Çocuğun, Evin Duvarını Boyamasına İzin Vermek Doğru Bir Anne Davranışı mı?

''Çocuğunun duvarı boyamasına izin veren anne'' başlığında Sözlük yazarları ikiye bölünmüşler. Her iki tarafı da dinliyoruz.
Çocuğun, Evin Duvarını Boyamasına İzin Vermek Doğru Bir Anne Davranışı mı?
iStock.com


Öncelikle bunun yanlış bir davranış olduğunu savunanların görüşleri

çocuk gelişimi uzmanı bir psikoloğum. bu sorunla her gün en az bir kez karşılaşıyorum. ülkemizdeki veli profili de buradaki yazarlar gibi genelde. 

bunun çok yanlış olduğunu düşünen, katı bir şekilde karşı olan, duvar boyama üzerinden disiplin vermeye çalışanlar, bunun çok sıradan bir şey olduğunu düşünen, kendi kendini modern çocuk gelişimi uzmanı bir anne olarak gören ve yaratıcılığı bu yolla teşvik edeceğini sananlar ve bir de sadece kendi odasını silinebilir boyayla boyasın diyen uzlaşmacılar... 

bunların gündeme gelmesi de genelde çocuğun bir halıyı ya da pahalı bir eşyayı boyaması, gidilen bir misafirlikte veya anaokulunda duvara resim yapmak istemesi veya diğer eşyalara başka yollarla kalıcı zarar vermesi şeklinde oluyor. çocuk gelişimi bir bütündür, o çocukla birlikte geçirdiğiniz vakti nasıl değerlendirdiğiniz bütün süreci etkiler. sizin terbiye etme, kural koyma, sınırlarını öğretme tarzınız neyse, çocuk onların toplamı olacaktır. çocuğunuz en kaliteli binbir renkli su bazlı boyalarıyla "özgürce" duvarları boyarken siz onunla vakit geçirmek yerine telefonunuzda oyun oynuyorsanız ya da ilgisiz şefkatsiz bir bakıcıya emanet ettiyseniz, o çocuktan üstün bir yaratıcılık, özgüven beklemeyin. resmin nereye yapıldığı değil, o resmin sizi ne kadar birleştirdiğidir çocuğunuz için ayırt edici olan.

not: çocukların duvara resim yapmasını tercih etmiyorum, eğer duvara resim yaparlarsa kendileri temizlemek durumunda kalacaklarını bildiklerinden onlar da tercih etmiyor :)

yazı tahtasını keşfedemeyen anne.. oysa o duvarı temizlemeye harcayacağı maliyetle çocuğa bir yazı tahtası alsa, onun da özel bir alanı olduğunu vurgulasa ve çocuk bunun bilinciyle o alanda keyifli çizimler yapsa herkesin kafası rahat olur.. yoksa leke tutmayan duvar boyasına güvenen bu anne, çocuğuna evde izin verip başkalarının evinde yapamayacağını kabul ettirme derdi, o duvarı temizleme zahmeti, çocuğun edineceği "ben yaparım kimse de gıkını çıkarmaz" zihniyetinin ileride açacağı sorunlar vs. derken epey problemi göğüslemek zorunda olacak anne olur en fazla.. hiç gerek yok..

not: çocuğum yok ama iki adet yeğenim var.. evet evimizin bir duvarında kocaman bir yazı tahtası var.. evet çocuklar bize geldiğinde orada güzel güzel resimler yapıyoruz.. ve evet defter, kağıt dışında ancak bu tür bir alan varsa duvara dayalı resim yapabileceğini bilen bu çocuklar başka ortamlarda daha bilinçli hareket ediyor..

pedagojik formasyonu da olan bir öğretmen olarak görüşüm:

1 - 3 yaş için hadi normal diyelim, 4 yaş için de bir yere kadar fakat sonrasında çocuk hala duvarları karalıyor ve anne "yapsın ondan kıymetli mi, özgürlüğünü kısıtlamayalım" desturuyla izin veriyorsa yanlış yapıyor. sonra o çocuklar sınır tanımaz bir hal ve tavır içine giriyorlar. 4 - 5 yaşında bir çocuk duvarın karalanmaması gereken bir şey olduğunu karalamak için kağıtların var olduğunu anlamalı. yaratıcılığını pekala odaya yaydığınız bir a0 kağıdı üzerinde de sergileyebilir, ket vurmuş olmazsınız. aksi takdirde bu çocuk okula başladığında okulun sırasını duvarını da karalamaya kalkacak.

türk sinemasında arabasıyla bir kıza çarpan oktay adlı zengin çocuğunu hatırlayın. hayatında her istediği olmuş hiç disipline edilmemiş bir çocuk... babası hala "senden kıymetli mi" diyor. bir çocuk "senden kıymetli mi" diyerek yetiştirilirse bencil olur, savurgan olur, tüketici olur, tembel olur.

bir de helikopter ebeveyinler yapıyor genelde bu davranışları. çocuğun yaratıcılığı kısıtlanmasın diye duvar boyamasına izin verir ama bahçeye tek başına çıkıp oynamasına izin vermez. işte saçmalığın dik alası burada. çocuk dört duvar arasında duvar boyamakla yaratıcı ve sosyal olmaz dışarıda tek başına ya da eşli oyun oynarak olur... aslında helikopterus erectus o çocuğu yaratıcılığı zarar görmesin diye boyatmıyor duvarı tehlikeden uzak olsun gözümün önünde olsun duvardaki boyalarda bunun bir diyeti. başka birşey değil.

Bu davranışın olumlu sonuçlanağını düşünenlere gelirsek

benim bu... oğlum iki - üç yaş arasındaki süreçte tüm duvarları boyadı. zevkle izledim boyarken, kızmak yerine yüreklendirdim. ev dediğiniz, duvar dediğiniz nedir ki? sonra sattık biz o evi, tek tek her duvarın resmini çektim, ilerde görsün, gülsün diye...

artık yaşı itibari ile duvarları boyamıyor, ama şu anda da yeni eve yeni eşya diyerek özene bezene aldığımız tüm mobilyalarımız şimşek mcqueen ve arkadaşları, transformers ve emoji sticker ları ile kaplı... evimize gelen misafirlerimiz gülüyorlar. gülsünler, eve, eşyaya fazla anlam yükleyen insanları anlayamıyorum. ben varsam ve mutluysam varlar, yoksam ya da var ama mutsuzsam yok olabilirler. böyle düşünmemin sebebi de belli, annemi 47 yaşındayken kaybetmemiz. hala onun kullandığı, ki öleli on bir sene oldu, tepsi duruyorsa babamın evinde, başlarım be eşyasına da, duvarına da... biz ölüyoruz, öleceğiz. o yüzden kendini o an öyle ifade etmesi, o eşyaları ya da duvarı öyle şekillendirdiği gibi güzel görmesi önemli benim için. kalmasın o eşyalar, oğlum böyle mutlu olacaksa o eşyalar öyle yeni ve parlak kalmasın. ayrıca dikkat edin evini dağıtabilen, evinde özgür hareket edebilen çocuklar, baskıcı ortamlarda büyüyen çocuklara nazaran daha sakin, ağır kamil oluyorlar ve etraflarına daha saygılı...

ama işte bunu başarabilmek için geniş bir yürek lazım. öyle oyuncak parçaları dolu evden, boyalı duvarlardan, sticker lı eşyalardan daralacak yapıdaysanız hiç girmeyin bu işe... çünkü hem tahammül edeceksiniz buna, hem eşinizle kavga edeceksiniz, hem de aile büyüklerine sürekli açıklama yapacaksınız...

benim validenin içinde bulunduğu tanım. takriben 2-3 yaşlarındayken oturma odamızın duvarlarını boyamıştım. neden yaptığımı sorduğunda; "topkapı sarayı'nın duvarları gibi yaptım" cevabını vermiş(t)im. neredeyse her haftasonu beni bahçesinde oynamam için topkapı sarayı'na götürürdü, mimar olmamı istiyordu.

olduk da nitekim.. kulakları çınlasın.

cocuguyla beraber duvari boyayan anne kateogorisini de eklersek o anne benim.
biz olayi baya abartip duvarlari sanat galerisine cevirdik orasi ayri mesele.

bi cocuk annesiyle anne olamiyor -ki olmasin, birakalim cocuklugunu yasasin- ama biz annenler cocugumuzla cocuk olalim.

çocuklar hakkında yapılan genellemeler külliyen yalandır. her çocuk farklıdır. anne ve baba olarak ilk görevin, çocuğunun kişiliğini analiz etmektir canım.

eğer çocuğunuz, duvarı, sırf ilginizi çekmek, sizi sinirlendirmek için boyuyorsa, sadece karalıyor, resim çizmiyorsa, evet bunun yaratıcılıkla alakası yoktur. sizin zayıf noktanızı bulmuştur ve ilgiyi devamlı kendi üstüne böylelikle çekeceğini anlamıştır.

ama, gerçekten, duvara resim çiziyorsa, resim çizmek, bir şeyleri ifade etmek için duvarı kullanıyorsa lütfen buna izin verin. çocuğunuzun içindekileri görmenin, onun o müthiş dünyasını keşfetmenin yolu, çocuğunuzun resimlerinden geçer. bunun resim kabiliyeti ile de çok alakası yoktur. resim, çocuğun ifade biçimidir, hele de henüz tam konuşamıyorsa.

resmin sadece kağıda, çizim tahtasına yapılabileceği konusundaki bir dayatma, güneşin illaki sarı, denizin mavi, bulutun beyaz olacağını dayatmaktan farksızdır. çocuk yetiştirmek dikkat ve özen işidir ve her çocukta farklıdır. çocuk sana mor koyunların olduğu bir resim çizip getirdiğinde, "mor koyun mu olur?" dediğiniz an, tebrikler s.çtınız.

bu söylediklerim, demek değildir ki, çocuğunuza sonsuz özgürlükler verin. bunu yaparsanız, her şeye hakkı olduğunu düşünür, sosyalleştikçe-büyüdükçe bunun böyle olmadığını görecek ve çatışma yaşayacaktır.

sınır koymak, kural koymak en iyi yöntemdir bana göre. sınırlarını bilen çocuk kendini güvende hisseder. örnek olarak kendi çocuğumu anlatıp kapatıyorum;

2,5 yaşlarında başladı sağı-solu karalamaya. bir iki kere sildim, baktım devam ediyor. ne çizdin diye sordum, fare dedi. anladım ki, resim yapmaya çalışıyor. o zaman dedim, "sadece yatak odasının duvarlarını çizebilirsin, onun dışında hiç bir duvarı çizemezsin. eğer çizersen, yatak odası duvarlarını da çizdirmem".

sonraki 2 yıl boyunca, yatak odamın duvarları oğlumun karalamaları ve resimleri ile doldu. başka bir duvara yapmadı. ben de onunla birlikte çizdim. sonlara doğru, artık yatak odamızı boyatalım mı? diye sordum, tamam dedi, boyattık.

şimdi gayet sadece resim defterine, yeşil bulutlar çiziyor. ve müthiş kuvvetli bir ifade gücü var. böyle işte. kalp

bendim bu anne. idil küçükken, aman kalem tutma alışkanlığı kazansın, ince motor becerisi artsın, kısıtlamamayım çocuğu diye serbest bıramıştım. zaten çizdiği şeyler cifle rahatlıkla temizleniyordu. bir de hep aynı yeri çiziyordu. o çiziyor, ben siliyordum. zamanla duvarın boyası aşınmaya başlayınca, hep çizdiği yere kocaman bir resim defteri astım. bu sefer de kendine başka bir duvar buldu. bir süre daha böyle devam etti. sonra başa çıkılmaz bir hal alınca kağıda yönelttim. bir süre izin vermekte bir sakınca yok bence. zaten anlamaya başlayınca çocuğun kendisi de kağıt istiyor.