Donald Trump'ın İkinci Döneminde İzleyeceği Tahmin Edilen Politikaların Özeti

Trump ne yapmaya çalışıyor? Trump'ın, yabancı basında genel olarak tahmin edilen yeni politikalarının özeti.
Donald Trump'ın İkinci Döneminde İzleyeceği Tahmin Edilen Politikaların Özeti

trump yeniden geldi, "şov devam etmeli" dedi ve sahne tekrar açıldı. bu kez daha sinirli, daha stratejik ve daha "america first" kafasında bir trump var karşımızda. ve evet, bu da doğal olarak dış politika için yeni bir oryantal roller coaster demek.

dw'nin (deutsche welle) yayınladığı kapsamlı bir analiz videosunun metni ve üç ana dış politika stratejisi üzerinden donald trump’ın muhtemel ikinci başkanlık döneminde izleyeceği yolu anlamaya çalışıyorum.

trump’ın paradigmalarını özetle şöyle açıklıyor

1. realizm: değerler değil, çıkarlar kardeşim

trump’ın dış politika aklı artık net: değerler, ilkeler, demokrasi falan hikâye. önemli olan: para, nüfuz, kazanç.

"ukrayna mı? tamam da ne kazanıyoruz?"

nato? bakkal defteri gibi: "kaç para verdin hacı bu sene?"

2. ters kissinger: rusya'yı çin'den koparırsam ne olur?

soğuk savaş zamanında kissinger’ın aklıyla nixon çin'le yakınlaşarak sovyetler’i yalnızlaştırmıştı. şimdi trump, bu hamlenin tersini yapmak istiyor: rusya’yı çin’den ayırmak.

yani mantık şu: “putin’i koparayım, çin’i yalnızlaştırayım, dünyayı yeniden şekillendireyim.”
ama bu kolay mı? değil. çünkü:

rusya artık çin’e ekonomik olarak bağımlı,

aralarında “amerikaya gıcık olmak” gibi sağlam bir bağ var,

ve putin trump’ı kısa vadeli, aldatılabilir bir megaloman olarak görüyor. putin bu, adamı sulu dereye götürür, sulu getirir.

3. nüfuz alanları

trump açık açık konuşuyor: "gücüm varsa, alırım!" "gücün varsa sen de al"

"grönland bizim olsun, panama kanalını da geri alalım, kanada zaten biziz."

bu kafa ne? 19. yüzyıl geri gelsin.

yani büyük güçler dünyayı aralarında bölüşsün, küçük ülkelere "size bu düştü" desin ve kimse gıkını çıkaramasın. üstelik bu model hem hindistan, türkiye gibi “orta güçteki” ülkeler için can sıkıcı, hem de bu ülkeler için model oldukça sorunlu.

ama tüm bu stratejiler trump’ın kendi icadı mı? hayır. dw bu stratejileri “trump’ın dış politika yaklaşımı” diye sunuyorsa da bunlar, amerikan siyasetinin uzun süredir içinde taşıdığı eğilimlerin artık makyajsız, filtresiz hale gelmiş versiyonları. maskesi düşmüş amerikan siyasetinin ta kendisi.

yani trump bu düzeni maskesiz, (bu kez de joker makyajıyla) oynuyor tek fark bu...

1. realizm – değerler yerine çıkarlar

demokratlar, demokrasi, insan hakları ve kurumsal değerler üzerinden dış politika yürütmeye daha çok vurgu yapıyor gibi görünüyorlardı.

ama: suudi arabistan’a silah satışı, gazze'de katliam yapan israil’e koşulsuz destek, ukrayna’ya milyarlarca dolarlık yardım, çin'le ekonomik savaş... bunlar hep çıkar temelli hamleler. fark var gibi görünse de özü aynı. sadece daha zarif ambalajla sunuluyordu hepsi bu. oysa o zarif ambalajın altında ukrayna, gazze, suriye kan gölüne dönüştü.

2. rusya-çin dengesinde ters kissinger yaklaşımı

bu strateji biden yönetiminde de vardı ama daha sistemli. biden yönetimi, çin’i stratejik rakip, rusya’yı doğrudan tehdit olarak görüyordu.

bu nedenle rusya’ya sert yaptırımlar, çin’e teknoloji ambargoları, hint-pasifik'te askeri ittifaklar (aukus, quad) kurma çabası vardı.

ancak biden, rusya ile çin’i bölmek gibi bir doğrudan hedefi dillendirmiyor.
trump gibi açık oynamıyor; daha çok ikisini aynı anda çevreleme stratejisi izliyordu. ukrayna savaşı ise bu stratejinin sahadaki sonucu gibi: rusya-almanya yakınlaşması (nord stream) kesildi, rusya çin’e askeri destek veremez hale gelirken ekonomisi de çin'e bağımlı hale geldi, suriye’deki varlığı zayıfladı; yani abd, çatışmayı doğrudan çıkarmasa da bir taşla üç kuş vurdu.

3. nüfuz alanları ve büyük güç rekabeti

bu konuda trump kaba saba ama çok daha açık sözlü, demokratlar ise daha kurumsal davranıyordu ama amaç aynı: dünyayı büyük güçler arası bir rekabet alanı gibi görmek. biden yönetimi, afrika, orta asya, güneydoğu asya gibi bölgelerde çin’in etkisini dengelemeye çalışıyordu. “demokrasi zirvesi” gibi etkinliklerle saf belirleme oyunu oynuyordu. "demokratik değerlere sahipsen seninleyim." söylemi aslında “taraf seç, bizden yana mısın, çin’den mi?” tarzında stratejik konumlanma talebinden başka bir şey değildi.

özet

demokratlar, trump’tan daha yumuşak, daha kurumsal ve daha değer odaklı bir dil kullanıyor olsa da stratejinin özünde, abd çıkarlarını önceleme, büyük güç rekabetini kazanma, küresel etkisini artırma hedefi her iki taraf için de geçerli.

trump bu oyunu joker gibi, kaba, plansız ve kural tanımaz oynuyor. biden ise batman gibi: kimi zaman takım elbiseyle diplomasi ile, kimi zamansa batman kostümü içinde yasayı kendi eline alarak, kurallı ama aynı sistemin içinde...

işte bu yüzden trump aslında “sistemi altüst eden biri” değil, sistemin içinden çıkan ama onun ikiyüzlülüğünü deşifre eden biri. bir joker. karşısındaki ise düzeni restore etmeye çalışan ama aynı sistemin alışkanlıklarından kopamayan bir batman. ama öyle bir çağdayız ki batman’in maskesini kaldırınca altından bir joker çıkıyor...

ilgili video