Çeşitli Sebeplerle Lanetli Olduklarına İnanılan Gizemli Kitaplar

Dünyada şimdiye kadar "lanetli" olarak addedilen birçok kitap var. Kaynaklara göre en lanetli olanları da şu şekilde listeleniyor.
Çeşitli Sebeplerle Lanetli Olduklarına İnanılan Gizemli Kitaplar


grand grimoire

dünyanın en karanlık kitaplarından biri ve aynı zamanda inanılmaz güce sahip kitap olarak adlandırılıyor. bu kitapta, şeytanların kralı olan bir şeytanı veya lucifer'i nasıl arayacağınızı ve onunla nasıl bir anlaşma yapılacağına dair bilgilerin bulunduğu iddia ediliyor.

ingiliz okültist ve bilgin arthur edward waite, 1898 tarihli the book of black magic and pacts adlı metninde, grand grimoire'ı "kara büyü'nün dört özel ve gizlenmemiş el kitabından" biri olarak tanımlar. kitap, şeytan'ın sağ kolu lucifugé rofocale'i çağırmak için ayrıntılı talimatlar içerir. tarihçi owen davies'e göre, grand grimoire 1702'ye tarihleniyor, ancak ilk çıkışını büyük olasılıkla 1750 civarında yaptı. bir yayıncılık sansasyonu haline geldi; davies, 2010 tarihli grimoires: a history of magic books adlı kitabında bunu "açıkça şeytani ilk kitlesel pazar sihirbazlığı" olarak adlandırıyor.


the book of abramelin

abramelin kitabı veya daha resmi adıyla büyücü abramelin'in kutsal büyü kitabı, 14. veya 15. yüzyıla kadar uzandığı ve adı ibrahim olan bir adam tarafından yazıldığı düşünülen bir yahudi büyü metnidir, ancak şu anki kötü şöhretini 19. ve 20. yüzyıl sihirbazlarına borçludur: altın şafak hermetik cemiyeti.

tarikatın kurucularından biri olan slm mathers, kitabın ilk ingilizce çevirisini 1890'larda, 1750'deki fransızca versiyonundan çalışarak yarattı. yazar ve okültist lon milo duquette'in 2006 baskısının önsözüne göre, mathers'ın çevirisi akranları tarafından beğenildi ve the book of abramelin ya da sihir camiasında bilindiği şekliyle "abramelin" modern okültizmde önemli bir metin haline geldi.


the codex gigas (şeytan incili)

şeytan incil olarak da bilinen dünyanın en gizemli kitaplarından biri olan codex gigas, 320 sayfa olmasına rağmen 72 kg ağırlığındaki en ağır sayfalara sahip olan bir kitap. 800 yıllık bu kitabın, dünyanın hayatta kalan en büyük ortaçağ el yazması olduğu düşünülüyor.

tarihçiler, 1204 ile 1230 yılları arasında, daha sonra çek cumhuriyeti olacak olan bohemya krallığı bölümünde yazıldığına inanıyorlar. isveç ulusal kütüphanesine göre kitap, imparator ii rudolf onu 1594'te özel (yakında voynich el yazması'nı da içerecek olan) koleksiyonuna eklemeden önce en az üç farklı manastıra aitti. 1648'de isveçliler tarafından talep edildi. otuz yıl savaşları sırasında isveç ordusu tarafından sahiplenildi ve stockholm'e götürüldü. 1768'den beri de isveç ulusal kütüphanesinde muhafaza edilmektedir.


book of soyga

ölüm kitabı da denen bu kitap, aldaraia sive soyga vocor olarak da biliniyor. 1500'lere kadar uzanan okült bir metindir.

kitabın, bir zamanlar çalışma ve uzmanlık alanları matematik, fizik, kimya ve astronomiyi içeren, 16. yüzyılda yaşamış ünlü bir bilge john dee'ye ait olduğu için sanılıyor. (dee aynı zamanda özellikle meleklerle iletişim kurmakla ilgilenen bir okültistti.)

soyga kitabı onun için karşı konulamaz olmuş olmalı ki, büyüler ve demonoloji ve astroloji ile ilgili yazıların yanı sıra, metinde meleklerin isimleri ve soyağaçları da yer alıyor. benjamin woolley'in dee biyografisi the queen's conjurer'a göre dee, kitabın "adem'e orijinal olarak konuşulan dilde yazılmış eski, hatta ilahi bir mesaj içerdiğine, başka bir deyişle tanrı'nın gerçek, bozulmamış sözüne" inanıyordu.

kitap ayrıca yüzyıllardır çözülmeden kalan 36 şifreli tablo içerir. dee, 1608'de 81 yaşında öldü. soyga kitabı, tarihi kayıtlardan kaybolmadan önce birkaç kez el değiştirdi. john dee'nin 3000 kitaplık bir koleksiyonu vardı, bunların 2999'unda gizemli hiçbir şey yoktu. john dee 1608'de öldüğünde bu kitap mistik bir şekilde ortadan kayboldu ve kimse onu bulamadı.

ancak her nasılsa birdenbire 19. yüzyılda aynı anda iki yerde birden ortaya çıktı. bunlardan biri british library'de ve ikincisi bodleian library oxford'da bulundu. ve halen orada durmaktadır.


historia del huérfano ya da the orphan’s story (yetimin hikayesi)

yetimin hikayesi kitabı, şansını ve servetini denemek ve başarılı bir adam olmak için ispanya'ya taşınan 14 yaşındaki bir yetimi anlatır. bu kitap , martín de león y cárdenas adlı ispanyol bir keşiş tarafından 1608 ile 1615 yılları arasında yazılmış bir romandır. ancak 400 yıl sonra 2018'de deşifre edilerek çevrilmiştir.

kitabın uzun süredir kayıp olduğu düşünülüyordu, ancak 1965'te ispanyol bir bilim adamı, hispanic society of america'nın new york arşivlerinde hayatta kalan tek kopya olduğu düşünülen kitabı buldu. yayınlamak için birkaç girişimde bulunuldu, ancak hiçbiri işe yaramadı ve the orphan's story'nin lanetlendiğine dair söylentiler dolaşmaya başladı.

palacios, 2018'de the guardian'a "üzerinde çalışmaya başladığımda birçok insan bana kitabın lanetli olduğunu ve üzerinde çalışmaya başlayanların öldüğünü söyledi" dedi.

aynı yıl the telegraph ile yaptığı röportajda daha spesifikti: "biraz zaman aldı çünkü üzerinde çalışan insanlar biri garip bir hastalıktan, biri araba kazasında, diğeri de başka bir şeyden öldü." diyordu.


the great omar ( büyük ömer)

büyük ömer" olarak bilinen kitap, yazar edward fitzgerald'ın 1859'da bazı dizelerini çevirmesiyle batı'da tanınmaya başlayan 11. yüzyıl iran şairi ömer hayyam'ın dörtlüklerinden oluşan bir derlemenin özel yapım baskısıydı.

1911'de ünlü ciltçi francis sangorski'nin londra'daki bir kitapçının müdürü tarafından yaptırılan ayrıntılı bir baskıya son rötuşları yaptığı zamana kadar nispeten sorunsuzdu. sangorski'ye proje için sınırsız bir bütçe ve yalnızca iki görev verildi: nihai ürünün, sangorski'nin kararlaştırdığı fiyat ne olursa olsun değerinde olması ve bunun "dünyanın en büyük modern ciltlemesi" olması. sangorski iki yıl boyunca her ayrıntı üzerinde çalışmıştı.

bbc'ye göre, 100 metrekarelik altın varak, 5000 parça deri ve yakut, topaz ve zümrüt dahil 1000'den fazla değerli taş kullandı. ancak bittiğinde günümüz piyasasında yaklaşık 150.000 abd doları olarak fiyatlandıran işletmeci kitapçı, onu satmakta zorlandı. amerikan kitap pazarını denemeye karar verdiler, ancak abd gümrük memurlarıyla yaşanan bir tartışma kitabı londra'ya geri gönderdi. sonunda müzayedede amerikalı bir alıcıya satıldı (orijinal talep fiyatının yarısından daha azına), bu yüzden büyük ömer, titanik ile başka bir atlantik ötesi yolculuk yaptı. on hafta sonra sangorski (37 yaşındayken) ailesiyle tatildeyken boğuldu.

aynı zamanda 'batmaz gemi' olarak da anılan ünlü titanic gemisinin, tüm zamanların en lanetli kitabı olarak da adlandırılanbu kitap yüzünden atlantik okyanusu'nda battığı söyleniyor. titanik batarken kitap geminin yanındaydı ve gemiyle birlikte atlantik okyanusu'nda da kayboldu.

sangorski'nin şaheseri titanik'in enkazından asla kurtarılamadı, ancak büyük ömer 1930'larda orijinal planları kullanılarak yeniden yaratıldı. mücellid stanley bray, kendi yazdığı versiyonunu tam 2. dünya savaşı başladığında bitirdi. yeni baskıyı alman bombalarından korumak için, londra'daki fore caddesi'ndeki bir kasaya yerleştirildi ve bu yer, sonunda nazi savaş uçakları tarafından hedef alınan ilk yerlerden biri oldu.

kitabın bulunduğu kasa blitz'ten sağ çıktı ama kitap kurtulamadı: kabın içindeki sıcaklık o kadar yükseldi ki kitabın deri ve kağıt bileşenleri eridi ve kömürleşti.

bray yılmadı ve büyük ömer'in üçüncü baskısını yaratmak için 40 yıl boyunca yaklaşık 4000 saat harcadı. (bu versiyon "lanet" ten kurtulmuş gibi görünüyor.)

bray 88 yaşına kadar yaşadı ve üçüncü ömer, halen ingiliz kütüphanesi'nde güvenli bir şekilde barındırılıyor.


written in blood (kanla yazılmış)

kanla yazılmış adlı kitap, yıllarca haiti'nin siyasi kargaşasında ağına düşmüş robert ve nancy heinl'in eseridir. kitap 1978'de yayınlandığında, robert heinl, haiti hükümetine savunma danışmanı olarak hizmet etmiş emekli bir deniz piyadeleri albayıydı. o ve londra doğumlu bir gazeteci olan eşi, 1963'te abd ile françois papa doc duvalier hükümeti arasındaki ilişkiler kötüleştiği için diğer amerikalılarla birlikte ülkeden atıldıklarında birkaç yıl haiti'de yaşadılar.

the washington post'a göre, nancy heinl, vudu inançlarına o kadar daldı ki, duvalier onun mistik güçlere sahip bir rahibe olduğuna ikna oldu. duvalier, heinls'in kitabının yayınlanmasından yedi yıl önce, 1971'de öldü. ancak vikas khatri'nin 2007 tarihli curses & jinxes adlı kitabına göre, duvlier'in dul eşi simone, görünüşe göre written in blood'ın merhum lideri aşağılayıcı tasvirine gücendi ve kitaba bir vudu laneti yerleştirdi.

washington post, taslağın bir şekilde matbaalarda kaybolduğunu, ardından yayıncıya geri gönderilirken çalındığını söylüyor. kitap sonunda ciltlenmek üzere gönderildiğinde, katlama makinesi arızalandı. lanet görünüşe göre kitabın tanıtım kampanyasına kadar uzanıyordu: kitabı haber yapmakla görevlendirilen ilk washington post muhabiri apandisit yüzünden raydan çıktı. yazarlar evde, elektrikli olmayan tüm saatlerinin durduğunu iddia ettiler.

abd - latin amerika ilişkileri ansiklopedisi'ne göre duvalier, john f.kennedy jr.'ın kasım 1963'te öldürülmesinin, genç başkanın duvalier'in mali suistimalinden şüphelenerek kennedy'ye koyduğu bir vudu lanetinin sonucu olduğunu iddia etti.


“tomino’s hell” (tomino’nun cehennemi)

"tomino'nun cehennemi", japon şair ve söz yazarı saijo yaso'nun şiir kitabı sakin'e dahil olduğu 1919 yılına dayanıyor.

şiir, genç bir çocuğun cehennemdeki yolculuğunu anlatıyor gibi görünüyor; tomino'nun affedilemez bir günah işlediği ve ceza olarak cehenneme gönderildiği tahmin ediliyor. ancak halk bilimci ve tercüman tara a. devlin'e göre, batılı okuyucular bazı önemli bağlam ipuçlarını ve kültürel referansları kaçırıyorlardı ve "tomino'nun cehennemi" daha çok genç bir adamın operasyon sırasında öldürülmüş olabileceği savaş alanına konuşlandırılması için bir alegoriydi.

şiirin creepypasta yıldızlığına giden uzun yolculuğunun, avangart film yapımcısı shuji terayama'nın pastoral to die in the country adlı filmine ilham vermesiyle 1974'te başladığı düşünülüyor. shuji filmi yaptıktan sonra dokuz yıl yaşadı ama bir şekilde 1983'teki ölümünü "tomino'nun cehennemi"ne bağlayan bir efsane doğdu.

bir noktada, şiiri okuduktan sonra öldüğü varsayılan bir üniversite öğrencisi hakkında da söylentiler dolaşmaya başladı. böylece, 2004 yılında yazar ve film eleştirmeni yomota ınuhiko'nun, "eğer ['tomino'nun cehennemi'ni] tesadüfen yüksek sesle okursanız, "sonrasında kaçamayacağınız korkunç bir kaderin acısını çekeceksiniz" diye yazdığında bu lanet ve korku sahnesi kurulmuş oldu.

şiir internete sıçradı ve artık bir tür şehir efsanesi haline gelene kadar ortalıkta dolaşan bir internet korku hikayesi olan "creepypasta"nın klasik bir örneği oldu.

*creepypasta: birden çok kez kopyalanıp yapıştırılan metin için kullanılan bir terim olan “copypasta”nın türevidir.

kaynak