Çeşitli İnanışlar Sebebiyle Tabu Haline Getirdiğimiz Sözcükler

Gündelik hayatta kullandığımız çoğu sözcüğü aslında başka bir sözcük yerine kullanıyoruz.
Çeşitli İnanışlar Sebebiyle Tabu Haline Getirdiğimiz Sözcükler
iStock


cin yerine üç harfli deriz

zira köklerimizde şamanlar var. şamanlar, bir nesnenin adı anıldığında, onun gücünün de çağrıldığına inanırlardı. o inanış şeklen müslüman olduğumuzda da devam etti, cin demedik de, üç harfli dedik.

"okumak" sözcüğü bu yüzden hem "read, recite" karşılığı kullanılır, hem de "davet etmek" anlamındadır

anadolu'da sıkça kullanılan "davetiye" anlamında (bkz: okuntu) tabiri bu yüzden var. cin adını okuduğunda, cini davet edersin.

tam olarak bu yüzden atalarımız börü yerine kurt demişler

kurt elma kurdudur, tırtıldır. fakat daha sonra kurt da yaygınlaşmış, onun da yerine "canavar" demişler. farsça "can-aver", canlı demek. hayvan yani. doğrudan adını anmamışlar da, üç harfli lafındaki gibi, canlı, hayvan demişler. fakat o da hep kurda dair kullanıldığı için, canavar türkçe'de olumsuz bir anlam kazanmış ki, ingilizce beast sözcüğünde de böyle bir durum söz konusudur.

domuz da müslüman kültürün "olumsuz kutsal"larından

o yüzden domuz sözcüğü de anılmaz genellikle. dağda gezen tabiri iç anadolu'da domuz için kullanılır. dağdaki gavur, gavur, dört ayaklı da tespit ettiğim diğer kullanımlar. bu da sözcük tabusuyla ilişkili.

tabii bazen buna tabu demiyoruz da euphemism diyoruz. bazı kaba ifadeleri doğrudan söylemek bize ayıp geldiği için, imalı başka sözcükler kullanıyoruz. en meşhuru: don

don sözcüğü donanmak ile akraba. basitçe kıyafet demek. iç çamaşırı demek yerine, daha kibar olsun diye, iç çamaşırını ima ederek "don" demiş atalar, kıyafet anlamında. fakat bu euphemism o kadar yaygınlaşmış ki, aynı börü-kurt-canavar örneğinde olduğu gibi, yapışıp kalmış. bugün ortalama bir türk'e don dediğinizde bundan alta giyilen iç çamaşırını anlayacaktır. o yüzden söz gelimi dede korkut'taki "demir donlu mamak"ı kafasında demirden külot giyen bir adam olarak canlandıracaktır.

bir diğer euphemism örneği de tuvalete dair

atalarımız da bizim gibi kızların pembe sıçtığına inanıyorlarmış. tuvalet demek istememişler o yüzden, ayak yolu demişler. 100 numara vs gibi başka kullanımlar da var, hepsi bu ayıp sayılan sözcüğü anmama kaygısından dolayı.

aklıma gelen en ilginç örneklerden biri de, hayır kelimesi

türkçe "no" karşılığı aslında "yok"tur. azerbaycan'da hala yoh derler. değil sözcüğü de bir diğer olumsuzumuz. ancak "no" karşılığı hayır türkiye türkçesi'ne çok yerleşmiş.

hayır sözcüğü, hayır hasenat terkibindeki, hayır işlemek deyimindeki "hayır". ama sanırım kibar istanbullular doğrudan ve rahatsız edici biçimde "yok" demek istememişler, reddetmeyi inceltmek istemişler, "hayır olsun", "belki böylesi hayırlıdır" anlamında hayır demişler. o kadar sık ve yaygın kullanılmış ki, yes=evet ve no=hayır iyice yerleşmiş.

yine de anadolu'nun birçok köyünde "hayır" sözcüğünü duyamazsınız. yok, yoh, deel, değal vs derler ama hayır demezler. zira eğitimli, yüksek kültür dairesine mahsus bir sözcük, yaygınlaşması da ancak örgün eğitimle başlamıştır diyebiliriz.

o yüzden yani ozanlarımızın "o dedi hayır" yerine "o dedi yok yok" demeleri.