Assassin's Creed Serisinin Baştan Sona Özeti

benim gibi modern dünya hikayesini daha çok merak edenler ve seriye yeni başlamayı düşünenler için uzunca bir özet yazacağım.
bundan binlerce yıl önce insanlardan daha zeki, 6. his benzeri bir hissi olan, insanlardan daha uzun boylu ama kuvvetsiz, sureti insana benzeyen bir ırk dünyaya yerleşir. bilimde ve teknolojide çok ileri olan bu ırk çeşitli araştırmalar yapmaya başlar. kendi medeniyetlerini ilerletirken laboratuvar ortamında insanları yaratırlar. insanlar bu ırkın aksine kısa ömürlü olmalarına rağmen iş gücü olarak daha sağlam, üreme hızı da yüksek bir tür olarak karşımıza çıkar. önceden gelenler şeklinde bildiğimiz bu ırk (asıl adları isu) elindeki çok güçlü teknolojik (insanların gözünde tanrısal) cihazlarla insanları kontrol altında tutuyorlar. (buraya ek bilgi geldi, isular gökten gelme değil, bu dünyada evrimleştiler. insanları da yaratmak gibi değil, maymun benzeri bir ırkı lab. ortamında hızlandırılmış evrime sokuyorlar).
bir gün adem ve havva olarak bildiğimiz bir dişi bir de erkek onları kontrol altında tutan cihazı (elmayı, bu elmayı aklınızda tutun çokça karşımıza çıkacak) çalarak kaçar. kaçtıktan sonra başka insanları da kölelikten kurtarır ve aralarında savaş başlar.
savaş tüm hızıyla sürerken isu'lar güneşte devasa bir patlama olacağını öngörür ve buna karşı önlem almaya çalışır, ancak başarısız olur. patlama sonucunda tüm isular yok olurken insanlardan bir avuç hayatta kalır ve üremeye başlar.
isu'lar hakkındaki bilgiler yavaş yavaş efsaneye, oradan mite oradan da dine dönüşür. bizim odin, loki, merkür, jüpiter vs olarak bildiğimiz tanrılar aslında zamanında yaşamış isulardır. isuların sahip olduğu tanrısal cihazlar da zaman içerisinde dünyaya yayılır ve tarihin akışının değiştiği her anda rol oynar. birkaç örnek verelim, ilk başta anlattığımız elma, thor'un çekici mjölnir, arthur'un kılıcı excalibur, isa'nın ölüleri dirilttiği örtü gibi eşyalar isulardan kalmıştır.
isular güneş patlamasının geleceğini anladıklarında çeşitli yollarla bundan kurtulmaya çalışırlar. toplamda 7 plan yapılır ve uygulanmaya çalışılır, bu planlardan biri isuların bir kısmının bilincini bir makineye aktarmak ve o makine aracılığı ile bir insan bebeğinin genetiğine saklamaktır. bu bebeğin neslinden gelen bir kişide aniden genetik kilidi açılacak ve o isu'nun benliği bedeni ele geçirecektir.
bir diğer plan dünya'nın çevresine bir hat gerip, patlama gerçekleştiğinde yönünün değişmesini sağlayacak bir teknoloji inşaa etmektir. bu arada, isuların arasında da ciddi görüş ayrılıkları var. kötü diyebileceğimiz isulardan juno bu teknoloji kullanıldığında dünyayı kontrol etmesini sağlayacak şekilde aletle oynar. diğer isular bunu öğrenince aleti kullanmaz ve juno'yu hapseder. alet de kullanılmaz, böylece isuların sonu gelir. ama sonları gelmeden önce isular 2012 yılında güneş'in tekrar patlayacağını anlar ve insanları uyarır (mayaların 2012'de dünyanın sonunun geleceğini söylemesi hikayesi) . o tarih geldiğinde bu teknoloji aktif hale gelirse dünya güneş fırtınasından kurtulacak ama juno alete yüklediği bilinci sayesinde dünyayı yönetecektir.
buraya kadar kafaların karışmadığını umuyorum. şimdi de aita isimli bir isu'dan bahsedeceğim.
aita, juno'nun kocası, yukarıda bahsettiğim bilincini bir insana aktarma yolunun bir benzerini de o gerçekleştiriyor ama durum biraz farklı, ilk bahsettiğim kısımda (bu kısmı net bilmiyoruz şimdilik ama sürekli reenkarne olmuyorlar, bir defa oluyor) kuzey mitosuna ait thor, odin, freya, heimdall gibi isimler bilinçlerini insan bebeğine aktarmışken, aita bilincini yine bir insana yüklüyor ama o bilinç nesilden nesile geçiyor. bilincinin saklandığı insanın başına bilincini açacak bir olay geldiğinde aita bilinci aktif oluyor ve yaşamaya başlıyor. tarih boyunca aita defalarca başka bedenlerde uyanmış. aita'nın uyandığı bedene de sage adı veriliyor. tabii ki maksadı karısını diriltmek ve insanları yönetmek.
şimdilik isulardan daha fazla bahsetmeyelim, geri geleceğiz.
kronolojik olarak en eski oyunumuz olan assassin's creed odyssey'den başlayalım
sparta'da doğmuş bir çocuğuz, leonidas'ın soyundan geliyoruz ve onun mızrağının ucunu saldırı silahı olarak kullanıyoruz (zaman içerisinde ikonik hidden blade'e dönüşecek silahın temeli diyebiliriz). oyunda çeşitli olaylar sonunda isu eşyalarını kullanarak insanlığı yönetmek isteyen bir örgütün varlığını öğreniyoruz. bu tarikatın ne zaman kurulduğu tam bilinmese de bilinen dünyanın (asya, avrupa ve afrika) bütün önemli kademelerine bir şekilde yerleşmişler, planlarını işletiyorlar. biz de onların yunanistan'daki varlığını silmeye çalışıyoruz.
oyunun sonunda atlantis'i bulup gerçek babamız pisagor'la karşılaşıyoruz ve bize staff of hermes isimli bir isu eşyası veriyor. bu eşya sayesinde yaşlanmıyoruz ve ölmüyoruz. bu eşyanın içinde de alethia isimli bir isu'nun bilinci yüklü ve büyük bir planı var. bu kısım önemli aklımızda tutalım.
assassin's creed origins
bayek isimli bir medjay'ı canlandırıyoruz. medjay denen adamlar mısır'da doğrudan firavuna bağlı, ortamdaki huzuru korumakla yükümlü, şerif gibi adamlar. bayek de artık yıkılmanın eşiğine gelmiş, eski günlerinden fersah fersah uzak olan mısır imparatorluğunun son medjaylarından.
önceki kısımda bahsettiğim örgüt mısır'da bir tapınağı açmaya çalışırken bayek'in ilgisini çekiyor ve peşlerine düşüyor. olayların sonunda bayek'in oğlu öldürülüyor ve bayek ile eşi aya ayrılıyorlar, ikisi de örgütün peşine düşüyor farklı yollarla. bu süreçte medjaylık görevimizi yapmaktan vazgeçmiyoruz.
oyunun en önemli özelliği assassin tarikatının temellerinin atılması.
assassin's creed mirage
oyunda bağdat'ta yaşayan basim isimli yankesici bir iti oynuyoruz. basim kısa sürede assassinler tarafından farkediliyor ve yanlarına alınıyor. basim epilepsi krizleri benzer bir kriz yaşıyor, krizlerinde şeytanlar tarafından kovalanıyor, oyunun sonunda ortaya çıkıyor ki basim aslında kuzey mitolojisinden bildiğimiz loki'ymiş, bilinci aktif oluyor. yukarıda bilinçlerini insan bebeklerini aktardıklarını yazmıştım. kendi aynı zamanda staff of hermes'te bilinci saklı olan alethia'nın kocası. daha detaylı bilgi vereceğim.
assassin's creed valhalla
eivor isimli bir viking olarak kuzey topraklarında yaşarken, çocukken ailemiz öldürüldüğü için bizi emanet alan ailede beraber büyüdüğümüz, kabile liderinin oğlu dünyayı dolaşmaya çıkıyor. döndüğünde ise yanında basim isimli bir adamla geliyor. basim yukarıda bahsettiğim aslında loki olan eleman. oyun ilerledikçe kabile şamanının freya, kendimizin odin, kardeşimizin tyr olduğunu öğreniyoruz.
loki ve odin arasında bir kavga var, sebebini net hatırlamıyorum. loki başkasıyla evliyken gönlünü alethia'ya kaptırıyor ve çocukları oluyor. odin bu çocukları hapsetmek/öldürmek istiyor, bu kısımda sebebi bilen varsa mesaj atsın eklerim. mitolojide de var bu kısım.
neyse, olayların sonunda odin ve diğer isular bilinçlerini makinaya aktarırken loki gizlice oraya geliyor ve heimdall'ı öldürerek kendi bilincini aktarıyor. eklemeyi unutmuşum, karısının bilincinin staff'a yüklenmesinin sebebi de alethia'nın hastalık sonucu ölecek olması. onun bilincini bir eşyaya yüklüyor, kendi de gelecekte reenkarne olacak yolu arıyor ki tekrar bir araya gelebilsinler. biraz da eivor kısmından bahsedelim.
odin olduğumuz ortaya çıkana kadar britanya'ya saldırılar düzenliyor, oraya göç edip kendimize yer bulmaya çalışıyoruz. her yere çöreklenen örgüt yine burada, bizim oraya yerleşmemizi zorlaştırdıkları için örgütü de kendimize düşman belliyoruz. seri boyunca en assassin olmayan karakteri bu oyunda yönetiyoruz.
assassin's creed
her şeyi başlatan efsane oyun.
oyunda altair isimli bir assassin'i canlandırıyoruz. kendisi yanılmıyorsam 3. haçlı seferi zamanında orta doğuda yaşıyor. tarikatın en genç usta suikastçisi olmuş bir ölüm makinası. gittiği bir görevde kibri yüzünden görevi başaramıyor ve çaylak rütbesine düşürülüyor.
gittiği görev de taaaa en başta anlattığımız adem ila havva'nın çaldığı elma'yı ele geçirmek (ya da başka bir elma ama eşya aynı eşya).
daha önceleri her oyunda işlerine taş koyduğumuz örgüt artık "tapınakçılar" kimliğine dönüşürken, bizim taraf da "suikastçiler" haline gelmiş. tapınakçılar insan özgürlüğü tehlikelidir, insan her daim kontrol edilmelidir derken suikastçiler de insanlığın özgür kalması gerektiğini, yolunu bu şekilde çizmesinin doğru olduğunu iddia eder. iki taraf da kendi amaçları için isulardan kalma eşyaların peşine düşerler.
oyunun sonunda altair elma'yı ele geçirir ve yozlaşmış olan ustasını öldürür. elma'nın çalışma prensibini ve diğer eşyaların yerlerini öğrenmeye çalışır. tarikat'ın amentüsünü, kurallarını oluşturur. sonra da masyaf kalesi'nden ayrılarak bu eşyaların peşine düşer.
assassin's creed 2
en sevdiğim oyun.
bu başlık altında brotherhood ve revelations da yazılacaktır.
ezio isimli, aileden assassin bir eve doğuyoruz. rönesans italyası'nda soylu, bıçkın bir genciz. bir gün ailemize kurulan bir komplo sonucunda babamız, abimiz ve küçük kardeşimiz öldürülüyor. babamızın öldürülmeden önce verdiği görevle ailemizin geçmişi hakkında bir fikrimiz oluyor. başta ailemizin öcünü almak için çıktığımız yolda zaman içerisinde tarikatın en büyük ustası olup tarikata yeni bir yol veriyoruz.
bu oyunda tapınakçıları ve liderleri papa rodrigo borgia'yı durdurmaya çalışıyoruz. borgia'nın amacı papalık bastonunu ele geçirmek, o da bir isu eşyası. baston ve elma birleştirildiğinde vatikan'ın altındaki gizli bir isu yerleşkesine girilebiliyor. biraz wiki baktım burada, ezio'nun ele geçirdiği elma, cem sultan'dan gelmiş. o da babası fatih sultan mehmet'ten çalmış ya da almış.
papa'yı dövdükten sonra yerleşkeye giriyoruz ve isu minerva'nın bir hologramı ile karşılaşıyoruz. bize isuların nasıl yok olduğunu anlatıyor ve oyuncuya doğrudan hitap ederek (aslında ileride bahsedeceğim desmond miles isimli kişiye) diğer yerleşkeleri bulmalısın, ola ki güneş patlamasının tekrarlanması durumunda karşı bir çözüm belki vardır diyor ve oyun bitiyor.
brotherhood'da ise karakterimiz roma'ya gidiyor. ezio burada tarikatı güçlendirirken, 2. oyunun sonunda dövdüğü ama öldürmediği rodrigo ve oğlu cesare ile mücadele ediyor. oyunun sonunda ezio elmayı roma'da bulunan kolezyum'un altına saklıyor.
revelations'ta ezio altair'in adımlarını takip ederek tarikatı güçlendirmek istiyor. 2. oyunda bulduğumuz codex denen sayfalarda altair'den ve onun bilgeliğinden haberdar olmuştuk. fazlasını istiyoruz.
çoğunluğu istanbul'da geçen oyunun sonunda altair'in iskeletine ve bıraktığı mesaja ulaşıyoruz. mesajda jupiter (juno) yeni bir güneş patlaması olacağını iletiyor ve bitiyor.
assassin's creed 4 black flag
edward kenway adlı tek derdi zengin olmak olan, bu amaçla da korsan olmuş bir denizciyi oynuyoruz. oyunun başlarında bir assassin'in cesedinden çaldığı mektupla çıktığı yolda assassin'e dönüşen ve tarikatın büyük ustasına dönüşen bir abimiz.
gözlemevi olarak çevirebileceğimiz bir isu yerleşkesi arıyoruz. orayı arayan bir de templar var tabii ki. oyunun sonunda anlıyoruz ki yukarıda bahsettiğim sage denen (aita) tiplerden biriymiş bu arkadaş. kendisi eşşek cennetine yolluyoruz.
assassin's creed rogue
shay patrick cormac aslı assassin dostumuz tarikatın yöntemlerini sorgulamaya başlıyor ve karşı tarafa geçiyor. iki taraf da yeni keşfedilen amerika kıtasında üstünlük kurmak isterken, cormac'ın ihaneti suikastçilere pahalıya mal oluyor. tek tek eski yoldaşlarını avlarken achilles isimli yeni kıtada suikastçilere liderlik etmesi gereken yoldaşının da özgüvenini ve inancını kırarak sağ bırakıyor. bu isim önemli.
assassin's creed 3
oyuna edward kenway'in oğlu haytham olarak başlıyoruz. haytam zamanında babası öldürülürken tapınakçılar tarafından kaçırılmış ve tapınakçı olarak büyütülmüş bir çocuk. örgütün amerika yapılanmasını güçlendirmek ve amerika'daki isu eşyalarını toplamak için kıtaya gönderiliyor. burada amerikan yerlisi bir kadından connor isimli bir çocuğu oluyor (ratonhnhaké:ton).
connor büyürken köyü tapınakçılar tarafından yakılıyor ve annesi gözlerinin önünde ölüyor. şahsen yetenek olarak en beğendiğim ve bence tüm suikastçiler içinde en ölümcül olan connor tapınakçıları avlamaya başlıyor. bu süreçte yolu yukarıda bahsettiğim achilles ile kesişiyor. başarısız suikastçi achilles kendisini eğitiyor ve tarikatın öğretilerinden bahsediyor.
oyunun sonunda ise ileride çok önemli bir rol oynayacak grand temple'ı buluyor. burası yaklaşan güneş patlamasını durdurabilecek teknolojinin yattığı yer.
assassin's creed unity
fransız devrimi'nin öncesinde doğmuş arno isimli bir soyluyuz. küçükken babamızın öldürüldüğüne şahit oluyoruz (ulan tam çizgi roman süper kahramanı işi ha, her suikastçiye benzer origin hikayesi yazmışlar neredeyse allahın tembelleri). babamızı öldüren kişi kim? shay patrick cormac.
arno da babasının yolundan giderek suikastçi oluyor. aynı zamanda da tapınakçılardan birinin kızı olan elise'e aşık oluyor. bir romeo-juliet hikayesi yazmışlar.
bu oyundaki tapınakçı lideri de yine bir sage (aita).
assassin's creed syndicate
seri boyunca ilk defa iki karakterle oynadığımız oyundur. (farklı zaman dilimlerinde oynadığımız ezio ve altair'li revelations hariç).
jacob ve evie kardeşler ingiliz bir suikastçi ailesinde doğup büyüyen ikizlerdir. maksatları isu eşyalarının tapınakçıların eline geçmemesi ve londra'da tapınakçı etkisini azaltmak. oyun boyunca shroud of eden adlı bir isu eşyasının peşindeyiz. farklı zamanlarda sürekli karşımıza çıkan sage denen tipleme bu eşya aracılığı ile karısı juno'nun bilincini bir bedene aktarıp onu diriltmeye çalışıyor.
günümüzde geçen kısımlara geldik sonunda. bu kısıma geçmeden bahsetmem gereken bir eşya daha var.3 farklı oyunda karşılaştığımız çinli shao jun, hintli arbaaz mir ve rus nikolai bu üçünün peşinde koştuğu precursor box adlı eşya farklı isu eşyalarının ve yerleşkelerinin yerini gösteriyor. bu ek bilgi kalsın burada.
günümüz - 2012'den başlıyoruz, güneş patlamasına birkaç ay var
bir suikastçi ailesinde yetişmiş desmond miles isimli bir arkadaşı yönetiyoruz. kendisi bu işlere girmek istememiş ve ailesinin yanından ayrılmış ancak doğrudan isuların neslinden geldiği için yazının başında bahsettiğim 6. his benzeri bir şeye sahip ama daha da önemlisi! kendisi altair'in, ezio'nun ve connor'un kaç nesil sonraki torunu. bu yüzden çok değerli bir adam.
tapınakçılar bu bağlantıyı keşfettikleri zaman kendisini kaçırıyorlar. ek bilgi vermek lazım, suikastçiler yer altında saklanırken tapınakçılar işleri büyütmüş. ileri teknoloji labaratuvarları, bilim insanları, medya araçları, holdingleri falan var. bu süreçte animus isimli bir cihaz icat ediyorlar, alet size atalarınızın anılarında gezme imkanı sunuyor ama bir kusuru var, doğrudan istediğiniz anıya atlayamıyorsunuz, zihninizin sağlam kalması için kademe kademe gidilmesi gerekiyor.
desmond'u zorla bu cihaza sokuyorlar ve altair'in anılarında gezmeye başlıyorlar. amaçları hayatının bir döneminde elma'ya sahip olan altair'in bu elmayı nereye sakladığını bulmak.
tam amaçlarına ulaşacakları sırada lucy isimli tapınakçı (aslında suikastçiymiş) örgüte ihanet ediyor ve bizi abstergo isimli firmanın yerleşkesinden kaçırıyor.
shaun ve rebecca adlı iki suikastçi ile beraber yollara düşüyoruz. rebecca'nın kendi icat ettiği animus'u var, tapınakçıların altair'in anılarında gezerek hata yaptığını, asıl bakmamız gereken yerin ezio olduğunu söylüyor ve yine animus'a giriyoruz.
bu süreç içerisinde yukarıda minerva'nın doğrudan desmond'a seslendiği kısımları yaşıyoruz, ardından ezio'nun anılarında devam ederek kolezyum'un altına sakladığı elma'yı buluyoruz. elma bizim bedenimizi kontrol ediyor ve lucy'yi öldürtüyor, ardından şok geçirip komaya giriyoruz.
burada eklemem gereken bir nokta var, elma'nın lucy'yi neden öldürttüğünü doğru dürüst açıklamıyor, senaryoda bir yere gidecekmiş ve oradan vazgeçmişler gibi bir his veriyor. neymiş lucy aslında çifte oynayan çifte ajanmış, aslında tapınakçılara ihanet etmemiş, onların amacı için çalışıyormuş falan. çok ikna oldum diyemem.
komaya giren desmond'u tekrar animus'a sokuyorlar ve connor'un anılarını yaşamaya başlıyor. bu süreçte desmond'un babası da ekibe katılıyor.
connor'un anılarının sonunda grand temple bulunuyor ve desmond komadan çıkıyor. ekibimiz temple'a gidiyor, orada juno ve minerva'nın hologramları ile karşılaşıyorlar. temple'da güneş patlamasını engelleyecek sistemi aktif etmesini istiyor juno desmond'dan. buraya kadar vermediğim bir bilgiyi vermem lazım, herkes isu eşyalarını kullanamıyor, ya çalışmıyor ya da kullananı delirtiyor. kısaca temple'ı ne herkes açabilir ne de aleti herkes aktif edebilir. desmond'un dna'sı juno'nun tüm planı için önemli. hatta minerva ezio'ya göründüğünde neredeyse 700 yıl sonra o anılara erişecek desmond'u biliyordu, desmond'un buralara gelişi tesadüf değil.
minerva da sistemi aktif etme diyor, eğer edersen juno geri gelecek ve insanları esir edecek, köle edecek. peki sistemi aktif etmezsem ne olur diyor desmond, minerva'nın cevabı "insanlık ve toplum yok olur ama bir avuç insan kalırsınız ve sistemi baştan kurabilirsiniz özgür olarak". desmond o kadar insanın yok olmasını onaylamıyor ve juno'nun serbest kalmasını sağlayacak olmasına rağmen sistemi aktif ediyor ve hayatını kaybediyor. bu yolu seçmesinin sebebi de illa ki bu dünyada juno'yu durduracak insanlar vardır diyor.
böylece desmond hikayesinin sonuna geliyoruz. juno da benliğini internete yüklüyor. bu olaylar ac 3'ün sonunda oluyor.
4. oyunda bir abstergo çalışanı olarak başlıyoruz. abstergo artık insanların hatıralarına inmek için sadece dna'sını almanın yeteceği bir yol keşfetmiş. işe aldıkları insanlara bu anıları yaşatarak isu eşyalarının peşine düşüyorlar. bu süreç ac 4 , rogue, unity ve syndicate boyunca sürüyor.
biz edward'ın anılarında gezerken suikastçiler bizle iletişim kuruyor ve onların tarafına geçiyoruz. gözlemevi diye daha önce bahsettiğim yerin peşindeyiz. yine abstergo'da çalışan bir karakter sage çıkıyor, bu gözlemevi dediğimiz yeri arıyor o da. mekan, dünyanın neresinde olursa olsun istediğiniz birinin ne yaptığını gözleyebilmenizi sağlıyor.
sage hikayesi benim nezdimde assassin's creed markasına atılmış en büyük kazıktır. zaten saçma sapan şekilde de sonlandırıldı. bu kısımlar oyunda yok, çizgi romanlarda vs. anlatılarak bitirildi, yazı eksik kalmasın diye ekleyeceğim.
elijah isimli bir çocuk var, kendisi hem sage hem de desmond'un oğlu. juno tarafından yönetilen tapınakçılar'ın bir kısmı tarafından kaçırılıyor o da, kaçırılırken annesi öldürülüyor.
juno'nun amacı ileride kocasının benliğine sahip olacak bu çocuğu elde etmek. project phoenix isimli bir planla juno diriltiliyor, elijah da sage kimliğini bastırıyor, juno'yu öldürüyor. kaç oyun planlanan juno'nun büyük dalaversi böyle saçma sapan sonlanıyor. bravo ubisoft.
böylece origins'e kadar geldik. origins, odyssey ve valhalla'da günümüzde layla hassan isimli bir ablayla oynuyoruz. kendisi bir abstergo çalışanı, mısır'da görevlendiriliyor ve görev sırasında bayek ve eşi aya'nın mumyalarını buluyor. onların anılarını yaşarken kendisi suikastçilerin radarına takılıyor ve ekibe dahil oluyor.
mısır'da işi bittikten sonra diğer isu eşyalarının peşine düşüyor ve leonidas'ın mızrak ucunu buluyor, mızrakta kalmış olan dna'dan da odyssey'de kontrol ettiğimiz karakterin anılarına dalıyor. hikayenin sonunda (canon hikaye kassandra ile yazılmış) kassandra'yı buluyoruz, staff of hermes sayesinde binlerce yıl yaşamış, staff'ı bize teslim edip ölüyor. (bunlar loki ve alethia'nın planları, hatırlatalım).
bu olayın ardından dünya'nın manyetik alanında ciddi sorunlar çıkmaya başlıyor, buna sebep olan da bir isu yerleşkesi. ekibimiz kaynağı belli olmayan bir mesaj alıyor, mesajon belirttiği yere gittiklerinde eivor'un (odin) kemiklerini buluyorlar. layla bu sefer de eivor'un anılarına dalıyor ve oyunun sonunda kendimizi odin, loki, tyr gibi karakterlerin bilinçlerini makinaya aktardıkları yerde buluyoruz. eivor'un anılarında gördük ki basim (yani loki'nin reenkarne hali) o makinaya daha önce ulaşmış ve eivor'la olan dövüşte oraya hapsedilmiş. biz de yerleşkeye girince loki'yi makinaya bağlı halde görüyoruz. sinyali gönderen de oymuş.
çeşitli diyaloglar sonunda layla ve basim yer değiştiriyor ve layla makinaya bağlandıktan sonra ölüyor, bilinci bu makinaya aktarılıyor ve orada kiminle karşılaşıyor? tabii ki desmond ile. desmond ölmüş ama bilinci bir şekilde makinaya aktarılmış.
basim, yani loki ise karısının bilincini taşıyan staff of hermes ile ekibimizin yanına çıkıyor. son oyun olan mirage'da da kendi anılarını onlara gösteriyor ama ne kadarını gösterdi bilmiyoruz. şu an suikastçiler ona güvenmiyor ve loki tekrar dünyaya döndü, amacı da hem karısını hem de çocuklarını geri getirmek.
daha yazmadığım onlarca şey var, kimisini yazmanın ana hikayeye bir katkısı olmayacaktı kimisi de çok uzatacaktı. yan ürünler ile tanıtılan onlarca karakter var ama biz yine de burada duralım. sıradaki oyun shadows hikayeyi nereye taşıyacak, görelim.
not: şunu unuttun, şurada hata var gibi mesajlarınıza açığım. çoğu kafadan yazdığım bilgiler, malum ilk oyunu oynayalı 18 yıl oldu, karışan yerler vardır illa.