Emirgân Korusu'ndaki Emirgân'ın İsmi Nereden Geliyor?
bazı tarihçilere göre, sultan dördüncü murat, 1635'te çıktığı iran seferinden dönerken yanında iranlı bir prens getirdi. adı yusuf han'dı, zevki zevkine, meşrebi meşrebine uygundu. kültürlü, zarif bir meclis adamıydı, yaratıcı bir zevk muhayyilesine sahipti (muhayyile: hayal etme gücü). iran'ın revan valisiyken, revan kalesini dördüncü murat'a teslim edip onun vezirliğine yükselmişti. ismi emirgüneoğlu tahmasp kulu han veya yusuf paşa olarak da geçmekte.
yeni efendisine yeryüzünün en güzel ve muhteşem beldesi olan istanbul'da peri masalları hayatı yaşatacağını vaat etmişti. vaadini tuttu, kağıthane'de kendisine ihsan edilen miri (devlete ait) bir koruda irankâri bir köşk ve köşkün yanında gül gülistan içinde dört duvarı billurdan bir hamam yaptırdı; dışında gül ve yasemin dalları arasında bülbül yuvaları vardı, içine de bülbüller doldurdu.
sultan murat, yusuf han'a resmen "mütahassıs has nedim" unvanını verdi. fakat istanbul halkı ondan daha evvel bu melun adama layık olduğu lakabı takmış, "emiri kun" demişti.
Mütahassıs: Uzman
kelimenin manası için farsça lügate bakmalıdır: kun, göt anlamına gelir.
pek edepli vakanuvisler bu lakabu "emirgüne", "emirgüneoğlu" şekillerine çevirdiler. yusuf han'a, kirli hizmetleri karşılığı verilen yerlerden boğaziçi'nde rumelihisarı civarında leb-i deryada güzelliği dille ve kalemle tarif edilmez bir koru da emirgüne bahçesi oldu.
Vakanüvis: Osmanlı İmparatorluğu döneminde, zamanın olaylarını saptayıp tarihe geçirmekle görevli devlet tarihçisi.
kaynak: osmanlı padişahları, reşad ekrem koçu, doğan kitap