Dünya Üzerinde Artık Hiçbir Halk Tarafından Kullanılmayan Bazı Ölü Diller
Öncelikle Ölü Dil nedir?
ölü diller, zamanında bazı toplumların dili olmuş ama zaman içinde konuşanlarının başka dilleri konuşan toplumlar içinde asimile olmasıyla ya da bu dillerin zaman içinde başka dillere evrilmesiyle artık konuşulmayan dillerdir. asimilasyon sonucu yok olan dillere en iyi örnekler amerika kıtasının keşfiyle yerlerini ispanyolca ve ingilizceye terkeden, sayıları 5000'in üzerinde olduğu varsayılan amerikan yerli dilleridir. evrim için en bilinen yakın tarihten örnekse latincenin fransızca, italyanca, ispanyolca ve portekizceye evrimidir zira latince konuşan halklar asla asimile olmamış, sadece birbirlerinden izole kalmışlardır.
bir dilin tam olarak ne zaman öldüğü en az ne zaman doğduğu kadar muğlaktır. genelde bir dili konuşabilen son insanın ölümü ile dilin tamamıyla öldüğü kabul edilse de(geride konuşamayan ama konuşulsa ne dendiğini anlayabilen insanlar kalmış olabilir), dil iletişim için kullanılan bir araçtır ve iki kişi birbirleriyle bu dilde anlaşamıyorsa dil işlevsiz kalır; dolayısıyla bir dili konuşabilen son iki kişiden biri öldüğünde de dil ölmüş demek olabilir. kimi dilbilimciler ise, belli sayıda birey içererek bir toplum oluşturabilecek oluşumların konuşmadığı dilleri ölü sayarlar.
kimi diller eğer arkalarında yazılı metinler bırakmışlarsa, öldükten sonra da bir anlamda yaşamaya devam ederler. bu durumda en şanslı iki dilden biri latincedir, bir bilim dili olarak öğretilmeye ve kısmen kullanılmaya devam edilmektedir. öbür dil ise 20.yy'da neredeyse tekrar küllerinden doğdurulan ibranicedir. 20.yy öncesinde sadece ilahi metinlerde kullanılan bir dil olma özelliğinden hızla bir toplumun konuştuğu, sözcük dağarcığı toplumla gelişen yaşan bir dil haline dönüşmüştür. öte yandan yazılı belge bırakmadan yitmiş kimi dillerin durumu, kendilerinden binlerce yıl önce ölmüş -ama yazıya geçirilmiş- sümerce, hititçe gibi dillerden daha vahimdir, geri dönülmez şekilde insanlık tarihinden yok olmuşlardır.
dil ölümü ile ilgili çalışmalar ancak son yirmi-otuz yıl içinde elle tutulur veriler elde edilmesine imkan tanımıştır. eldelenen çarpıcı bulgulara göre eski zamanlarda da dil ölümlerine rastlansa da, en hızlı dil ölümü oranı günümüzde görülmektedir ve bu hız her geçen gün artmaktadır. bunun nedeni elbette şehirlere göç, gelişen teknolojiyle baskın dillerin ücra köşelere daha fazla ulaşması ve küreselleşmedir. öyle ki artık evrensel bir standart haline gelen ingilizcenin diğer tüm dünya dilleri üzerinde kesin hakimiyetini kuracağı ve üç diyalektli ingilizce (tri-english) dünyasına geçileceği senaryoları yazılmaktadır
(bkz: ingilizce/@iwillshowyouwhatitmeans)
dünya üzerinden yitip giden her dil dünya kültür mirası açısından önemli bir kayıptır zira dil, bir toplumun yaşayış biçimini, kültürünü, tecrübelerini vs. içinde barındırır ve bu kadar zenginlik uzun yılların birikimiyle sağlanmıştır, kaybı geri dönülemez hasarlara yol açar. bu amaçla 1984 yılında unesco tehlikedeki dilleri koruma amacıyla bir yardım programı başlatmıştır, en kötü olasılıkla en azından tehlikedeki dillerin belli ölçüde yazıya geçirilmesi amaçlanmıştır. öte yandan gelecekte, özellikle egemen olmayan toplumların dillerinin hızla yok olacağı öngörülmektedir.
Artık konuşulmayan bazı ölü diller
(bkz: hıtayca): hıtay veya kitan adı verilen bir topluluk tarafından konuşulmuş olan dilin erken moğolcayla bağlantılı olduğu düşünülmektedir. çin'de liao hanedanı döneminin ve karahitay devleti'nin resmi dili olmuştur.
(bkz: baktrice): bugün tacikistan ve afganistan'ın olduğu bölgelerde konuşulmuş, kuşan ve eftalit devletleri'nin resmi dili olmuş, son örnekleri 9. yüzyılda kalan iranî dil.
(bkz: toharca): bugün sincan'daki tarım havzası'nda yer alan bölgede bulunmuş milattan sonra 6-8. yüzyıllara tarihlendirilen belgelerle varlığı ortaya çıkmış, hint-avrupa dil ailesine mensup bir dil. uygurlar'ın bölgeye yerleştiği tarih olan 840'tan sonra dilin öldüğü düşünülmektedir.
(bkz: soğdça): bugün tacikistan ve özbekistan'ın bulunduğu bölgelerde milattan önce 100 ile milattan sonra 1000 yılları arasında konuşulmuş olan hint avrupa dil ailesine mensup iranî bir dil.
(bkz: hititçe): hint-avrupa dil ailesi'nin anadolu kolunda yer alan dil milattan önce 16. ve milattan önce 13. yüzyıllar arasında konuşulmuştur. luviler'in hitit devleti'ne son vermesinden sonra yerini luviceye bırakmıştır.
(bkz: luvice): hititçe gibi hint-avrupa dil ailesi'nin anadolu kolunda yer alan dil, milattan önce 2000 ve 1000'li yıllarda orta ve batı anadolu'da ve suriye'nin kuzeyinde konuşulan dillerden biridir. hitit devleti ortadan kalktıktan sonra aynı bölgede milattan önce 8. yüzyıla kadar konuşulmaya devam etmiştir. troyalıların konuştuğu dilin de luvice olduğu düşünülmektedir.
(bkz: hurrice): milattan önce 2300'de ortaya çıkıp milattan sonra 1000'de yok olan hurri topluluğunun kuzey mezopotamya'da konuştuğu dil. hurro-urartu dil ailesine mensup bu dilin kuzeydoğu kafkas dilleriyle benzerlikler gösterdiği saptanmıştır.
(bkz: urartu dili): milattan önce 9. ve 6. yüzyıllar arasında van gölü çevresinde konuşulmuş hurro-urartu dil ailesine mensup olan dil. hurrice ile ayrılığının milattan önce 2000'lere dayandığı tahmin edilmektedir.
(bkz: sümerce): milattan önce üç bin dolaylarında mezopotamya'da konuşulmuştur. tarihte bilinen ilk yazılı eserlerin dili olma özelliğine sahiptir. izole diller kategorisindedir. (yani başka hiçbir dille bağlantısı olmayan dil) milattan önce 3350 ile milattan önce 2000-1800 arasında konuşulmuş ve bu tarihten milattan sonra 100 civarına kadar klasik dil olarak kullanılmaya devam etmiştir.
(bkz: akadça): afro-asya ana grubunun içerisinde yer alan sami dil ailesinin doğu kolunda yer alır. milattan önce 29. ve milattan önce 8. yüzyıllar arasında konuşulmuş olan bu antik mezopotamya dili bronz ve demir çağlarında ortadoğu ve mısır'ın (bkz: lingua franca)sı durumundadır. bilinen ilk sami dili olan akadça sümer yazısıyla yazılmıştır. (sümerce ve akadça arasında köken olarak bağlantı yoktur.) sümer alfabesiyle yazılmış metinlerde akadça bazı isimlere ilk kez milattan önce 29. yüzyılda rastlanmış, yaklaşık olarak milattan önce 2500'den sonra ise bu yazılarda tamamen akadça kullanılmaya başlanmıştır. milattan önce 2. bin yılla birlikte bu dil asurca ve babilce olmak üzere iki kola ayrılmıştır. bu devletlerin hüküm sürdüğü dönemlerde geniş bir kullanım alanı oluşan akadça milattan önce 8. yüzyıldan itibaren yerini aramice'ye bırakmaya başlamıştır. (aramice, arapça ve ibranice gibi sami dillerinin merkez grubundandır.) bilinen son akadça belge milattan sonra 1. yüzyıla aittir. günümüz süryanicesinde bazı akadça'dan alıntı kelime ve ifadeler hala kullanılmaktadır.
(bkz: elamca): bu dil günümüzde iran'a ait olan topraklarda milattan önce 2500 ile milattan önce 550 arasında en yaygın konuşulan dil olmuştur. bu dilde yazılmış olan son belge büyük iskender'in bölgeye egemen olduğu dönemde yazılmıştır. eklemeli bir dil olan elamca'nın diğer dillerle açıkça işaret edilebilecek bir akrabalığı yoktur, bu yüzden izole diller kategorisine girer.
(bkz: fenikece): bugünkü israil ve lübnan'da, suriye kıyı bölgesinde, kıbrıs'ın bir bölümünde konuşulmuş olan dil, afro asya dil ailesinin sami bölümünün kenan kolunda yer almaktadır. fenikelilerin kolonist olması dolayısıyla dilleri tunus, fas, cezayir, libya, malta, sicilya, sardinya, balear adaları, korsika gibi ülke ve bölgelerde de konuşulmuştur. fenikeliler, bilindiği gibi ilk modern alfabeyi geliştirmişlerdir ve bu alfabe bugün kullanılan alfabelerin en azından önemli bir bölümünün atası sayılmaktadır. yazıyı da yaygın olarak kullanmışlardır ancak genelde kağıt ve parşömen üzerine yazmayı tercih eden fenikelilerin yazılı eserlerinin çok büyük bir bölümü yaşadıkları kıyı bölgelerinin hava ve toprağının nemli olmasından dolayı günümüze kadar ulaşamamıştır. bu dilde yazılmış olan fenike ve kartacalılardan kalan eserler sadece taş ve çömlek üzerine yazılanlar ve bir kaç bölük pörçük papirüstür dil, milattan sonra 5. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiştir.