Dilimizin Ucuna Gelen Ama Hatırlayamadığımız Anlarda Beyinde Ne Oluyor?

dil ucunda durumu, kişinin uzun süreli hafızada var olduğundan emin olduğu ve geri kazanmanın eşiğinde olduğu bilgilere geçici olarak erişememesini ifade eder. daha basit bir şekilde şöyle anlatacak olursak unutulmuş bir ismi veya başka bir şeyi hatırlamaya çalıştığımızı varsayalım. bu durumda bilincimizin durumu biraz tuhaftır.
bu şeyi hatırlamaya çalışırken, orada yani zihnimizde bir boşluk varmış gibi oluşur; ama bu boşluk sıradan bir boşluk değildir. yoğun bir şekilde aktif olan bir boşluktur. sanki orada ismin bir tür hayaleti varmış gibi değerlendirerek, bizi belirli bir yöne çeker fakat anlarımızda karıncalanmaya neden olur ve sonra özlenen terim, isim vhb. şey anlamını, belki ilk harfini, hecelerin sayısını, hatta benzer sesli başka kelimeleri hatırlarken istediğimiz kelimenin tam halinin fonotik formu yani sesi dizilimi dilimize ulaşmaz.
tam olarak beynimizde neler oluyor da bu olay bir fenomen olarak karşımıza çıkıyor. şimdi beynimiz bilgilerin depolandığı bir harddisk gibi düşünelim; arama çubuğuna bir kelime yazdığımızda beynimizdeki küçük adamlar ve bazı bölgeler bu bilgiyi arama duruma geçer. özelikler beynimizin sol temporal lob-wernicke alanı(anlam bilgisi işler), sol frontal lob- broca alanı (konuşma üretimi ve ses dizilimi işler), ,anterior cingulate cortex(hata farkındalığı ve dikkat kontrolünü işler) prefrontal korteks (bilgiyi arama ve stratejik hatırlama çabasını işler) gibi bölümler çalışmalara başlar.
bir kelime hatırlayıp söyleyeceğimiz zaman; ilk önce anterior cingulate korteks ve prefrontal korteks devreye girer ve mevcut kelime yukarıda kısaca yazdığım gibi hatırlanma ve bir tür bilişsel kontrolden sorumlu alandan geçer. kelime tam olarak hatırlanmadığında bu bölge tamamlayıcı bir rol üstlenir. fakat kelime tam olarak düzgün bir şekilde bulunmadığından bu tamamla da sekteye uğrar hayalet gibi görünen bilgi sol temporal lob-wernicke alanı, ve sol frontal lob- broca alanı geldiğinde sese dönüşerek kelimeyi tamamlayamaz.
sanki bu bölgeler, zor bir problemle uğraşan meslektaşlar ya da kurbağa kermitle bay müzik gibi eksik kelimeyi bulmak için çabalarını birleştirir ve mevcut kelimeyi bulmaya çalışır. işte beynimizdeki bu hafıza sistemi birlikte çalışırken bazı parçalarının etkin olduğunu, ancak bazı parçaların ise eksik çalıştığı ya da aralarında bir koordinasyon sorunları yaşandığını göstermektedir.
bu durumu genellikle beynimizde bilgi için yeterli bir çağrışım ağı oluşmasından yani anlamdan sese giden bağlantılar yeterince güçlü değilse, hatırlama başarısız olur. yine hedef kelimeye yakın anlamda ya da sesteş başka kelimeler ön plana çıkabilir ve doğru kelimenin hatırlanmasını engelleyebilir.
ayrıca bu sinir bozucu deneyim yaşlandıkça daha sık hale gelmektedir. mevcut çalışmalar bize gösteriyor ki, beynin kelime hatırlamada rol oynayan kısımlarının zamanla körelmeye meyilli olduğunu anlaşılmıştır. son olarak birden fazla dil bilen bireylerde bu duruma sık rastlanmıştır.
yani kısacası dilin ucundaki ulaşılamaz bilgi, insan zihninin bilgiye sahip olma ile o bilgiye erişim arasında nasıl hassas bir denge kurduğunu gösteren önemli örneklerden biridir. bu durum, hafıza sistemimizin ne kadar karmaşık ama aynı zamanda ne kadar kırılgan olduğunu da gözler önüne serer. beynimiz anlamı bilir, hatta bilgiye ulaştığını hisseder; fakat küçük bir kopukluk, o bilgiyi dile dökmemizi engeller. bu yönüyle dilimin ucunda olayı, bilişsel nörobilim ve dil psikolojisi için hem sıradan hem de büyüleyici bir fenomendir.