Duygu Özaslan'ın Ekşi Sözlük Yazarlarına Verdiği Cevaplar

Duygu Özaslan, Buyrun Benim etkinliğinde Ekşi Sözlük yazarlarının sorularını yanıtladı.
Duygu Özaslan'ın Ekşi Sözlük Yazarlarına Verdiği Cevaplar


ekşi sözlük'e gelerek ne yapmak, nereye varmak istiyorsun? sen kimsiniz?

güzel bir soruyla başladık bence. buraya geldiğim an ekibe, ben buraya kamuoyunun nabzını tutmaya geldim dedim. benim için yazarlığımın olmadığı bir platform ama ben biraz twitter'a benzetiyorum burayı çünkü yüzümüzü göstermediğimiz anonim platformlar buralar ve bir persona yaratıyoruz. gerçekte çok kibar insanlar çok kaba bir persona yaratıp bu şekilde yazıyorlar. ama ben buradaki insanların benimle ne alıp veremediği olduğunu çözmek istiyorum, bu yüzden geldim. :)

mesleğiniz nedir?

dijital içerik üreticisiyim, hem youtube'da hem instagram'da varım sekiz yıldır. biliyorum buna iş dememiz sizi hala sinirlendiriyor. 2021 yılındayız, bizim toplumla mı yoksa sözlük'le mi alakalı bilmiyorum. seversiniz, takip edersiniz orası size kalmış ben de çoğu insanı takip etmiyorum ama saygı duyuyorum. yaptığım iş eğlence sektörü çatısı altında, kimse kimseyi izlemek, takip etmek zorunda değil ama ben biraz saygı bekliyorum açıkçası. :)

olumsuz yorum ve görüşler karşısında güçlü durmanızın sırrını merak ediyorum.

şimdi şöyle bir şey var, bu soru bana senelerdir soruluyor. bir kere nefret çok güçlü bir kelime, kişisel olarak bana gerçekten zarar vermiş birine bile nefret duymuyoruken, kimsenin beni tanımayıp nefret ettiğini düşünmüyorum; altı boş geliyor açıkçası. "bu hayatı sen seçtin, bu hakaretleri çekeceksin" denilebilir; hayır bence öyle değil. sokaktan geçerken birinin yüzüne aniden hakaret etmiyorsunuzdur diye düşünüyorum. bence insanlar sosyal medyada kendine bir persona yaratıyor, ben de duygu özaslan personasını yarattım ama ailem, arkadaşlarım arasında ben duygu'yum. o hakaretler ve yorumlar da "duygu özaslan"a yapılıyor duygu'ya değil. sonradan derim kalınlaştı, alıştım diyemem bunları hiç kafama takmıyorum. çünkü o yorumlar "duygu özaslan"a yapılıyor, o yorumları hiç kafama takmıyorum, özellikle altı boşsa beni etkilemiyor.

şu an yaptığın işi(!) yapmadan önce hayatını nasıl kazanıyordun? ya da bu iş olmasa nasıl geçinirdin?

bunu ben gerçekten çok düşünürüm ara ara. üniversitede okuyan, moda dergisinde staj yapan bir genç kızdım. hafta sonları tercüme yapıyordum, ortaokul lise öğrencilerine ders veriyordum harçlığımı çıkarmak için. insanlarda "duygu aslında hiç metrobüse binmemiştir, çalışmayı bilmiyordur" gibi bir algı var, çay kahve de demledim, editörümün elbiselerini kuru temizlemeden de aldım, fotokopi de çektim. sadece bunu yapmayı seçmedim. evden minibüse, minibüsten metrobüse, metrobüsten metroya biniyordum işe gitmek için. :)

muhtemelen dergi mi olurdu başka bir medya kolu mu olurdu hiçbir fikrim yok ama modayla alakalı, şu an ilgilendiğim şeyle alakalı işler yapardım. moda fotoğrafçılığı mı olurdu bilemiyorum.

bir rol model olduğunu düşünüyor musun?

hem evet, hem hayır diyeceğim buna çünkü bu kadar fazla takipçim olduğunda ve bunun çoğu yaşıtım ve benden küçük genç kızları kapsadığında, ben de hata yapan 30 yaşında genç bir kadınım. demiyorum ki ben her şeyi doğru yapıyorum. insanlara rol model misyonu yüklenmemeli bence, bu çok ağır bir sorumluluk. benim youtube kanalımı açmaktaki temel amacım birilerine ilham olmak ve yardımcı olabilmekti. bunun altını doldurduğunuzda, ben doldurabildiğimi düşünüyorum, bu bir kanal açmak ve ünlü olmak değil, sıradan biriydim. şu an sıra dışıyım demiyorum ama kendi ayaklarımın üzerinde durabildim, kendimi gerçekleştirebildim. bununla rol model olacaksam ne ala ama burada benim böyle bir misyonum yok diye savunuyorum. benim takip ettiğim, iletişim kurduğum insanların iyi taraflarını kendime almayı tercih ederim. umarım insanlar da benim için böyle yapıyordur.

bir günde ben varım instagram'da ama 15 saniyelik story'lerde acaba ne kadar varım? bir paparazzi benim peşimde dolaşmadığı için, kendi seçtiğim tarafını gösteriyorum. bilmediğiniz çok arkadaşım var, ailemi neredeyse hiç paylaşmam. ben bunu tercih ediyorum, daha çok göz önünde yaşayan da var. ben bunu tercih ediyorum çünkü o zaman benim kahve içtiğim arkadaşımı da etkiliyor, benim erkek arkadaşımı da etkiliyor. ben o kadar çerçeve dışına çıkmak istemiyorum.

influencer olmanın herhangi bir vasıf gerektirmediğini düşünen ben ve benim gibi kişilerin bu düşüncelerinde ne düzeyde haklı olduğunu düşünüyorsun? 

bu işi yapmanın gerçekten belli bir bilgi, birikim gerektirdiğini düşünüyor musun yoksa alımlı veya çekici olmak yeterli mi?

buna ek olarak "influence" kelimesinin türkçe anlamına baktığımız zaman, influencerların instagram üzerinde sadece ürün linki paylaşarak insanları hangi açıdan etkilediğini veya ilham verdiğini düşünüyorsun? teşekkürler.

çok güzel yazmışsın ben teşekkür ederim öncelikle ve hoşbulduk. :)

şu çok vardı dün akşam, ben burada paylaştığımda instagramda insanlar linç edileceksin niye gidiyorsun dedi. :). insanların linç anlayışıyla benimki farklı, etik açıdan yanlış bir şey yapıp linç edilirsem bunu ciddiye alırım. benim giydiğim, yaptığım, söylediğim şeyle insanlar dalga geçiyorsa ben bunu linç olarak almam. mesela amerika'daki youtuber'lara bakıyorum, acayip şeyler yapıyorlar cidden ve linç ediliyorlar onu anlıyorum. ama mesela bunu giymişsin, bunu yapmışsın, bunu demişsin, ha ha ha bunu linç olarak almıyorum; bu eğlence sektörü.

başarı kıstası ne? hepimizin başarı kıstası çok farklı. benim için aileme güzel bir hayat sağlamak önemliydi, bunu sağladım. para vererek aldığım bir markanın vitrininde kendimi görmek benim için bir başarıydı. bir alamet-i farikası var, aura mı tutkulu olmak mı bilmiyorum, ilham vermekle ilgili çok büyük bir tutkum vardı, ben yapabildiysem herkes yapabilir, sonuçta ben o zaman okulu bırakmıştım ve hala lise mezunu duygu özaslan. başarı kıstasınız avukatlık, doktorluk gibi genel geçer meslekler ise; evet ben başarısızım. sadece şu karıştırılıyor: bunu herkes yapabilir. eğer sen de bunu istiyorsan, insanlara bir şeyler verebileceğini düşünebiliyorsan sen de bir youtube kanalı açıp bu işi yapabilirsin. ben de öyle başladım. bunu herkes sürdürebilir mi, hayır ama herkes deneyebilir. bizim için önemli olan şey, hiçbir şeye ihtiyacımız olmadan bu işe başladık ve kendimizi yarattık aslında.

yine şuraya geliyoruz ben de etkilemediklerini düşünüyorum , influencer kelimesinin yanlış kullanıldığını düşünüyorum. avrupa ve amerika'da mesela gerçekten çok büyük markalarla çalışan, defilelere çağırılan insanlara deniyor. hiçbir şey yapmayan ünlülere hiçbir şey denmiyor mesela hep influencer'lara. :) ben bu sekiz yılda yaptıklarıma bakınca, hiç hayal edemeyeceğim projeler yaptım. bunun sonuçları datalar olarak herkesin elinde var. herkese influencer diyebilir miyiz, hayır. link koyuyorsunuz, para kazanıyorsunuz, bunu herkes biliyor.

ingilizce öğrenmeye kaç yaşında başladınız?

ilkokul 1'de başladım sonra lisede ingilizce görmedim hiç ama hep ilgim vardı, ilk harry potter'ları ingilizce okumaya çalışıyordum. sınıf öğretmenimin torunu amerika'da yaşıyordu, onun kitaplarından okumuştum o sebeple benim için yeri ayrıdır.

pen pal'larım vardı, japonya'da senelerce konuştuğum bir arkadaşım vardı. yatkınlığım vardı sanıyordum ama ispanyolcayı hemen unuttum. :)

ekşi sözlük hakkında ne düşünüyorsun? dikkate değer buluyor musun? son olarak neden soru cevap etkinliğine katıldın?

tabii ki dikkate değer buluyorum, her ne kadar benim ana platformlarımı dikkate almayan büyük bir kitle olsa da böyle bir platform var. böyle bir yer bu kadar trafik alıyor mu, alıyor.

ben burada olmayı tercih etmemiştim ama twitter'ım da yoktu ama günün sonunda twitter'dan takip ediyorum haberleri. tiktok'um da yok en hızlı büyüyen sosyal platformu ama dün akşam baktım 200 entry vardı biraz okudum sonra dedim ki artık uyumam lazım. :)

çünkü buradaki insanların ne düşündüğünü çok merak ediyordum. bunu twitter'da da yapmak isterdim, iki milyar küsür trafik alıyor sayfam ama beni takip etmeyenler artık delice yorumlar yapmıyor. :) az çok dedikleri benzer, ay anladık evleniyorsun, kıyafetimle alakalı hiç yakışmamış yorumları. burada ne söyleneceğini merak ettim. iyi ki de gelmişim.

sosyal medya fenomeni olarak iyi para teklif ettikleri için hiç kullanmadığınız bir ürünü tanıttınız mı?

bizim hayır dediğimiz haftada en az beş iş oluyordur diye tahmin ediyorum. daha önce benim şöyle triplerim vardı, hedefimde hayalimde bir marka varsa o markanın rakibi olan markalara -hala var aslında :)- hayır diyordum, içgüdü mü bilmiyorum. bu şekilde markalarla çalıştım. bunu tavsiye edebilirim. l'oreal mesela, onu istiyorsanız rakibine bir dur deyin. :)

hala kanalımda vardır bende silme huyu yok, var. şöyle olmuştu, ekibimizin amatör olduğu zamanlar. benim tarzımda olacak diye konuşuyoruz bambaşka bir iş çıkıyor ortaya, sözleşmem var, ağlaya zırlaya koyuyorum videoyu. çok sık yaşanmadı bu durum. dediğim gibi o zaman markalar da amatördü. ama acayip ters düştüğümüz bir marka olmadı. biz sürdürülebilir bir şey yapmaya çalışıyoruz, güvenilirliğimi etkileyebilir. onun getirisinden çok götürüsü olur diye düşünüyorum.

hiçbir zararının dokunmadığı, tek kelime muhabbetin olmayan insanlardan, sadece onların hayallerini yaşadığın ve onlara kıyasla kolay para kazandığın için şu muameleye maruz kaldığında, "bunu haketmediğin" fikri seni sürekli rahatsız ediyor mu?

kolay para kazanmayı açmamız lazım önce. bir de sadece kolay para kazananlar influencerlar mı ben de bunu sorayım. biz eğlence sektöründeyiz atla deve değil, sırtımızda taş taşımıyoruz. evet ben sekiz saniyelik videolar çekip para kazanıyorum ama marka benim sekiz yıllık emeğimin karşılığını veriyor. belki böyle bakarsak bu kız niye bu kadar para kazanıyor düşüncesi değişebilir.

beni tanımayan insanların bu tarz fikirlerinden çok rahatsız olmuyorum. insanların hayallerini yaşıyorsam eğer, benim de bir sürü hayalim var, hayaller hiç bitmez. benim de gıptayla takip ettiğim insanlar var ama ben hiçbir zaman allah kahretsin gibi nazar enerjisiyle bakmıyorum, nasıl o noktaya gidebilirim diye düşünüyorum. aslında böyle düşündüğüm için bu noktadayım. bu kız zengin bir aileden gelmiyor, kimsenin karısı, kızı vs. olmadan bu noktaya geldi, o yaptıysa ben de yaparım diye düşünmek gerekiyor.

en sevdiğiniz hayali karakter kimdir?

harry potter hayranları da karşı çıkacaktır buna ama profesör snape. niye bilmiyorum, karizmatik buluyorum onu. :)

nba tarihinin en iyi 5’i sence nedir?

çok fena bir soru. :) bu zamana kadar en fena soru buydu. :) maxim'e izletmeyeceğim bu videoyu. :) posterleri düşüneyim bir evdeki... kobe bryant, lebron james, michael jordan, allen iverson, dwyane wade. :) beşinci değişebilir, david mutaf. :)

influencer olmak sadece gezip eğlenip bunları paylaşmak olmasa gerek. varsa işin arkaplanında teknik detaylardan bahsedebilir misiniz, yoksa bu kısımı ajanslar mı hallediyor?

ben çok uzun zamandır birileriyle çalışıyorum. her zaman bir ekibim var benim için markalarla görüşen, benim için videoları çeken birileri oluyor. hala editleri ben yapıyorum çoğunlukla buna şaşırılıyor. :) 2021 yılında bu bir iş kolu olarak kabul edildiği için, ajanslar "yetenek"lerini yönlendiriyor. işin başında ben başladığımda youtube türkiye bile yoktu, ben kafamı dağıtayım onlar da kafalarını dağıtsın, hobi... okulumu da sevmiyordum zaten, sonra sonra markalar "bunu bir deneyelim" dediğinde, bir marka ilk projesini benimle denedi. ben bu bakımdan güzel kapılar açtığımızı düşünüyorum.

teknik detaylarda bu işin matematiği ya da kuralı yok. direkt bir ajansla başlayabilirsiniz yeni başlıyorsanız. bu bir iş, bundan sekiz sene önce hedef kitle nedir bilmiyordum bunun büyük avantajını yaşadım, 100k ne zaman olacağım gibi hırslarım yoktu, 600 izleniyordum şok oluyordum. :)

içeriklerini böyle yapmalısın gibi değiliz, ekibimle beyin fırtınası yapıyoruz, markalar geldiğinde bana soruyorlar n'apalım ne edelim... bana çekmesi, fikri kalıyor. bana acayip karışan menajerlerim yok. ben öyle başlamadığım için kafama ne esiyorsa onu yapmaya devam ediyorum ama burada olmaları bana muhteşem bir güven sağlıyor.

kitap okuyor musun? yanıtın evet ise en son okuduğun veya şu an okumakta olduğun kitap hangisi?

en son, ben bu arada bu aralar çok satanlar falan okudum... ustalık gerektiren kafaya takmama sanatı'nı okudum, aferin takmıyoruz artık. this is marketing diye bir kitaba başladım. farklı bir bakış açısı sunuyor gerçekten, bu aralar işle alakalı kitaplar okumaya çalışıyorum.

merhaba duygu, nasılsın? son zamanlardaki ruh halin nasıl? imkanın olsa hangi ülkede yaşamak isterdin?

ay iyiyim sen nasılsın ya. nasılsın sorusu ne kadar güzel bir soru... içten sorulduğunda. son zamanlardaki ruh halim sanki ben o sosyal kelebekliğimi kaybettim, sadece yakın arkadaşlarımla olmayı tercih ettiğim bir haldeyim son zamanlarda. nasıl iyi olduğuma şaşırıyor insanlar, ben de şaşırıyorum. zor zamanlardan geçtik ama annem sağlıklı, sevdiklerim sağlıklı, köpeklerim sağlıklı ben sağlıklıyım. iyi olmayı seçmeye çalışıyorum.

los angeles'ta yaşamayı tercih ederim. iki üç kere gittim ama hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim. oranın öyle bir enerjisi oldu bende o yüzden. bilmiyorum o hal bana güzel geliyor ama istanbul'da yaşamak isterim ya şu an imkanım olsa burada yaşamaya devam edebilirim.

sence influencer'lık mesleği nasıl evrimleşecek? on yıl sonra neyi farklı yapıyor olmayı öngörüyorsun?

sence bir influencer tanıttığı ürünün kalite, etkinlik, sağlığa etkisi gibi sonuçlarından sorumlu mu?

ben başladığımda influencer diye bir tanım yoktu ve şimdi buralara kadar geldik aslında. değişerek başka platforların da ortaya çıkmasıyla çok güçlü bir şeye dönüşerek değişecek.

bana biraz şöyle geliyor tamamen benim komplo teorim olabilir, aslında şu an o zaman, paylaştığı hikayelerle gün içinde bile nerede olduğunu görebiliyoruz. bana göre bu artık öyle bir hal alabilecek ki, bu noktada tam tersi bu kadar göz önünde olmak değil de daha ulaşılamaz ve gizli kalmak daha değerlenecek gibi hissediyorum. belki başka platformlarla belki içinde bulunduğumuz platformun değişmesiyle bu durum ortaya çıkacak. ama dediğim gibi bu benim komplo teorim.

şundan sorumlu değil bence, ben bu ürünü aldım bana iyi gelmedi bana sivilce yaptı. özellikle cilt bakım ürünleri çok kişisel bir şey. bilinen, tanınan, satılan markalar sonuçta. merdivenaltı markalar önermediğimize göre. :)

bizim çalıştığımız markalar belli, o şemsiyelerdeki markalarda ilkeleri bana uymuyor gibi sebeplerle reddetmiyorum.