Bedenden Ziyade Zihinleri Tatmin Etmeyi Amaçlayan Geyşalara Dair Her Şey
17. yüzyılda japon kentlerinde kurulan geyşa evlerinin ilk ziyaretçileri, seks dışında eğlence, romantik duygular ve entelektüel doyum talep etmişler
geyşalar da bunu sağlamak üzere hayatlarını adamış olan güzelliklerdir. geyşa kelimesinin etimolojisinde "gei" sanat anlamına gelir. geyşa da sanatla yaşayan kişi demektir. tarzları, gündelik olan her şeyi törensel biçimde örten, adi olanı yücelten bir bakış açısı ürünüdür. geyşa, orijinalliğin değil, mükemmelliğin göstergesidir. en yoğun kullanılan tanımı ise, japon erkeklerini çekicilikleriyle büyüleyen tebeşir beyazı yüzlü, kiraz dudaklı ve ipek giysili suskun köleler.
geyşalar, "mizu shobai" aristokratları olarak bilinirler. "mizu shobai" ise japonların, erkeklerin ten zevkini doyuran kadınların mesleğine verdiği isimdir.
geyşaların yüzünü kaplayan tebeşir beyazı boya, suskunluğun ve yaklaşılmazlığın sembolüdür
kan kırmızısı dudaklar ise cinselliğin göstergesidir. geyşa evinin sahibesine "okamisan", eğitimde ilerlemiş kızlara "maiko", yeni ve genç öğrencilere de "tamago" adı verilir. tamagoların başlama yaşı 12dir. maikolar bakire olmak zorundadırlar. ancak "mizu age" adı verilen bir törenle bekaretlerini kaybederler.
geyşaların asıl işi para karşılığı aşk değil, aksine lüks düşler, zarafet ve romantik duygular satmaktır. müşterileri de zengin iş adamları, güçlü erkekler ve gansterlerdir.
geyşa dünyası, gizemli ve duyguludur. ipeksi bir ten, tatamis kokuları, pirinç hasırından yapılmış yer yatakları, ılık sake, güzel yiyecekler, saz ve mistik davul ritimleri dekorlarını oluşturur. geyşa da bu yapay ortamda dingin zevklerin yaratıcısı ve müşterisinin dostu konumundadır.
en önemli nitelikleri konuşma yetenekleridir
bir geyşa, günlük haberleri, sumo sonuçlarını ve sanat dünyasından haberdardır. ayrıca her daim ince espriler yapar. bununla birlikte geyşalar acıya da dayanıklıdır. yerde, kıvrık bacaklarının üstünde saatlerce oturabildiği gibi, müşterinin saçlarından sürüklemesine de ses çıkarmaz.
yüksek dağlara ve vadilere benzeyen, süslü tokalarla bezenmiş saçları çok acı veren bir yöntemle mumlandığından; bir geyşa saçının bozulmaması için ince bir kumaşla kaplanmış olan tahtaya yatarak uyumayı öğrenir. parmakları kanayana kadar üç telli şamisen notalarını çalmaya zorlanırlar.
20 yıllık geyşa eğitiminden geçen bir maiko, çay seremonisini, klasik dansları da öğrendiği gibi şamisen çalmayı da öğrenir.
koca bir hayatı güzelliğe adamak artık kadınlar tarafından köhne olarak görüldüğünden, son yüzyılda popülerliğini kaybetmiş olup, japonya'da 80 bin geyşa sayısı 20 bine düşmüş durumdadır.
japon erkekleri genellikle, eşlerini aşık oldukları kadınlardan ziyade anne babalarının kendileri için uygun gördükleri kişiler arasından seçerler
bu nedenle evlilik birliğinde cinsel haz malesef ön planda tutulamaz. kadının aile içi görevi, ev işlerini yapmak, çocukların bakımını sağlamakla sınırlıdır. erkek eğer cinsel bakımdan kendisini tatmin olmuş hissetmiyorsa, geyşalara ya da fahişelere gidebilir.
erkeğin bir fahişeye ya da geyşaya gidiyor olması hiçbir şekilde gizlenmez.hatta adamın karısı eşinin mutluluğu, rahatlayıp gevşemesi için böyle bir durumu anlayışla karşılar; gitmeden önce onu giydirir, süsler.şimdi söyleceğim şeye oha artık diyebilirsiniz ama kimi adamlar gittikleri yerlerdeki masrafların karşılanmasını eşlerinin üzerine yıkabilir ve faturayı eve de yollayabilirler.
bu aşamadan itibaren üzerinde durulması gereken konu fahişe ve geyşa arasındaki farktır
geyşaları asla fahişelerle aynı kefeye koymamak gerekir. zira geyşa olmak özel bir eğitimden geçmeyi, özel bir terbiye almayı gerektirir.yani her kötü yola düşen geyşa olabilecek kapasiteye sahip değildir ki geyşalığı kötü yola düşme olarak algılamak da çok doğru değildir. fahişelerin ücretleri geyşalara oranla oldukça düşüktür, ruhsatlı evlerde otururlar ve genelde parası az olan erkekler tarafından talep edilirler. erkekler, bu evlerde kendilerine verilen resimlerdeki kızlardan hoşlarına gideni seçerler ve geceyi onunla geçirirler. bu kızlar genellikle aşağı tabakadandırlar ve aileleri tarafından bu evlere satılmış olurlar. eskiden bu fahişeler gelen müşteriye çırılçıplak çıkıp kendilerini gösterirlerken, zamanla batılılar tarafından bu durumun ayıplanması karşısında fotograflı sisteme geçiş yapmışlardır.
geyşalar ise fahişelerden farklı olarak az önce de söyledğim gibi özel bir eğitimden geçerler. geyşalar cinsel açıdan rahatlatıcılıklarının yanı sıra dansları, söyledikleri şarkıları ve hazır cevap oluşları da dikkat çekmektedir.fiyatları verdikleri hizmetin kalitesi ve niteliği gereği oldukça pahalıdır.ancak bu ödenen para adamın geyşayı kendisine cinsel eş yaptığı manasına gelmemektedir.bu cinsel eşlik müessesesi için adamın geyşanın efendisi olması bunun için de aralarında imzalı bir kontratın olması gerekmektedir. kontratın imzalanmasının ardından geyşa efendisinin (ki bu efendiye danna deniliyor)evine nadiren taşınır; normal şartlarda çalıştığı mekanda kalmaya devam eder. ancak efendisi arzularsa ve geyşadan bir çocuk dünyaya gelirse arzuya göre efendisinin evine yerleşebilir ve çocuk burada büyüyebilir. ancak eve gelen geyşa sadece bir hizmetçi muamelesi görür. çocuk evin asıl hanımına anne der.
çinlilerle japonlar arasında geyşalarla ilgili ana fark, çin'de geyşanın eve ikinci bir eş statüsünde gelebilmesi, japonya'da ise böyle bir durumun asla kabul edilememesidir. çünkü entrynin en başında da belirttiğim gibi japonlarda eşin görevi ve aile içinde sahip olduğu statü ile bir geyşanın sahip olduğu statü ve adama verdikleri ayrı mevzulardır ve aynı düzlemde yer almaları doğru karşılanmaz.
son olarak şunu söyleyeyim erkekler de geyşa olabilir.bunlara otoko geisha deniyor.