Aşk-ı Memnu Karakterleri Kitapta Nasıl Anlatılıyor?

Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu kitabında diziden aşina olduğumuz karakterleri nasıl anlatıyor? Diziyle ne gibi farklar var?
Aşk-ı Memnu Karakterleri Kitapta Nasıl Anlatılıyor?

halit ziya uşaklıgil'in aşk-ı memnu kitabını yeni bitirdim, diziyi izlemedim ama sosyal medya ve arkadaşlarım sayesinde genel hatlarını biliyorum. hatta final bölümünü o dönem dizinin aşığı bir arkadaşımla izleyip ben bile etkilenmiştim. neyse, bundan sonrası kitapla ilgili spoiler diye uyarayım baştan.

bihter

kitapta 22 yaşındayken 50'li yaşlardaki adnan'la izdivacına talibim haberi üstüne evleniyor. evlenme sebebi annesi ve ablası karşı çıktığı, köşkün -ya da yalının- tek hanımefendisi olmak, birçok mücevher ve zenginliğe kavuşmak, annesinin sunduğu gelecek görmediği hayatından kurtulmak için. aşkla tanışmadığı için onunla ilgili bir eksikliği düşünmüyor ki zaten en büyük hatası da bu oluyor. sevgi falan öncesinde de sonrasında da yok. sevgi şekli kalabalık içinde onunla sohbet etmek, başını omzuna koymak gibi arkadaş - baba arası ama aşk veya cinsel çekimin olmadığı şekilde. behlül'e bu son ikisini de hissediyor, o da evliliğinin 1. yılı itibariyle netleşiyor, zaten ilişkileri de öyle başlıyor. geceleri aynı evde onun odasına gidiyor, behlül onu istememeye başlayıp başkalarıyla aldattıktan sonra bile aşk kırıntılarıyla yetiniyor ta ki behlül ırz düşmanının kardeş gibi davrandığı nihal'le evlenmek için yanıp tutuşmasına kadar. "ölüyorum anlasana" tiradı hemen hemen aynı şekilde kitapta da geçiyor. kendini öldürme sebebi bu durumu bozmak, nihal'in de bu ilişkiyi behlül'le tartışırken öğrenmesiyle insanların ona annesine baktıkları gibi bakacakları gerçeğini kabul edemeyip oluyor. yani birçok sebeple ölüm onun için kaçınılmaz oluyor. ayrıca nihal gıcığının tüm sevimsizliğine ve devamındaki zorbalıklarına rağmen ona sabırla iyi davranıp, anlayışlı olmaya çalışıyor. hem kızdığım, hem üzüldüğüm bir karakter.

behlül

dizide nasıl yansıtılmış tam emin değilim ama burada tam bir sefa pezevengi ve ırz düşmanı. ahlak anlayışı sıfır. bihter'den önce evli, çocuklu peyker'i elde etmek için yapmadığı takla kalmıyor ve her seferinde red cevabına rağmen. bihter'e karşı sanki ilk net adım bihter'den gelmiş gibi olsa da ısrarcı olup aşığım, sen başkasın, buralardan gidelim hülyalarıyla kandırıp sonrasında sıkılıyor ve bu tamamen onu artık elde edebildiği için. tek bir cümlede bile amcama karşı ayıp ediyorum gibi vicdan kırıntısı görmüyoruz tam tersi bihter bu sebeple sürekli vicdan azabı duyuyor. önceki fingirdemelerinin de medeni hâli, yaşı çok geniş bir skalada. bir konuşmasında bunlardan bahsedip sonunda açılmamış gonca gül aradığı söylüyor tabii daha süslü biçimde. nihal'e abi/arkadaş arası davranıp çocukluğunun çoğunu beraber geçirdiği 15 yaşındaki kıza firdevs hanımın karpuz düşürmesiyle illa evlenelim diye yapışıyor resmen. bihter'in intiharından önce onunla tartışırken bu ilişkiyi nihal'in de duyduğunu farkedince (kız bayılıyor) direkt kaçıp gidiyor o kadar haysiyetsiz bir karakter.

nihal

diziyle ilgili birkaç gördüğüm ve duyduğum gıcık karakteri bence kitapta çarpı on. kitabın üçte biri, belki daha fazlası nihal ve kara delik misali duygu dünyası. elektra kompleksi bir insan olsa kendisi olur. sadece babasını değil etrafındaki kimseyi başkasıyla paylaşmak istemiyor. kimse değişmesin, gitmesin, aman nihal canım nihal, bir de hem hassas karakteri; hem annesinin ölümünden sonra daha da piremses gibi yetiştirilmesiyle tek merkez kendisi. haklı olduğu bazı durumlara rağmen en uyuz karakter o benim için. insanın içini şişirir, iliğini, kemiğini, ruhunu sömürür, bir ergen neden sevilmezi her koşulda gösterir. ayrıca bihter'e etrafında adnan yokken çok iyi; adnan olduğu an mutsuzluktan ölüyormuş gibi bir tavırla ya bok gibi davranır ya da yok sayar. sürekli onu kışkırtmaya uğraşır, kavga etmeye yer arar, hak vereceğiniz yerde bile la bi git dedirtir. hayatında böyle bir insan olan her sene 10 yıl yaşlanır öyle gıcık, öyle sadece hayatın merkezi kendisi olması gerektiğini düşünen bir tip. babam mutlu görünüyor, ben de keyfime bakayım, insanları da üzmeyeyim demez. safi uyuzluk, herkes etrafımda pervane olsunculuk. ama behlül'e karşı direkt abim gibi hissetmese de, firdevs hanımın ortaya attığı nişanlılık muhabbetlerine ilk başta şaka yollu katılsa da memnun değil. burada ırz düşmanı behlül'den geliyor tüm ısrar. hatta son güne kadar bu izdivaca talip değil neredeyse.

adnan

davul bile dengi dengine lafını atalarımızın boşuna söylemediğinin canlı kanıtı. 50 küsür yaşında kendine denk olabilecek ve beklentide olan kişi firdevs hanım olmasına rağmen; 22 yaşındaki gencecik ve enfes diye tabir edilen güzelliyle meşhur bihter'e evlenmek isteğini iletiyor. bir ara bihter ve behlül arasında bir şey olma ihtimalinden şüpheleniyor fakat sonra onların farklı zamanlarda çakalca söyledikleri birkaç cümleyle ve topluluk içinde birbirleriyle hiç ilgileri yokmuş gibi davranmalarıyla bu düşünceden vazgeçiyor. en büyük hatası kendisine denk olmayan bihter'le evlenmekse -ki başkası olsa da nihal burnundan getirecekmiş- diğer hatası çok zaman evinde kalan, kızının çocukluğundan beri büyümesine tanık olduğu, eli gözü her yeri oynaşta olan behlül'le kızını evlendirmek istemesi. sırf bihter'le tek kalayım, behlül libidosunu da karımdan garantili şekilde uzak tutayım diye buna onay veriyor sen abisi sayılırsın ahlaksız herif demek yerine. bu karakter de benim için farklı türde bir sapık.

matmazel (mille) de courtuon

kitapta yaşlı kız diye bahsedilerek bekaretine ya da hiç evlenmemesine vurgu yapılan sevdiğim karakter. adnan'ın karısının hastalığının son yıllarından itibaren çocuklarla ilgileniyor ve ölümünden sonra da çocuklara kıyamadığı için gitmiyor. adnan'a karşı aşk anlamında hiçbir duygusu yok ve tek derdi çocuklar. behlül'le bihter'i odada öpüşürken görmesine rağmen kimseye bir şey demiyor. sadece bihter, nihal'in yanında oldukça ona ulaşamayacağını düşünüp bir şekilde fransa'ya göndermeden önce nihal'e "behlül'den sakın" diyor. nihal bunu uykuya dalmadan önce duyduğu için rüya mı, gerçek mi, kim söylemişti kısmını ancak olaylar açığa çıkınca anlıyor.

bülent

ilkokul yaşına gelince yatılı okula gönderilen, bihter'i seven; daha doğrusu herkesi seven; herkesin sevdiği sevimli bir çocuk. hikayedeki kilit etkisi ise firdevs hanımın adada bulunan behlül'e iletmesi için "çabuk buraya gelin, her şeyi itiraf etti" notunu götürmesi, behlül'ün aceleyle giderken nihal'in yanında notu cüzdandan düşürmesi ve nihal'in notu görmesi. o ana kadar figüran seviyesinde.

peyker

bihter'in 3 yaş büyük evli, mutlu, çocuklu ablası. melih bey takımının 2 numarası. babasına benzeyen ve babasının kızı. behlül'ün ısrarlı flörtlerini kezban gibi görünmemeye gayret ederek çevirmeyi başarıyor. kendisiyle ilgili çok ayrıntı verilmemiş, çok da ilgi çekici olmayan takımın en sıradan ama mutlu, hayatını yaşayan üyesi.

beşir

habeş asıllı, siyahi hadım hizmetçi. nihal'le yakın yaşlarda ve içten içe ona aşık; ne istese yapmasına rağmen aşkını içinde yaşayıp belli etmeyen; hem bu aşk, hem diğer yasak aşka şahit olup içinde tutması sebebiyle verem olup ölen karakter. en çok da behlül nihal'i sevdiğini ve onunla evlenmeye ikna etmeye çalışırken, öksürmekten ciğeri çıktı çıkacak halde bunlara şahit olmasına üzülmüştüm. her şey ortaya çıktıktan sonra artık içinde tutamayıp adnan beye bihter behlül aşkını bildiğini itiraf etmiştir. yaşadığı duygular ve öğrendiği ağır gerçekler onun içten içe ölümüne sebep olmuştur. en üzüldüğüm karakterdi. kendisine hiç kızmadım, matmazel bile bu durumu bilip söyleyememişken çocuk-ergen bir zavallı aşığa niye daha önce söylemedi demek aklınıza bile gelmiyor. o hastalığını doktora götürülene kadar herkesten saklayan, öksürmekten ciğeri çıkarken bile şikayet etmeyip ilgi beklemeyen, hizmet ettiği kıza belli edemeyecek kadar çekinerek aşık, en kimsesiz, en geleceksiz, en az bahsi geçen, kaderin hiçbir yerden gülmediği, genç yaşta ölen bir çocuk. 

aynı yaşlarda, bir yanda nihal, bir yada beşir. biri her şeyin en iyisini hak ettiğini düşünen ve her şeye sahipken hâlâ mutsuz olmayı başarabilen drama queen nihal; bir yanda kaderin hiçbir yerden gülmediği kimsesiz, çocuk hizmetçi, umutsuz aşık beşir.

tabii nihal beşir'in onu sevdiğini anlayıp sevsin diye bir şey düşünmüyorum, daha çocuk yaşlarda ikisi de. beşir'in sevgisi de çocukça, safça. belki de hayata tek tutunma sebebi. sadece birisi varlıktan şımardıkça şımarırken, diğerinin onda olan her şeyden yoksunluğuna üzülüyorum. kısacık, keder dolu bir hayat. üstelik kitapta yazık kimsesiz gariban beşir diye duygu sömürüsü de yok. ama beni azıcık bilgiyle en çok üzen oydu. bihter sonra belki. umarım gittiğin yerde mutlusundur beşir.

firdevs hanım

kendisinden sadece ismiyle hitap edilemeyen ilginç karakter. dizideki o havalı hâli kitapta daha çok gençliğine, güzelliğine özlem şeklinde. burada yaşlanmış, dışarıdan bakınca kızlarıyla rekabeti alaya alınarak farkedilen, kilolu, eklem ağrısından muzdarip bir kadın. bihter'in evlendiği sıra 45 yaşında olan, dayanılmaz diz ağrıları onu sonunda tekerlekli sandalye kullanma ve sabit bir yerde oturma seviyesinde bırakan; çocuklarıyla anne-kız bağı kuramamış, onları hem rakip, hem gençliğinin katili olarak gören, kilolu, sancılı, makyajını, giyimini, kuşamını eksik etmeyen entrika dolu bir karakter. imkanı olsa pamuk prensesteki cadı gibi sonsuza kadar genç ve güzel yaşar; bu uğurda herkesi feda eder. adnan beye göz koymuş, bihter'in evliliğine yaşı bahane edip aslında daha çok bu sebeple karşı çıkan, zenginlik ve güzellik meraklısı, sohbet ayağına he dese behlül'ü götürecek kadar libidolu, bir şeyleri sezdiği için behlül'le nihal'in arasını yapmaya uğraşacak kadar kafasında kırk tilkinin gezdiği ama hiçbir surette anne olamayan kadın. bu kısım eleştiri olarak değil, her kadının anne olmak istemediğini, her kadında çocuk doğursa bile bu duygunun olamayacağını gösterdiği için söylüyorum. bazı insanlarda bu duygu yok ve zorlasan bile olmuyor. firdevs hanımla ilgili ben en çok bunu gördüm. kendisiyle ya da dahil olduğu her olayda bu durumun etkilerini görüyorsunuz. tüm bunlara rağmen herhangi bir flört durumuyla ilgili bir anlatım da yok. kocasını aldattığını melih bey bir mektup vesilesiyle öğreniyor, sonra acısından yataklara düşüp bir hafta içinde ölüyor. sadece bunu herkesin bildiğini ve devamındaki hayatında evinin penceresinden mektuplar atıldığının bahsi geçiyor. ilk başta sarı renkli yalısında peyker, kocası nihat ve ona anneanne ağırlığını veren iki torunuyla yaşayıp; rutubetin dizlerine iyi gelmemesi sebebiyle adnan beylerin köşküne taşınıp, malum sonu başlatıyor. güzellik, zenginlik, aşk, şatafatın geçiciliğini; geçerken insanda ne yıkımlara sebep olduğunu görüyoruz kendisi sayesinde.