Biden'ın "Her Şeylerini Verdik" Dediği Afgan Ulusal Ordusu Neden Başarısız Oldu?
şimdi nato gidip buraya 2001'de girişmeden evvel adına afganistan denen, ortada hiçbir ulusal benliği bulunmayan bir "ülke" var. içinde yaşayanların hemen hemen tek ortak paydası din (islam). bu ülkenin farklı yerlerinde yaşayanları bir çatı altında tutabilecek din harici ufak tefek değerler var gibi görünse de (mesela mutfakları, peşaver vs.) bunlar bir "ulus" olmak için yeterli değil. ortada bir "afgan ulusu"ndan söz edilemiyor. afganlar son 200 yılda büyük savaşlar büyük trajediler geçirmiş olsalar da ulus devlet olmayı başarmış toplumlara çok doğal gelen milli benlik, milli bayrak, ortak geçmiş, dil birliği vs gibi hususlar onlar için pek bir şey ifade etmiyor.
1979-89 arasında sovyetler necibullah hükümetine yardım için ülkeye girip tankla topla ülkeye giriştiklerinde ortamda yine bir afgan birliğinden söz edilemiyor. fraksiyonlara ayrılmış olan afgan mücahitlerin içinde ahmet şah mesud'un ve gülbeddin hikmetyar'ın başını çektiği fraksiyonlar var. birbirlerinden ölesiye nefret eden bu "warlord" takımı sovyetlerin ortamda olması yüzünden bir ortak payda daha ediniyorlar. o da işte ortak düşman oluyor. amerika bu mücahitlere ciddi ciddi proksi silah ve mühimmat veriyor. sovyet helikopterlerine karşı kullanmaları için yerden havaya füzeler vs veriyorlar. afganlılar afgan gibi savaşarak rusları ülkede daha çok barınmaya isteksiz bir konuma sokacak kadar işi götürebiliyorlar.
amerikalıların afganlara yardımı ise bir tür rövanş gibi. vietnam'da kuzey vietnam ordusuna yardım eden sosyalist bloğa karşı sovyetlerin kendi vietnam savaşını yaşamalarını sağlıyorlar. bugün baktığınızda amerikalılar el kaideyi talibanı ayaklandıran güç diyip geçmek kolay ama bu da soğuk savaş nasıl bir ortam hatırlamamanızdan kaynaklanıyor. sovyetlerin ve amerikalıların dünyayı diken üstünde ama kırılgan da olsa bir tür dengede tuttuğu bu ortamda henüz radikal islamın esamesi okunmuyordu. talibanlar el kaideler vs sovyetlere karşı savaş veren bir başka küçük ayrıntıydı. abd ulusal güvenlik danışmanlarından meşhur zbigniew brzezinski afganistan'a bizzat gidip mücahitleri allayıp pullaması, ekranlarda mücahitlerle yan yana çarpışan john rambo'yu falan izlememiz o yıllarda batılılar için sovyetlerin ana düşman geri kalan her şeyin ayrıntı olmasından kaynaklanıyor.
sovyetler ülkeden çekildiğinde dönemin afgan ordusu savaşı komple dışa bağımlı olduğundan sürdüremedi. ülkenin kontrolünü kısa zamanda ve büyük oranda kaybettiler. 1991'e kadar bu kaybın silah alet edevat araç gereç eksikliği yüzünden olduğu analizlerde yazardı. afganistan'da iktidar boşluğu başlayınca birden ortaya kuzey ittifakı, özbek yancıları, pakistan'a gönül verenler, etliye sütlüye karışmayanlar çıkıyor. onların yanında eşantiyon bir de taliban çıkıyor bu yıllarda. taliban'ın diğerlerinden farkı komple radikal islama dönmüş olmaları. 1991-1996 arasında birbirlerine hala diş bileyip güçlerini konsolide etmeye çalışan diğer aktörleri (yani geri kalan herkesi) sindirip küçük coğrafi bölgelere hapsedip ülkeye resmen çöküyorlar. sovyet işgal zamanının makul insanları kabul edilen usame bin laden gibi iş adamları talibana maddi desteği veren asıl adamlar. el kaide gibi örgütler ise taliban arasında malum hemen kök salıyor.
sovyetlerin yıkılışından ikiz kulelerin yıkıldığı 2001'e kadar geçen o "interregnum" döneminde afganistan kimsenin şeyinde değildir. (belki pakistan hariç) 2001'de ise dünyanın aynı anda afganistan ile ilgilenmeye başlamasıyla iş tersine dönmüştü. usame bin laden'i bulacağız diye afganistan'a komple giren nato bu ülke demeye bir şahit isteyen yere vardığında da ortamı epey değişik bulur.
yani aslında bakarsak en eyi olduğu zamanlarda dahi taliban ağır silahlarla, hava desteğiyle, uydu - uav anlık veri bildirimiyle, eğitimli ordularla, zırhlı araçlarla baş edecek bir tür yapı değildir. 2001 yılında taliban beklendiği gibi yenilerek açıktan operasyonlarına son verip yer altına çekilir ve ülke bilfiil nato'nun olur. çok uluslu bir "barış gücü" (yersen) olan isaf işlemeye başlar. zurna da o sırada zırt demeye başlar. anato kuvvet komutanlıkları aynı napoleon 1812 gibi moskova alınınca savaşı kazandık havalarına girerler.
ama taliban gerilla savaşına başladığı için o artık çok başka bir savaş haline gelmiş durumdadır. bu olaylar sene daha 2002. günümüze daha 20 yıl var.
nato bu durumda strateji geliştirmeye çalışır. iş insurgency'e, gayri nizamı harbe döndüğü için artık bu savaşın açık bir hedefi, haritada alınacak bir nihai kalesi, öldürünce patlatınca savaşı kazandıran bir generali, düşmanın vurulacak ikmal noktaları konvoyları tankları vs yoktur. yani düşman "oradadır" ama göremezsiniz. halk arasındadır ama kim bilemezsiniz. savaşmaya devam edecektir, ama saldırısının zamanına siz karar veremezsiniz. öldürdüğünüz her afgan da talibana iki yeni savaşçı kazandırmış olur.
o eldeki bütün 5. nesil jetler, uydu uav haberalma, akıllı füzeler ve afganistan'a gitmiş 150 000 nato askeri her gün her saat her saniye deli gibi bir masraf çıkarmasına rağmen yeraltında olmaları yüzünden insiyatif doğal olarak talibanındır. tek yapmaları gereken ayda bir iki saldırıp yılın kalan günlerinde aportta beklemek, ortalığı böyle gergin tutmaktır. öte yandan 2001 yılındaki nato'ya bakarsak halen soğuk savaş artığı bir tür ordu yapılanması olduğunu görürüz. havada cayır cayır uçuşan taktik füzelere, binlerce uçak helikopter desteğinde doğu avrupa'dan boşalıp gelecek sovyet tank tümenleri fikrine karşı bir araya gelmiştir. hizmette olan doktrini hala modern ekipman kullanan kalabalık bir orduya karşı geliştirilmiştir. afganistan'da taliban sayesinde karşılarında bunun polar zıddı bir düşman bulurlar. hızlı hareket eden, kalabalığa karışabilen, silaha erişimi çok kolay, çevre, hava ve dış etmenlere dayanıklı, açıkta savaşmak yerine vuracağı yeri ve zamanı hesaplayıp seçen, oldukça savaşçı ve sayısı onbinleri bulan, öldürüldükçe de yerine yenisi gelen ve her şeyden önemlisi, kendi toprağı üzerinde bulunan bir tür ordudur bu.
amerikalıların binlerce tankı vardır ama o arazide hiçbir işe yaramamaktadır. binlerce aracı hummvee'si vardır ama yol kenarına döşenen eyp diye bir şey icad olduğundan bunlara dayanıklı hızlı keşif/nakliye araçları henüz yoktur. daha önce hiç de mrap platformlarına ihtiyaçları olmamıştır. taktik ve doktrin olarak nato/isaf kendini hemen değişmeye zorlar. yalan yok, olayın içinden konuşuyorum 2001-2006 o sayılarda katılımcı devletle kıyaslayınca oldukça hızlı bir adaptasyona sahne olmuştur. ama 5 koca yıldır bu. koskoca ikinci dünya savaşı vaktinde 6 yıl sürmüştür. afganistan'da geçen 5 yılda ise patlayan bombalar ve orada burada görünüp saldırıya geçen taliban sahneleri hep aynıdır. bu iş artık nereye kadar gider bilinmemektedir. top tüfek oraya gitmiş ve kesin sonuç alamayan 150000 askerin 5 yıllık maliyetinin de altını çiziyorum.
afgan ulusal ordusu fikri işte bu sıralarda ortaya çıkar. ama afganistan? ulus?? ulus olamamış bir güruhtan ulusal ordu nasıl yaratılır? yaratılırsa bu ulusal bir ordu mu olur?
nato analistleri stratejistleri o konuyu iki farklı nedenden ötürü ele alırlar. birincisi afganistan'da terörün ortak paydası islam ise buna alternatif bir payda daha yaratmak akıllıca olacaktır. bu da milliyetçiliktir. nitekim onlar da bilmektedirler ki yabancı bir gücün gelip "siz artık ulussunuz ulus gibi davranın" demesiyle güruhların öyle hop diye ulus olması zordur (gerçi olmuşu da var, fransız hollanda karması belçika onun bunun lafıyla gayet de bir ulus devlet olmamış mıdır?) ancak "ulusal ordu" gibi bir kavram ortamdaysa bu mümkün olabilir. hele ki savaş mavaş kazanırsa bu milli benliği tetikleyici bir etki de yaratabilir. "amcam da falanca savaşta gaziydi, ülkeyi böyle kurduk biz" din kadar olmasa da çok güçlü bir argümandır. bu bir.
ikincisi ise afganistan'a işler halde tek bir merkezi kurum bahşedebilme içgüdüsüdür. afganistan'ı bilmeyenler için anlaması zor olabiliyor ama mesela bir norveçli için beyaz rusya'daki yolsuzluk seviyesi akıl alır şey değildir. norveçli durdurulunca trafik polisine neden para vermek zorunda olduğunu algılayamaz. ıraktaki yolsuzluk seviyesi ise aynı şekilde bir beyaz rus için kavraması çok zor bir şey. polisin para aldıktan sonra para az diye sürücüyü dövmesi falan onlar için akıl alır şey değil. bir ıraklının da afganistan'a gitse en basit işi için ödemesi gereken rüşveti, sokakta serbest gezebilmesi için yedireceği parayı, buna rağmen can güvenliğinin olmayışını, güvenebileceği tek bir kurum olmayışını anlaması bence zaman alır. neresinden tutsan elinde kalan bu ülke demeye bin şahit isteyen yapıyı bir şekilde ayağa kaldırmak isteyen nato, ortaya şöyle herkesin görebileceği bir yere ülkenin en büyük kurumunu (afgan ordusu) bırakıp aydınlanmanın fitilini buradan ateşlemeye çalışmak ister. nihayetinde nato'dur bu, askeriyedir. afgan milli olimpiyat komitesi kurup olimpiyatlara madalya umudu olacak afgan asimetrik paralelciler yetiştirip ülkeyi sporla vs aydınlatacağız gibi bir düşünceleri zaten olmamıştır.
ancak topu getirip getirip taça attıkları yer de terörle mücadelenin kalbindedir. çünkü büyük ordularıyla top tüfek çözmeye çalıştıkları şey olan gerilla savaşı zaten düzenli orduya karşı zarar verme amaçlı ortaya çıkmış bir şeydir. düzenli ordu taktikleriyle gerillayı teröristi denk getirir öldürürsünüz. verdikleri kayıplar hep sizinkinden yüksek çıkar. ama gerilla savaşını öyle öldürerek bitiremezsiniz. biz terörle mücadele içinde şu an üçüncü nesli yaşadığımız için bize konuşması kolay geliyor ama bunu böyle olduğunu ve afgan mücahitlerin işi komple gerillaya döndüreceklerini ve bunun 20 yıl sürebileceğini nato'da hele ki 2001 yılında anlatmak imkanı mümkünatı olan bir şey değildi.
şimdi bu iş askeri olarak çözülecekse iki yolu vardır. birincisi, atıyorum; düzenli birlikler o sırada bir başka devletin vs düzenli birlikleriyle tank top girişmiş savaştadır ve düşmanın partizanlarının köylülerinin falan giriştiği gerilla harekatı ana sefer üzerinde yıpratıcı ancak tali bir unsurdur. o vakit orada fm 31-16 / 01 direktifi raftan iner ve kontrgerilla operasyonları başlar. ana sefer gücü %10 kaynak kaybeder ve gerilla operasyonunu durma noktasına getirir. ancak kontrgerillaya ayrılmış olan birliklerin gerilla birliklerine ve bunlara yataklık eden sivil halka yaptıkları savaş bittikten sonra baş ağrıtan cinsten şeyler olacaktır. eğer savaşı kaybederseniz kontrgerillaya ayırdığınız birlikler ve özellikle bunların komutanları savaş suçları mahkemesine çıkıp asılabilir.
eğer ülkede tanklı toplu konvansiyonel ordular çarpışmıyor ve tek düşman entite taliban gibi bir gerilla gücüyse oraya tanklı toplu orduların zaten hiç gitmemiş olması lazımdır. tek işlemesi gereken şey ülke çapında bir terör doktrini estiren ve teröristleri besleyen hayat damarlarını (teröristlerin kendi damarları demedim bakın mesela) kuruyana kadar akıtan bir tür kontrgerilla gücüdür. ama dediğim gibi 2001 senesinde böyle bir anlayış ve doktrin zaten dünyada pek yoktu. nato bunun farkına 2011'de farkına vardığında aradan bir 10 yıl geçmişti.
işte bu askeri gerekçeler es geçilerek ülkenin kalbine bir ışık dağı, bir güven sembolü olsun diye kurulan afgan ulusal ordusu yapılabilecek en büyük yanlışlığın alamet-i farikası olarak herhangi bir batılı ordu gibi, merkez komutanlıkları, eğitim birlikleri, hava ve keşif gücü, askeri haberalma vs. gibi modern ayrıntılarla kurulmuştu. yani arka planda ülkeyi kasıp kavuran gerilla gücü varlığı itibariyle düzenli bir orduya zaten +1 alıyorken nato'nun afganistan'a gelip batılı bir ordu kurması, hava kuvvetlerine uçak hibe etmesi, kadın pilot yetiştirmesi kadar abesle iştigal tarihe baksanız çok az şey bulabilirsiniz. evet, afganların bir ordu kurması elzemdi; evet, afganlar kendi ülkelerindeki savaşa iştirak etmeli ve kendi ülkelerini kurtarmalıydı; evet, silah ekipman eğitim vs. verilmeliydi ama taliban'ı bitirmek için kurmaları gereken ordu biçimi bu mu olmalıydı derseniz, ben hayır derdim.
çünkü amerikan tarzı ordu yapılanması meşakkatlidir. masraflıdır. kaynak zengini bir ülkenin zihninden ve deneyimlerinden ortaya çıkmıştır. uydu haberalması kullanır (uydu??), son model teknoloji, yüksek isabetli mühimmat üretip kullanır, harekat sahasına uçaklı siha'lı aşılamaz bir hava şemsiyesi kurar, askeri reaksiyon zamanı düşmanına göre kısadır, emir komuta zinciri açık ve anlaşılırdır. ufuk ötesi birimleriyle tam karanlıkta her an kontak kuracak kadar haberleşme ağı geniştir. yakıtını yiyeceğini ve mühimmatını anlık ulaştıran bir lojistik armadasından faydalanır. harekat merkezine yakın tam teşekkül hastanelerine medevac/casevac yapar.
taliban ise bunları yapmaz. taliban'ın karşısına eğitilip çıkartılacak ordu da işte aynen taliban gibi olmalıdır. olmalıydı. tekerleği baştan icat etmeye gerek yok, afganlılar savaşçı bir toplum. hepsi savaşın acıların içinde büyümüş, şiddetten hiç uzak bir 10 yıl geçirmemiş insanlar. büyük iskender devrinden beri de hafif, mobil, merkeze bağını koparmış/decentralized yapıda, hızlı manevra kabiliyetine sahip küçük birimler olarak savaşıyorlar. onları bu düzlemden koparıp envanterlerine supertucano turboproplar, mrap araçlar, ağır silahlar verince afganın afganlığını elinden almış da oluyorsunuz. lojistiğe bağımlı hale gelip o nehir kuruyunca ne yapacaklarını bilemiyorlar. nato taliban'la savaşmak için kendi taliban gücünü yaratmayıp son sistem "ulusal ordu" yapmaya çalışınca sonuçlarını da işte görmüş olduk. yani yolsuzluğa karşı bir enstitü, afgan toplumuna bir yol gösterici olması için dizayn edilen ulusal afgan ordusu bütün o ikincil görevlerini hakkıyla ifa ederken yapması gereken asli görevi yani savaşmayı pek becerememiştir. çünkü bu dayatılan nato sistemi kendilerine uygun, anladıkları bir savaş anlayışı pek değildir.
afgan ordusu kurulma ve eğitimi aşaması da başlıbaşına uğruna kitaplar yazılması gereken bir başka acıklı hikayedir. öncelikle ordu profesyonel olacağından yani mensuplarına maaş ikramiye özlük hakları vs verileceğinden resmen dağın başından sırtında (kendi) kaleşnikoflarıyla gelip orduya yazılan afganlar gırladır. "yazılan" derken tabi abartıyorum, ülkenin yarısından çoğu okuma yazma bilmediğinden kendi ismini yazmaktan aciz afganlılar afgan ulusal ordusuna mayış alacağız ikramiye verecekler diye parmak basarlar. 3 hafta eğitim alıp ilk maaşları ellerine verildiğinde ise kendilerine tahsis olan askeri ekipmanla beraber firar ederek köylerine gidip talibana katılırlar. daha ileriki 2014 civarı olan olaylarda ise taliban bizzat orduya sızarak "green on blue" denen terör saldırılarına başlamıştır, eğitim gören afgan ordusu acemilerinden dolu silahlarını eğitmenlerine çevirip vuranlar falan epey vardır. bu kadar ekstrem olmayan ordu personelinin oldukça ezici bir yüzdesi de en az işid kadar yobazdır. amerikan parasını, amerikan yardımını, nato güvenliğini sevseler de aslında kızlarının okula gidiyor olmasından hiç hoşlanmayan ve talibana gizliden hayran ben binlercesinin olduğunu düşünüyorum. 2010 yılında ingiliz ordusu afgan ulusal ordusu ile beraber joint görevlere ara verme kararını aldığı bir iki aylık dönem vardı. nedeni de a.n.a. personelinin her daim keş ve müptela olması, 10 dakikalık molalarda aralarda bile opiate/haşhaş/morfin kullanma alışkanlıklarıydı. yani bu adamlara dolu silah verip kim yanlarında gezdirmek ister? nato ise bu adamları belçika'ya getirip anfide okuma yazma oranı düşük bir kalabalığa haritada durum raporu falan veriyordu.
afgan ordusunun tek işe yarayan kısmı sf görevleri için seçilip eğitilmiş, iki kere vetting/elekten geçmiş olan "komando" personeliydi. yekünleri 20000 kişi kadar geliyordu. bunlar daha hafif silahlar ama çok daha bol mühimmat ile beraber bir miktar otonomi de kazandıkları için gelecekleri parlak sayılırdı ama hem sayıca az, hem coğrafi olarak dağınık, hem de amerikan yardımına çok bağlı olduklarından genel yekün üzerlerinde çok büyük bir etkisini göremedik. ama bu istikametten ilerlenmesi daha hayırlı olurdu.
şimdi başkan biden afgan ulusal ordusu için "ihtiyaçları olan her şeyi verdik ve başarısız oldular" diyip duruyor ama o başarısız olan orduyu 20 yıldır siz kurdunuz yav. sizin eseriniz bunlar. anlamanız gereken şey, sizin olmasını istediğiniz ordunun her zaman savaşı kazanacak olan ordu olmayabileceği gerçeği. tarihteki öğrenilmesi en masraflı dersler listesinde başa oynayacak bir örnek oldu.
ama hiçbir ders isaf batıya pr yapacak diye afganistan'ın ilk kadın savaş pilotlarını eğitip bunların resimlerini manşetlere bastıktan, "afgan halkının geleceği isaf'ın misyonudur" falan diye yarısı pişmiş, göz yaşartıcı dalaverelere girdikten sonra uçakların kokpitine taliban tipsizlerinin terlikle girmesi görüntüleri kadar acı olmamıştır herhalde.