Atatürk, Çanakkale'de En Üst Rütbeli Komutan Olmamasına Rağmen Nasıl Öne Çıktı?

Çanakkale Savaşı'nda rütbesi Albay olan, savaştaki en yüksek rütbeli komutanlardan biri olmamasına rağmen Mustafa Kemal Atatürk, bu zaferde nasıl öne çıktı? Savaşın komutası Alman General Otto Liman von Sanders'tayken Atatürk ipleri nasıl eline aldı? Bir TikTok videosuna cevap olarak yazılan Ekşi Sözlük entry'si.
Atatürk, Çanakkale'de En Üst Rütbeli Komutan Olmamasına Rağmen Nasıl Öne Çıktı?

Öncelikle, bu içeriğin hazırlanmasına sebep olan TikTok videosu

Videodaki sorulara cevap vermek gerekirse

çanakkale savaşı'nda atatürk'ü tanıtan kimse olmadı. atatürk, bölgede liman von sanders başta olmak üzere bütün önde gelen alman subay kadrosu ile restleşmeye girmişti. çünkü almanlar coğrafyayı tanımıyordu ve çıkarma noktalarını çok yanlış tespit edip, yanlış bir savunma düzeni kurmuşlardı. atatürk bu durumu fark etti; hatta istanbul'a, enver paşa'ya haberler göndererek ''burada vaziyet çok karışık, ivedi bir şekilde çanakkale'ye gel ve yerinde önlem al'' demişti. çünkü liman paşa kendisini dinlemiyordu, kendisinden üst rütbeli olduğu için. 

Liman von Sanders & Mustafa Kemal Atatürk

dinlemeyen bir isim de enver oldu. atatürk bu durumu anılarında kaydederken şunları söylemiştir: ''ben ordunun, kayıtsız şartsız, bütün sırlarıyla, alman askeri heyetine verilmesine, teslim edilmesine çok müteessirdim. daha karar verilmeden önce, bir tesadüfle bu olayı öğrendiğim vakit, sesimin erişebildiği makamlara kadar itirazlarda bulunmayı vazife saydım. itirazlarıma hiç kimse cevap vermedi... cevap vermeye lüzum görmedi.''

atatürk, çanakkale savaşı'nın en kritik anında, rütbesi yetmediği halde bütün ordu kuvvetlerini kendi kumandası altına almak istediği zaman, ordu komutanıyla arasında o meşhur diyalog geçmişti:

- hiç çare kalmadı mı?
+ bütün mevcut kuvvetlerin benim kumandama verilmesinden başka çare yok!
- çok gelmez mi?
+ az gelir!

atatürk, büyük bir özveri göstermişti ve bunu yaparken, bu ağır sorumluluğun farkında olup ''sorumluluk, ölümden ağırdır'' demişti.

liman von sanders, ''türkiye'de 5 yıl'' isimli anı kitabını yazdığında, atatürk'e de yer ayırmış ve ilk başta çanakkale'de anlaşamadıklarından dert yansa da, atatürk'ün hakkını teslim etmekten geri kalmamış ve ''sorumluluk almaktan büyük zevk duyan, önemli bir asker'' yorumunu yapmıştır.

çanakkale savaşı, anafartalar kahramanı önderliğinde kazanıldıktan sonra, bu kahramanın adı maalesef yine enver paşa tarafından sansüre uğramıştır... dönemin gazete ve dergilerinden mustafa kemal beğ'in önce fotoğrafı kaldırılmış, ardından da adı komple silinmiş ve enver paşa'ya bunun nedeni sorulduğunda, enver küstahça ''muvaffakiyet askerindir. şahsı sivriltmeye lüzum yok!'' demiştir.

oysa birkaç yıl önce aynı enver bomboş edirne'ye girdiğinde kendi adının gazetelerde ''edirne fatihi enver'' olarak yazılmasını istemişti. fakat çanakkale'de dönemin en görkemli imparatorluğu olan ingiltere'yi durduran muzaffer kumandanı sivriltmeye gerek yoktu!

mustafa kemal beğ, bu duruma oldukça içerlenir. çanakkale savaşı bittikten sonra istanbul'a istifa dilekçesini yazıp gönderir ve tüm yetkilerinden vazgeçtiğini belirtir. çünkü savaş sonu enver çanakkale'ye geldiğinde, yerli-yabancı tüm subayları karargahında ziyaret etmiş, uğramadığı ve görüşmediği tek isim mustafa kemal beğ olmuştu.

videodaki zavallı arkadaş eğer biraz tarih okusaydı, ''atatürk'ü neden tanıttınız?'' diye değil, ''atatürk'ü neden tanıtmadınız?'' diye soru sorardı. gerçekten de atatürk, bunca sansür ve baskıya rağmen 1915'ten sonra yurdunda güneş gibi parlayacak ve onu tanımayan kalmayacaktı.

işte büyük adam, böyle büyük adam olmuştu.