Aryan Irkın Üstünlüğünü Bilimsel Olarak İspatlamak İçin Kurulan Örgüt: Ahnenerbe

heinrich himmler tarafından aryan ırkının üstünlüğünü bilimsel olarak ispatlamak amacıyla kurulmuş; içinde bilim insanlarının, okültistlerin, arkeologların yer aldığı; kimine göre bilim kisvesi altında saçmalıkların peşinden koşan, kimine göre ise gerçekten tehlikeli sırların izini süren bir yapıydı ahnenerbe.
ahnenerbe kelimesi almanca ataların mirası anlamına geliyor ve 1935 yılında heinrich himmler'in öncülüğünde kuruluyor. himmler'i zaten bilen bilir; sadece ss'in başı olmakla kalmıyor, aynı zamanda mistisizme, kadim sembollere, okültizme, nordik mitolojiye kafayı takmış bir adam. yani öyle sıradan bir asker değil, içinde indiana jones'u da barındıran bir bürokrat diyebiliriz. ama indiana jones sadece bir maceraperestti, himmler ise ciddi ciddi devleti bu işe ortak ediyordu. himmler'in amacı, ari ırkın yani alman halkının kökenlerini antik uygarlıklara dayandırmak ve bu ırkın üstünlüğünü bilimsel olarak ispatlamaktı. sözde bilim diyorum çünkü enstitünün yaptığı birçok araştırma, bugün bile bilimsel geçerliliği olmayan şeylerdi. ama o zamanlar bu çalışmalar, nazi ideolojisinin bilimle parlatılmış hali gibi sunuluyordu.
enstitünün kuruluşunun temel amacı, alman milletinin kökenlerini araştırmak ve üstün ari ırkın tarihini bilimsel verilerle güçlendirmekti. ama burada işin içine sadece tarih ya da arkeoloji değil, mistisizm, eski uygarlıklar, ezoterik bilgiler ve okültizm de giriyor. yani adamlar sadece toprak kazıp kemik aramıyor; bir yandan da “acaba bu dünyayı yöneten gizli kadim bir güç var mı, biz o güce ulaşabilir miyiz ve o gücü kendi yanımıza çekebilir miyiz?” gibi soruların peşindeydi. himmler'e göre dünya tarihi; hristiyanlık'tan, yahudilik'ten ya da klasik bilimden çok daha farklı bir şeydi. ona göre asıl bilgi, kadim uygarlıklarda ve onların gizemli öğretilerindeydi. ahnenerbe'nin içine yerleştirilen bilim insanları da bu görüş doğrultusunda çalıştırılıyordu. yani enstitü, antik mısır'dan tibet'e kadar birçok yere araştırma seferleri düzenliyor, nazi ideolojisine uygun bir tarih yazmaya çalışıyordu. nazi almanyası, 1938'de tibet'e ari ırkın kadim kökenlerini bulmak amacıyla bir ekip gönderiyor, çünkü bazı nazi düşünürlerine göre, dünya üzerindeki en eski ve en saf ırk tibet civarlarında yaşamıştı ve bu ırkla almanlar arasında bağlantılar vardı. peki gittiler ne buldular? budist tapınaklar, eski el yazmaları, tibetli rahipler... ama net bir bilimsel sonuç? yok. buna rağmen, döndüklerinde "tibetlilerle aramızda soy bağı var" minvalinde raporlar hazırlandı. bu raporlar daha sonra nazi eğitim sisteminde okutulan materyallerin içine bile girdi.
peki orada yapılanların hepsi tarih araştırması mıydı? hayır. aynı zamanda ruhsal güçler, reenkarnasyon, telepati gibi konular üzerine de bilgi topladılar. yani bir yandan kazı yapıyorlar, bir yandan da mistik enerji noktaları arıyorlardı. ahnenerbe'nin maceraları sadece asya ile sınırlı kalmadı. antik mısır'a da göz diktiler. piramitlerin, sfenks'in, eski yazıtların içinde unutulmuş bir bilgelik olduğuna inanıyorlardı. bazı araştırmalara göre, piramitlerin yapımında kullanılan tekniklerin dünya dışı ya da kadim enerji kaynaklarına dayandığını savunuyorlardı. bugün bile bazı komplo teorileri buradan besleniyor zaten. kuzey kutbu'na da özel bir ilgileri vardı. burada devreye thule tarikatı ve iç dünya teorisi giriyor zaten. kısaca özetlemek gerekirse: bazı nazi düşünürlerine göre dünya'nın aslında içi boştu ve iç kısmında daha üstün, kadim bir uygarlık yaşıyordu ve yüksek rütbeli nazi subayları, bu kadim uygarlıkla iletişime geçmek istiyrodu. bu gibi çalışmalar yürütmelerine rağmen, kayda değer hiçbir şey olmadı yani ahnenerbe'nin ortaya koyduğu hiçbir çalışma, günümüz bilim dünyasında geçerli sayılmadı. arkeolojik kazılarında çıkan objelerin çoğu ya başka dönemlere aitti ya da yanlış yorumlandı. mistisizme dayalı çalışmalar ise zaten bilimsel ölçütlerle değerlendirilemezdi, ama bu onları durdurmadı. ellerindeki bulguları ideolojik olarak işlediler, okullarda anlattılar, hitler'in konuşmalarına malzeme ettiler. hatta bazı belgelerde, hitler'in bizzat bu çalışmaları takip ettiği ve zaman zaman destek verdiği de görülüyor. ayrıca ahnenerbe'nin içindeki bazı yapılar, ciddi şekilde okült sembollerle ilgileniyordu.
mesela svastika yani gamalı haç aslında hint kökenli bir semboldü ve ahnenerbe bunu ari ırkın sembolü olarak benimsedi. bunun dışında runik semboller, eski alman mitleri, pagan ritüeller gibi unsurlar da çalışmalara dâhil edildi. ahnenerbe'nin thule tarikatı ve vril topluluğu gibi yapılarla da bağlantıları vardı. bunlar, enerjisel güçlerle, kadim makinelerle ya da psişik yeteneklerle ilgilenen, neredeyse bilim-kurgu tadında fikirler üreten yapılardı. ahnenerbe ise bunları kendi ideolojisine yedirmeye çalıştı. hitler bu konulara himmler kadar takıntılı değildi. yine de himmler'in yürüttüğü bu projelere göz yumdu, hatta devlet bütçesinden kaynak aktardı. çünkü bu tarz araştırmalar ari ırkın üstünlüğünü halka kabul ettirmek için önemli bir araçtı. kitleler, tarihsel olarak üstün olduklarına inanırsa, savaşlarda daha motive olurdu. hitler bu propagandanın gücünü çok iyi biliyordu.
hem devlet eliyle desteklenmiş olması, hem içine okült öğelerin bu kadar sokulması, hem de dünya çapında yürüttüğü sözde keşiflerle, bir yandan tarihe yön vermeye çalışmış, bir yandan da gerçeklikten kopmuş bir yapıydı.