Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun Perde Arkasındaki En Önemli Adam: Nizamülmülk
tarihe nizamülmülk olarak geçmiş olan ünlü devlet adamının asıl adı hasan bin ali bin ishak’tır. 1018 yılında tus şehrinde doğmuş ve gençliğinde iyi bir eğitim almıştır.
10. yüzyılın ortalarından itibaren iran ve mezopotamya’yı fethederek, buraya yerleşen ve 11. yüzyılın ortalarında gücünün doruğuna ulaşan selçuklu devleti’ne vezirlik yapmış büyük bir devlet ve siyaset adamıdır.
siyasi kariyerine gazne devleti’nin horasan genel valisinin yanında başlayan nizamülmülk, 1040 yılında dandanakan savaşı’nın ardından selçukluların hizmetine girmiştir. alparslan’ın 1064 yılında selçuklu sultanı olmasıyla yıldızı parlayan nizamülmülk, vezirlik makamına kadar yükselmeyi başarmıştır.
alparslan’ın ardılı olan melikşah döneminde de (1072 – 1092) vezirliğe devam etmiş ve böylece iki selçuklu sultanına yaklaşık 30 yıla yakın vezir olarak hizmet etmiştir. büyük vezir, büyük üstad, iki hükümdarın tacı gibi birçok unvanı vardır, fakat en çok nizamülmülk: mülkün, memleketin, ülkenin nizamı lakabıyla tanınmıştır.
nizamülmülk devleti yeniden yapılandırma yanında birçok işler başarmıştır. bunların başında, çok iyi örgütlenmiş, yüksek öğretim yapan resmi akademiler mahiyetindeki medreseleri kurmuş olması gelmektedir. bu medreselerin en ünlüsü bağdat’ta 1065-67 yılları arasında faaliyete geçmiş olan nizamiye medresesi’dir.
ikinci olarak, osmanlı imparatorluğu tarafından da uygulanan askeri ikta sisteminin temellerini nizamülmülk’ün attığı bilinmektedir. bu sistem sayesinde, daha önceleri türk boylarının katılımıyla oluşturulan aşirete dayalı ordu düzeni, yerini maaşla çalışan düzenli orduya ve topraklı (tımarlı) askerlere bırakmıştır.
üçüncü olarak, astronomi ve takvimin ıslahıyla ilgili çalışmaları, celali takvimi denilen yepyeni bir takvim sisteminin kurulmasına yol açmıştır. onun bu takvimi hakkında modern bir astronom, bizim bugün kullandıklarımızdan daha ince, daha dakik diye bahsetmektedir.
nizamülmülk’ün günümüze kadar gelen en büyük yapıtı şüphesiz ki, siyasetname adlı eseridir. bu yapıt, sadece onun fikirlerini anlamak için değil, aynı zamanda döneminin özelliklerini de yansıtması itibariyle hala tarihçiler ve siyaset bilimciler için önemli bir kaynaktır.
siyasetname’yi sultan melikşah’ın isteği üzerine yazmıştır. orijinal dili farsça olup, 51 bölümden (fasıldan) oluşmaktadır.
siyasetname, sultana sadece öğüt ve tavsiyeler vermekle kalmamış, sisteme dair olması gerekenler hakkında somut, pratik ve uygulanabilir önlemler önermiştir. ayrıca yapıt, dönemin devlet ve bürokrasi yapısı, yöneten-yönetilen ilişkisini ve muhalif söylemleri de yansımaktadır.
nizamülmülk, siyasetname’de eleştirilere de uğramıştır. örneğin, siyasetname’nin 30. faslının, tamamen islam’a aykırı olan şarap meclisinin kurulması ve şartlarına ayrılması. içki üzerine adeta resmi protokol yazmıştır. bu durum için selçuklu saray kültürünün eski türk geleneklerini hala sürdürdüğü söylenebilir.
ancak nizamülmülk’ün kadınlar hakkındaki düşüncesi pek iç acıcı değildir. nizamülmülk, kadınların siyasete katılımına karşıdır. ona göre kadınlar, sadece neslin devamı için yaratılmıştır. bunun dışına çıktıkları zaman kendi işlevlerini unuturlar.
“sultan kadınları, dışarıyı görmedikleri ve dışarı ile ilgileri olmadığından verdikleri karar ve emirlerde çoğunlukla hataya düşerler. bu sebepten de fitneye sebep olarak padişahın ihtişamına gölge düşürür, halkı sıkıntıya sokar, ülke ve din zarar görür, reayanın malı telef olur, devlet büyükleri incinirler.”
vezirliğinin son senelerinde, oğul ve torunlarının yüzünden melihşah ile araları bozulunca melikşah ona bir mektup yazar ve şöyle der: “sen benim devletimi ve memleketimi istila ederek evlatlarına ve damatlarına peşkeş çektin. bunlar benim adamlarıma saygı göstermiyor, halka zulmediyorlar ve sen bunları cezalandırmıyorsun. ister misin vezirlik divitini elinden ve sarığını başından alayım ve halkı sizin tahakkümünüzden kurtarayım?”
nizamülmülk ise adeta tehdit eder gibi şunları yazar: “devlete ortak olduğumuzu henüz bilmiyor musun? bu vezirlik diviti ve sarık, tacınla o derece ilintilidir ki diviti aldıktan sonra taç da kalmaz gider.”