Devlet Görevlilerinin Koluna Girilmesini İfade Eden Saray Protokolü: Bagalgiri
farsçada bağal koltuk demekken, gir ise tutan demek. böylece bagalgirî; koltuğa girmek, koltuk tutmak anlamına geliyor. bu işi yapana, yani koltuk tutana/koltuğa girene ise bagalgîr adı veriliyor.
bu sözlük anlamları dışında bagalgirî; osmanlı'da, iran'da, hindistan'da uygulanan bir saray protokolü olup, törenler sırasında üst düzey devlet görevlilerinin koluna girilmesini ifade ediyor. bu kola girme adetinin, birinci murad'ın kosova savaşı sırasında sırp askeri miloş obiliç tarafından hançerlenmesi sonrasında bir güvenlik tedbiri olarak alındığı ya da padişahın önüde eğilmek istemeyenlerin ensesinden bastırılarak eğilmeye zorlanıp burunlarının sürtüldüğü bir aşağılama hareketi olduğu iddia edilse de osmanlı merasim kayıtlarında sadrazam, şeyhülislam gibi üst düzey devlet görevlilerinin, elçilerin ve hatta sultanın bizzat kendisinin koluna giren saray görevlilerinden bahsedildiğine bakıldığında bagalgirînin, yani kola girme adetinin güvenlik tedbirini ya da aşağılamayı aşan bir içeriğe sahip olduğu ortaya çıkıyor.
örneğin:
- bayramlaşma törenlerinde şeyhülislâm, padişah huzuruna çıkarken kapıcıbaşı ağalarının koluna girermiş.
- gemilerin denize indirilmesi törenlerinde tersâne-i âmire'ye gelen padişah sandaldan inerken, sağ koluna sadrazam, sol koluna ise şeyhülislam ya da silahdar efendi girer ve padişah atına binene kadar bu şekilde bagalgirî halinde yürüyüşe devam edilirmiş.
- hatta bazen padişah at üstündeyken bile koluna girildiği olmuş ki bunun muhtemelen tek örneği, zigetvar seferi için yola çıkan at üstündeki kanuni'nin koluna girebilecek kadar uzun olan iki metrelik boyuyla sokollu mehmet paşa olsa gerek.
- vefat eden padişahın cenazesini gördükten sonra tahta çıkma töreni (cülus) için hırka-i şerif dairesi'ne götürülen yeni padişahın bir koluna dârüssaâde ağası, diğer koluna ise silahdar ağa girermiş.
- elçilerin osmanlı padişahlarının huzuruna çıkışı sırasında elçinin iki koluna kapıcıbaşı girermiş.
- tüfengçibaşı arif efendi, üçüncü selim'in koluna ağaların nasıl girdiğini kendi tarihçesinde şöyle anlatıyor: "...dârüssaâde ağası ve hazinedâr ağa bagalgir olarak mâbeyn kapusu'ndan arz-ı cemâl-i şâhâne buyurduklarında..." (s.405)
- bir de teşrifat-ı naim efendi tarihinden bir örnek verelim: "dar üs-saadet üş-şerife ve bab üs-saadet il-aliyye ağaları bagal-gir olarak sahib-kırani reftâr ile ile canibeyni muamele-i selam-i şahaneleriyle lûtf ü ihsanlarına mazhar..." (s.73)
- 1828'de saray'da bir kabul törenine katılan charles macfarlane ise sadrazamın koltuğuna (armpits) girenleri şöyle tasvir etmiş: "the grand vizir, in his robes of state, and wearing the badge of his dignity, a curious shaped white cap, with a broad stripe of gold running across it diagonally, walked, or was rather carried into the room by two of his officers, who held him ' under the armpits [cübbesini kuşanıp asalet nişanını takan ve çaprazlamasına uzanan geniş bir altın şeritli ve tuhaf şekilli beyaz bir başlık giyen sadrazam yürüdü, daha doğrusu iki görevli tarafından koltuğuna girilerek odaya götürüldü] (s.200).
bu kola girme adeti osmanlı'dan cumhuriyet'e halen devam ediyor.
bkz. abdülhamid,
atatürk,
inönü,
ecevit...