Edebiyat Tarihimizin İlk Mizah Sözlüğünde Geçen Kelimeler ve Düşündüren Farklı Anlamları

Sözlük yazarı 'tasdevrisevenlerdernegi', ilk mizah sözlüğünde yer verilen kelimeleri paylaşmış. Listede bildiğimiz kelimelerin ilginç karşılıkları dikkat çekiyor.
Edebiyat Tarihimizin İlk Mizah Sözlüğünde Geçen Kelimeler ve Düşündüren Farklı Anlamları
iStock.com

ilk mizah sözlüğünde yer alan kelimelerin anlamları ufkumuzu gülerken düşündürmesidir.

osmanlı dönemi yazarlarından direktör lakaplı ali bey'in yazmış olduğu lehçetü'l-hakayık (hakikatlerin dili) adlı eser 1897 yılında basılmış olup edebiyat tarihimizin ilk mizah sözlüğüdür. eser için edebiyatımızda gerçekleri dile getirene sözlük, güldürü sözlüğü, kelimelerin asıl anlamları dizisi gibi ifadelerle kullanılmaktadır.

sözlükte yer alan günümüzde konuştuğumuz kelimelerin düşündüren farklı anlamları bakalım. mizahı ehli yapınca tadına doyum olmuyor. buyurun kelimeler;

--aferin: ihsanların en ucuzu.

--alim: bir şey bilmediğini bilen.

--avukat: suçluların çamaşırcısı.

--barbar: barutu icat etmeyenler.

--barışma: sıvayı yenilemek.

--baş ağrısı: bahane.

--bilmece: yargı yolu.

--boşanma: nikahın doğal sonucu.

--cahil: bir şey bilmediğini bilmeyen.

--cüce: büyük adamların yakından görünüşü.

--dostluk: fırtınalı havada içi dışına dönen şemsiye.

--falcı: istediğimizi söyleyen.

--haydut: dağ bankeri.

--hayır dua: ucuz hizmet.

--hazine: yirmi yaşında sevilen kadın, otuz yaşında rütbe ve nişan, kırk yaşında para pul, elli yaşında yükselecek makam ve unvan, altmış yaşında tatlı dilli torun ve yetmiş yaşında parıldayan güneş ışığı.

--ıslahat: eski elbise tamiri.

--insan: ahlakı bozulmuş vahşi.

--iskelet: insan kanaviçesi.

--kısas: misal; bir güzel kadını kolundan tutup rızası dışında dudaklarından öperim. kadın dava edecek olursa ceza olarak oda beni tutarak dudaklarımdan öpmesi.

--kurşun: muharebe şekerlemesi.

--maharet: çamur içinde para toplayıp elini kirletmemek.

--nezle: burunun iç tarafındaki koylara mahsus fırtına.

--nikah: boşanmanın ilk faslı.

--öpücük: uçurum kenarında toplanan çiçek.

--sır: buharlaşıveren bir esans. ne kadar sıkı kapansa yine birazı uçar.

--şemsiye: dostluk gibidir. yağmur anında yanında bulunmaz.

--talihli: giysileriyle doğan kişi.

--tarih: züğürtledikçe eski defterleri karıştırmak.

--tecrübe: sonbahar çiçeği.

--tokat: bin bir nasihatten evla olan tesiri keskin ilaç.

--top: medeniyetin son sözü.

--torpil: uzaktan merhaba.

--uyku: yoksulun eğlencesi.

--yaş: kadınların saklamayı başardıkları tek sır.

--zeka: sükut etmeyi bilmek.

kaynak: cemal kutay, osmanlı'da mizah