Bir Göçmenin Ağzından: Kanada Hakkında Pek Anlatılmayan Gerçekler

Bir süredir Kanada'da yaşayan Alex adlı bir göçmen, Kanada'nın olumsuz taraflarına odaklandığı bilgiler paylaşmış.
Bir Göçmenin Ağzından: Kanada Hakkında Pek Anlatılmayan Gerçekler

alex isimli bir youtube kullanıcısının paylaştığı video'da anlatılanlar:
---

"her yıl 300.000'den fazla kişi kanada vatandaşı oluyor. çoğu hindistan, çin, nijerya, brezilya, iran, güney kore gibi ülkelerden geliyor. peki kanada'nın fırsatlar diyarı olduğuna dair düşünceler hala geçerli mi?

bence kanada hala en umutsuz ülkelerden kaçan insanlar için çekici bir yer. ancak doğrusu, yakın zamanda gelen göçmenlerin çoğu bu uğurda bütün varlıklarının yok olması ve en sonunda finansal olarak ülkeden gitmeye zorlanmanın hayal kırıklığını yaşadı. kanada'nın en becerikli insanları aldığı ve bütün varlıklarını alıp, onları taksi sürücüsü yaptığı gibi biraz abartılı bir deyiş var.


kanada'nın pozitif yönleri

- vancouver'da yaşıyorum ve burası çok güzel dizayn edilmiş bir kent. mükemmel bir toplu taşıma sistemi, parklar, plajlar, kamp alanları, spor merkezleri ve daha yapacak pek çok şeye sahip.

- kanadalılar aşırı saygılı insanlar, trafikte neredeyse asla kavga etmiyorlar, çevreye duyarlılar, kamusal alanı temiz tutuyorlar, hayvan sahipleri çok sorumlu, sokak köpeği yok ve herkes evcil hayvanının arkasını temizliyor. çocuklarım böyle yeşil ve sağlıklı bir çevrede büyüdüğü için mutluyum.

- kanada bir göçmen ülkesi ve buraya taşındıktan kısa süre sonra "ev" hissedebiliyorsunuz. (ilginç bir şekilde videonun sonuna geldiğinde bunun tersini söylüyor.)

- kanada oturmuş bir demokrasi. ideal sayılmaz ve bir sürü sorun var ancak tarihi boyunca güç değişimi hep barışçıl şekilde olmuş ve popüler olmayan bir başkan gücünün limitlerini zorlayarak koltukta kalamaz. her şey tartışarak yapılıyor, politikacılar kararlarının sonuçlarından sorumlu ve hesap veriyorlar, zor sorularla karşılaşıyorlar. işler yolunda gitmediğinde hükümet seçimle değişiyor ve muhalefet oldukça aktif.

- insanlar çevreye duyarlı, hava ve su daima temiz, geri dönüşüm yaptığımız için etrafta hiç cop görmüyorsunuz.


negatif yönler

- kanada öncelikle zenginlerin ülkesi.

belki de buraya daha önce yerleşmiş olanlar ya da ciddi bir varlıkla buraya taşınanlar için de bu böyle olabilir ancak buraya göçmen olarak taşınıp çok çalışarak sıfırdan bir yerlere varmak zor. her yıl gelen yüzbinlerce göçmen sistemin bu denli sorunlu düzenlendiğini bilmiyor: zengin insanlar bu göçmenlerin hayatları boyunca biriktirdiklerini alarak asitmerik şekilde zengin oluyorlar.

kanada'da her şey çok pahalı. maaşlar hayat pahalılığına asla yetişemiyor. ben yazılım geliştiricisi olarak çalışıyorum ve üç yıllık deneyimim sonrası yılda 100 bin dolar kazanıyorum. bu para kanada'da bir aile için hayatta kalmaya ancak yetiyor. kira, yemek gibi basit ihtiyaçları karşılayabiliyoruz ancak gayrimenkul, sağlık sistemi, seyahat gibi şeylere ulaşamıyoruz. ülkeye yıllarca deneyim sonrası gelen insanlar bile sahip oldukları pozisyonlara göre çok düşük maaşlar alıyorlar, özellikle yaşam giderleri düşünüldüğünde. çoğu kötü apartmanların bodrumlarında yaşıyor, araba sahibi olamıyor, yılda bir defa bile seyahat edemiyor. öte yandan nüfusun %1'inden de az bir grup insan oldukça zengin ve güzel bir hayat yaşıyor ve bu insanlar sosyal medyada sürekli kanada'da yaşamın ne kadar harika olduğuna dair paylaşımlar yapıyorlar.

- ana problem konaklama:

ev fiyatları sıradan insanlar için karşılanamaz düzeyde. kanada bu kadar geniş topraklara ve doğalar kaynaklara sahipken, gelişmiş bir ülke olarak bilinirken buradaki insanların ev sahibi olmak gibi basit bir şeye bile erişememesini asla anlayamıyorum. felaket hükümet politikaları ve düzensiz spekülasyonlar ev sahibi olmayı nüfusun çoğunluğu ve yeni gelenler için ulaşılamaz hale getirdi. hayatınız boyunca kirada oturmak da bir çözüm değil çünkü çoğu zaman ufacık bir yer için yirmi kişiyle yarışa girmeniz gerekiyor ve eğer şanslıysanız gelirinizin yarısını buraya harcamak zorundasınız. kısaca kiralayacak yeteri kadar ev yok ve kiralar dramatik şekilde artıyor. emlak piyasasını bir süredir takip ediyorum ve görünen o ki kanada ekonomisinin yarısı aslında dünya için hiçbir faydalı şey üretmeyip sadece birbirine ev satmaktan oluşuyor. herkes ev almak, satıp kar elde etmek, yeniden inşa etmekten konuşuyor. şu anki hükümet bu sorunu çözmek için hiçbir şey yapmıyor çünkü çoğu mensubu hali hazırda mülk sahibi ve fiyatların yükselmesinden onlar da kar elde ediyorlar. bunun yerine alakasız şeylerle ilgileniyorlar, artan akaryakıt fiyatlarına karşı yıllık 100 dolar yardım -ki bu resmen bir şaka- ve de iklim değişikliği konusunda ahlaki üstünlük imajı yaratmak için petrol borularını yasaklamak ve doğalgaz fiyatlarını daha da yukarı çekmek gibi.

hükümete göre pahalılık küresel enflasyonun sonucu; oysa gerçek neden, kanada dolarının değerini düşürerek orta gelirden elitlere bilinçli bir varlık transferi yapmaları. faizleri düşürmek suretiyle yalnızca zenginlerin erişebileceği krediler için yığınla para bastılar ve bu zenginler daha çok mülk satın alıp daha da zenginleştiler. basılan paralara karşılık ürünlerin sayısı değişmediğinden enflasyon da doğal olarak artıyor. kanada'daki enflasyon hükümetin iddia ettiği gibi rusya - ukrayna savaşı'ndan değil, bilinçli kararlardan kaynaklanıyor. ülkeye fiyatların artışından çok daha önce gelmiş veya halihazırda varlıklı olan insanlar için bunlar çok sorun olmayabilir ancak nüfusun çoğunluğu için 2020 sonrası her şey kötüleşti. özellikle gençler ve göçmenler için fiyatlar asla makul değil.

toplum, yatırımı olanlar ve olmayanlar olarak ikiye bölünmüş durumda ve hükümet ilk gruptan olduğu için çözüm üzerine uğraşmıyor. bazı insanlar diyor ki "daha çok çalışın, ikinci işe girin, para biriktirin, gürültülü bir yola bakan çok eski bir binada küçük bir yatak odası için mortgage'a girin, orada beş yıl daha ailenizle yaşayın ve daha iyi bir apartmana geçin, belki 25 yıl içinde düzgün bir eve yerleşebilirsiniz." bu tip lafları bizzat hükümet ve emlak gurularından duyuyoruz. bunlar zamanında on kat ucuza aldıkları onar tane mülkiyeti ellerinde bulunduran insanlar ve şimdi bize bir şato fiyatına yatak odası kadar ev alıp hayatımızın yarısını orada geçirmemizi öneriyorlar. hükümet bu esnada yeni evlerin inşaatını yıllarca süren bürokratik prosedürlerle bloke ediyor, aynı zamanda da ülkeye milyonlarca göçmenin akışını sürdürüyor. anlayacağınız, herkes için yeterli ev yok. evler bir önceki kuşağın zamanına göre 10 kat fazla para ediyor. 25 yıl önce bir öğretmenin ailesi ev sahibi olabiliyordu, bugünse ondan on kat fazla gelire sahip bir doktorun ailesi bunu yapamıyor. bu açıkça sürdürülemez ve de önünde sonunda ciddi bir krize ve gelirin yeniden dağıtımına yol açacak. bunca teknolojik gelişmeye karşın, önceki kuşaktan daha yoksul olmamız nasıl mümkün olabiliyor anlamıyorum. olay sadece göçmenler değil, kanada'da doğmuş insanların çocukları da 25-35 yaşlarına gelip hala ailelerinin evinde bodrumda yaşıyorlar.

konaklama sorununun sadece vancouver ve toronto gibi metropollerde yaşandığı argümanı da var. evet, kentin 200 kilometre dışına gitsem çok daha kolay ev sahibi olabilirim ama burada ne iş, ne de altyapı var. kanada ekonomisi her anlamda büyük kentlerde yoğunlaşmışken uzak birtakım yerlerde evlerin ucuz olması kimseye bir şey ifade etmiyor.

- ikinci büyük problem sağlık sistemi:

kanada'da sağlık sistemi ücretsiz ve vergilerimizle sağlanıyor. anladığım kadarıyla acil servisler de oldukça gelişmiş. bir ameliyata girecekseniz para ödemezsiniz ve oldukça iyi bir hizmet alırsınız. ama hayati olmayan hiçbir mesele için bir sağlık servisi yok. ortada basbayağı doktor yok; ne bedavaya, ne de parasıyla. özel sağlık sektörü yok ve hükümetin fonladığı sistemde çok az doktor var. yılda bir kan testi yapmak, bir-iki uzmana görünüp sağlığım konusunda danışmanlık almak, acil olmasa da uzun vadeli sağlığım için hizmet almak bu denli zor olmasa gerek. ülkeye göç yoluyla birçok doktor geliyor ama çoğu gereksiz derecede kısıtlayıcı hükümet politikaları sebebiyle kendilerini doktorluk yapamaz halde buluyorlar. bir doktor görmek istiyorsam tek opsiyonum başka bir ülkeye seyahat etmek ancak hükümet benim vergilerimin yarısını alırken karşılığında başımı sokacak bir ev ve sağlık sistemine erişemiyorum. güzel bir pazarlık gibi durmuyor.

sonuç olarak

ben yine de kendi ülkeme asla dönmeyi düşünmem çünkü kanada'nın gelişmişliği ve de demokrasisini, aynı zamanda iyi insanlarını bırakmak istemem. kanada 'ideal' olmasa bile benim ülkemdeki durum çok daha kötü ve hatta tehlikeli. baktığınızda kanada bir felaket olabilir ancak benim ülkem on kat daha felaket. belki daha ucuz bir eyalete taşınıp daha çok para biriktirebilirim ancak bu da daha az iş demek. belki kanada vatandaşlığı aldıktan sonra abd'ye ya da başka bir ülkeye taşınabilirim.

kanada'da geçirdiğim vakitten memnunum ve beni kendi ülkemdeki kötülüklerden kurtarıp kabul ettiği, pasaportu bana birinci dünyaya giriş yolu olduğu için bu ülkeye minnettarım ancak hala buraya "evim" diyemiyorum çünkü bu ülkenin çok temel ciddi sorunları var."