Düşündükçe İnsanın Kanını Donduran Bir İnsanlık Dramı: Birim 731

250 binden fazla insanın türlü işkencelerle öldürüldüğü Japon işkence kampı Birim 731'in tarihi, okurken insanın kanını donduran detaylarla dolu.
Düşündükçe İnsanın Kanını Donduran Bir İnsanlık Dramı: Birim 731

söz konusu tarih olunca, özellikle çok yönlü okumalar yapan biriyseniz, her kaynak ve o kaynaktan öğrendiğiniz her bilgi bir miktar şaşırtıcıdır ama bazıları hayretler içinde bırakabilir. özellikle japonya ve halkının imajı söz konusu olunca.

bu tarihi olay, insanın, kontrol ve denetim söz konusu olmadığında, ne kadar acımasız olabileceğini bir kez daha gözler önüne serer. tarihte bu tür sadistliklere genellikle savaş dönemlerinde özellikle de soykırımlarda savaş suçu başlığı altında rastlayabiliriz.

ve soykırım denince aklımıza hep; 2. dünya savaşı, almanlar, yahudiler, toplama kampları ve hitler gelir. fakat tarihte hem de holokost ile aynı dönemde (1935-1945 arası) yaşanmış, komünizm adına propagandaya dönüşeceği korkusuyla dünya kamuoyunda yeterince gündem olmamış bir soykırım daha vardır ki tam bir dramdır: birim 731.

birim 731

kanto ordusu karantina ve sulama şubesi (auschwitz'in karşılığı da denilebilir) olarak adlandırılan birimde, sözde salgın hastalıkları önlemek adına japon imparatorluğu tarafından çin halkına karşı kimyasal ve biyolojik yöntemler kullanılarak yapılmış, etik dışı canice uygulanmış insan deneylerini içeren soykırımdır birim 731. sorumlu mikrobiyolog general shiro ıshii'dir ve kendisi yaşananlarda büyük payın sahibi olduğundan bu soykırımın josef mengele'i, yani ölüm meleğidir.


tesiste, savaş esiri adı altında çoğunluğu çinli sivil halktan olmak üzere; sovyet, moğol ve koreliler üzerinde de deneyler yapılmakta ve bu insanların kayıtları "kütük" olarak nitelendirilerek tutulmaktaydı ki bunun gerekçesi de burada yapılan insanlık dışı deneyleri gizlemek için tesisin kereste fabrikası olarak lanse edilmesiydi. ve maalesef deneylerde kullanılan insanlar tıpkı bir kütük gibi yakılarak yok ediliyordu.

birim 8 bölümden oluşuyordu

1. bölüm; hıyarcıklı veba, kolera, şarbon, verem ve tifo hastalıklarıyla ilgili deneylerden sorumluydu.

2. bölüm; biyolojik silahlar ve bu silahların kullanımını için gereken düzeneklerden sorumluydu.

3. bölüm; hastalıklı virüsleri ve mikropları taşıyacak olan bombaların ekipman üretiminden sorumluydu.

4. bölüm; bakteri üretim ve depolamadan sorumluydu.

5. bölüm; personel yönetimi ve eğitiminden sorumluydu.

6, 7, 8. bölüm; ekipman temini ve birimin genel yönetiminden sorumluydu.

-buradan aşağısı hassas bünyeleri rahatsız edebilir.-


kurbanlara uygulanan deneylerin kapsamı 

hastanın gözleri dışarı fırlayana kadar basınca maruz bırakmak, tüm vücut ya da bölgesel, uzuv dondurma ki bilim adamlarının en çok tercih ettiği yöntemdi. hastalara kasıtlı olarak şarbon bulaştırmak, veba testi, kangren çürümesi testi, amputasyonlar, zehirlenme, tecavüz, zorla gebelik, basınç odaları ve santrifüj odaları yer alıyordu. veriler son derece gizli tutulduğu için bugün halâ tüm deneylerin kesin sayısı ve niteliği bilinmemektedir.

barbarca deneyler sadece tuhaf tıbbi araştırmalar için değil, aynı zamanda kitle imha silahlarının geliştirilmesi için de yapılmıştı. ölümcül gazların etkilerini üretmek ve iyileştirmek için mahkumlar bir kazığa bağlandı ve zehirli gazlara maruz bırakılarak ölüm sürelerini ölçtüler.

insanlara anestezi uygulanmadan canlı canlı keserek çeşitli mikroplar enjekte ediliyordu, hasta olduktan sonra etkilerini takip etmek amacıyla iç organlar dışarı çıkarılıyordu. kurbanın, canlı olmasıyla dokunun canlıyken hastalığa nasıl reaksiyon vereceğini izlemek adına özellikle tercih ediliyor ve kurban günlerce acı çekiyordu.

bazı uzuvlar, özellikle ampute ediliyordu. bunu yaparken dondurma yöntemini kullandılar çünkü amaç, kangren ve çürümenin etkilerini izlemekti. kimi zaman bu uzuvları sağ ve sol yer değiştirerek vücuda yeniden dikiliyordu. yine kurbanlar canlıyken; beyin, akciğer, karaciğer gibi organlar ameliyat ile vücuttan alınıyordu.

gardiyanlar tarafından kadınlara tecavüz edilmekte zorunlu gebelik üstünden de deneyler yapılmaktaydı.

deneysel araştırmaların yanı sıra bulaşıcı hastalık yayma amacıyla daha doğrusu kurbanları birer biyolojik silaha çevirmek amacıyla; frengi, bel soğukluğu, hıyarcıklı veba gibi hastalıklar enjekte ettiler.

vebalı pirelerin bulaştırıldığı hasta malzemeleri, bombaların içine yerleştirilir ve halka atılırdı. sadece bu şekilde 400 binden fazla sivil çinli katledilmiştir.

birim 731'in faaliyetleri savaş sonuna kadar sürmüş olmakla beraber, kızıl ordu'nun müdahalesiyle sona ermiş ve tüm suçlular kaçmıştır

geride kalanlar da bağlılık yemini ve toplum tarafından kabul görmek için susmuştur. mikrobiyolog olan yarbay murray sanders, japonların yaptığı katliamın belgelerini sovyetlere teslim etmekle tehdit etmiş ve bu tehdit, bir çok japon suçluda karşılık bulmuş, tüm bildiklerini abd ile paylaşmışlardır. abd tarafından koruma ve vatandaşlık karşılığında birim'in biyolojik savaş ve insan deneyleri hakkındaki tüm tecrübeleri, japonya yapılanması sorumlusu general douglas macarthur'a teslim edilmiştir. bu bilgilere karşılık tüm savaş suçluları yargılanmadıkları gibi üstüne bir de koruma altına alındılar. çünkü abd bu bilgilerin sovyetlerin eline geçmesini istemiyordu ve bu bilgileri halihazırda çok önemli bir kaynak olarak görmekteydi.

japonya yönetimi ise bu suçlamaları hiçbir zaman kabul etmemiştir. soykırımın yapıldığı tesisler ise günümüzde çin savaş müzesi olarak halka açık hizmet vermektedir. her ne kadar sayıları yüz bin olarak aktarılsa da asıl rakamların, milyonları bulduğunu iddia eden tarihçiler de vardır.