Arkeoloji, Sanat tarihi ve Sibernetik Uzmanı Olan Kült Çizgi Roman Kahramanı: Martin Mysteré
Kimdir?
ortağı, neanderthal insan olan java ile, daha çok arkeolojik efsaneler üzerine kurulu hikayelerin peşinden koşan, diana isimli pek hoş bir nişanlısı olan ama, ona gereğinden fazla önem göstermediği için sürekli azar işiten, yaşlı olmaktan şikayetlenen, azılı düşmanı/eski can dostu sergei orloff ile maceralarında sık sık karşılaşan arkeolog/yazar/program sunucusu/dedektif/çizgi roman kahramanı.
arekolog olmasından ötürü çok acayip hikayeler, olaylar yaşar... tibet'te, kut humi isimli rahip tarafından yetiştirilmiştir... azılı düşmanı/can dostu sergei orloff ile beraber öğrenim görmüştür bu manastırda... kut humi'nin kendilerine, uzun çalışmalar sonunda mezun olmadan evvel verdiği özel iki ışın tabancısı, ikisinin de kaderini sonsuza kadar değiştirmiştir... martin; çapkın ama beceriksiz, pislikler yapan, kaba saba bir adamken, sergei; kibar, başarılı, iyi yürekli ve yardımseverdi. ama bu silahlar ellerine verilince, kaderleri yer değiştirmiştir... şimdi birbirlerinin hayatlarını yaşamakta, sergei ona verilen silahı koluna monte ettirmesi sonucu, iyice delirip, dostluk ilişkilerini, düşmanlığa dönüştürmüştür... martin ise, kendi silahını bir yerlere saklamış, onu kendi isteğiyle unutmuştur...
Kısaca hayat hikayesi
martin jacques mystere 26 haziran 1942'de new york'ta doğdu. 1964'te harward üniversitesi antropoloji bölümü'nü bitirdi. ailesini, 1965'teki bir uçak kazasında kaybetti ve ailesinden kalan tüm servetini çalışmaları için harcadı. boston'da kibernetik kurslarına yazıldı. oradan paris'e geçerek sorbonne'da arkeoloji öğrenimi gördü. daha sonra floransa'da güzel sanatlar akademisi'ne devam etti.
1973'te ilk kişisel araştırma gezisine çıktı ve bilim dünyasına katıldığı yıl olan 1978'e kadar asistanlığını yapan arkadaşı sergei orloff'la birlikte hindistan'a mohemjo daro'ya gitti. burada yoga ve gizli egzotik disiplinleri öğrendi. amerika'ya dönüşünde "best seller" listelerinde altı ay başı çeken "geçmişin sırları" adli kitabını yazdı. sürekli, arkeologların ve bilim adamlarının görmemezlikten gelip açıklayamadığı konularla ilgilendiği ve çözüm getirdiği için basın, ona "imkansızlıklar dedektifi" adını verdi. hakkında bir sürü efsaneler ve söylentiler çıkarıldı. kendisinin hiçbir zaman doğrulamamasına rağmen, 15.000 yıllık ve nereden geldiği bilinmeyen bir işin tabancası olduğu iddia edildi...
1979'da, hakkında kesin bilgi verilmeyen bir yolculuktan dönüşte amerika'ya, esrarengiz bir şekilde günümüze kadar yaşayabilmiş bir neanderthal adamı (ilkçağ insanı) getirdi. uzun bir bürokratik savaştan sonra bu adamın velayetini elde etti. içgüdüsel güçleri, kuvveti, çevikliği normalın üstünde olan bu ilkel adamın adını java koydu. şimdi java onun en yakın dostu, aynı zamanda da asistanıdır.
Birkaç trivia
marty amca'nın new york'tayken kullandığı ferrari mondial 8 arabası kendi tercihi diil de, ölen sevgilisinin bıraktığı bir mirastır. bu arada java hakkında iki kalem laf etmeden olmaz. marti amca java'yı moğolistan'da buldu. kaçak yoldan amerika'ya soktu ve amerikan vatandaşı yapabilmek için diana ile feyk bi evlilik yaptırdı. amerikan pasaportunda doğum yeri ulan bator yazar. tonla goygoy yapılsa da çr'lar içindeki en sağlam ikinci adam java'dır anasını satiim. konuşup kafa ütülemeyen, neanderthal olduundan dolayı hırsı, açgözlülüğü vs. olmayan, fiziksel olarak çok güçlü, av köpeği gibi koku falan alabilen ve her durumda her koşulda sadık birinden bahsediyoruz, böyle bi kanka bulunmaz hint kumaşıdır.
Bir severinin gözünden
iyi ki doğmuş, iyi ki benim amcam olmuş!
kendisinden hep çocukluk arkadaşım, kahramanım ve çocukluğumun sığınağı diye bahsederim; lakin o aynı zamanda benim öğretmenim de. çoğu zaman bu mühim detayı eklemeyi unutuyorum.
onun maceralarında daldığı saklı hazineler olmasaydı, çocukluğumda ve ilk gençliğimde bir süreliğine de olsa arkeolojiyi merak edip "büyüyünce arkeolog olucam ben" (olamadı o çocuk ayrı mevzu) diyebilir miydim, o akılla sonradan arkeoatlas da dâhil nice yayının ve belgeselin peşine düşer miydim hiç! ya da karelerinde öğrendiğim özet bilgilerin aşkına düşüp tarihe, kültürlere ve mekânlara meraklı bir insan olabilir miydim, o konularda nitelikli yazarların ve eserlerin izini sürebilir miydim! bazen düşünüyorum da, o maceralarının içine serpiştirilen minik bilgiler beni farkında olmadan eğitip bugüne hazırlamış, yol haritamı çizmiş resmen! o yüzden amcamı öğretmenim olarak da anıyor, o açıdan da hürmet göstermeyi bir borç biliyorum.