Deniz Kuvvetlerinin Gücü ve İşleyişi Hakkında Bilmeniz Gereken Şeyler

Ülkelerin siyasi güçlerinin önemli bir parçası olan deniz gücü hakkında, II. Dünya Savaşını merkeze alan genel bir görüş bildirisi.
Deniz Kuvvetlerinin Gücü ve İşleyişi Hakkında Bilmeniz Gereken Şeyler
iStock

hazar haricindeki bütün denizler kesintisiz bir su yolu şeklinde dünyanın yüzde yetmişini oluşturur. hazar'a kıyısı olanlarla birlikte, ülkelerin yüzde doksanının en az bir denize çıkışı vardır. tarih boyunca denizleri kullanabilen ve kontrol edebilen ülkeler daima büyük ekonomik, politik ve askeri avantajlar elde etmişler ve büyük mücadelelerin çoğunluğundan galip çıkmışlardır. istisnalar tabii ki vardır ama uzun vadede deniz hâkimiyeti etkisini gösterir. iki deniz gücü arasındaki mücadelelerde ise sonuç kaynaklar, teknoloji, liderlik ve denizcilik geleneğinin toplam bileşimi tarafından tayin edilir. deniz taktikleri değişkendir ama deniz stratejisinin değişmez amacı denizleri mümkün olan en az kısıtlamayla kullanabilmek ve karşı tarafın denizleri kullanmasını engellemektir. denizleri kullanabilmek, kaynakları denetlemek ve istenilen yere güç sevk ederek karalardaki olayları etkileyebilmek anlamlarını taşır.

karada olduğu gibi, denizlerin de coğrafi yapısı deniz harekâtını etkiler

kıyıların yapısı, girinti ve çıkıntılar, körfez ve fiyortlar, sığlıklar, adalar ve kayalıklar, limanlar ve boğazların yapısı, akıntılar, hatta ısı ve tuzluluk oranları bile hesaba alınmalıdır. keza coğrafi yapı ile denizde çok önemli olan meteorolojik durumlar arasında da ilişki vardır. gemilerin sığınabileceği ve ikmal alacağı koylar, denizaltıların faaliyetine uygun olmayan sığlıklar veya denizaltıların tespitini zorlaştıran deniz tabakaları, buz tabakaları, geçişi zorlaştıran boğazlar vs. gibi faktörler sayılabilir. ileri teknoloji coğrafyanın dezavantajlarını azaltır ama ortadan kaldıramaz. diğer taraftan ileri teknoloji denizlerde , karadan daha büyük avantaj sağlar. zayıf olan taraf karada coğrafyadan daha büyük ölçüde istifade edebilir , ama bunu denizde çok kısıtlı bir şekilde yapabilir. yakın tarihte zayıf olan deniz güçlerinin daha çok denizaltı ve küçük hızlı teknelerle torpil ve füze hücumları yaptığı , geçitleri mayınlayarak karşı tarafı kısıtlamaya çalıştığı , hatta coğrafi koşullar uygun olduğu zaman kıyı bataryalarını yerleştirdiği görülür. bir örnek verecek olursak, çanakkale savaşları sırasında müttefik donanmalarına karşı bunların hepsi kullanılmıştır. bazen de balkan savaşında hamidiye’nin yaptığı gibi akıncı gemileri denize açılmıştır. ya da birinci dünya savaşında emden kruvazörü , ikinci dünya savaşında tirpitz örnek verilebilir. 


öncelikle şunu söyleyelim ki, deniz gücü ve denizcilik geleneği kısa sürede oluşturulabilecek bir şey değildir

öncelikle bir sivil denizcilik geleneği gereklidir. bunun yanı sıra belli bir üretim ve bakım kapasitesi, gerekli personeli yetiştirmek için subay ve astsubay okulları , tersaneler , limanlar , depolar , istasyonlar, fenerler, kalibrasyon tesisleri , atölyeler , haberleşme ağı , yardımcı gemiler ve üslerden oldukça geniş bir altyapı gerekir. donanma ancak bunlarla birlikte gerçek bir güç halini alır. ha tabii donanma , denizcilik geleneği olmayıp , bunu durumun aciliyetinden dolayı çabucak yaratmaya çalışan ulusların elinde patlamamış mıdır ? evet. birinci dünya savaşında alman imparatorluğu , soğuk savaşta sovyetler birliği ve zaman zaman osmanlı imparatorluğu.

bir ülkenin deniz gücü haline gelmesi için nesiller gerekir

misal i. pyotr (deli petro veya büyük petro) rus donanmasını kurmuş , hollanda örnek alınarak tersaneler açmış , ingiltere’den amiraller getirmiş ve baltık denizi’nde isveç ve karadeniz’de osmanlı imparatorluğuna karşı başarılar kazanmıştı. ancak bütün bunlara rağmen denizci bir ulus olmayan ruslar, 1905’de tsushima muharebesinde , amiral togo heihachiro’nun karşısında çok ağır bir yenilgi almış ve neredeyse hiç varlık gösterememişlerdi. aynı tarihte almanya da savaşı dünya denizlerine taşımak amacıyla muazzam bir donanma inşasına girişmiş , ama ingilizler asıl alman donanmasını kiel’e hapsetmişti. almanlar birkaç istisna haricinde denizaltı harekatları dışında bir varlık gösterememişlerdi. 16.yüzyıldan itibaren dünyanın iki büyük denizci devleti , ingiltere ve hollanda olmuş , onları ispanyollar, fransızlar ve portekizliler izlediyse de dünya denizleri için ingilizler ile birçok ulus savaşlara girmiş ve neredeyse hiçbiri başarılı olamamıştır. tabii ki amerikan donanmasına kadar. bilhassa fransa ingiltere’ye karşı bir sürü savaşa girişmiştir denizler için.

(bkz: trafalgar muharebesi)
(bkz: nil muharebesi)


ingiltere'nin büyük bir güç olması yolundaki ilk adımlardan biri ispanyol büyük armada'sının ingiltere'ye karşı 1588 seferinin başarısızlığıdır. ingiltere, ilk dünya savaşı sayılması gereken yedi yıl savaşları (1756-63) sırasında fransızları hindistan ve kanada'dan çıkartarak gerçek bir imparatorluk haline geldi. 1805 yılında nelson'un trafalgar'da fransız filosunu yenmesi napolon'un yenilgisinin başlangıcı oldu. bundan sonra yüz yıl boyunca ingiltere dünya denizlerinin tartışmasız hâkimiydi. ingiliz planlamacıları bu dönemde kendilerinden sonra gelen iki filoyu birden yenebilecek bir donanmayı idame ettirdiler. 1906 yılında ingiltere yepyeni bir gemi modeli olan dreadnought'u denize indirdi (tsushima muharebesitüm dünya donanmalarına örnek teşkil etmişti zira). bu on adet 12 inçlik topu ve 21 mil sürat yapabilen buhar türbinleriyle kendisinden sonra gelen birinci sınıf zırhlıların iki veya üçüne eşit sayılan bir gemiydi. o sırada ingiltere ile donanma yarışına girmiş olan almanlar da ilk telaşı atlattıktan sonra benzer projeler geliştirdiler. ingilizler aniden bütün eski gemilerin, dolayısıyla kendi donanmalarının da değerini düşürmüşlerdi. bu kez onlar bir donanma paniği yaşadılar ve hızla dretnot yapımına giriştiler. 1912 yılının sonuna gelindiğinde 22 ingiliz dretnotuna karşı almanlar 13 dretnotu hizmete almışlardı. artık ingiltere, kendinden sonra gelen iki filodan %10 fazla gemi bulundurma standardını yitirmiş, olay almanya'ya karşı üstünlük meselesine gelip dayanmıştı.

bu sırada abd donanması da alman donanmasına yakın bir güce erişmiş bulunuyordu

artık kabına sığamayan bu yeni güç , emperyalist tasavvurları için güçlü bir donanma inşa etmiş ve 1898 savaşında küba ve filipinler'de ispanyolları yenerek dünya gücü olma yolunda ilk büyük adımını atmıştı. güçlü donanmalar, trafalgar ve tsushima geleneğine bağlı olarak hasım donanmanın ana filosunu imha amacını taşıyorlardı. daha zayıf güçler ise ana filolarını düşman donanmasına karşı çıkarmaya cesaret edememekle birlikte, bu filoları elde tutarak , (fleet in being) karşı tarafı devamlı bir tehdit altında tutmuşlardır. buna en iyi örnek birinci dünya savaşındaki alman donanmasıdır. almanlar atlantik'e çıkmadı ama ingiltere bu ihtimale karşı sürekli olarak dev bir anavatan filosunu hazır bulundurmanın çok ağır mali külfetini taşıdı. alman donanması sadece 1917 yılında bir kez toplu çıkış yaptı ve ıngilizlerin jutland, almanların skaggerak adı verdikleri deniz muharebesi gerçekleşti. daha kaliteli olan alman gemileri hasımlarına biraz daha fazla zarar verdiler ama sonuçta kraliyet donanması onları açık denize çıkarmadığı için stratejik zafer ingiltere'de kaldı. birinci ve ikinci dünya savaşları sırasında ingiltere deniz üstünlüğünü kullanarak kıtanın her yerine kuvvet sevk etmenin yanı sıra almanya'ya karşı etkili bir abluka uyguiadı. savaş uzadıkça almanya ekono-misi ve insanlarıyla birlikte giderek güçten düştü, öyle ki, 1918'de savaştan hemen sonra çıkan grip salgını, yıllardır yarı aç yaşayan almanya'da yüz binlerce ölüme neden oldu. almanya'nın buna karşı giriştiği denizaltı savaşı ise birinci dünya savaşında abd'nin müttefiklerin safında savaşa girmesini hızlandırarak almanya aleyhine bir sonuç verdi. 

Alman deniz kuvvetleri üniforma ve amblemleri (1943)

ikinci dünya savaşının ilk yarısında ise denizaltı savaşı ingiltere'yi çok zor duruma düşürdü

ama abd yardımıyla savaşa devam eden ingiltere, 1942'nin ilk yarısından sonra atlantik savaşını kazanmaya başladı. aynı tarihte abd donanmasıda pasifik'te japon donanmasına büyük darbeler indirmeye başladı. birinci ve ikinci dünya savaşının önemli amfibik operasyonları ise almanya'nın yenilmesinde önemli bir pay sahibidir, şöyle ki: müttefikler deniz hâkimiyetlerini tehdit eden alman ve ıtalyan donanmalarını etkisiz hale getir-dikten sonra kıtanın her tarafına çıkarma yapabilecekleri için hitler, yunanistan'dan norveç'e kadar çok geniş bölgelerde işgal için gerekli olandan daha fazla güç bulundurmak zorunda kaldı. her yerde güçlü olamayacağı için dağılan alman kuvvetleri de daha kolay yenilgiye uğratıldı. burada deniz gücünün kara savaşları üzerinde de belirleyici etki yaptığı görülür.

ikinci dünya savaşında ise üç büyük deniz cephesi bulunuyordu

birincisi kuzey denizi ve karayipler'i de kapsayacak şekilde atlantik cephesi; ıkincisi akdeniz, üçüncüsü de hint okyanusu ile birlikte pasifik cephesiydi. almanlar atlantik cephesinde denizaltıların dışında güçlü akıncı gemileri (raider) gönderdiler. akıncıların ilk grubu cep zırhlıları da denilen muharebe kruvazörü kategorisinde güçlü gemilerdi. bunlardan graf spee arjantin'de sığındığı limanda sıkıştırılınca kendisini batırdı. admiral scheer daha başarılı oldu ve 1940-41 kışında 99 bin ton gemi batırdı. kuzey atlantik konvoylarını vurmak için açılan bismarck zırhlısı ise hms hood’un amına koyduktan sonra büyük bir takip nihayetinde batırıldı.

aralarında 115.000 ton gemi batıran cep zırhlıları scharnhorst ve gnisenauise brest'e sığındıktan sonra manş kanalı'ndan kuzeye kaçarken yaralandılar. scharnhorst daha sonra kuzey denizi'nde murmansk'a giden bir konvoya saldırırken batırıldı. bismarck'ın kardeş gemisi olan tirpitz ingilizler için büyük bir baş ağrısı olmaya devam etti, çünkü onun denize açılma ihtimaline karşı, başka yerlerde çok ihtiyaç duydukları gemileri kuzeyde tutmak zorunda kalıyorlardı. sonuçta cep denizaltıları ve bombardıman uçaklarıyla bu gemiyi de norveç fiyortlarında batırmayı başardılar.

almanların ikinci grup akıncıları ise çok ağır silahlandırılmış ticaret gemileriydi. bunlar açık denizlerde yıllarca dolaşabilecek şekilde donatılmıştı. bunlar arasında atlantis gemisi 21 ay denizlerde kalarak 22 gemi batırmıştı. diğerleriyle birlikte akıncılar 177 gemi batırdılar ki bu, denizaltıların batırdığı 3000 gemi yanında çok az kalıyordu. ne var ki akıncıları kovalamak için dünya denizlerine dağılan kruvazörler müttefikler için büyük bir yük oluşturdu.

amerikalılar ile ingilizler savaş boyunca yapılmış 1143 alman denizaltısının 782'sini batırmayı başardılar. savaşın sonunda 156'sı teslim olurken 221 tanesi de kendini batırdı. (rakamların toplamı vermemesi savaştan önce yapılmış gemiler ile diğer nedenlerle hizmet dışına alınanlardan kaynaklıdır.) en başarılı üç denizaltı komutanı prien, kretschmer ve schepke 1941 mart'ında batırılıncaya kadar sırasıyla 28,44 ve 39 gemiyi denizin dibine göndermişlerdi. denizaltıcılık pilotluk gibi en tehlikeli mesleklerdendi. 40 bin alman bahriyeliden yaklaşık 28 bini hayatını kaybetmişti.

İngiliz Kruvazör HMS Hood

denizaltılar ve akıncılar, daha zayıf olan donanmanın denizlerdeki vur kaç taktiğiydi

torpil botları da aynı amaçla yapıldılar ama bunların hem menzilleri kısaydı, hem de genellikle destroyerlere yem oluyorlardı. ikinci dünya savaşında özellikle baltık, manş kıyıları ve ege'de daha fazla kullanıldılar. ayrıca mihver kuvvetlerinin torpidobotları akdeniz'in büyük bölümlerinde hava kuvvetlerinin şemsiyesinden yararlanabiliyorlardı ve bu faktör, deniz savaşlarını ebediyen değiştirmiş olan uçak gemilerine sahip olmayan bu ülkeler için daha önemliydi. güçlü donanmalar ise denizaltıların yanı sıra torpil botlarından da çok sayıda yaptılar ve avrupa kıyılarının yanı sıra pasifik'te yaygın olarak kullanıldılar. ne var ki bunların etkileri çpk sınırlıydı ve daha çok keşif, irtibat ve komando harekatı gibi işlerde kullanıldılar.

akdeniz harekat alanında italyan donanmasının amacı ingilizlerin akdeniz'i kullanmasını önlemek ve kendilerinin kuzey afrika ile irtibatlarını kesintisiz sürdürmekti. ingilizler ise italyanların (sonra almanların) kuzey afrika ile irtibatlarını kesmek ve akdeniz'i rahatça kullanmak istiyorlardı. bu nedenle akdeniz çok yoğun bir deniz harekatına sahne oldu. ingilizler cebelitarık ve iskenderiye'yi ellerinde tuttular ve italyan filosunu büyük ölçüde etkisiz kıldılar. illustrious uçak gemisinden kalkan ingiliz uçakları otranto deniz üssüne yaptıkları baskın (kasım 1940) japonların pearl harbor'a yapacakları baskın için örnek teşkil etti. buna karşın mihver güçleri uçak ve denizaltılarla çok sayıda ingiliz gemisi batırdılar. akdeniz'de mihver güçlerinin libya'ya nakliyat yolu üzerinde bir diken gibi duran malta'daki ingiliz üssü son derece ağır hava bombardımanına rağmen dayandı ve büyük fedakarlıklarla ikmal edildi. bunun mükafatı da kuzey afrika'daki alman ve italyan birliklerinin büyük ikmal sıkıntısına sokularak yenilgiye uğratılmaları oldu.

pasifik deniz savaşları ise daha çok uçak gemileri etrafında cereyan etti

japonlar pearl harbor da hedefte ısrar etmemenin cezasını çok ağır ödediler. baskın sırasında denizde oldukları için kurtulan amerikan uçak gemileri 5-7 mayıs 1942 tarihinde mercan denizi muharebelerinde japonların avustralya yönündeki ilerleyişlerini durdurdu. bu, iki filonun birbirlerini hiç görmeden sadece uçaklarla savaştıkları ilk deniz muharebesiydi. 4-6 haziran 1942'de ise amerikan uçak gemileri midway'de japonların dört uçak gemisini batırdı. bundan sonra amerikalılar 1944 sonuna kadar bir kısmı filo, bir kısmı da refakat tipinde toplam 90 uçak gemisini denize indirerek çok büyük bir üstünlük kurdular ve japonları art arda yenilgiye uğrattılar.

bu savaşalar büyük zırhlılar döneminin sona erdiğini ilan ediyordu. uçaklar her zaman gemileri batırabiliyordu. ayrıca japonlar büyük zırhlılara aşırı yatırım yaparken destroyer filolarını ihmal etmişlerdi. bu nedenle amerikan uçakları yamato gibi süper zırhlıları batırırken, amerikan denizaltıları da japonların petrol tankerlerini havaya uçurdular. savaşın sonunda japonların elinde o kadar az petrol kalmıştı ki, gemileri denize bile açılamıyordu. amerikan ve ingiliz zırhlıları ise amfibik harekatlarda kıyı bombardımanı yaparak birçok durumda çok faydalı oldular ama bu onların inşa amacı değildi. gene de ikinci dünya savaşında büyük gemiler arasında bir dizi muharebe oldu ama o tarihten beri hiçbir zırhlı inşa edilmedi. elde kalan iowa sınıfı gemilerin birkaçı modernize edilerek 1990'lara kadar kıyı bombardımanında kullanıldı ama günümüzde bu kategori tamamen tarihe karışmış bulunmaktadır.

ikinci dünya savaşında deniz hakimiyetinin en önemli unsurları havacılığın yanı sıra istihbarat ve elektronik savaş oldu.o dönemde denizler uydulardan izlenemediği için hava keşfi, radar ve telsiz dinlemesiyle tespit son derece önem kazanmıştı. amerikalılar midway muharebesini japon şifrelerini çözmeleri sayesinde kazanmış ve japon deniz havacılığının belini kırmışlardı. atlantik savaşında ise almanların tespit edemediği çok kısa dalgalı radarlarla yüzeye çıkan denizaltıları bulup batırmışlardı.

II. Dünya Savaşı sırasında ABD'nin Avrupa deniz akınını gösteren bir harita (1944).

ikinci dünya savaşı sona erdikten sonra elektronik savaş giderek daha önemli hale geldi

bugün gemilerin elektronik savaş donanımları, uçaksavar kruvazörü/destroyeri gibi bazı kategorilerde toplam maliyetin yarısını aşmaktadır. bunlar daha uzaktan tespit/istihbarat ve muharebe/karıştırma olanağı sağlamaktadır. gemiler artık yüzlerce kilometre mesafeden füzelerle savaşmakta, bu nedenle uzaktan tespit ve füzesavar önleme kapasitesi hayati önem taşımaktadır. denizaltılar da gemi savar füze atabildiği için deniz muharebeleri son derece karmaşık bir elektronik mücadele haline gelmiştir. gemiler öncelikle birbirleriyle muharebe etmek için tasarlandığından uçak gemilerinin hava filoları haricinde günümüzde hiçbir donanmanın ciddi bir kıyı bombardıman kapasitesi kalmamıştır. füzelerle seçilmiş hedefleri vurabilirler ama gemi topçuluğu artık oldukça sınırlıdır. bu nedenle kıyı bombardımanı kapasitesi artırılmış ve kıyılardan gelebilecek tehditlere karşı donatılmış gemilerin tasarımına başlamıştır dünya bahriyeleri.

günümüzde amerikan donanmasının ana kuvveti her biri yaklaşık 90 kadar uçak taşıyan 11 uçak gemisi etrafında örgütlenmiş görev gücünden (task force) oluşmaktadır. bunlar çıkarma gemilerini ve deniz piyadelerini istenilen yerde kullanılmak üzere destekleyecek bir doktrine sahiptir. pasifik, atlantik, akdeniz, körfez ve hint okyanusu'nda sürekli olarak bir veya birkaç görev gücü bulunmaktadır (3 ağustos 2019 itibariyle en fazla pasifik'te.) ve uçak gemileri nükleer güçle çalıştıkları için yıllarca açık denizde kalabilmektedir. teknolojik olarak bunlarla başa çıkabilecek bir başka güç henüz ufukta yoktur. bununla beraber bir savaş halinde rusya ve çin'in füze, torpil ve mayın dalgalarıyla bu gemileri etkisizleştirmeyi planladıkları şeklinde bilgiler de vardır. diğer yandan bu ülkelerin hepsinin nükleer füze taşıyan denizaltıları bulunmaktadır. bunlar stratejik caydırıcılık için elde tutulmaktadır.

ingiltere ve fransa gibi eski deniz güçleri de en azından asgari bir caydırıcılık sağlayacak ve deniz yollarını açık tutacak kadar gemi bulundurmaya çalışmaktadırlar. ispanya, hindistan ve japonya gibi açık denizlerde çıkarı olan ülkeleri takiben arjantin, brezilya, almanya ve italya yakın sulardaki çıkarlarını koruyacak kadar gemiyi filolarında tutmaya çalışıyorlar. türkiye'nin hedefi ise orta vadede bu kategoriye yakın bir güç bulundurmak ve doğu akdeniz'de (ege dahil) çıkar alanlarını koruyarak muhtemel hasım güçleri kısıtlayabilecek kapasiteye ulaşmak şeklinde özetlenebilir. deniz güçlerinin en üst kategorisinde açık denizlerde harekat kabiliyeti olan ve bunu uçak gemileriyle pekiştirmiş olan ülkeler yer alır (blue-water navy). türkiye'nin yer aldığı ikinci kategori (green-water navy), kıyılarını ve yakın deniz yollarını koruma olanaklarına sahip olan ve belli bir amfibik güç sevk edebilen ülkelerdir. üçüncü kategoride ise sınırlı bir kıyı koruma kapasitesini idame ettirebilen ülkeler gelir (brown-water navy)...

(bkz: us navy)
(bkz: türk deniz kuvvetleri)
(bkz: royal navy)
(bkz: uçak gemisi)
(bkz: amfibi harekatı)