Canlıların Davranışlarının Geçirdiği Evrim: Baldwin Etkisi
baldwin etkisi, amerikalı psikolog james mark baldwin’in adıyla anılan 1896 tarihli, öğrenme ve taklit yeteneğini artıran mutasyonların doğal seçilim tarafından destekleneceğini öngören bir teoridir.
teori, bir türe ait organizmaların yaşantısı boyunca elde ettiği davranışların ve kimi zaman fenotipik özelliklerin gen havuzunu nasıl şekillendirebileceğine dairdir. teorinin bir psikolog tarafından ortaya atılması tevekkeli değildir çünkü sadece, edinilen davranışın doğal seçilim üzerindeki etkisini açıklayan dar fakat etkileyici bir teoridir. ilk bakışta lamarck’ın edinilmiş karakteristiklerin kalıtımı kuralını çağrıştırsa da olay tamamen, davranışta, türün diğer üyelerinden öğrenmek suretiyle meydana gelen bir değişikliğin ortamdaki seçilim baskısının yönünü değiştirip gen havuzunu bu yönde manipüle etme prensibine dayanıyor.
örnek olarak zıplama yeteneği olmayan bir kurbağa türünü düşünelim
sinekle beslenen bu türde, türün hiçbir üyesi sineklere ulaşmak için zıplamazken, sinekler aşağı yukarı türün her üyesine eşit miktarda dağılacaktır. ama diyelim ki bir kurbağa zıplayarak daha çok sinek yakalanabileceğini öğrenmiş olsun. zıplayabilen kurbağa daha çok sinek yakalarken zıplayamayanların payına düşen sinek sayısı azalacaktır. işte bu noktada seçilim baskısı bir anda değişir, zıplamamak grup üyeleri için artık eskiden olduğu gibi bir seçenek değildir. zıplama yeteneğini arttıran mutasyonlar bu baskı uyarınca seçilirler ve böylece bir süre sonra gen havuzu zıplama yeteneği olan kurbağalar ile dolar. hatta zıplamanın hayatta kalmaya sağladığı büyük avantajın baskısı artık popülasyonumuzda çok net olduğu için daha da yukarıya zıplamayı sağlayacak genler seçilir.
bu, grubun hayatta kalmakta başarılı üyelerinin davranışlarının sosyal öğrenme ile gen havuzunu nasıl değiştireceğine güzel bir örnek, ama teori daha temelde bireysel öğrenme yeteneği de kapsıyor. örneğin şimdi zıplayan kurbağa türümüzün avı olan sineklerin her türü yenilebilir olmasın; düz çizgili sinekler yenilemezken noktalı sinekler yenilebilsin. ilk zamanlarda düz çizgili sinekleri tercih edenlere kıyasla noktalı sinekleri tercih edenlerin sayısı popülasyonda artacaktır, bu da doğal seçilimin noktalı sinekleri yemeye meyilli olan kurbağaları tercih etmesine yönelik bir baskı oluşturacaktır. eğer bu baskının kurbağanın genleri üzerindeki etkisinin hızı, aynı baskının sineklerin görünüşlerini kontrol eden genleri üzerindeki etkisinin hızından yavaş değilse, ortamda (kurbağa için) nispeten durağan seçilim koşulları hakim olacağı için sosyal öğrenmenin yavaş işleyen dinamikleri kurbağa için sorun olmayacaktır. ama eğer sineklerin dış görünüşü nesilden nesile hızla değişiyorsa, sosyal öğrenme kurbağa için yeterince efektif olamaz. bu noktada kurbağa için, hangi sineğin yenilebilir olduğunu öğrenmek büyük fark yaratacaktır. öğrenemeyenler elenecek, öğrenenler soylarını devam ettirebileceklerdir. böylece genel bir öğrenme yeteneği gen havuzunda hakim olacaktır. baldwin etkisi, öğrenme yeteneğinin organizmanın genotipine olan işte bu etkisidir.
görüldüğü gibi anne-babadan çocuğa genetik olarak aktarılan bir “edinilmiş davranış” bilgisi yok, dolayısıyla teori lamark'çı değil. hatta tam tersine, lamarck’ın kalıtım mantığından habersiz ortaya attığı zamanına göre son derece makul (türlerin kökeninden yaklaşık yarım yüzyıl önce yayınlamış lamarck bu fikirleri ve bırakın modern sentezi, darwin’in ilk dönemdeki fikirlerini dinlemiş olsa teorisinin yanlışlığını kendisinin de kabul edeceği biyoloji camiasında genişçe kabul edilen bir gerçek) fikirlerine benzer sonuçlara tamamen farklı mekanizmalarla nasıl ulaşılabileceğini ortaya koyması açısından lamarck’çılığın (değilse bile edinilmiş karakteristiklerin kalıtımının) tabutuna çakılmış ampirik kazıktır, teorik kazık ise baldwin’ininkiyle aşağı yukarı aynı dönemde çakılmak üzeredir: