Avokado Meyvesinin Osmanlı İmparatorluğu'na Giriş Hikayesi
avokado'nun esasında bu topraklara 1750'li yıllarda giriş yapmış olması...
çay rize'de cumhuriyet döneminde yetiştirilmeye başlanmışken, ısparta'da gül yetiştiriciliği 1800 lü yılların son çeyreğinde başlamışken bu bilgi epey ilginç.
peki nasıl olmuş?
molla kamil efendi, 1600'lü yılların sonunda doğmuş, roma ve paris'de nebatiye ( botanik) ve ziraat eğitimi almış bir bilim adamı. ülkeye döndüğünde o dönem başgösteren laleleri yok eden hastalığı iyileştirir ve padişahın gözüne girer, saray botanikçisi olur. yalova'da kendisine arazi tahsis edilir ve o arazide deneyler yapmaya başlar.
fransa'da gördüğü avokado meyvesinin anadolu'da yetiştirmek için çeşitli melezleme çalışmaları yaparak başarıya ulaşır. bir risale yazarak ürettiği meyveleri saraya sunarak büyük beğeni toplar.
“avokad nam bu ağaca kim timsah armudu da derler, faidesi saymakla bitmez. sayesi hoş, bakması ala, yemişi leziz ve şifadır. meyvesi cennet taamı olup neyle yense yakışır, ağza ferahlık mideye küşayiş verir. yağı sürülende cilde sedefi bir nur katar. evrakı pişirilip içilse hasat-ül kilyenin (böbrek taşı) ilacudur…” der.
avokado saray eşrafının ve seçkin zümrenin vazgeçilmez meyvesi olur. ancak halk tabakasına inmez.
lale devri'ni bitiren patrona halil isyanı'nda işler değişir. damat ibrahim paşa ile birlikte avokado'yu osmanlı'ya tanıtan molla kamil efendi de halledilir. isyancılar arasındaki yobazlar da avokado yemenin dinen caiz olmadığını, yetiştirmenin mekruh olduğu söylentisini çıkararak yalova'daki tüm avokado ağaçlarını yakıp yok ederler.
neticede bu meyve bir daha ancak 250 sene sonra bu topraklara girer.