Askeri Deneyimi Olmayan, Sıradan İnsanlardan Oluşan 101 No'lu Nazi Birliği

2. Dünya Savaşı sırasında, Nazi Almanya'sının Doğu Avrupa'da işgal ettiği topraklarda Yahudi soykırımına ve diğer savaş suçlarına katılan 101 numaralı birliğin hikâyesi oldukça ilginç.
Askeri Deneyimi Olmayan, Sıradan İnsanlardan Oluşan 101 No'lu Nazi Birliği
US Holocaust Memorial Museum

christopher r. browning'in sıradan adamlar adlı kitabında bahsettiği 101 numaralı birlik 1942 yılında nazi rejiminin baskı ve dayatmaları sonucu oluşturuldu. bu birlik, çoğunluğu hamburg'da yaşayan ve hayatlarında hiç askeri deneyimi olmayan 30 ila 50 yaş arasındaki sıradan erkeklerden oluşuyordu. bu birliğin tüm üyeleri, postacı, garson, marangoz veya işçi gibi mesleklere sahip sıradan alman vatandaşlarıydı. her şey hala normal görünebilir, ancak bu sıradan insanlar, 101 numaralı birlik içerisinde yahudilere karşı kitlesel infazlar gerçekleştirerek dehşet verici savaş suçlarına dahil oldular. işin bir diğer ilginç yanı, birliğin üyelerine öldürme eylemlerine katılma konusunda bir seçenek sunulduğu halde çoğunluğun bu seçeneği reddetmemiş olmasıdır.

bu durum insan doğası ve toplum baskısının etkileşimini anlamak için oldukça önemlidir. 101. birliğin başına gelenler, insanların nasıl korkunç eylemlere sürüklenebileceğini ve bu eylemlerin genellikle belirgin bir dış etki olmaksızın bile gerçekleşebileceğinin kanıtıdır. sıradan adamlar kitabı, özellikle bir grup insanın hangi koşullar altında bu tür korkunç suçlara katılabileceği üzerine düşündürücü bir tartışmayı gündeme getirir.

polis veya askeri deneyimi olmayan ve ahlaki değerler ile normlar tarafından yönetilen sıradan insanların nasıl bu kadar vahşi eylemlere dönüşebileceğini anlamak için sosyal psikolojiye göz atmak gerekebilir. örneğin, milgram'ın ünlü deneyinde ortaya çıkan otoriteye itaat prensibini bu sıradan insanlarda görmek mümkündür. 101. birliğin üyeleri otorite figürlerinin emirlerini izlemeye devam ettiler ve hatta bu emirler insanları öldürmeye kadar gitti. grup baskısı, birliğin üzerinde önemli bir etken olarak görülüyor. psikolog solomon asch'ın ismini verdiği ünlü deney insanların grup normlarına uymak için kendi algılarını inkâr etmeye ne kadar meyilli olduğunu göstermiştir. 101. birliğin sıradan üyeleri de dehşet verici eylemleri gerektiren grup normlarına sorgusuz sualsiz uydular ve katliamlara katıldılar. son olarak, 101. birliğin hikayesi nazi propagandasının gücünü ve soykırımın nasıl meydana geldiğini de gözler önüne seriyor. nazi almanya'sının antisemitizmi toplumun bir parçası haline getirmek ve yahudilere yönelik şiddeti meşrulaştırmak için yoğun bir propaganda kampanyası sürdürdüğünü göz önünde bulundurduğumuzda bu birliğin sıradan insanlardan oluşan üyelerinin sivillere karşı bu tür korkunç eylemlere nasıl katılabildiklerini bir nebze olsun anlayabiliriz.

son bir not eklemek gerekirse savaştan sonra 101. birliğin üyelerinin çoğu sıradan hayatlarına geri döndüler. ancak birçoğu işledikleri suçlarla ilgili olarak hiçbir zaman tam anlamıyla hesap vermedi ve yargılanmadı. bu durum, adaletin nasıl sağlanacağı ve savaş suçlularının nasıl cezalandırılacağı hakkında tarihin her döneminde geniş çaplı tartışmalara yol açmıştır.