Bilişsel Bilimci Steven Pinker'ın Şiddetin Neden Azaldığına Dair Verdiği Konferansın Özeti
öncelikle bu yazı steven pinker'ın, "a history of violence" adlı eğitiminden kendimce çıkardığım notların bir derlemesidir. yazının sonunda da orijinal kaynağa ulaşmak isteyenler için link vereceğim. neyse başlayalım. temel bir iddiamız var: şiddet insanlık tarihi boyunca azaldı ve belki de en barışçıl çağda yaşıyoruz. bunun için 5 dönüm noktası sayabiliriz:
1. uzlaşma süreci
yaklaşık beş bin yıl önce insanlar anarşi içinde yaşıyorlardı. diğer bir deyişle “state of nature” hakimdi. bu konuda jean-jacques rousseau ve thomas hobbes arasındaki anlaşmazlık meşhurdur. günümüzde elle ettiğimiz antropolojik ve arkeolojik veriler haklı olan tarafın hobbes olduğunu söylüyor. bu dönemdeki insanlar arasında şiddete bağlı ölüm oranları ortalama %15 seviyesinde. iki dünya savaşı ve soykırımların yaşandığı yirminci yüzyılda ise bu oran %3. bu değişimin ilk adımı, merkezi devletlerin kurulması ve yerleşmesiydi. belki bu devletler sosyal yardımlar yapmıyordu ama kabilelerin birbirini katletmesini engelleyebiliyordu.
2. medenileşme süreci
bu süreci takip etmek için kullandığımız veri cinayet sayıları ve bu sayılarda orta çağdan itibaren sürekli azalma görüyoruz. oran olarak baktığımızda yaklaşık %50’lik bir azalma görüyoruz. bunun arkasında yatan sebep ise adalet sisteminin genişlemesi; savaş lortlarının, yağmalamaların, eşkıyalığın yerini kralın adaletinin alması oldu.
3. hümanistleşme süreci
başlangıçta adalet sisteminin gelişimi sırasında getirdiği ceza pratiklerinin çoğu şiddet merkezliydi: kazığa oturtma, yakma, taşlama, işkence, idam gibi. hümanist felsefenin yükselişiyle avlanma, düello, kölelik gibi pratikler de hayatın dışını itilmeye başlandı. hümanizmi tetikleyen şeyin de matbaanın icadı ve okur yazar sayısının artması olduğunu iddia edebiliriz.
4. uzun barış
tarih boyunca gördüğümüz durumlardan biri de savaşların gittikçe azalıyor oluşu. ülkelerin girdikleri savaş sayısı, savaşta bulundukları periyotların uzunluğu, soykırım gibi kitlesel cinayetler geçmişe kıyasla çok daha az karşılaştığımız durumlar. örneğin geçtiğimiz 70 yıl boyunca avrupa devletleri arasında hiç savaş çıkmadı ki önceki 600 yıla baktığımızda her iki yılda bir kendi aralarında yeni bir savaş başlattıklarını görebiliyoruz. günümüze baktığımızda çatışmaların ülkeler arasından çok ülke içinde ortaya çıktığını görüyoruz ki ikinci tip anlaşmazlıklar çok daha az ölümle sonuçlanıyor. bunu ortaya çıkaran üç sebep sayabiliriz: demokrasi, ticaret ve uluslararası toplum.
5. hak devrimleri
tarihin büyük şiddet eylemlerini adım adım elimine ettiğini gördük. ortaya çıkan son değişim ise savunmasız azınlık gruplara yönelik şiddetin azalmasıydı. etnik gruplara, eşcinsellere, kadınlara, hayvanlara olan şiddetin hatta okuldaki çocuklarının birbirlerine uyguladığı zorbalığın sürekli azaldığını düşünüyoruz. peki neden? neden tarih, sürekli şiddeti azaltacak şekilde ilerliyor?
olası bir teori şu: insan doğası kötü ve iyi pek çok yönelimi kapsıyor ve tarih iyi yönelimleri tercih etti. bunu anlamak için öncelikle kötü ve iyi yönelimlerimizin neler olduğuna bakalım.
ilk olarak kötüler:
• istismar, sömürü. istediğimiz bir şeyi elde etmek için yolumuza çıkan bir canlıyı incitmemiz gereken durumlar. mesela taciz, fetih, yağma
• hakimiyet isteği. ya grubun içinde yöneten olmak için grup içi mücadele ya da baskın grup olmak için gruplar arası mücadele.
• intikam arzusu.
• ideoloji. ütopyalar yaratmak, sonsuz sürerlilikle sonsuz iyiliği vaat etmek. eğer sonunda elde edilecek iyilik sonsuzsa bu uğurda kullanılacak şiddeti rasyonalize etmek oldukça kolaydır. özellikle bu ütopyalara karşı çıkan insanların keyfi olarak kötülüğü tercih ettiklerini düşündüğümüzde.
iyi eğilimlerimize dönecek olursak:
• kendimizi kontrol edebilme yetimiz
• empati
• ahlaki algılar
• mantık
şimdi kritik soru: tarih neden ikinci pakedi tercih etti/ediyor?
1. hobbes’un leviathan’ını yarattık: insanların problemlerinden biri herhangi bir çatışmayı değerlendirirken kendi masumiyetlerini ve düşmanlarının kötü niyetlerini abartan ön yargılara sahip olduğu. leviathan ise tarafların üzerinde ve ön yargıdan soyutlanmış bir mekanizma olarak hareket edebiliyor. her zaman baskın güç konumunda olmasının da avantajıyla anlaşmazlıkları çözmek için şiddet yerine yumuşak gücü (soft power) kullanabiliyor. bu mekanizmalar hem ülkeler içinde hem de uluslararası düzlemde sürekli çalışıyor. hukuk sistemi neden vazgeçilmezdir? işte bu yüzden.
2. ticaret: yağma sıfır toplam oyunudur hatta bazı durumlarda negatif toplam. yani bir taraf kazanırken diğer taraf kaybeder ve toplam fayda değişmez. ticaret ve takas ise pozitif toplam oyunlarıdır. oyunun tüm katılımcıları kendi durumlarını iyileştirmiş olur. medeniyet ve devamında teknolojik ilerleme pozitif toplam oyunlarının çeşitlerini ve menzillerini büyük oranda arttırdı ve bu oyunlar birbirimize bağımlığımızı oldukça arttırdı. dolayısıyla herhangi bir çatışmanın iki tarafa da zarar vereceği bir dünya yarattık.
3. genişleyen çember: peter singer ve charles darwin’in iddialarına göre evrim bizi empati yeteneği ile donattı, bu iyi haber. kötü haber şu ki empatiyi yalnızca çemberin içindekiler için kullanıyoruz. ama diğer iyi haber şu ki çember genişliyor. önemsemediğimiz grubun tarih boyunca aileden köye, köyden klana, klandan ülkeye doğru büyüdüğünü görüyoruz ve bugün empatiyi diğer ırklar, cinsiyetler hatta canlılar için kullanıyoruz. çemberi genişleten ise medya, edebiyat, tarih, seyahatler…
4. mantık merdiveni: okuryazarlık ve eğitim seviyesi arttıkça insanların daha soyut ve evrensel düşünmesi kolaylaşıyor ve en nihayetinde bu durum bizi şiddeti azaltmaya itiyor. ne zaman ki daha evrensel kalıplarla düşünüyoruz, kendi çıkarlarımızı başkalarınınkinden üstün görmemiz zorlaşıyor. bu da grupçuluk, otorite ve püritenlik merkezli ahlak sistemlerimiz yerini eşitlik ve adalet merkezli olanlara bırakıyor. ayrıca flynn etkisi’ne göre artan tarih boyunca artan iq da soyut düşünme yetimizi geliştiriyor.
kısaca şiddetin en az olduğu çağda yaşıyoruz
tarihin bizi hayatta tutacak şekilde geliştirdiği bu mekanizmaları mahvetmenin bir yolunu bulmazsak şiddet daha da azalmaya devam edecek gibi duruyor.
çok daha detaylı bilgiye ve veriye ulaşabileceğiniz kaynak
benzer içerikte bir ted konuşması