Bir Seçim Yaparken Diğer Seçenekten Vazgeçmenin Ekonomideki Hali: Fırsat Maliyeti

"Her şeyin bir bedeli vardır." sözünün ekonomideki karşılığı olarak kısaca tanımlayabileceğimiz fırsat maliyeti, insanların kararlarının perde arkasını temiz bir netliğe kavuşturuyor.
Bir Seçim Yaparken Diğer Seçenekten Vazgeçmenin Ekonomideki Hali: Fırsat Maliyeti
iStock


gizli maliyet veya gölge fiyatı diye de bilinir. "her şeyin (kararın) bir bedeli vardır." sözünün özüdür. avusturyalı iktisatçı friedrich von wieser'in biçimlendirdiği marjinal deger kuramının temel taşıdır.

üzerinde biraz düşünüldüğünde kolayca anlaşılır ki, insanlar en basit gözüken kişisel kararlarını verirlerken bile fırsat maliyetlerini gözetirler (iyi veya kötü tabii): iş seçimi, okul seçimi, ev seçimi, yaşanacak şehir veya ülke seçimi, eş seçimi, çocuk yapma (doğurma), zaman yönetimi, aksam yatarken diş fırçalama, diyet ve beslenme tercihleri, sigarayı bırakma veya sigaraya başlama tercihi, ne zaman emekli olacağına karar verme gibi. faiz denilen olgunun kaynağı da gene fırsat maliyetidir. bankaya mevduat seklinde borç veren kişi bugünkü tüketim fırsatlarından, yatırım projeleri için herhangi bir firmaya sermaye kaynağı sağlayanlar mevcut diğer reel ve finansal yatırım olanaklarından vazgeçerler.

daha da basit bir örnek: kavşakta sola dönen kişinin sağa dönmekten vazgeçmiş olmasıdır. maçın 50. dakikasında gol yememek için faul yapıp kırmızı kart gören futbolcunun yaptığı faulün fırsat maliyeti takımını maçın geri kalan bölümünde on kişi bırakması ve gelecek maçta oynayamayacak olmasıdır. gene misal olarak diyelim ki bir şehir belediyesi, kamuya ait boş bir arsada hastane yaptırmaya karar versin (sonuçta arsanın kime ait olduğu mühim değil). belediye bu kararı uygulamaya geçtiği anda o boş arsayla yapılabilecek diğer proje seçeneklerinden (fırsatlardan) vazgeçmek zorunda kalacaktır. nelerdir o diğer tercihlerden bazıları: arsa üzerinde spor tesisi yapmak, arsayı satıp belediyenin borçlarını ödemek, arsa üzerinde otopark inşa ettirip kiralamak gibi. çok basit bir diğer örnek de devlet bütçesiyle ilgili olsun. otoyol yapımı için bütçeden ayrılan ödenekler, demiryolu yapımında veya sağlık, eğitim, adalet gibi diğer kamu hizmetleri için kullanılamayacaktır. keza bütçeden yapılan iç ve dış borç anapara ve faiz ödemelerinin kamu yatırım ve hizmetleri için kullanılamaması da benzer bir örnektir.

piyasa ekonomilerinde pek çok ekonomik seçeneğin fırsat maliyeti piyasanın belirlediği fiyatlarla ölçülüp değerlendirilebilir. ekonomistlere göre fiyat mekanizmasının en önemli görevlerinden biri, muhtelif seçeneklerin maliyetlerinin belirlenmesinde ve böylece kaynakların tahsis edilmesinde oynadıkları sinyal rolüdür. ancak kimi durumlarda feragat edilen bazı seçeneklerin piyasa fiyatları yoktur. savaşlarda ölen insanların hayatlarının, temiz havanın, temiz suyun, yanıp kül olmamış ormanların, kapatılmamış deniz manzaralarının fiyatlarının (para bedeli) olmaması gibi (kuveyt'in işgalinin fırsat maliyetini saddam'ın, ırak'ın işgalinin fırsat maliyetini george w. bush'un iyi hesapladıkları söylenebilir mi?). böyle durumlarda verilen kararların fırsat(gizli) maliyetleri sadece karar veren kişiyi veya kurumu değil, başkalarını da etkiler ki; bu tür gizli maliyetler dışsallık kavramıyla yakından alakalıdır. örneğin bir ilaç firması yeni bir fabrika kurşun ve fabrikanın kirli atıkları yakındaki bir nehre boşaltılsın. bu kararın gizli maliyetinin sorumlusu üretim yapma ve fabrika kurma kararını veren firma olduğu halde bedelin bir kısmını çevredeki diğer insanlar ve canlılar ödeyeceklerdir. mülkiyet haklarının iyi tanımlanamadığı koşullarda piyasaların çeşitli ekonomik kararlar için biçtikleri fiyatlar gerçek bedelin (fırsat maliyetinin) ölçülmesinde yetersiz kalabilirler. bu aşamada hükümetler devreye girerler ve regülasyonlar başlar. regülasyonlar da beraberlerinde kendi dışsallıklarını getirirler.

fırsat maliyetiyle yakından ilintili bir başka kavram ise ilk defa frederic bastiat'in yazdığı "kırık camekan yanılgısı". bastiat'ın hikayesinde günün birinde bir çocuk bir dükkanın camekanını kırar. bazılarına göre aslında çocuk cam kırarak herhangi bir net zarara yol açmamıştır. zira dükkan sahibi camını değiştirince camcı kazandığı parayla fırıncıdan ekmek alacak, fırıncı kazandığıyla terziye söküğünü diktirecek, terzi kazancıyla kunduracıdan ayakkabı alacak ve saadet zinciri böylece uzamaya devam edecek. sonuçta herkes çocuğun cam kırmasından karlı çıkacak. burada unutulan veya hesaba katılmayan nokta ise dükkan sahibinin kırılan camı yenilemesinin fırsat maliyetidir. dükkan sahibi camı kırılmasıydı cam için verdiği parayla terziye kendi söküğünü diktirebilir, terzi fırıncıdan ekmek alabilirdi, fırıncı kunduracıdan ayakkabı alabilirdi vs. sonuçta herkes gene kazançlı çıkar ve dükkan sahibi camekanından olmamış olurdu. buradan çıkan sonuç, çocuğa kırdığı her dükkan camekanı için yüzde bir komisyon veren camcının ekonomiye net yarar sağlamayacağıdır. top oynarken kazara cam kıran bir velet ise önce usulünce azarlanmalı, sonra da "canın sağ olsun." denip sepetlenmelidir.

kaynaklar:

http://en.wikipedia.org/wiki/opportunity_cost

http://en.wikipedia.org/wiki/broken_window_fallacy