Çoğu Kişinin Bir Konuda Halktan Daha İyi Olduğunu Düşünmesi: Ortalamanın Üstü Etkisi

Ortalamanın üstü etkisi nedir? Bir halkın çoğunun, bir konuda o halkın %90'ından daha iyi olduğunu düşünmesi anlamına gelen bu etkinin derin sonuçları oluyor.
Çoğu Kişinin Bir Konuda Halktan Daha İyi Olduğunu Düşünmesi: Ortalamanın Üstü Etkisi
iStock

Nedir?

bir topluluğun %95'inin herhangi bir konuda ortalamadan daha iyi olduğuna inanmasıdır bu.

Detaylandıralım

çeşitli sosyal etkenler sebebiyle "ortalamanın epey bir üstü" şeklinde de karşımıza çıkabilen ruh hali. bildiğim en güzel örnek at binme geleneğine sahip bir neslin bireylerinin araba kullanmak konusunda, -gerçekten çok kötü kullananlar ve samimi olanlar dışında- çok iyi bir araç sürücüsü olduklarını iddia etmesidir.

Bir örnek

geçenlerde bu duruma uygunluğumu sorgularken çekiciliğime on üzerinden bir not vermeye karar verdim. kendime verdiğim not üçtü. tabii ki belli belirsiz ilk tepkim "hahaha ortalamanın üstü etkisi bana sökmüyormuş" diye düşünerek ortalamanın üstü etkisini yenme konusunda ortalamanın üstünde olduğumu düşünmemdi. sonraki milisaniyelerde durumun saçmalığına uyanarak bu kibir kalıntısına güldüm.

sonra düşünmeye başladım. neden üçte karar kılmıştım? neden, hadi yanındaki sayılardan başlayalım, iki ya da dört değildi? neden üç?

sonuç: biri bana çekici misin diye sorduğunda cevabım hayır olur. bu nedenle aslında skalada 5-10 arasındaki sayıları çöpe atmış oluyoruz. geri kalan sayılar içerisinde karar vermek kalıyor geriye. burada karar verirken, bir ya da iki demiyorum, çünkü ne çirkin, ne aşırı obez insanlar var sonuçta. yani ben, çekici olmayanlar arasında ortalamanın üstündeyim yine. tabi, tabi; öyle olmalıyım.

işte böyle lanet bir şeydir.

Derinleşelim

zamanında bir psikolog "ruh sağlığı yerinde olan insanların en önemli ortak özelliklerinden birisi kendileri hakkındaki değerlendirmelerinin iyimser olmasıdır" demişti. bu açıdan yaklaşınca çok da normal görünüyor bana insanların önemli bir kısmının kendisinin birçok konuda ortalamanın üstünde olduğunu düşünmesi.

öyle olmasa yaşamak için ya da bir şeyleri öldürmek için çabalamanın ne anlamı var ki? misal ben "ortalamanın üstünde bir matematikçi" olma ihtimalime inanmasam (doğru ya da yanlış) neden çalışayım ki? benden anca sıradan bir matematikçi olur diye düşensem gider kadıköy'de bir dönerci açarım.

Final notu

biriciklik yanılsaması, kişilerin kendilerini farkında oldukları genellemelerden ayrı tutması durumunu ifade eder. mesela "insanlar aşık oldukları zaman, kimsenin kendileri kadar sevmediğine emindirler. acı çektiklerinde, hiç kimsenin bu kadar acı çekmediğine inanırlar. ve tükendiklerinde, suç hiçbir zaman gerçekte aranması gereken yerde aranmaz" (çiftlerde tükenmişlik). doğruluğunu kabul ettikleri şeylerin kendi hayatlarındaki etkilerini reddeder ve başkasını suçlarlar. sosyal medyadan örnek verelim; bu mecralarda yanlış bilgilerin mantar gibi çoğaldığını bilirler fakat kendileri de aldanıp bu yanlış bilgilerin taşıyıcısı oldukları zaman bir önceki kabullerinin etkisini reddederler ve bu haberlere doğru mu değil mi diye araştırmadan inananları suçlamaya devam ederler.