Askerler Tarafından Oluşturulan ve Zamanla Herkesin Bildiği Bir Şey Haline Gelen Sözler: Askerce
a
adam mı öldürdün: daha çıkmana çok var.
alt tertip: bir sonraki tertip
amına koyayım: nokta, virgül
arazi olmak: ortalıkta gözükmemeyi herkesin bildiği hale getirmek. bunu yapmak için komutanın haberi olması gerekir. haberi olmazsa başa bela olur.
asker sik gibidir okşadıkça kalkar: (komutanlar söyler) askere yüz verirsen ayaklanır, şımarır.
askerliği götten yemek: çok rahat iş yaparak, askerlikte sıkıntı çekmemek.
askerliğin bitmemesi: ceza vs alarak askerliğin uzaması
askerliğin mi bitti: ne bu rahatlık, daha uzun süre buradaşın.
askerliğin yanması: ceza vs alarak askerliğin uzaması.
astek: asteğmen
atarsa x: bugünden sonra kalan gün
b
baldız: kasatura
bel kırmak: barfiks çekerken beli sallayarak barfiks çekmek.
ben mi yapayım: sen gelene kadar bu işleri biz yapıyorduk. artık sıra sizde.
beni rahatta dinleyin: (komutanlar söyler) çok konuşarak sizi yoracağım.en azından rahatta durun.
benimle mi bot bağladın: sen daha yenisin buralarda. aynı zamanda mı geldik ki konuşuyorsun
bilet: terhisten önce son görülen tertipler.
boru: bir diğer askerden erken çıkılan gün sayısı
boşalt: dışarı çık.
bot: asker ayakkabısı, postal
bölükçü: bölük komutanı
bu hafta mesai var mı: çarşıya çıkabilecek miyiz
bulvar gazetesi: asker playboyu
ç
çapraz: garajda, telde, nizamiyede, kulede, açık havada silahlı tutulan nöbet
çarşının güzel olması: bir sürü güzel kızın görülmesi
çarpılmak: komutan tarafından azarlanmak, dayak yemek
çömez: iki sonraki tertip
d
değiştirici: nöbetçileri alıp götüren onbaşı ya da çavuş.
devam çekmek: bir asker terhis olurken diğerinin şafağı kadar kulağını tirtlatmak.
dikkat: komutan geliyor
disko: kışla içinde bulunan cezaevi.
dolabı patlatmak: terhise gidecek askerin dolabında kalanların işine yarayacak eşyaları (temiz çamaşır, kolonya, traş takımı vs.) almak.
e
emir komuta bende: sizden ben sorumluyum, ben ne dersem o olacak.
f
fosil: tertipleri tezkere alan ancak kendisi izin, ceza vb. nedenlerden dolayı gidemeyen asker.
g
gazino: askerin çay içmesi, televizyon izlemesi için yapılan yer
h
has tertip: aynı gün çıkacak askerler
hela: tuvalet, yüznumara
herkes sırasını bekleyecek: ayrıcalıklardan yararlanmak için üst tertip olmanız gerekir.
hoca: kısa dönem erbaş
ı-i
içtima: belirli saatlerde, genellikle sabah, öğle, akşam, asker, silah ve araç durumlarını saymak. yoklama diye de bilinir.
ızdırap olmak: başkalarına sıkıntı vermek, kuralları en ince ayrıntısına kadar uygulamak
k
kaça kaçsın: ne zaman geldin
kamuflaj: askerlerin giydiği yeşilli* giysi.
karavana: asker tenceresi.
karıyı boşamak: terhise az zaman kala silahları teslim etmek.
kep altı: üst tertipten sonra gelen tertip.
kep gitti göt gitti: kepi bir kere kaybedersen bir daha bulamazsın. basın belaya girer.
koğuş: askerlerin yattığı yatakhane
koğuş kalk: sabah oldu, uyanın artık.
koğuşçu: koğuşlar bölgesinde görev yapan, işi yatak düzeltmek, koğuşları temizlemek, havalandırmak olan kişi.
kolluk bende killik bende: nöbetçi çavuş/nöbetçi onbaşı benim. benim dediğim olur
kolluk: nöbetçi çavuş/onbaşı olma durumu.
l
lüzumsuz ise söndür: yazık boşuna yanmasın.
m
mehtap: izin tarihi
mehtap diye kızım olacağına şafak diye oğlum olsun: izin kullanmadan askerliğimi bir an önce bitireyim.
n
nizamiye: kışlanın giriş çıkış kapısı.nöbetin takılması: bir sonraki nöbetçinin isteyerek ya da istemeyerek nöbete geç gelmesi.
p
palaska: askerlerin beline taktiği kemer benzeri aksesuar.
pirpir: rütbe
plakaya gelmek: kalan günlerin 81’den az kalması
poşet: kısa dönem erbaş.
poşetin şafağı olmaz: kısa dönemler zaten ne kadar askerlik yapıyor ki, bir de şafak sayacaklar.
r
revirci: revir/vizite çavuşu/onbaşı
rüzgar ceketi: parke
s
sakal istirahati: sakal uzatma izni. kişi suratında yara çıktığını söyler ve geçene kadar traş olmaz.
senin askerliğin çok: dur bakalım daha yeni geldin. biz de bu yollardan geçtik.
ses kes: sus
sohbet: komutan konuşur siz dinlersiniz.
spor istirahati: spor yapmamanın bilimsel tanımı.
sulus: askerliğin başladığı tarih, duhul
ş
şafak doğan güneş: terhisten önce son gece.
şafağı yetmek: askeriyede artık kıdemli hale gelmek kimi ayrıcalıklardan yararlanmak. (on sırada televizyon izleme, gazinoda sigara içme, içtima sırasında elleri cebe, palaskaya sokabilme hakkını kazanmak.)
şafağın cart curt olması: terhise çok az zaman kalması
şafağın karanlık olması: terhise daha çok zamanın olması
şafak kaç: kaç günün kaldı.
şafak: terhis tarihi
şafak sıkıştırması: terhise çok az zaman kala iş yapmak istememek, zamanın bir an önce geçmesini istemek
şafağın hızlı atması: kolay ve zevkli iş yaparak günlerin nasıl geçtiğinin farkında olmamak.
şafağın takılması: son günlerde günlerin zor geçmesi, sıkıntı yaşanması
t
tanrı: allah
taşak basmak: ağırlık koyarak kimi işleri yapmamak.
terlik istirahati: bot yerine terlikle gezinme hali.
tertip: aynı zamanda gelen askerlerin birbirine hitap şekli.
tezkere: askerliğin bittiğini gösteren belge, terhis belgesi.
toprak: aynı yerden gelen askerlerin birbirine hitap şekli.
torun tombalak: alt devrelerin bütünü
torun: üç sonraki tertip
tugaycı: tugay komutanı
tutanağı tutulmak: suçüstü yakalanıp, kayıt altına alınması.
tutanağın yırtılması: affedilmek.
tutanak: suçun kayıt altına alındığı belge.
ü
üst tertip: kışlaya ilk giren ve tezkeresine en az zaman kalan tertip.
x
x battı: içinde bulunulan günün bitmesi
x havada: şafakta içinde bulunulan gün
y
yakalanmadığın sürece herşey serbest: yasak olan şeyleri yapabilirsin. ama sakin yakalanma.
yedi güne gitmek: disko’da yedi gün kalmak. bu süre askerlikten sayıldığı için askere çok dokunmaz.
yemeklere şap atılıyor mu: ne zamandır hareket yok
yer değiştirme: askerde çalınan malzemeyi bir başkası kullanır. yine askeriye içindedir yani.
yıldızlar havada uçuşuyor: ortalıkta bir sürü subay var. (üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı)
yüzden düşmek: kalan günlerin 100’den az kalması
z
zoruna gidenin borusuna gitsin: kıskandıysan götüne girsin.
zoruna mı gitti: kıskandın mı?