Arkeoloji Eğitimi Almış Birinden: Tarsus'taki Esrarengiz Kazının Arkasındaki Muhtemel Şey

4 Kasım 2017’de sona eren ve amacı hiçbir zaman net olarak halka duyurulmayan kazının akla en yatkın ve gerçekçi sebebini açıklıyor bu işin eğitimini alan bir Sözlük yazarı.
Arkeoloji Eğitimi Almış Birinden: Tarsus'taki Esrarengiz Kazının Arkasındaki Muhtemel Şey

tarsus'taki esrarengiz kazı...

hasbelkader arkeoloji eğitimi almış ve aktif kazılarda, projelerde görev almış bir vatandaş olarak belirtmek isterim arkeoloji bilimsel bir disiplindir. yani fantastik uydurmalara inanmayın: kapı varmış, o kapıdan geçince başka bir boyuta ışınlanmıyormuşsun vs. gibi iddialar metafiziksel, gerçek dışı iddialardır. bol bol mezar kazmış, birçok niş ve mağaraya girmiş, kafatası ile iskelet ile çokça karşılaşmış ve birçok açmanın başında bulunmuş bir vatandaşım. ne büyülerle, ne lanetlerle ne gizemlerle ne boyutlarla karşılaştım. ayrıca binlerce yıl önce ölmüş insanların iskeletleri de kimseye zarar vermez.

türkiye'de youtube kanallarında böyle içerikler popüler, mesela "hazine avcıları" kanalları bir tiyatro gösterisi düzenliyorlar, bu tip spekülatif yorumlar size mistik bir heyecan veriyor olabilir.

zaten arkeolojiyi ilginç ve eğlenceli kılan büyülü hazineler, gizli geçitler, mu kıtası vs. değildir. arkeoloji içerisinde bunlarla karşılaşmazsınız, hazine diyebileceğimiz gömülere ise çok nadiren rastlarsınız, onların önemli bir kısmı müzeye teslim edilir.

arkeoloji, adından anlaşılacağı üzere eskiyi araştıran ve yöntem olarak başta kazı olmak üzere bir çok araç kullanan. antropoloji, jeoloji, zooloji, biyoloji, kimya, epigrafi, nümizmatik vs. gibi bir çok bilimsel disiplinden yararlanan bir bilim dalıdır.

amaçlarından birisi artık konuşma şansı olmayan ve/veya yok olmuş kültürleri üstte belirtiğim yöntemlerle ortaya çıkarmak ve aydınlatmaktır.

tarsus kazısında boyut yok, geçitten geçip mu kıtasına veya cehenneme ışınlanmıyorsunuz.

tarsus kazısı muhtemelen aziz paulus ile ilgiliydi

aziz paulus, sistematik olarak hristiyan cemaatlerini organize eden ve heterodoks yahudiliğin bir sekti olarak sıkışıp kalacakken kültürlerarası bir din haline getiren isimdir. dolayısıyla onunla alakalı bir keşif hristiyan dünyasında büyük heyecan uyandırır ve onunla alakalı her eşya paha biçilmezdir.

Pavlus veya Tarsuslu Saul: İsa'nın vaazlarını ve öğretilerini pagan inanışındaki Roma dünyasına öğreten ilk Yahudi din adamı, ilk misyoner, elçi ve havari.

örneğin; 1000 altın sikkenin olduğu bir gömü mü, aziz paulus' ait kalıntılar, eşyalar ve yazılar mı daha değerlidir? ona ait bir papirüs veya parşömen mi daha kıymetlidir? hristiyan dünyası için cevap açık.

bir metaya değer yükleyen kültürel unsurlardır. yırtık, pırtık bir papirüs mesela tarsus köylüsü için paçavradan hallicedir ama altın bir değerdir. örneğin medrese eğitimi almış bir hoca için eski dönem 8.yy'a ait el yazması kur'an-ı kerim paha biçilmez bir eserdir ama atasından dedesinden böyle bir esere sahip bir köylü için yalnızca eski bir kur'an-ı kerimdir, değerlidir ama bilen bir göz kadar paha biçmez.

niyeyse böyle süper hazineler, olağanüstü şeyler bekliyor insanlar. brütüs denarius'u veya "eid mar" sikkesi m.ö 43 ve 42 yılında üretilmiş ve roma imparatorluğunun dönüşümünde çok önemli bir paya sahip bir olayın anlık tarihsel verisidir. bu sikke 4 milyon 188 bin dolara satıldı. yani güncel kurla bu ufak sikkenin değeri 121 milyon tl'yi geçiyor. 121 milyon tl'niz olsa bu sikkeye bu parayı verir misiniz?


veren niye veriyor?

bir kere alan çok zengin, ikincisi çok kültürlü, üçüncüsü tarihin bir anını elinde tutma şansına sahip, dördüncüsü çevresi açısından da büyük keyifle gösterebileceği prestij nesnesi.

ancak bu sikke yunanistan'dan çalınmış bir sikkeymiş ve yunanistan'a geri iade edilmiş.

https://www.nytimes.com/…turned-greece-eid-mar.html

bunları niye anlatıyorum? gizli geçite, muhteşem hazinelere gerek yok, bazen tek bir buluntu bile bilen biri için paha biçilemez bir eserdir.

isa'nın havarilerinden biri olan saint paul hakkında biraz daha bilgi verecek olursak

yahudi kökenli bir aileden gelen paulus ya da yahudi adı olan saul m.s. 3 yılında tarsus'ta doğmuştur. baba mesleği olan çadır bezi dokumacılığı yapmıştır. 13 yaşına doğru hahamlıkla ilgili öğrenim görmesi için kudüs'e gönderildi. doğduğu kent olan tarsus'a döndüğünde çifte vatandaşlık hakkını elde etti yani hem tarsus hem de roma vatandaşı oldu. m.s.34'e doğru yeniden kudüs'e gitti. hıristiyanlık dinini yaymaya ve öğrenim görmeye devam etti. bu arada antakya'da hıristiyanlık öncülerinden barnabas ile hıristiyanlık konusunda çalışmalar yapan saul adını roma adı olan paulus ile değiştirdi. m.s.36 yılında isa ile karşılaştı. bu karşılaşma sonrasında isa'nın yolunda ilerleyeceğini açıkladı. hıristiyan inancının temel öğelerini öğrendi. tarsus'a döndüğünde hıristiyanlık çalışmalarına devam etti. ve bir hıristiyan topluluğu kurdu 43 yılında barnabas'la yeniden karşılaşan paulus hıristiyanlığa inananları ziyaret için tekrar kudüs'e gitti. barnabas ile ayrılan paulus ikinci dinsel görevine silas ve timetheos adlı din adamları ile devam etti. suriye, kilikya, anadolu, efes, kayseri, filibe, selanik, pire'ye gitti. bazı söylentilere göre m.s.62 yılında serbest bırakıldığı, bazı söylentilere göre ise de m.s. 66'da idam edildiği söylenmektedir.

kaynak: mersin il kültür ve turizm müdürlüğü arşivi


hıristiyan dinine yaptığı hizmetlerinden dolayı da “tarsuslu paul” olarak kutsanmıştır. hatta petrus’la birlikte kurduğu kiliseler ve incil’i yaymak için gösterdiği cesaret ve kararlılık sayesinde isa’nın yanında olan 12 havariden bir olmamasına rağmen “tarsuslu havari” olarak anılmıştır. yeni ahit’teki on dört mektuptan oluşan, pavlus’un mektupları olarak da bilinen bölümler onun tarafından kaleme alınmıştır.

mevcut incilde yer alan 27 ana başlığın 12 tanesi direkt st. paul’ün mektuplarından oluşmaktadır. baba oğul kutsal ruh ve son akşam yemeği, st. paul’ün oluşturduğu bir görüştür. bunlar bazı kesim tarafından reddedilmektedir.

yapılan kazıyla ilgili olarak: bulunan st.paul evi ya da inciliyle ilgili olduğu yüksek tahminlerdendir.