Elmanın Türkiye'deki Tarıma Dair Tüm Sorunları En Güzel Biçimde Açıklıyor Oluşu
elma, dünyada en çok üretilen ve en çok tüketilen meyvelerin başında geliyor
avrupa ve kuzey amerika’da 30° ve 40° kuzey enlemlerinde, asya’da 20° ve 40° güney enlemlerinde üretim yoğundur.
ülkemiz de coğrafi konumu gereği elma üretimi için gereken her şeye sahip. böyle durumlarda ülkemiz eline geçen fırsatları pek kullanamaz ama nasıl olduysa elma konusunda coğrafi konumumuzun hakkını vermişiz.
2014 yılı aralık ayı itibari ile dünyada üretilen 70 milyon 883 bin ton elmanın yaklaşık 2 milyon 480 bin tonu (%3,5’i) ülkemizde üretilmekte ve bu haliyle türkiye elma üretiminde dünyada çin ve abd’den sonra 3. sırada yer almaktadır.
2002 yılında 2 milyon 200 bin ton olan elma üretim miktarı 2013 yılında 3 milyon 128 bin tona ulaşmış. 10 yılda yüzde 42 oranında üretimi büyütmeyi başarmışız. elma çok önemli ve değerli bir meyve. dünyada muzdan sonra en çok tüketilen meyve. her kültürde her ülkede pazarı olan bir ürün. üstelik üretimi kısmen kolay ve doğa dostu. üretim maliyetleri de oldukça az.
devletin yaptığı hesaba göre 2020 yılında bir kilo elma üretmek işçilik harici giderler şu şekilde
toprak analizi ve ziraat teknolojileri gideri: 0.002 tl
gübre gideri: 0.008 tl
mazot gideri: 0.031 tl
toplam: 0. 041 tl
yani bir ton elma üretmek için gübre, mazot, toprak analizi gibi temel giderlere yönelik ödenmesi gereken tutar 41 tl. her yıl tohum masrafı yok. ciddi sulama ihtiyacı yok. çok az gübre ile üretim yapabiliyorsun. her sene tarlayı süreyim diye mazot yakmıyorsun. her yönüyle şahane bir tarım ürünü. türkiye de 2014 verilerine göre 66.135.541 elma ağacı var. 1 milyon 714.169 dekar alanda 3 milyon 128 ton elma üretiyoruz.( 2020 yılında 4 milyon tonu geçti)
buraya kadar her şey şaşırtıcı derecede iyi fakat bardağın bir de boş tarafı var
gelin, şimdi bardağın boş tarafına bakalım. 2014 yılı verilerine göre dünyanın en büyük üçüncü elma üreticisi olan türkiye elma ihracatında dünyada 31. sırada sizce de tuhaf değil mi? devam ediyorum. çok üretiyor ama az satıyoruz. üstelik dünya ortalamasının üçte bir fiyatına elma sattığımız halde en çok elma üreten 3. ülke dünyaya elma satamıyor. avrupa, arap ülkeleri ve rusya’ya coğrafi olarak komşu olmamıza rağmen. nakliye giderlerimiz az. nakliye de geçen süre kısa. tüm şartlar bizden yana fakat elmalarımızı çok ucuza bile satamıyoruz.
türkiye bir ton elmayı 397 dolara satıyor. dünya ortalaması ise 1023 dolar. endonezya bir ton elmayı 2177 dolardan ihraç ediyor. abd 1795 dolardan. ucuz iş gücü avantajı var dediğimiz çin 1700 dolardan. bir başka ucuz iş gücü ülkesi vietnam 1608 dolardan satıyor. her yeri çöl olan mısır tonunu 1262 dolardan sattığı için bizden çok çok daha az elma üretmesine rağmen elma ihraç ederek bizden fazla gelir elde ediyor.
türkiye’nin elması neden ucuz?
çünkü ihraç ettiğimiz elmanın üçte birini ırak ve suriye’ye ihraç etmişiz. o ülkeler ise bizden elmayı ton başına 194 dolardan almış. oysa rusya’ya ihraç ettiğimiz elma fiyatı dünya ortalamasına nispeten yakın 784 dolar avrupa birliğine yaptığımız elma ihracatında da fiyatlar 700 dolar/ton civarında fakat gürcistan’a tonunu 196 dolardan satmışız.
fiyatlar arasındaki uçurumu fark ediyorsunuz. peki niye böyle? neden elmalarımızı 700 dolara satmak varken gidip 190 dolara ırak’a satıyoruz. iç savaş yaşanan terör örgütlerin kol gezdiği suriye’ye kelle koltukta vatandaşlarımız ypg'ye bir sürü rüşvet vererek neden 249 dolara sat alabilmek için mücadele ediyor. savaşa rağmen en çok elma ihraç ettiğimiz üçüncü ülke suriye. 3’te bir fiyatına bu riski almaya değer mi? değer. çünkü ırak’a, suriye’ye, gürcistan’a sattığımız elmaları rusya’ya satamıyoruz. almanya’ya satamıyoruz. çünkü kalitesizler.
mesela suudi arabistan elmayı dünyanın birçok ülkesinden 984 dolar/ton fiyatına ithal ediyor. ama türkiye’den alış fiyatı 384 dolar/ton. araplar ülkelerindeki çeşitli iş kollarında köle gibi çalışan yabancı uyruklu işçiler yesin diye türkiye’den ucuz ve kalitesiz elma alıyor. kendilerine ise üç katı fiyatına dünyanın başka ülkelerinden.
bu fiyatlar 2018 fiyatları. 2013-2018 yılları arasında dünyada elma fiyatları yüzde bir artmışken bizim elma ihracatımız ton başına %55 artmış. eğer 2018 yılını değil de 2013 yılını konuşuyor olsaydık elmanın ton fiyatı 150 dolar civarına sattığımızı dünya ortalamasının altıda biri olduğunu söylüyor olacaktık. çünkü o yıllarda ihraç ettigimiz elmanın %72 sini ırak’a ihraç ediyorduk. günümüzde elmayı modern tesislerde üreten şirketlerin çoğalması nedeniyle kaliteli elma üretimimiz arttı. bu kaliteli elmaları rusya, almanya gibi ülkelere pahalıya satarak ihracatımız ton başına 394 dolara çıkarmayı başardık. ama hala dünya ortalamasının 1000 doların üzerinde olduğu düşünülürse hala çok ama çok az kaliteli elma üretiyoruz.
işin bir de iç pazar boyutu var. ucuza sattığımız halde alacak ülke sayısı az olduğu için dünyanın en büyük üçüncü elma üreticisi olarak tüm bu elmaları iç pazarda tüketmek zorunda kalıyoruz. arz fazla olunca fiyatlar düşüyor böylece belki de dünyanın en ucuz elmasını yeme şansımız oluyor. bu güzel bir şey.
sahiden güzel mi? iç pazarda ucuza elma yiyoruz. ama bu yediğimiz elmalar ırak ve suriye dışında yok pahasına satmaya çalıştığımız halde alıcı bulamadığımız kalitesiz elmalar. dünyanın en büyük elma üreticilerinden biri olan ülke halkı olarak, dünyanın en kalitesiz elmasını yiyoruz.
çözüm? çözüm, kaliteli elma üretmek
bunu klasik yöntemlerle eğitimsiz çiftçiler ile yapamazsınız. bunu ancak tarım şirketleri başarır. örnek olarak karaman'da umde tarım diye bir firma var. tanımam etmem. internette aradım buldum. adamların elma bahçesine bakın:
karaman'a avrupanın ve türkiyenin en büyük elma bahçesini kurmuşlar. dolu olur elma zarar görür diye bu avrupanın en büyük elma bahçesinin üzerini tamamen telle kaplamışlar. burası bir bahçe değil, burası fabrika bence. hava çok soğuk olur ve don olursa diye elma bahçesinin içinde fanlar var. nasıl çalışıyor bilmiyorum ama don yaşanıp elmadan o sene ürün alamama sorununu böylece ortadan kaldırmışlar. bütün elmalar aşılı. dedenin diktiği elma ağacı değil. en dayanıklı bodur elma fidanına en yüksek verim verecek elma ağacı aşılanmış. her şey nizamı. hersey modern tarım ilkelerine uygun. böyle bir tesiste elma üretirsen bu elma para eder. zaten firma ürettiği elmanın yüzde 80'nini ihraç ediyormuş. ihracatın hemen hemen hepsi de rusya ve ab ülkeleri gibi bizden yüksek fiyata elma alan ülkelere.
bir başka şirketti inceleyelim. engin tarım. 2009 yılında 6 bin elma ağacı ile hobi olarak işe başlamış. itü'den mezun olmuş bir makine mühendisi. yolu meyve suyu fabrikasına düşmüş. orada çalışırken meyvecilikle tanışmış. bende meyve üreteyim demiş şu an 2.5 milyon tane elma ağacına sahip. adamın kurduğu elma bahçesine bakın:
bir de geleneksel elma bahçesi. sahibinden satılık:
biri 6 bin ağaçtan 2.5 milyon ağaca çıkmış. diğeri tarlasını satıyor. para etmiyor diye. tabii para etmez. rusya'ya sattığın elmanın kilosunu 15 tl'den satıyorsun. adam kaliteli elma üretip yüksek fiyata satıyor. böylece para kazanıyor. hemde öyle çok kazanıyor ki 6 bin ağacı 2.5 milyon ağaca çıkartıyor.
bu esnada klasik çiftçi ne yapıyor? bir yıl dolu vuruyor elmaları toplamaya bile değmez hale getiriyor. bir sene don oluyor. ağaç o seni meyve vermiyor. herşeyin iyi gitti ği senelerde ise çürük yaralı bereli ezik kalitesiz elma üretip, bu elmaların çoğunluğunu meyve suyu şirketlerine kilosunu 30-40 kuruşa satıyor. içlerinde iyi olanları ise iç pazarda 1, 1.5 tl ye.
soğuk hava depon yok, kendi ürününü kendin pazarlamıyorsun. ağaç veriyor. bir brandanın üstüne tüm elmaları üst üste dizip bir tüccarın gelip senden almasını bekliyorsun. adam kamyonu ile geliyor. küreklerle dolduruyor koca kamyona tüm elmaları taş yükler gibi yüklüyor. altta kalanlar eziliyor çürüyor. üstekilerden sağlam kalanları sebze meyve haline boşaltıyor.
bence bu şekilde üretilen bu şekilde saklanıp bu şekilde taşınan elma için 1, 1.5 tl bile iyi fiyat. zaten bu elmaları türk insanı dışında ırak ve suriyeli dışında yiyende yok. biz ise iyi elma nedir bilmediğimizden elma böyle olur diye para verip alıyoruz.
ergün tarım'ın sahibi ile röportaj yapmışlar. adam itü mezunu mühendis, o kadar güzel anlatmış ki derdini
bizim diyor en büyük problemimiz ürünlerdeki darbe oranının yüksek olması. elma diyor yumurta gibidir. yumurta toplar gibi toplamalıyız. 10 cm yükseklikten zemine bırak zedelenir. zedelenen elma çürür. bu ürünü ihraç edemezsin. 8 yıl boyu elma bahçelerinde düzenli çalışan 500 ün üzerinde çalışanları varmış. hasat döneminde çevre ile ve köylerden 4-5 ay boyunca 1500 den fazla ilave mevsimlik işçi alıyorlarmış. karaman'da yetiştirdiğimiz elmalar ağacın dalındayken dünyanın en kaliteli ve en aranan elmalarındandır. ama hasat sonrası işler değişir. elma toplandıktan sonra dalındaki yüksek kalite yerle bir olur. elmayı profesyonel biçimde toplamayı başaramıyoruz diyor.
adam mühendis, harika tesis kurmuş. ama elmalarını özel elma toplama araçlarına sahip olsa da türkiye'nin kırsal alanındaki işgücü kalitesi düşük olduğu için tüm çabalarına rağmen darbe oranını dünya ortalamasına çıkaramıyormuş. elma tarımının ana sorunu bu diyor. işçilerin kalitesizliği. iş gücün ucuz olsa ne olur. her gün 500 kilo elmayı cehaletten heder ettikten sonra. en pahalı işçi, aptal eğitimsiz, duyarsız işçidir. işine, şirketine saygısı olmayan işçidir. ve türkiye de bunlardan çok var.
elma tarımındaki ikinci sorun ise elma tarımı yapan insanların çoğunun bunu bir geçim kapısı olarak görmeyip bir ek gelir olarak görmesi diyor. yıl boyu başka şehirde çalışıyor. hasat mevsimi gelince elmaları topluyor. ne kazanırsam kar. bu şekilde yapılan tarımın günümüzde hiçbir değeri yok.
3. sorun ise 2013 yılından bu yana elmaya aşırı yatırım yapılması her yerin elma para ediyor diye elma bahçesine çevrilmesi. 2 milyon tondan 4 milyon tona çıktı üretim son 15 senede.
üretim kontrolsüz biçimde artırdığı için fiyatları aşağı çekiyor. fiyat düştüğünde üretici ister istemez masrafları azaltmak için daha az gübre kullanıyor. daha az işçi ile daha özensiz elma hasatı yapıyor. sonuç daha kalitesiz ve dekar başına daha az elma üretimi. böylece daha az kazanç daha da düşüyor.
bu kısır döngü sonucu bir noktada zararına üretim yapmamak için tarımdan tamamen vazgeçme. ya da onca yılın emeği ağaçların sökülüp yerine son yıllarda moda olmuş ve iyi gelir getirdiği düşünülen başka bir ürüne geçiş.
karaman'daki elma üreticilerinin bir diğer sorunu ise ürettikleri elmaları depolayabilecekleri yeterli soğuk hava deposunun olmaması. elma güneş altında bekliyor. kabuğu kuruyor. ve kalite düşüyor. sonuç kabukları kurumuş elmaları ırağa yok fiyatına sat.
bir diğer sorun ise karaman niğde, ısparta gibi elma üretiminin yoğun olduğu illerin hiç birinde üretilen elmanın tasnifinin yapılacağı güzelce paketlenip güvenli biçimde transfer edilmesini sağlayacak yeterli ambalaj tesislerinin olmaması.
karaman'daki bu amaçla var olan tesisler üretimin ancak üçte birine yetecek büyüklükteymiş.
sonuç; elmaları kürekle kamyon kasasın yükle. kamyon son sürat o kasis senin bu kasis benim sürsün. elma tonlarca yükün altında ezile ezile pazarlanacağı yeelere götürülsün. suudi arabistan elmayı dünyanın diğer ülkelerinden 900 dolardan senden ise 300 dolardan alsın. kamyon şöförlerin ypg'ye haraç vererek tonu 240 dolara kelle koltukta suriyeye elma götürmeye çalışsın. günlerce gümrük kapılarında beklesin.
sorunlar bu kadar açıkken devlet çözüm için ne yapıyor?
ciddi bir gelir kalemi olan ve emek yoğun bu sektöre ne tür destek veriyor. 2020 yılında mazot desteği 15 tl/da ve gübre desteği olarak 4 tl/da destekleme ödemesi yapılmaktadır bir dekar elma bahçen varsa dekar başına devlet 19 tl veriyor. ne ürettin, nasıl ürettin, bunun bir önemi yok. ne kadar arazin var. al sana bu kadar destek. adam elma bahçesinin üstünü kapamış, dondan korumak için ısıtma tesisatı kurmuş, ilacını gübresini her şeyi nizami yapıyor. tüm bunları yapmak için tonla masraf yapıyor. o adama da dekar başına 19 tl veriyorsun.
istanbul'da bir bankada güvenlik görevlisi. hasat döneminde yıllık izin alıp geliyor. elmayı toplayıp yerel tüccara veriyor. sonra gidiyor. bir sene boyunca ne arsayı ne elmaları görüyor. ona da aynı desteği veriyorsun.
bu yöntemle tarım nasıl ilerler? bu destek değil ki! bu çiftçiye bana oy versin diye sadaka vermektir. bu yöntem üretimi teşvik etmiyor. kaliteli üretimi teşvik etmiyor. tek yaptığı, üzerinde elma dikili arsan varsa sana biraz harçlık vereyim demek.
bu anlamsız ve işe yaramayan destek yerine devlet soğuk hava deposu yapsa,
kimsenin kullanmadığı hava limanları inşa etmek yerine tasnif ve paketleme tesisleri kursa
zincir marketlere meyve fiyatları niye yüksek diye savaş açmak yerine elmanın neden üçte biri nakliye sırasında ziyan oluyor. bu ziyan olan ürünün parası da bozulmayan elmaların fiyatının üstüne maliyet olarak ekleniyor ve bu yüzden tüketici fiyatı ile üretici fiyatı arasında uçurum oluyor diye düşün!
ah biraz düşünse plan yapsa daha neler bulunur. devlet planlama teşkilatı diye bir yer var. plan yap, çözüm üret. ama tabii yapılmıyor. bunun yerine dekar başına 19 tl destek verdim. bu sene desteği 23 liraya çıkardım. müjde elmada destek 26 lira oldu vs. sen devletsin. senin işin organizasyon yapmak. keyfi destek yerine ücretsiz tasnif ve paketleme desteği versene. böylece hem elmamız ihraç edilebilir nitelik kazanır. hemde iç piyasada darbe almış çürük ezik elma yemekten kurtuluruz.
hollanda'da metrekare başına verim türkiye'ye göre çok yüksek diye hayıflanmak yerine çoğunluğa sahip olduğun meclisten toprak reformu kanunu çıkar. böylece tarım arazilerinin bölünmesi, bölük pörçük olmuş küçücük arazilerden elde edilecek gelirin kimseyi geçindirmeye yetmeyeceği için tarımı bir iş değil de ek gelir kaynağı olarak gören köyden şehre göç etmiş insanlara bırakma.
tüm bunları yapma, bunun yerine dekar başına şu kadar tl ödeme yapıyorum de. türkiye'de tarımda gelişmiyor diye üzülüyoruz ya. gıda fiyatları fahiş yüksek diye marketlere suçluyorsun ya! belediyeler eliyle seçim öncesi çadırlarda koskoca devlet pazarcı gibi tanzim satışları yapmaya çalışıyorlar ya! bunları yapma. işini yap. organizasyon kur. bu kadar çok yanlışın yapıldığı bir ülke için tarım yine iyi ayakta kalıyor.