Dans Pistlerinin Gördüğü En Üzücü Parçalardan: Daft Punk Eseri Instant Crush'ın Anlattıkları
Şarkıyı önden verelim
Sözleri de şu şekilde
i didn't want to be the one to forget
i thought of everything i'd never regret
a little time with you is all that i get
that's all we need because it's all we can take
one thing i never see the same when your 'round
i don't believe in him - his lips on ground
i wanna take you to that place in the "roche"
but no one gives us any time anymore
he asks me once if i'd look in on his dog
you made an offer for it then you ran off
i got this picture of us kids in my head
and all i hear is the last thing that you said
i listened to your problems
now listen to mine'
i didn't want to anymore
and we will never be alone again
'cause it doesn't happen every day
kinda counted on you being a friend
can i give it up or give it away
now i thought about what i wanna say
but i never really know where to go
so i chained myself to a friend
'cause i know it unlocks like a door
some more again
it didn't matter what they wanted to see
he thought he saw someone that looked just like me
the summer memory that just never dies
we worked too long and hard to give it no time
he sees right through me it's so easy with lies
cracks in the road that i would try and disguise
he runs his scissor at the seem in the wall
he cannot break it down or else he would fall
1000 lonely stars, hiding in the cold
take it, i don't want to sing anymore
i listened to your problems
now listen to mine'
i didn't want to anymore
and we will never be alone again
'cause it doesn't happen every day
kinda counted on you being a friend
can i give it up or give it away
now i thought about what i wanna say
but i never really know where to go
so i chained myself to a friend
'cause i know it unlocks like a door
i don't understand, don't get upset, i'm not with you
we're swimming around, it's all i do,
when i'm with you
instant crush dans pistlerinin missing'den beri gördüğü en üzücü parça olabilir
3 arkadaşımız var, ikisi erkek biri kız. çocukluk arkadaşı hatta ("i got this picture of us kids in my head"). sonra efendim kızımız çocuklardan biriyle (erkek #1 diyelim) çıkıyor. arkadaşlık devam ediyor falan filan. sonra her şey yolunda giderken diğer çocuğumuz (erkek #2) kızımıza vuruluverir. birden bire, her şey birden bire olur. artık güneş batarken kızın yüzüne çok güzel bir şekilde mi vurmuştur, kız bir esprisine gülerken çok güzel mi görünmüştür, denizden çıkarken saçını çok mu güzel savurmuştur (insert random memory here), bir şeyler olmuştur işte. artık erkek #2'nin hissettiği şey dostluktan ötedir.
erkek #2 şansını dener, kız ile arasında bir şey de geçer, belki sadece konuşurlar, belki öpüşürler. çünkü aşkı bulmuşken şansını denememek günahtır ("cause it doesn't happen every day"), kız kendi arkadaşı da olduğu için şansını daha az korkarak dener ("kinda counted on you being a friend"). kız artık erkek #2 ile tek başına takılmamaya özen gösterir arkadaşlıkları için geri alınamaz bir şey yaşanmasın diye ("and we'll never be alone again" / "you made an offer for it, then you ran off"). kız onu fazla da dışlamadan bu işe bir son vermeye çalışır ("and all i hear is the last thing that you said" ).
erkek #2 ne yapacağını fazla bilemeden öyle kalıverir. bir yandan erkek #1'in kızı pek de hak etmediğini düşünmektedir ("one thing i never see the same when you're 'round" / "i don’t believe in him"); sonuçta erkek #1 ve #2 de çocukluk arkadaşıdır ve birbirlerini iyi tanımaktadır. kız onun sırdaşı olmuştur artık bir nevi, ama o kızınki olmak, dertlerini dinlemek istememektedir çünkü onların birlikte olmasını artık pek de rahat kaldıramaz - ki düz 'iyi arkadaşlık' da onu tatmin edecek bir şey değildir belki de bundan sonra ("'i listened to your problems, now listen to mine' / i didn't want to anymore").
sonuçta aşıktır en nihayetinde. ancak şansını yine zorlarsa ve kız yine istemezse bu sefer bu üçlü arkadaşlık da bozulur ve kızı belki de hiç göremez bir daha. ne yapacağını bilemez, sessiz kalır, mevcut durumu devam ettirir, ikisiyle de arkadaşlığını bozmaz ("now i thought about what i wanna say / but i never really know where to go / so i chained myself to a friend / cause i know it unlocks like a door").
ancak takdir edersiniz ki erkek #2 mutsuzdur, çok mutsuzdur. yapacak bir şey de yoktur. ki şarkının en acıklı yeri de burasıdır belki de, gece dışarıda soğukta yıldızlar altında yürürken "öff bu ne böyle ya" duygusuna kapılır, üzüntüden, çaresizlikten hikayeyi anlatmayı bile bırakır :( - ("a thousand lonely stars / hiding in the cold / take it, i don't want to sing it anymore").
erkek #2 kırılır, ama hiçbir şey kimsenin kontrolünde değildir sonuçta. kıza der ki ne yapayım, kızma bana, ben sana kızmadım ("don't get upset, i'm not with you"), hayat, kafalar karışık, debeleniyoruz falan filan...