Antakya'da 14 Saat Enkaz Altında Kalan Bir Ekşi Sözlük Yazarının Yaşadıkları

Depreme Hatay'ın Antakya ilçesinde ailesiyle birlikte yakalanan ve 14 saat boyunca enkaz altında kalan Ekşi Sözlük yazarı, yaşadıklarını detaylı şekilde aktarmış.
Antakya'da 14 Saat Enkaz Altında Kalan Bir Ekşi Sözlük Yazarının Yaşadıkları


antakya'da yaşadığımız bina

öncelikle, herkese geçmiş olsun. deprem günü hatay'ın antakya ilçesinde ailemle beraber aynı evdeydim. binamız 1986 yapımlı (bildiğim kadarıyla) 37 yıllık bir binaydı. 3. katta oturuyorduk. zemin kat (0 ile birlikte) toplam 7 katlıydı 6 kat'ı esas alırsak biz 3. katta oturuyorduk.

Oturduğumuz bina

deprem planımız

oturduğumuz bölge deprem bölgesi olması dolayısıyla sık sık deprem oluyordu. her deprem sonrasında ailecek toplanıp oturur, depremi konuşur ve olası depremlerde yaptığımız planı tekrar ederdik. plan şuydu: 

aşağıdaki görseldeki halıların olmadığını düşünün. o kapının arkasında portmanto var. tv ünitesi, sehpa, kapı ve portmanto sayesinde güvenli bir yaşam alanı oluşturmayı hedeflemiştik. ek olarak, tavanda görebileceğiniz gibi kiriş sayesinde çok daha güvende olacaktık. çekirdek ailemiz toplam 4 kişi. allah'a şükür hepimiz iyiyiz.

Planladığımız yer

şimdi, deprem anında ve sonrasında yaşadığım şeylerden bahsedeceğim

deprem günü saat 4.10 gibi uyanmıştım. tahminimce büyük depremden önce küçük depremler olmuştu (3,0 gibi) ve beni uyandıran şey buydu.

sonrasında, su içmek icin mutfağa gittiğimde google'nin (bkz: google deprem uyarı sistemi) alarmını duydum. duyduğum gibi telefonuma doğru koşarken ailemi uyandırmak için bağırmaya başlamıştım. uyarıdan 3 saniye sonra şiddetli bir şekilde sallanmaya başlamıştık, o an hala odamdaydım ve doğrudan yaptığımız planı uygulamak için salona doğru koşmaya başlamıştım. salona vardığımda ailemin planı uyguladığını, herkesin korkuyla beni beklediğini görmüştüm. her yerden çığlık sesleri ve bağırışlar geliyordu. evdeki eşyalar, kitaplar, çoğu şey sağdan sola sallanıyor, yere düşüyordu. avize o kadar şiddetli sallanıyordu ki tavanın bir ucundan diğer ucuna 180 derece ileri geri hareket ediyordu. deprem ne zaman duracak diye birbirimize soruyor, binanın neden hala yıkılmadığına anlam veremiyorduk. o sıra şehadetimizi getirdik ve ölmeyi bekliyorduk.

o kadar korkunçtu ki... yukarıda yazdığım şeyler yaklaşık 30 saniye içinde oldu, sonrasında elektrik kesintisi ve bir anda kendimizi enkaz altında bulmamız... (o kadar hızlı gerçekleşiyor ki fark edemiyorsunuz.)

dördümüz yan yana düştük. allah'a şükür o an hepimiz iyiydik. birbirimize nasıl olduğumuzu, kanayan veya kırık bir yerimizin olup olmadığını soruyorduk. düştüğümüz yer planladığımız gibi bizi korumuş, üzerimize molozlar yani küçük taşlar dışında herhangi bir hayati risk taşıyan bir şey düşmemişti.

pozisyon olarak sağ omzumun üstüne düşmüştüm. rahat bir şekilde sadece sol kolumu hareket ettirebiliyor, sağ kol ve sağ bacağımı hiçbir şekilde hareket ettiremiyor, sol bacağımda ise sadece diz altımı hareket ettirebiliyordum. kafamıda aynı şekilde hiç hareket ettiremiyordum. kafama televizyon ünitesinin sağ alt köşesi baskı yapıyordu.

pozisyon olarak sokağa en yakın 1. kişi babam, 2. kişi kardeşim, 3. kişi annem, 4. kişi bendim. bina içinde pozisyon olarak sokağa doğru yakınlaştıkça yaşam alanı biraz daha genişliyordu.
yaklaşık 1,5 dakika olan deprem süresi geçtikten sonra, ailecek birbirimizle durumlarımızı paylaştıktan sonra telefonumun flaşını açmıştım; etrafa baktığımda o kadar dar bir alanda kalmıştım ki nefesimi iyi kullanmam gerektiğini planlamıştım. aynı şekilde yukarıda saydığım kol ve bacakları hareket ettiremiyor, kafama televizyon ünitesinin sağ alt köşesi baskı yapıyordu.

Binamızın son hali

telefonu elime aldığımda hiçbir şekilde internet veya şebekenin çekmediğini gördüm. (14 saat boyunca çekmedi.) ailem sesli bir şekilde kimse var mı diye bağırıyordu. ben de kendilerine ilk 30 dakika boş yere bağırmamalarını, bağırsalar bile insanların deprem etkisini hemen atlatamayacağı için nefes ve güç harcamaktan başka bir şey olmayacağını söyledim. bu denli bir yıkımın olacağını düşünmüyor, sadece bizim binamız gibi eski binaların yıkıldığını ve yardımın hızlı bir şekilde geleceğini düşünüyordum. her artçıda molozların üzerine moloz düşüyor ve daha fazla sıkışıyordum. ilk düşüncem o pozisyonda bir süre sonra nefesimin biteceğiydi.

yaklaşık 3,5 saat sonra antakya'da yaşayan amcam bina enkazının yanına gelmiş bize sesleniyordu. amcam ile irtibat kurmayı başarmış, bilgi aktarmaya başlamıştık. kendisi rönesans, emlak konutları ve güçlü sitesinin yıkıldığını söylediği zaman yıkımın gerçek gücünün farkına varmıştım. 

antakya'daki çoğu bina ne yazık ki yıkılmıştı. şiddeti sorduğumuzda, 7,7'yi söylediğinde yaşamamızın mucize olduğunu anlamıştım. amcam yardım getireceğini söyleyerek enkazdan uzaklaşmıştı. yaklaşık 3 saat sonra konya'da doktor olan ve zamanında gölcük ve van depreminde gönüllü olarak akut'ta çalışan arama kurtarma hakkında bilgili diğer amcam gelmişti. açıkçası doktor amcam geldikten sonra ailecek moralimiz düzelmiş, kurtulacağımızı düşünmeye başlamıştık.

amcam bize daha kolay ulaşabilmek adına alet ve edevat bulmaya gideceğini söyleyip, enkaz yanından ayrılmıştı. 1,5 saat sonra amcam gerekli aletleri bulup (kazma, keser, balta) bize doğru tünel açmaya başlamıştı. o sırada kahramanmaraş'tan -sağ olsun- dayım gelmiş, amcama yardım etmeye başlamıştı. 4 saat sonra babam ve kardeşim, 2 saat sonra da ben ve annem allah'a şükür kurtulmuştuk.

Enkazdan çıktığımız yer

2. depremde moloz o kadar baskı yapmıştı ki ölmeye çok yakın olduğumu hissetmeye başlamıştım. ailemin morali bozulmasın diye her zaman çok iyiyim diyordum. 14 saat boyunca genel olarak sevdiklerimi, hayatımın nasıl geçtiğini, ailemle kurtulabilecek miyim gibi düşüncelere sahiptim. ölmek istemememin en çok sebebi sevenlerini yarı yolda bırakmamak istememdi.

şu an konya ereğli devlet hastanesi'ndeyim. sağ olsun, devlet hastanesi ve konya'nın insanı çok güzel ilgileniyor. sosyal hizmetlerede aynı şekilde çok ilgililer. kendilerine çok teşekkür ederim.

Aldığım hasarın bir kısmı

depremde kendimce gözlemlediğim önemi yüksek şeyler

1. daha şık olsun diye alınan camlı kapıların saklanacak yerleri azaltması, camın bir yerimizin kesebilme ihtimali.

2. oksijenin depremde pek fazla rol oynamadığı, genel olarak bir yerden hava akışının geldiği. en önemli etkenin sıvı ihtiyacı olduğu.

3. yılların komşuluğunun hiçbir işe yaramaması. (genel olarak)

4. uzun saçlı olmanın depremde oldukça baskı ve havasızlık altında bırakması.

5. ilk 30 dakika - 1 saat sadece beklenmeli insanlar depremin şokunu atlatamadığı için bağırmanın gereksiz enerji ve nefese bedel olması + her saniye bağırmak yerine belli aralıklarla bağırmak.

6. eğer komşuluk ilişkileri iyiyse üst katların oturma planları (çok önemli) ve buna göre hareket etmek.

7. ilk katların binanın yükünü taşıdığından dolayı çoğu zaman komple yıkılması sonucu boşluk kalmaması ve en zor kurtarılanları olması (çok gördüm ilk 2-3 katı yıkılan geriye kalan katların sağlam durduğu)

8. deprem riski 3-4-5 gibi yerlerde tüm paranın gayrimenkule yatırılmaması gerektiği (çok önemli çok )

9. aracın yakıtının her zaman yarım depodan yüksek olması gerekliliği (yakıt bulunamamasından dolayı)

10. araç bakımı, klima ve önemi.

11. olası 2 boş park yeri varsa bina olmayan yere aracın park edilmesi.

12. deprem riski 3-4-5 ise kesinlikle dask sigortası ve her ne olursa olsun araba kaskosu.

13. her zaman acil durum planının olması gerekliliği. ek olarak, deprem çantasını ulaşılabilir bir yere konulması gerekliliği (bizim deprem çantası ters bir yerde olduğu için almadık, aklımıza bile gelmedi)

14. telefon şarjının her zaman yüksek tutulması (uyandıktan sonra şarja takarım hiç halim yok gibi cümleler olmamalı)

15. android tabanlı işletim sistemine sahip cihazlar için cihazı bul uygulaması yüklenebilir ve aktif değilse deprem uyarı sistemi aktif edilmeli (çok önemli) (apple hakkında herhangi bilgim yok)

16. deprem riski yüksek ise koleksiyonerliğin, evde biriktirilerek yapılan şeylerin her an tehlikede olması.

17. borsa, kripto gibi dijital yatırımlarda stop çok önemli. (çok fazla önemli)

18. büyük yıkımlarda aciliyet yoksa daha uzak illerde tedavi olmak. (bayağı önemli)

19. müsait olunan ilk anda kredi kartlarının kapattırılması gerekliliği.

20. ilk saatlerde, günlerde hat çekmemesi ve olası uzun süre enkaz altında kalabilme ihtimali dolayısıyla olabildiğince telefonu az kullanmak, ultra tasarruf moduna almak
(yüksek mah bataryaya sahip telefon tercih etmeniz)

21. ailede herkesin aynı gsm hattı kullanmaması farklı servis sağlayıcılar kullanılması.

+ işyerimiz ne yazık ki yağmalandı kalan 20 30 tane şarj aletini ihtiyacı olanlara verdik: