Bir Nesle Okumayı Sevdiren Nostaljik Kitap Serisi: Dört Kafadarlar Takımı

Özellikle 90 kuşağına, Harry Potter serisi ile birlikte okumayı sevdiren Dört Kafadarlar Takımı'nı (orijinal adıyla "die knickerbocker bande") hatırladınız mı? Thomas Brezina'nın unutulmaz serisinden bahsedelim biraz.
Bir Nesle Okumayı Sevdiren Nostaljik Kitap Serisi: Dört Kafadarlar Takımı

dört kafadarlar takımı; çocukluğumun unutulmaz anılarına fon oluşturan, deliler gibi severek okuduğum, yaşadıkları her yeni maceranın sürükleyiciliği ve sinematografikliğiyle hem hayal gücümü daha o yaşlarda böylesine geliştirmiş, hem genel kültürüme sayısız bilgiyi katmış, hem de günler ve geceler boyunca nefes kesen maceralarda o 4 kahramanına eşlik ederken sanki ben de aralarındaki bir 5. imişim gibi hop oturup hop kalkmama, sevinç ve neşeyle dolmama sebep olmuş şahane kitap serisidir.

Fotoğraf: hayrettinsenyurt.wordpress.com

ne güzeldi o günler... neden sinemaya aktarılmadığına hiçbir zaman anlam veremediğim, yazarı thomas brezina'nın kendisi de yönetmenlik deneyimi olan biri olduğu için müthiş sinematografik öyküler tasarlayıp bunları film kareleri gibi canlı bir şekilde okuyucunun zihnine kazıyan, görsel yönü müthiş, hikayeleri son derece zengin ve sinemaya uyarlanmaya son derece müsaitken üstelik. her kitaba ve her kitaptaki maceraya dair en büyük heyecan ve merak unsurlarından biri de o kitapta kullanılan çizimlerdi örneğin benim için. hem kitaba dair daha da merak uyandırıcı hem de kitabın gizemini müthiş şekilde tamamlayıcı etkiye sahiptiler. özellikle ilk 16 kitabın çizimleri çok daha başarılıdır. iyi bir senaryo yazarı eşliğinde ele alınacak seçme bölümleri yerinde eklemelerle gayet de uzun metraj bir film serisine dönüştürülebilecek potansiyeli içermektedir. zannımca barındırdığı korku / gerilim öğeleri ve bunun yanında son derece canlı bir sinematografik dile sahip olması nedeniyle 80'ler sonu 90'lar başı gençliğinin harry potter serisine deli gibi bayılmasının bir nev-i sebebidir, zira harry potter serisi de temelde aynı rotayı izlemiştir.

Yazar Thomas Brezina

80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olan efsane neslin büyük çoğunluğu bu serinin ilk 32 kitabını okumuştur. sonrasında gelenler artık yaşlar büyüdüğü ve o yeni serinin çevrilmesine kadar aradan biraz da zaman geçtiği için pek okunmamışlardır. yurtdışında 60'dan fazla kitaba uzayan (ve bence tadı kaçan) seri bu nesil için aslen 32 kitaptan ibarettir diyebiliriz. bu 32 kitabın da 1990 yılında yazılan ilk 16'sı daha çok avusturya ve almanya'nın çeşitli eyaletlerinde geçerken, 1993 yılında yazılan ikinci seride 17. kitaptan itibaren hikayeler farklı farklı ülkelere yayılmaya ve iyice lezzetlenmeye başlar. şahsen ilk 16 kitap içinde çok sevdiğim birçok kitap olmasına rağmen 17 - 32 arası kitapları gizem, heyecan, orijinallik ve sürükleyicilik açısından ben çok daha iyi bulmuşumdur her zaman.


ilk defa ilkokul 5 ya da ortaokul 1'de serinin 16 numaralı kitabı hayalet gemiden s.o.s ile okumaya başlamıştım, devamı da iki - üç yıl boyunca gelmişti. şüphesiz ki çocukluk günlerinden büyük özlemle anılan çok güzel bir anıdır ama unutulmaması gereken, bence nesilden nesile aktarılması gereken bir seridir. en azından ilk 32 kitabı.

o 32 kitabın tam listesi de şu şekilde

1. kar canavarının esrarı
2. uzaydan gelen yaratıklar
3. karanlıklar ejderhası
4. saat on üç kez vurunca
5. okuldaki hayalet
6. zehirli variller
7. göl korsanları
8. milyarlık leylek nerede?
9. hayaletler değirmeni
10. kara şövalyenin laneti
11. vampirlerin gecesi
12. dehşet çikolatası
13. uğursuz kuşun ötüşü
14. limandaki canavar
15. sultanın büyülü kılıcı (türkiye)
16. hayalet gemiden s.o.s
17. kızıl mumya'nın intikamı (mısır)
18. katil sazanlar (bahamalar)
19. baron pizza'nın mezarı (italya)
20. canavar adası (yunanistan)
21. frankenştayn'ın gökdeleni (amerika birleşik devletleri)
22. dövmeli fil (güney afrika)
23. ejderha yelkenlisi (çin)
24. beyaz goril (ispanya)
25. yeşil zangoç (fransa)
26. vahşi ormanda gizli kent (brezilya)
27. dinozor vadisi (japonya)
28. titanik, neredesin? (titanic)
29. buz cini (norveç)
30. ruhlar kralının ülkesi (rusya)
31. kötülük silahı bumerang (avustralya)
32. parola zehirli pençe (hindistan)

yine de benim ilk göz ağrımın enid blyton'ın serüven çocukları serisi olduğunu da söylemem lazım. dört kafadarlar takımı bu anlamda beni bu tür maceralara sokarak kitap okuma sevgisini kazandıran ilk seri değil belki ama serüven çocukları'nın hemen ardından başladığım ve ondan çok daha komplike ve başarılı bulduğum için iki seri arasında asıl unutulmaz olanıdır. serüven çocukları serisinin serüven şatosu , serüven adası ve tabii ki serüven dağı gibi müthiş kitaplarını da yabana atmadan elbette hehe.

birazcık serideki kahramanlardan bahsedelim

bu dört kafadarlar takımı adından da belli olduğu gibi dört arkadaştan oluşuyor. bunları hiyerarşik olarak lieselotte (lilo), aksel, dominik ve poppi şeklinde sıralayabiliriz. aslında ilk iki sıra tartışmalı biraz, zaten kitapta da ego çatışmaları bol bol gözlenmekte ancak olaylarda son sözü söyleyen, ipuçlarını bulup gizemleri açığa çıkaran genelde lilo olduğu için mavi yakalı kontenjanından gruba dahil olan kalas aksel'i ikinci sıraya koydum. ancak kendisi tabii ki diğer ikisine evladır, bunu da belirtmek lazım. bu bebelerin nasıl tanıştığına gelirsek: bunlar avusturyalı dört arkadaş. henüz ergen falan değiller, ondan dolayı pek birbirlerine sarktıkları, kanka ayağı göt ayağı felsefesini uyguladıkları yok. işleri güçleri yaz tatillerinde o ülke senin, bu şehir benim dolaşıp schengen'in bokunu çıkartmak oluyor. ilk kitap olan kar canavarının esrarı'nda anlatıldığı üzre okullar arası mı ne bir giysi tasarım yarışması düzenleniyor ve bizimkiler de ders arasında, boş zamanlarında çiziktirdikleri tasarımları gönderiyorlar bu yarışmaya. yarışmada birinci olan bu bizim dörtlü (evet, sanırım dört kişi birden kazanıyorlardı. yanlış hatırlıyor olabilirim) kitaptaki olayların akabinde kanka olup maceradan maceraya atlıyorlar. ancak işin garip tarafı lilo ve aksel hep 12, dominik hep 10, poppi de hep 9 yaşında. yani bunlar başlarından geçen ve normalde 10 seneye zor sığacak onlarca maceradan sonra hala yaşlanmamayı başarabiliyorlar, bu gerçekten takdire şayan. biraz da karakterleri inceleyesim var teker teker:

lilo: bu aslında kendisinin isminin kısa hali. asıl ismi lieselotte. lilo'ya takılan lakap süperbeyin kafadarlar arasında. çünkü yukarda da anlattığım gibi lilo grubun bilirkişisi durumunda. kültürlü, bilgili, aklı başında, olgun, ciddi, cool, anaç, ne çeşit iyi özellik ararsanız hepsi bu kızda. hatta aksel'i fiziksel güç kategorisinden bunun yanına koysak geriye kalanlar grubun başına dert çıkartmaktan başka bir işe yaramıyorlar. aslında olmasalar da olurdu yani ama okuyan herkes kendisinden bir şeyler bulsun diye koymuş yazar amca onları da. neyse, bu lilo akıllıydı işte, uzun sarı saçları vardı. ergenlik başlangıcında olduğundan biraz da irice olsa gerekti. aksel ile hep boy kavgasına tutuşurlardı, aksel'den daha uzundu. hoş kızdı, şimdi bana bakar mı bilmem ama kendisiyle takılmak zevkli olur diye düşünüyorum. muhtemelen şu ara hukuk okuyordur veya mezun olmuş, bir hukuk bürosunda staja başlamış dava falan kovalıyordur.

aksel: bu aksel klasik türk erkeği modelinde, güdük, inatçı, oldukça dediğim dedik bir arkadaştı. genelde güç gerektiren işlerde grup üyeleri aksel'i kullanırdı, kerata bu tür işlerin de ustalıkla üstesinden gelirdi. aklı başında sayılırdı, arada sırada öfkesine yenilse de doğru kararlar verebilirdi genellikle. iyi çocuktu bence. kitapta ikide bir atışıp durdukları lilo ile düzeyli bir birliktelik yürütmekte olmalılar şu günlerde.

dominik: bu da geleceğin enteli idi. gözlüklü, amerikan tıraşlı bir garip çocuk olan dominik uzun cümleleri ve aralara sokuşturduğu tiradları ile bol bol taşşak konusu olurdu, her entelin başına geldiği gibi ezilir büzülürdü ama entelliğinden de bir gıdım taviz vermezdi. poppi ile beraber kafadarların işe yaramazlar kadrosunu oluşturmaktaydı. olmasa da olurdu herhalde, ne bileyim.

poppi: gerçek bir kabus, serinin en baş belası karakteri. duygusallıkta çığır açmış, başına bela almaktan ve mantıktan millerce uzak kararlara imza atmaktan hiç bıkmayan bir şahsiyet olan poppi, ya da çok korkunç bulduğu gerçek ismi ile paula serideki en ayak bağı arkadaştı. bunu neden yanlarında dolaştırdıklarını ve bir türlü dışlayıp siktir etmediklerini bir defa bile anlamamışımdır. yararlı işler yaptığı pek az görülür, özrü de genelde kabahatinden büyük olurdu. elini neye atsa sıçar sıvardı kısacası. kendisi hayvanlara çok düşkündü, kan görünce bayılıp kalırdı. babası doktordu bir de sanırım. bu kız o narinlik ve ağlaklık ile büyüyünce ya manik depresif ya da viyana'daki önde gelen tiki klanlarından birinin murahhas azası olmuştur diye düşünüyorum.

say yayınlarından çıkan bu serinin son hali şu şekilde

1. kar canavarının esrarı
2. uzaydan gelen yaratıklar
3. karanlıklar ejderhası
4. saat 13 kez vurunca
5. okuldaki hayalet
6. zehirli variller
7. göl korsanları
8. milyarlık leylek nerede?
9. hayaletler değirmeni
10. kara şövalye'nin laneti
11. vampirlerin gecesi
12. dehşet çikolatası
13. uğursuz kuşun ötüşü
14. limandaki canavar
15. sultanın büyülü kılıcı
16. hayalet gemiden s.o.s.
17. kızıl mumya'nın intikamı
18. katil sazanlar
19. baron pizza'nın mezarı
20. canavar adası
21. frankeştayn'ın gökdeleni
22. dövmeli fil
23. ejderha yelkenlisi
24. beyaz goril
25. yeşil zangoç
26. vahşi ormanda gizli kent
27. dinozor vadisi
28. titanik, neredesin?
29. buz cini
30. ruhlar kralının ülkesi
31. kötülük silahı bumerang
32. parola zehirli pençe
33. şeytan balığı kayalıkları
34. sarı kukuletalıların sırrı
35. hayalet süvari
36. kurt adamların ormanında
37. zehir sarısı keman
38. cehennem semenderi
39. bataklıktaki yaratık
40. alev gözlü maske
41. derinden gelen el
42. 13 mavi kedi
43. kızıl mumya'nın dönüşü
44. hançer dişli kaplanlar
45. yüzü olmayan adam
46. yasak kapının ardında
47. okuldaki hayaletin dönüşü
48. görünmez oyuncu
49. buzdan gelen canavar
50. altın yılanın çığlığı
51. ejderhanın hazinesi
52. şeytan girdabındaki yaratık
53. elmas yüz
54. kont drakul'un altını
55. yılan gözlü dalgıç
56. cadılar bayramı efendisi
57. hayaletlerin yatılı okulu
58. bilgisayar cini
59. büyücüler kulesi
60. süper star’ın kolyesi
61. hayalet köpeğin gazabı
62. piramitteki esrarengiz kız
63. kâbuslar stadyumu
64. hayalet korsanların izinde
65. venedik canavarı
66. karanlığın efendisi
67. örümcek büyücü
özel serüven 1: dedektiflik elkitabı
özel serüven 2: doktor dehşetsaçar'ın evi

kitap kapaklarının geçirdiği evrimden de söz edelim

ben okumaya başladığımda kapaklar şu şekildeydi. daha sonra yeni baskıları çıktıkça kapaklar değişmiş.


karakterlerin çizimi de değişmiş tabii. lilo taş olmuş. meşhur saç örgülerinden eser kalmamış. diğer karakterlerde de bir havalar, ayrı bir şımarıklık sezdim sanırım. belki de şimdinin veletlerine daha uygundur tabii bu çizimler. laf sokmalı sosyal mesajımı da verdiğime göre yazıma huzur içinde devam edebilirim. karakterlerin çizimi değişmiş, brezina da bu arada yaşlanmış tabii. ama karizmatik yaşlanmış bence. yoo hayır bıyığına laf etmeyeceğim. facebook sayfasını epey aktif kullandığını da eklemeliyim.


bu arada şunu da söylemeden geçmeyeyim. seri artık dört kafadarlar takımı değil büyük dört kafadarlar takımı olarak geçiyor. çünkü küçük dört kafadarlar takımı adı altında şimdilik 10 kitabı bulunan bir seri daha yazmış thomas brezina. ve bu durum hiç hoşuma gitmedi. kendisinin maddi kaygı vs. güttüğünü düşünmüyorum. kitapların arkasındaki fotoğrafından ve tabii ki heyecanlı, eğlenceli, bilgi dolu çocuk kitapları yazmasından dolayı çok iyi bir insan olduğunu düşünmüşümdür hep. (bkz: çok iyi bir insan olduğu düşünülen ünlüler) ekibin hiç yaş almadığı kitapları yazdı yazdı yazdı, ses etmedik. çünkü çok sevmiştik ve belki o da yarattığı bu karakterlerden kopamamıştı. ama küçük dört kafadarlar takımı da neyin nesi ki? ne gerek vardı? başka isimle başka ekip oluştursaydı keşke. ayrıca serinin dizisi ve filmi de yapılmış ama izlemeyi düşünmüyorum. aklımda hep kitapların giriş sayfasındaki siyah beyaz çizimleriyle kalsınlar. neyse sakinim.

çok güzel kitaplardı sonuç olarak

yaklaşık 150 sayfa ve dev yazılı olduklarından bir solukta okurdum. her kitapta ayrı olaylar, ayrı maceralar, eğlenceler; değişik ülkeler, kültürler, insanlar. bir ton bilgi. üç kısa, üç uzun, üç kısa: s.o.s., viyana'nın şinitzeli meşhurdur, florür karanlıkta parlar. ilk aklıma gelenler (hehe). ekibin arasındaki farklılıklar ve uyum, arkadaşlık, takım ruhu, kendi aralarında özel haberleşme biçimlerinin olması, bazı kitapların plot twist'le bitmesiyle yaşadığım mutluluk ve heyecan, her kitabın sonunda bir sonraki macerayla ilgili ipuçları verilmesi, çocuk oldukları için önce kimsenin bunları iplememesi, daha sonra bunların olayları çözerek büyükleri göt etmesi ve televizyona, gazetelere çıkmaları. sen de çocuksun ve kendini karakterlerle özdeşleştiriyorsun, her şey çok gerçekçi geliyor. dedektiflik kitim bile vardı be. içine büyüteç, el feneri, dürbün, çakmak vs. koymuştum olayları çözerken işime yarar diye de, hiç kullanamadım tabi (hehe).

şimdi doğal olarak gerçek dışı geliyor kitaplar, çocuk kitapları neticede. ama o zaman çocuktun ve aslında büyükler senin anladığını anlamasalar da birçok şeyin farkındaydın. şimdi de çok farklı bir gerçeklik algın var. serinin son kitaplarını okumadım ama o çocuklar hiç büyümedi sanırım. ama biz büyüdük (ve kirlendi dünya). ve yavaş yavaş yaşlanıyoruz. çocukluğumuza dair her şey yavaş yavaş kayboluyor. anılarımız siliniyor, sevdiğimiz insanlar, çocukluğumuzda yer etmiş müzisyenler, oyuncular teker teker ölüyor. hayat akıp gidiyor ve biz de kaybettiklerimizin yokluğunda büyümeye devam ediyoruz.

Bir Neslin, Çizimlerine Bakarak Hayallere Daldığı Efsane Kitap Serisi: Ayşegül