Bireyin Özgürlüğünü Merkezine Alan Siyasi Görüş: Liberteryenizm
Ne demektir liberteryenizm?
özgürlükçülük demektir.
liberteryenizm, otorite, gelenek ve eşitlik gibi diğer değerlere göre (negatif anlamda) özgürlüğe katı bir şekilde öncelik tanıyan teoriler grubuna karşılık olarak kullanılır. yani liberteryenler, kamu otoritesi alanını asgarileştirme, bireysel özgürlük alanını ise azamîleştirme arayışındadırlar ve tipik olarak devleti, bireysel özgürlük karşısındaki ana tehdit olarak görürler. sosyalistler de liberteryenizmi benimsemişlerdir ama en ünlü iki liberteryen gelenek, bireysel haklar fikri ve laissez-faire iktisadî öğretilerinde kök salmıştır. ayrıca liberteryenler, minimal veya gece bekçisi de olsa devlete olan ihtiyacı kabul ettiklerinden anarşistlerden ayrılırlar ve bazen de kendilerine "minarşist" adını takarlar.
bireyci görüş özellikle amerika birleşik devletleri’nde henry david thoreau (1817-1862), lysander spooner (1808-1887), benjamin tucker (1854-1939) gibi özgürlükçü düşünürler tarafından geliştirilmiştir. henry david thoreau’nun ruhsal hakikat ve özgüven arayışı onu, medenî hayattan kaçmaya yöneltmiştir ve walden’da açıkladığı gibi birkaç yıl doğa ile iç içe gerçek bir inziva hayatı yaşamıştır.
henry david thoreau, thomas jefferson’un “en iyi yönetim en az yönetendir” sloganını desteklemiş ve en önemli siyasî çalışması civil disobedience'de (sivil itaatsizlik) bu sloganı kendi anarşist düşüncesine uyarlamıştır: “en iyi yönetim, hiç yönetmeyendir.” henry david thoreau’ya göre bireycilik, sivil itaatsizliğin kılavuzluğunda ilerler: birey kendi vicdanına bağlı olmalı ve hükümetin kanunlarına, toplumun isteklerine kayıtsız kalarak sadece doğru bildiği şeyleri yapmalıdır. henry david thoreau’nun anarşizmi bireysel vicdanı, politik sorumluluğun üzerinde tutar. henry david thoreau’nun bu anlayışı köleliği yaygınlaştırdığı ve diğer ülkelere karşı savaşmayı sürdürdüğüne inandığı amerikan hükümetine itaat etmemesine sebep oldu.
benjamin tucker, özerk bireylerin çatışma ve itaatsizlik olmaksızın bir arada nasıl yaşayabileceklerini ve çalışabileceklerini dikkate alarak liberteryenizm düşüncesini daha da geliştirdi. bireycilere göre bu sorunun iki gün çözümü vardır. ilki rasyonaliteyi vurgular ve çatışma veya anlaşmazlık durumunun sağduyulu bir tartışmayla çözülebileceğini önerir. bu düşünce, hakikatin her zaman yanlışları ortadan kaldıracağına inanan william godwin tarafından kabul edilen bir durumdur. ikinci çözüm, özgür bireylerin bağımsız hareketlerini diğer bireylerle uyumlu hâle getirecek çeşitli mekanizmalar bulmaktır. josiah warren ve benjamin tucker gibi aşırı bireyciler çatışma olmaksızın bir arada yaşayabilmenin piyasa mübadele sistemiyle gerçekleştirilebileceğine inanırlar. josiah warren, bireylerin kendi ürettikleri mallar üzerinde mülkiyet hakları olduğunu ama aynı zamanda ekonomik mantık gereği emeğin paylaşılmasının avantajından yararlanabilmek için diğer insanlarla birlikte çalışmak zorunda kaldığını belirtir. bunun bir insanın emeğinin yine emek şeklinde karşılanacağı “zaman mağazaları” kurarak “emekle emeğin” değiş tokuş edildiği bir sistemle gerçekleştirilebileceğini önermiştir. richard cobden (1804-1865) ve john bright’ın (1811-1889) serbest ticaret ve serbest piyasa ilkelerine atıfta bulunan benjamin tucker, “anarşizmin manchesterizmle uyumlu” olduğunu savunmuştur. 19. yüzyıl’ın sonlarına gelince amerika’daki bireyci anarşistler siyasî organizasyona gerek bırakmadan piyasanın “görünmez el”inin tüm sosyal etkileşimleri düzenleyebileceği fikrine ulaştılar.
klasik liberalizmde minimal devlet anlayışı varken liberteryenizmde minarkizm vardır
zaten bir adım sonrası anarko kapitalizme giriyor ki devletsizlik halidir bu. liberteryenizmdeki devlet görüşü için "gece bekçisi devlet" denebilir. "hukuk olsun, dış politika için koruyucu bir ordu olsun yeter, bu kadarla bile özgürlüğümüzden çok taviz veriyoruz zaten" derler liberteryenler. tabi liberteryenizmin de farklı yorumları var (paleo-liberteryenizm, consequentalist liberteryenizm vs) devlet necessary evil mı değil mi diye tartışanlar, devletin meşruiyeti noktasında çatışanlar (nozick vs mises vs rothbard etc..) var. bunlar hep detay tabi. tüm liberter akımların en büyük ortak noktası "devlet ekonomiye asla, hiçbir koşul altında dokunmamalıdır." demeleri. klasik liberaller bu konuda biraz daha esnekler.
ben de klasik liberallikten buraya terfi ettim galiba. vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
liberteryenizmi aslında otomatikman sağ ilan etmek hatadır
çünkü sağ serbest ekonomi ve sosyal hayatta devlet hakimiyetini savunurken sol sıkı denetlenen ve regüle edilen bir ekonomi ve sosyal hayatta özgürlüğü destekler. liberteryenizm ise hem ekonomik hem sosyal yaşamda özgürlük savunucusudur. tabii bu değerlendirmem liberteryenizmin çıkış noktası olan amerika bazlıdır. liberteryenizm ile ilgili sıkıntı aslında sosyalizm kadar bir hayalden ibaret olmasıdır. liberteryenizm de bana göre demokratik sosyalizm gibi yanlış anlaşılan bir kavramdır ve yine demokratik sosyalizm gibi post kapitalist bir dünyada işleyebilir. evet, liberteryenizm serbest piyasanın katı bir savunucusudur ama günümüz dünyasındaki kapitalist düzende idealist liberteryenlerin hayal ettiği özgürlükçü dünyaya ulaşılabilmesi sosyal ve ekonomik hiyerarşideki dengesizlikler ve aşırılıklar gereği mümkün değildir. liberteryenlerin şu ana kadar günümüz dünyasının problemlerine karşı net çözümler üretme derdi büyük oranda yoktur, sahip oldukları düşünceler genelde kendileri için hayal ettikleri yaşantı bazlıdır ve toplumcu düşüncelerin çözüm geliştirme ve mücadele verme eğilimine bireyselcilikleri gereği sahip değildirler.