Bilinen En Güçlü Kadınlardan Olan Efsanevi Asur Kraliçesi: Semiramis

Semiramis, efsaneler ve mitlerle harmanlanmış hayatıyla tarihte iz bırakmış güçlü bir Asur kraliçesiydi.
Bilinen En Güçlü Kadınlardan Olan Efsanevi Asur Kraliçesi: Semiramis

hakkında en inanılmaz öykülerin anlatıldığı, hikayelerinin çivi yazısının keşfinden başlayarak birçok yunan yazarı tarafından kuşaktan kuşağa aktarıldığı, kendisine ithafen (ya da kendisinin yaptırdığı, bu konuda bir ihtilaf söz konusudur) dünyanın yedi harikası'ndan biri olan babil'in asma bahçeleri'nin yaptırıldığı, icraatlarıyla tebaasının saygısını ve sevgisini kazanan ve bu duruma mütevellit ölümünün akabinde ilahlaştırılan meşhur asur kraliçesi, tanrıçası semiramis.

günümüzden neredeyse 3000 yıl önce yaşamış olan semiramis'in popüler kültürde şahsına münhasır bir yer edinmiş olmasının belki de en önemli sebebi, erkek hegemonyasının hakim olduğu insanlık tarihinde çizmiş olduğu güçlü kadın profilidir.

asur kralı 3. raman ninari (namı diğer ninus), 29 yıllık başarılı hükümranlığının sonunda ölürken ve ninyas adında bir oğulları da olmasına rağmen, tahtı karısına bırakmayı tercih eder ve asur kayıtlarında ismi shammuramat olarak geçen semiramis'in iktidar serüveni bu şekilde başlamış olur. 

mö. 10. ve 7. yüzyıllar arasına tekabül eden yeni asur imparatorluğu dönemindeki devlet politikası, genişleme ve bölgedeki diğer siyasi erklere üstünlük kurma üzerinedir ve semiramis, kocası ninus ve onun dedesi olan shalmaneser gibi bir fatih hüviyetiyle hız kesmeden işe koyulur. ilk olarak, asur'un yüzyıllar boyunca belki de en büyük siyasi rakibi olan fakat o dönemdeki yazılı kaynaklardan takip edebildiğimiz kadarıyla bölgedeki "sürekli savaş halinden" mütevellit tarumar olmuş ve asur'un vassalı haline gelmiş babil şehri yeniden ihya edilir. surlar ve kuleler onarılır, ünlü bel tapınağı yeniden inşa edilir. semiramis'in imar çalışmaları yalnızca babil ile de sınırlı kalmaz. bölgede ticaret yapan kişilere geçiş kolaylığı sağlaması adına fırat nehri üzerine görkemli bir köprü yapılması talimatını verir alicenap kraliçe. öte yandan, imparatorluk sınırlarındaki ticareti teşvik etmek ve ticaretin güvenliğini sağlamak adına zagros'un yedi tepesi düzleştirilir ve media'ya doğru geniş bir yol açılır. unutmayalım ki, romalıların da dediği gibi (bkz: yol medeniyettir).

çalışkan kraliçemizin faaliyetleri bunlarla da sınırlı kalmaz. meşhur ekbatana şehrini (günümüzde hamedan) kurar ve burada bir kraliyet sarayı yaptırır. tüneller açtırarak dağlardaki göllerden suyun kente ulaşmasını sağlar. kentin yakınına, zagros sıradağlarında dimdik yükselen üç zirveli tepenin kayalarının üzerine kendisine eşlik eden yüz muhafızı ile beraber heykelini diktirir. zaman içerisinde bu kadim şehir, pers imparatorlarından büyük iskender'e kadar birçok önemli tarihi şahsiyete ev sahipliği yapacaktır.

semiramis'in başarıları imar faaliyetleri ile sınırlı değildir. yukarıda da belirttiğimiz üzere, kraliçe savaşta da seleflerinin gerisinde kalmaz. mısır'ı, habeşistan'ı ve libya'nın bir kısmını ele geçirir. hindistan'a da bir sefer düzenlenir fakat istenilen başarı elde edilemez. indus ırmağı civarında bir hint ordusu asurlar'ı durdurur ve asur savaş makinesi geri çekilmek durumunda kalır.

semiramis'in askeri ve mimari faaliyetleri kadar saray yaşamı da görkemlidir. imparatorluğun dört bir yanından başkente akan zenginlik, kraliçenin dillere destan güzelliği ile birleşince ortaya ölümünün akabinde uhrevi bir hüviyet kazanacak olan "tanrıça semiramis" profilini çıkarır.
zaman içerisinde kraliçenin görkemli iktidarı, tahttaki hakkının gasp edildiğini düşünen ve geri planda kalmaktan bunalan oğlu ninyas tarafından hoşnutsuzluk ile karşılanmaya başlar ve ninyas, iktidarı ele geçirmek için annesine karşı bir komplo girişiminde bulunmaya karar verir. bunu öğrenen kraliçe, gençliğinde kahinlerin kendisine söylediği bir kehaneti anımsar: "oğlu, kendisine karşı ayaklandığında semiramis ölümsüzler arasına girecek ve kutsal güçlere sahip olacaktır."
kehanete itimat eden ve vadesinin dolduğuna kanaat getiren kraliçe, tahtı oğlu ninyas 'a sulh ile devreder ve tüm soyluların ve generallerin oğluna sadakat yemini etmesini ister. devir töreninin tamamlanması ile beraber semiramis bir güvercine dönüşür ve saraydan uçup gider. bu olayın akabinde semiramis, asurlar tarafından tanrıça ilan edilir ve asur tanrılarının panteonundaki yerini alır. dönüştüğü güvercin ise kutsal bir kuş olarak kabul edilir ve özellikle asur sanatında kendine müstesna bir yer edinir.

semiramis'a dair öykülere ve söylencelere asurların çivi yazılı kitabelerinden değil, ardılları olan medlerin ve perslerin anlatılarından ulaşırız. daha sonra onlardan bu bilgileri edinen ve kendilerince yorumlayıp yayan medeniyet ise yunanlardır. tarihsel kayıtlardan ziyade folklora dayanan "güvercin-kadın" semiramis öyküsü, asur tanrılarının insan şekline bürünerek dünyaya gelişini temsil eder. asur dilindeki adı "güvercin" anlamına gelen shammuramat olan semiramis, muhtemelen "savaş ve aşk tanrıçası" olarak ikili (düalist) bir yapıya sahip olan arbelalı iştar ile ninovalı iştar'ın bir tezahürü olarak tanrıça iştar'ı simgelemektedir.

kesin olarak bildiğimiz şey ise semiramis'in yani shammuramat'ın, kral 3. raman-nirari'nin yani 3. shamshi-raman'ın eşi ve asurlara ait olan dikilitaşlardaki yazıtlarda adı geçen "tek asur kraliçesi" olduğudur. kalah (nemrut) yöneticisinin tanrı nebo'ya adadığı iki heykelin kaidesinde "asur kralı raman-ninari'nin ve eşi shammuramat'ın koruyucusu" ibaresi yer alır. babil kökenli bir prenses olduğu da rivayet edilen semiramis'in "doğuya" özgü geleneklere aykırı olarak isminin bir heykel kaidesinde bulunması bile başlı başına "sıra dışı bir karakter" olduğuna delalettir.

semiramis'e dair muhtelif anlatıların belki de en güzel örneği, "tarihin babası" olarak da nitelendirebileceğimiz herodotus'a aittir. işte onun anlatısıyla semiramis'in öyküsü:

"çok eski zamanlarda asya'da krallar vardı ama bunların hiçbir önemli icraatı olmadı, haklarında hiçbir şey yazılmadı ta ki ortaya kahraman bir savaşçı olan asurlu ninus çıkıncaya kadar. ninus sağda solda birçok zaferler kazandı ve geniş bir imparatorluk kurdu. denize kadar tüm küçük asya, ermenistan ve media onun egemenliği altına girdi. sonra şahane bir başkent kurarak ona kendi ismi olan ninus adını verdi, bu, ninova kentiydi. onnes ya da oannes adında çok güvendiği bir generali, onun da tüm kadınların en güzeli olan "semiramis" adında bir eşi vardı. aslında bu kadın sıradan bir ölümlü değildi. o suriye'nin balık tanrıçası derketo'nun kızıydı ve annesinin ascalon'daki tapınağından pek uzak olmayan bir kayalıkta çobanlar onu buluncaya kadar "güvercinler" tarafından yetiştirilmişti. çobanlar onu kralın sürülerine bakan baş çoban simmas'a götürdüleri o da semiramis'e kendi kızı gibi baktı. bir gün general onnes ona rastladı. kızı görüp de hayran kalmamak imkansızdı. onnes kıza aşık oldu ve onunla evlendi. genç kadın güzel olduğu kadar akılllı ve cesurdu ve bir keresinde kendi yetenekleriyle kocasının ve kral ninus'un uzun süredir kendilerine karşı direnen güçlü bir kaleyi almalarına yardımcı oldu. kral bir anda onun güzelliğine kapıldı ve onu onnes'in elinden aldı. bunun üzerine büyük bir kedere kapılan general hayatına son verdi. semiramis, ninus'un kraliçesi oldu ve kral son ana kadar onu sevmeye devam etti. 52 yıllık hükümdarlığının sonunda imparatorluğu oğlu ninyas'a değil karısına bıraktı."

semiramis'e dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere zenaide ragozin'den asurlar ve herodotus'tan tarih adlı eserleri tavsiye ediyorum.