Babasına Lewy Cisimcikli Demans Teşhisi Konulan Bir Sözlük Yazarının Yaşadığı Şeyler

Alzheimer hastalığından sonra en çok rastlanan demans türü olan Lewy Cisimcikli Demans'ı babası aracılığıyla tanıyan birine misafir oluyoruz.
Babasına Lewy Cisimcikli Demans Teşhisi Konulan Bir Sözlük Yazarının Yaşadığı Şeyler
iStock

3 gün önce babama lewy cisimcikli demans teşhisi kondu

ailecek bittik desem yeridir.

hastalık yaklaşık 1 buçuk, iki yıl önce babamda kişilik değişiklikleri ile başladı. babam ben kendimi bildim bileli asosyal ve insanlardan kaçan birisi. maalesef kendisi öyle olduğu için annemi, hatta beni bile öyle yetiştirdi. annem 67 yaşında ve babamın bu garip huyları yüzünden bu hayatta şimdiye kadar bir tane bile dertleşeceği ve konuşabileceği bi arkadaşı olmadı.

babamın hastalığı ilk psikolojik etkiler ile ortaya çıktı. babam bundan yaklaşık iki sene önce, o bu dünyada bir tane bile arkadaşı olmayan canım anneme, "ben yokken adamlar eve geliyor değil mi?" demeye başladı. bu lafa annem çok alındı ama yine de babamın bir dediğini iki etmedi. bunun yanında babamda ani kilo kayıpları da başlamıştı. ilk başlarda biz, babamın psikolojik birtakım hastalıkları olduğunu düşündük. babamın bu şüpheci tavırlarının hangi hastalığın sebebi olacağını araştırdım. internetten karşıma çıkan hastalık ise, paranoid kişilik bozukluğuydu. ilk başlarda babamın bu hastalığa yakalandığını düşünüyordum. ama tabii babamın psikiyatri veya psikoloğa gitmeyeceğini düşündüğümden, babamı ilk başta kilo kaybından ötürü bir iç hastalıkları uzmanına götürdüm. babama bir sürü tahlil vs yapıldı. bu tahlillerin hiçbirinden kilo kaybına dair anlamlı hiçbir şey çıkmadı.

ama babam git gide çöküyordu

65-66 yaşlarında olan babam 85-90 yaşında olan birçok insana göre, zihnen ve fiziken daha çok geriye gitmişti. bunu bir türlü anlamlandıramıyorduk. acaba babam tükenmişlik sendromu gibi bir hastalığa mı yakalanmıştı?

bunları düşünürken babamda artık unutkanlık gibi emareler de ortaya çıkmıştı. tam babamı bir nörolog veya bir psikoloğa götürmeye karar vermişken bu sefer de babamda yıllardır ertelediği hemoroid sorunu baş gösterdi.

babamda yaklaşık 50 yıllardır hemoroid var ve o küçüklüğünden beri insanlardan kaçma alışkanlığından mı bilmiyorum, çok da büyük bir hastalık olmayan hemoroidlerini bir türlü tedavi veya ameliyat ettirmemişti. doktor babamın hemoroid pakelerini görünce şaşırmıştı. neredeyse ayva büyüklüğünde olan ve anüs girişini tamamen kapatan bu hemoroidlerin ameliyatı normal bir hemoroid ameliyatına göre çok daha zor olacaktı. allahtan gittiğimiz genel cerrahi uzmanı, alanında çok tecrübeliydi. zaten kendisi de "bu hemoroidleri benim haricimde ameliyat edecek çok az doktor bulurdunuz, birçok doktor bu hemoroidleri ameliyat yapmayı kabul etmez veya etse bile baban onların elinde telef olurdu" dedi.

ben tek çocuk ve babam ile ilgilenebilecek ailedeki tek kişi olduğum için, babamın ameliyatı için işten yıllık izine çıkmak zorunda kaldım. allahtan ameliyat iyi geçti. daha sonraki süreç ameliyat sonrası babamın bakımı ile geçti.

daha sonraki süreçlerde babam yine zihnen geriye gidiyordu

bu arada babamda artık çene titremeleri de başlamıştı. aslında babamda olan bu çene titremeleri çok çok eskiden beri vardı. ama babam eskiden çenesini sadece bir iş yaparken titretiyordu ama şimdi televizyona bakarken, hatta yataktan kalkarken bile titretmeye başlamıştı. yürürken ayaklarını yere sürtmeye ve eskisine göre daha yavaş yürümeye başladı. yüz ifadeleri eskisine göre daha donuktu. evde sürekli yatıyordu. belki 24 saatin 18 saati sürekli yataktaydı. hatta yataktan kalkarken, baş dönmesi ve bazı dengesizlikler yaşıyordu.
bu arada babam hemoroid ameliyatı olduğundan beridir, babama bez bağlıyoruz. sanırım hemoroid ameliyatı sonrası, babamın büyük abdestini tutan kas dokusu eskisi gibi işlev görmüyor. annem güçlü ve çevik bir kadın değil. onda da hem yaş, hem kilo, hem de bacaklarında dvt problemi var. normalde babam bu hastalıklara rağmen eli ayağı tutuyor ve yürüyebiliyor. şu an yatağa düşme gibi bir durum yok ama babam çocuk gibi, bazen büyük abdestini yaparken banyoyu batırabiliyor. annem babamla ilgilenirken, günden güne psikolojik olarak eriyor ve bu olan biten her şey beni de her geçen gün bitiriyor.

bende de uyku (insomia) problemi var. bu olan bitenden sonra benim uyku durumum ve hayat enerjimde günden güne dibe doğru gidiyor. sonumuz pek iyi gözükmüyor ama hayır olsun.

bu arada ben yaklaşık bir sene önce yeni bir eve taşındım

babamın başlayan bu zihinsel hastalığı sonucu algıları da git gide kapandı. ben yokken veya ben işte iken evde marketten ekmek dahi alacak kimse yok. babam annemi de yıllar boyu eve kapadığı için, annemin gözü çok açık değil. ama babamın hastalığı sonrası, babam artık algısal olarak annemden bile geride. yani babam tek başına dışarıda bizim evden 5 metre uzaklıktaki markete bile kaybolurum endişesi ile gidemiyor. annemde bacaklarındaki rahatsızlıklardan ötürü çok fazla yürüyemiyor. ben yokken, ancak ikisi birlikte dışarı çıkıp en yakın markete gidip, öyle alış veriş vs yapabiliyorlar. onun dışında ben olmasam ve hastalansalar, kendi başlarına ikisi de mümkün değil bir hastahaneye falan gidemezler. yani ben olmasan bu hayatta ayakta kalma şansları yok.

şu an zaten olmayan sosyal hayatımı ve hedeflerimi bir kenara bıraktım. eskiden yurtdışına gitmeyi düşünüyordum. şimdi böyle bir düşüncem yok. bu benim tercihim değildi. ama artık tercihim oldu. insan ilk en önce kendi için vardır ve kendi için yaşar ama hayatınız ile ilgili kararları etkileyen kişiler anne ve babanız ise, insan artık kendi içinde yaşamayabiliyor. birisinin veya birilerinin size bağlı olması çok kötü bir şey. allah kimseye yaşatmasın.

ben en sonunda, iyice araştırarak babamı konusunda en iyi nöroloji doktorlarından olan haşmet hanağası'na götürdüm.

doktor bey babama lews cisimcikli demans teşhisi koydu. maalesef hastalığın kesin bir tedavisi yok. verilen ilaçlar ve tedavi sadece hastalığın seyrini azaltacak. biz, babam daha hastalığın başlarındayken bitik durumdayız. eğer babamın durumu daha da kötüye gidip, iyice elden ayaktan düşerse, ne yaşarız inan tahmin edemiyorum.

bu arada bende de son birkaç yıldır isim unutkanlığı başladı. yani tabii böyle direkt hayatımın içinde olan kişilerin ismini unutmuyorum ama hayatımda kısa süreler olan kişilerin hayatımdan çıktıktan sonra veya uzun bi süre görüşmedikten sonra isimlerini hatırlarken çok zorlanıyorum. babamda olan demans problemi ve benim uyku bozukluğu ile beraber bende yavaştan başlayan isim unutma durumları, kendi geleceğim konusunda beni derinden endişelendiriyor.

hatta birkaç gün önce ekşi'den ötenazi olayını araştırdım. bu hayatta yalnızım. evli ve çocuklu değilim. annem ve babam dışında benimle ilgilenecek kimse de yok. eğer olurda bi gün babam gibi bir hastalığa yakalanırsam, sürünmektense kendi isteğim ile bu hayattan göçüp gitmek bence en hayırlısı. ama maalesef bizim ülkede öyle bir hakta yok. yani insanın ölmeyi seçme hakkı yok. kısaca devlet sana ölme, sürün diyor.