa ki tren bileti bundan çok daha pahalı ve ailenin bunu karşılayacak maddi durumunun olmamasından öte bir de küçük kızın yanında birinin gitmesi ve bunun için işini gücünü bırakması gerekiyor. ailede o esnada bunu yapabilecek biri de yok.

gelgelelim kızın annesinin kuzeni tam da bu hatta çalışan bir posta görevlisi ve o gün kargo treninde mesaisi olduğu için yeğenine göz kulak olabilecek pozisyonda. hâl böyle olunca da ailesi kızlarına tren bileti alıp yolcu vagonuna bindirmek yerine montuna gerekli miktarda posta pulu yapıştırıp onu trenin kargo bölümüne koymuş ve onu akrabalarının nezareti altında anneannesine yollamış. kimsenin aklına böyle bir divanelik geleceğini hayal edemedikleri için posta yetkilileri de kargoyla insan yollanamaz diye bir kural koymamış. ta ki o güne kadar... daha doğrusu başkalarının da bu olaydan esinlenip çocukarını kargolaması suretiyle işin cılkı çıkana kadar.

şöyle bir düşününce buna karşı bir kural koymak bir lokantada "lütfen tabakları ve masa örtülerini yemeyiniz" diye bir uyarı olması kadar gereksiz görünüyor ama bir aklıevvel çıkıp o minvalde bir şey yapınca mecburen konuyla ilgilenmişler.

o günden itibaren kargoyla insan yollanamayacağına dair bir kural koymuş amerikan posta hizmetleri. hatta derslerini çok şiddetli bir biçimde aldıkları için eşeklerini sağlam kazığa bağlayıp insanın yanı sıra hemen hemen hiçbir canlı hayvanın da kargoyla gönderilemeyeceği yönünde çok sıkı yeni kurallar getirmişler.

iyi haberse bu yolculuk sırasında charlotte may'in başına hiçbir şey gelmemiş olması. büyümüş, evlenmiş, normal ve sağlıklı bir yaşam sürerek 1987 yılında 78 yaşında bir teyze olarak hayata veda etmiş. her iki dünya savaşını da gördüğü gibi az daha dayansa ata yurdunda berlin duvarının yıkıldığını bile görebilecekmiş.


bu acayip olay daha sonra mailing may adlı bir kitaba da konu olmuş.