Dünyada Yükünü Kendi Omuzlamıştır: İşlerini Yaparken Kimseden Yardım İstemeyen İnsan
kimseye "su getir" bile demeyen insandır. kendi işini kendi halletmeye o kadar alışmıştır ki, birinden yardım istemeyi, hele hele birinden onun yerine o işi halletmesini istemeyi çoktan unutmuştur.
dahası zamanla birinin dur yardım edeyim demesi ona rahatsızlık verebilir. minnet duyma, borçlu kalma, zahmet verme gibi olacağından, yani böyle düşünüp sıkıldığından, kimseden bir yardım istemez.
dünyada yükünü kendi omuzlamıştır. mesela halı sahada ayağı burkulur da kimsenin oyunu bozulmasın diyerek, sessiz sedasız kendi gider hastaneye. arabası yoksa bile beni bırakın demez.
insanlarla sosyal ilişkisi olan ama onlara gerçekten dokunmayan bir insandır bu. sanki, insanlarla haşır neşir olsa, yakınlık kursa, işlerin kötüye gideceğini, kalbinin kırılacağını, onları severse bu yüzden acılar çekeceğini filan düşünür ve insanlara bulaşmamak gerektiğine kanaat getirdiği için, belirli bir ilişki dairesinden çıkmayarak yaşamını sürdürür.
kendimden yola çıkarsam muhtemelen aynı zamanda da tahammülsüz bir insandır.
kendini çok becerikli gördüğünden değil, etraftaki insanların beceriksizliğine ya da işi layığıyla kotaramamasına uyuz olma ihtimali yüksektir. hem benim işimin, benim sorumluluğumda olan bir şeyin başkasını yormasına gerek yoktur hem de işime karışılmasındır.
belki de insanların gerçek yüzleri yüzünden onlardan yardım isteyeceğine kendi kendine debelenmeyi daha az yorucu bulmuştur.
yalnız büyüyen insandır. etrafında ona hiçbir konuda yol gösteren hiç kimse olmamıştır, bundan sonra da olmayacağının bilinciyle her işini yalnızca kendi halleder.
bu insan bir kadınsa, her işini sevgilisine/kocasına yaptıran mıymıntı kadınlara hayretle bakar. hele ki bu mıymıntılar el üstünde tutulup her işi görülüyorsa, en ufak bir gözyaşına kıyılmıyorsa ben ne günah işledim de sırtıma kamçı vuruluyormuş gibi her işi kendim yapıyorum diye sorar. sonra öğrenir ki hayat acımasız. ve ağlamayana meme yok. bu kadınımız da ağlamaya başlar o saatten sonra ve çevresindeki değişimi hayretle izler.
muhtaç büyütülmemiştir. gak deyince mama guk deyince mama gelmemiştir önüne.
ek işler yapmıştır üniversitedeyken. yan gelip yatmamıştır hayatının hiç bir döneminde.
annesinden hizmet beklememiştir. sabah uyandığında, annesi/her kiminle yaşıyor ise, erken kalkıp sofrayı kurmuşsa, ben neden uyanmadım pişmanlığı duyar içten içe, tüm kahvaltıyı bu düşünceyle geçirir.
hayatı bilir, yarın öbür gün, başka insanlara bağımlı yaşayanlar, yalnız kaldıklarında kendilerni kaybedecekken, bu insan hiç zorlanmaz yalnız kalmaktan.
kendi kendine yaşar. ne kimseye yük olur, ne kimseye ayak bağı olur.
ama çok da güzel yardıma koşar.
üstüne bir de yalan da söylemiyor, söyleyemiyorsa, iletişimi başlatan kişi olmak onun için bir hayli zor olur.
yardım istemeyi o kadar unutur ki; bir eli doluyken diğer eliyle dizlerinin arasına sıkıştırdığı şaşalı açmaya çalışır ve bütün suyu üzerine döker. üstelik kış aylarıdır pantolon da kurumaz üşür de üşür eve gidene kadar. halbuki yanında arkadaşı vardır rica etse onun için suyu seve seve açacaktır.
yok yahu, ben nereden bileceğim, bir arkadaşımın sorunu.
"birilerine minnet edip sonra bir de diyet ödeyeceğime kendim hallederim daha iyi" diyen insandır.
kendi işini kendi yaptığından mütevellit bu insan elinde bulunan zamana göre işini yayar. bazen çok hızlı hareket edip bazense savsaklayabilir. ancak en belirgin özelliği aceleci olmasıdır. biriyle birlikte çalışıyorsa, karşındaki kişi bayağı yavaş bir insansa tahammül sınırları zorlanır. hatta bu insan başka bir insanı izlerken dayanamayıp diğerinin elindeki işi alıp kendi yapmışlığı vardır. o yüzden grup çalışmasına pek de yatkın değildir. askere gittiğinde bu arkadaşın o hızından eser yoktur. hiçbir işten anlamayan birine dönüşür ve bu sayede kendi işini bile yapmaz. değişik bir dönüşüm olmuştur ancak döndüğünde her şey eski haline dönmüştür. çünkü başkasının zoraki işini yapması ona çok koyar.
kendimden biliyorum. insanlara borçlu kalmamak içindir.
ha illa ki iyilikleri dokunmuştur. ama günü geldiğinde "ben sana şunu yapmıştım" diye hatırlatılmasındansa kendim halletmeyi tercih ediyorum.
kendi yaptığım iyilikleri çok çabuk unutan başkasının yaptıklarını ise zor unutan bi yapım var.
gerçekten yaşamanın hakkını veren insandır. basit sayılabilecek insanlar gibi azıcık bir darlanmada ''bırakıyorum, daraldım, benden bu kadar, çok sıkıldım'' gibi sözcük ve sözcük öbeklerini kullanmaz. profesyoneldir. koşullar ve şartlar nasıl olursa olsun (ekstrem durumlar dışında), her zaman kendi kendine yeter, kimseye de muhtaç kalmaz. öyle diğerleri gibi kendi işiyle gücüyle, söylenmeleriyle etrafındaki insanları da bezdirip, bıktırmaz.
çevremde öyle insanlar görüyorum ki, resmen ebeveynleri en son nasıl bırakmışsa aynı birikimleriyle devam ediyorlar. adamın kendisine kattığı hiçbir şey yok, şu ana kadar fabrika ayarlarıyla yaşamış ne kendisini güncellemiş ne de yeni bir şeyler katmış. bu durumda olan insanlar etrafta bolca bulunduğundan, kendi işini kendisi halleden insanlara hayranlık duymamak elde değil.
ender rastlanan insandır. çoğalıp her yana dağılmalarını dilerim.
yardım isteyeceği kişinin beyninde oluşabilecek en ufak "aman ya öff" türü söylenmelere dahi sebep olmak istemiyordur. buna katlanamıyordur.
yalnız değil kendi başınadır. en yakın dostu da en azılı düşmanı da kendisidir.
bir gün her şeyi bırakıp gitmeyi düşünüyordur.