Çocuk Yetiştirirken Belli Bir Yaşa Kadar Tablet Gibi Cihazları Yasaklamak Mantıklı mı?
çocuk eğitiminde her şey bir denge ve ahenk içinde olmalı. terazinin kefelerini dengede tutacaksınız yani.
aşırı disiplin ve yasaklar çocuğu boğar, zararlıya teşvik eder. fazla gevşeklik çocuğu aşırı rahat yapar, disipline edemezsiniz.
mottomuz şu: azı karar çoğu zarar
"x yaşa kadar y'yi engelleyelim" tipi davranışlar çocuk eğitiminde kolaya kaçmaktır. bunun sonucunda sen tableti engellersin, diğeri kızarmış patatesi engeller, öbürü poğaça yemesini engeller yani anne-baba neyden hoşlanmıyorsa çocuk ondan mahrum bırakılır. bu da yetişme çağındaki birey üzerinde "genelde" olumsuz ve istenmeyen sonuçlara yolaçar.
ekşi'de yazan bazı anne-babalara inanamıyorum. "x yaşına kadar televizyon açmadık", "y olana dek z yapmadık", "bilmem ne olana kadar bilmem ne yapmadık"?
azizim hasta mısınız? demirden korkan trene binmez. çocuk yapıyorsan çağın getirdiği her tür fikre, olguya, alete, cihaza ona buna aklına ne geliyorsa işte ona göre sen eğiteceksin çocuğunu. x yaşına kadar televizyon açma. ha iyi yapmışsın, x yaşından sonra açınca ne olyor peki o çocuk izlemiyor mu aynı mantıktaki reklamı?! görmüyor mu o parlak ışıkları cartı curtu?!!! saçma sapan fikirleriniz var, açın 2 satır gelişim kitabı okuyun, internette ciddi bloglar var, uzman siteleri var onlara bakın.
evdeki patron sizsiniz, çocuk değil!
anne-baba evde patrondur. ilk doğduğu andan itibaren çocuk bunu hissedecek. ancak bu çocuğa herşeyi yasaklayın, evde zapturapt yönetimi kurun, sürekli hart-hurt edin demek değil. ipi sende olacak elemanın arada salacaksın ki kendi kararlarının uygulandığını hissetsin ama sakıncalı durumda da ipi harst diye geri çekeceksin ki anne-babanın kararının kesin olduğunu bilsin.
ağlama-zırlamaya, bağırmaya müsamaha yok!
çocuk=ağlama. bu bir evrensel yasa. çocuk ağlar çünkü çocuk seninle 25 yaşındaki adam gibi tartışamaz. çocuğun hem savunma mekanizması, hem saldırı mekanizması, hem tartışma yolu, hem tepkilerini belli etme şekli ağlama-zırlama ve bağırmadır. o bunu yapacak ve sen de eşşek gibi çekeceksin. aman sussun diye eline tablet vermek, oyuncak almak, dondurma almak, ağzına çikolata tıkmak yok. avm'de, misafirlikte, orda-burda ağladı/taşkınlık yaptı; "hadi gdiyoruz eve" diyeceksin ve eve döneceksin. evde sakinledikten sonra da yaptığı davranışın hatalı olduğunu ona tatlı dille izah edeceksin. merak etme en fazla 5'inci denemede öğrenirler. ama yine ağlar-bağırır. gel gel yazdım aşağıdaki maddede...
anne-baba tepkileri aynı olacak
çocuklar dener. fiziksel acı hissettikleri şeyler haricinde aynı şeyi olumsuz sonuçlarını gördükleri halde denemeye devam ederler. o avm'de yine ağlayacak, yine huysuzlanacak ve sen hanımın, kocanın dediğinin aksini söylemeyeceksin. o elektronikçi dükkanını gezip boktan telefonlara bakacaksın diye hanımın sırtına bebeyi ağlarken yüklemeyeceksin sayın aile babası ve sen ailenin annesi, birkaç ruj alıcam diye sen gratis'e giderken ufaklığı babayla birlikte oyuncakçıya sokup ağlaması dinsin diye o legoyu aldırtmayacaksın. anne-baba eşgüdüm içinde aynı olumsuz davranışa aynı tepkiyi verecek.
yemek yemiyor, su içmiyor tablet verdim eline
yemezse yemez, içmezse içmez. meraklanma o çorbayı o anda içmedi diye açlıktan ölmüyor. her çocuk genlerinde gizlenmiş olan hayatta kalma mekanizması ile doğuyor ve o anda yemek yemezse belki 1 belki 2 öğün atlar ama 3'üncü öğünde afedersiniz seveeee seve o yemek masasına oturur. çünkü hayatta kalma içgüdüsü ona yemek yemesini baskılamaktadır ve o anda gözü ne tablet görür ne telefon. evet şimdi dayayın pırasaları, fasülyeleri, köfteleri.
kural kural kural
evde kurallar olacak ve hem anne hem baba hem de çocuk o kurallara uyacak. mesela saat 9'da yatılacak mı o baba çocuğu anneye postalayıp siktirip gidip o tv karşısında sikik lig maçına bakmayacak. meraklanma amk sabaha kadar tekrarı dönüyor o maçın sonra bakarsın, her ışık kapanacak ve sen de çocuk gibi yatacaksın kendi yatağına. meraklanma mutlu çocuk, huzurlu çocuk sağlık sorunu yoksa en fazla 30 dk içinde dalar gider sen de kalkar nabarsan yaparsın.
çocukla ilgilenin
çocukla konuşun, arada fırça atın, arada tutun evirip çevirin. yanaklarından öpün, kafasını ısırın, koklayın evlatlarınızı. bebekken bokunu temizleyin, bırakın üzerinize işesin. biraz büyüsün saçını ilk siz kesin, ayak parmaklarını ısırın, o sizi ısırsın...temas edin evladınıza, onu sevdiğinizi gösterin. ve en önemlisi sevginizi ona doğrudan söyleyin. çocuk sizin yansımanız ve sizden aldığını size yansıtacak. kuralları, disiplini, sevgiyi, saygıyı sizden öğrenecek. eğer siz elinize alıp bir telefon tablet köşelere çekiliyor veya bir yerde yemek yerken çocuğunuzla şakalaşmak/konuşmak/goy goy yapmak yerine kafaları gömerseniz telefona o çocuk da onu yapmak ister.
yasak yok kontrollü kullanım var
asla asla asla elektronik cihaz yasaklamayın. bilakis ortada bırakın ve sizin kontrolünüzde kullanmasına izin verin. bazen kendisini dünyaya kapatacak ve tablete odaklanacak ama 1 saat sonra "hadi bakalım" deyip elinden alacaksınız ve birlikte veya kendi başına yapmaktan hoşlandığı bir aktiviteye yönlendireceksiniz. resim yapmak olur, ailece tombala oynamak olur, lego yapmak olur çocuk kuralların olduğu bir evde kurala uymaya alıştığından o tableti bırakacak ve sizin dediğinizi yapacak.
evdeki elektronikleri sayıyorum; tv + 2 x dizüstü + 1 dual monitör gaming masaüstü + 2 x akıllı telefon + ps3
minik eşkıyamız 5.5 yaşında. 0 yaşından beri yukarıdaki elektronikler çeşitli kombinasyonlarda önünde duruyordu. tv'ye düştüğü anlar oldu (baby tv, disney channel, trt çocuk vs) farklı metodlarla dengeledik, bir ara laptoplara dadanır gibi oldu ama kendisi sevmedi bıraktı. bu aralar favorisi masaüstünde ben oyun oynarken yan monitörden youtube'daki ingilizce çizgi filmler, lego yapım videoları, domuz peppa, pocoyo veya bazı türkçe hikaye kanalları. aşırıya kaçmıyor, çoğu zaman legosunu, ufak arabalarını alıp masada yanımdayken video açtırıyor ama videoya bakmıyor ya da ara ara göz atıyor aynı anda legosuna konsantre oluyor söküp takıyor, arabalarını yarıştırıyor veya ben tam oyunun en cavcavlı yerindeyken klavyeye basıp bana pislik yapıp ben "laaaan oğlum basmaaaa" derken kahkalarla gülüyor. zaten yaklaşık 1 saatlik youtube serüveni sonucu kendiliğinden kalkıyor. akşama yine izlemek isterse o günlük kotasını doldurduğunu söylüyoruz, usulen birazcık mızmızlanıyor sonra oyununa dönüyor.
çocuğunuzu ne rehberlikçiler ne psikologlar ne de başka birisi yetiştirebilir
onu siz yetiştireceksiniz. çocuğunuzun karakterini iyi analiz edip adımlarınızı ona göre atacaksınız. her çocuğun bir kişiliği var ve o kişiliği ne ezecek ne de azdıracaksınız.
ama her şeyden önemlisi ananız babanız kaynananız kayınpederiniz veya halaoğlu amcakızı vs akraba istiyor diye çocuk yapmayacaksınız. yanınızdaki erkeği, kadını seviyorsanız ve bu sevginizi perçinlemek istiyorsanız öyle çocuk yapacaksınız. sevgi veremedikten sonra o çocuğu yapmanın, kendinizi istemediğiniz ama çok büyük olan bir sorumluluğun altına sokmayacaksınız.