Enflasyonu Net Bir Şekilde Tanımlayan İki Örnek: Ayakkabı ve Menü Maliyeti

Enflasyonun günlük hayatımıza nasıl sirayet ettiğini tatlı şekilde açıklayan iki örneği paylaşıyoruz.
Enflasyonu Net Bir Şekilde Tanımlayan İki Örnek: Ayakkabı ve Menü Maliyeti
iStock

iktisat literatüründe enflasyonun maliyetlerinde 2 adet maliyet dolaylı isimlerle olayı çok iyi anlatmıştır. bunlardan biri ayakkabı - kösele maliyeti, diğeri ise katalog-menü maliyetidir.

shoe leather cost da denen ayakkabı maliyeti

enflasyonist ortamlarda kişinin elindeki paranın satın alma gücü azalır. mesela 1000 lira ile bugün 1000 ekmek alabilirken enflasyon nedeniyle yarın ekmek 2 tl olduğunda siz aynı 1000 tl ile 500 ekmek alabilirsiniz. parayı nakit olarak elde tutmak pek de akıl kârı bir hareket olmayacaktır. bu durumda kişiler paralarını finanslar varlıklara yatırır. günümüze uyarlarsak; parasının büyük kısmını dolara altına yatıran tahvil alıp hisse senedi ve borsada işleme sokan kişiler nakit parasının ihtiyaç duyduğu bir kısmını da aynı şekilde bankadaki vadeli hesabına yatırır. böylelikle cebinde tuttukça sürekli değer kaybedecek olan parası, faiz üretir. ve kişi, nakite her ihtiyaç duyduğunda bankaya gidip ihtiyacı kadar para çeker. tekrar nakde ihtiyaç duymadıkça da parasını hesabından çekmez çünkü elde tuttuğu para her geçen dakika satın alma gücü eriyen bir paradır. kişinin her ihtiyaç duyduğunda bankaya gidip para çekmesine ayakkabı / kösele maliyeti denir. buradaki temel mantık; kişinin bankaya her gidip geldiğinde ayakkabısının aşındığı mesajını vermektir. yani enflasyonun acısını ayakkabılar çeker.

bir diğeri ise katalog yada diğer adıyla menü maliyetidir

bu olayı da şöyle açıklayabiliriz: düşünün ki ıstanbul kadıköy'de yeni bir cafe açılıyor. ortamı iç mekanı ve daimi üyeleri çok nezih. cafe sahibi çok hoş bir menü yaptırıyor matbaaya. içinde sıcak-soğuk içecekler tostlar alkoller dondurmalar ve kahvaltı ürünleri gibi bütün ürünler sergileniyor. büyük paralar ile yapılıp 'fincan çay - 5 tl' gibi basılan menü bir yerden sonra geçerliliğini yitiriyor. çünkü enflasyonun da etkisiyle o çay artık 5 değil 7 liradır. büyük yatırım harcanan cafe'nin o cafcaflı menüsünde artık bir değişiklik yapmak gerekmektedir. güzelim menü'de tüm fiyat etiketlerinin üstüne bir paraf atılıyor ve fiyatlar güncelleniyor. müşteriler ise bu havalı menüyü ellerine aldıklarında önce etkileniyor ardından atılan parafı görünce hayal kırıklığına uğruyorlar. enflasyonun etkisiyle 7 tl yapılan çay 1 ay sonra 8 yapılmak zorunda kalınıyor ve bir paraf diye. katalog artık o eski havasını kaybediyor. ve bu kötü görüntüyü yok etmek isteyen cafe sahibi yeni bir menü siparişi veriyor. bu sefer satılan ürünlerin karşısındaki fiyat kısmını '.....' gibi boş bırakıp burayı renkli keçeli kalemle yazıyor. fiyat artışında silip yeni fiyatı yazıyor. böylelikle katalog/menü için ekstra bir para harcamıyor ancak sürekli her fiyat artışında menüleri önüne alıp tek tek fiyatları değiştirdiğinde bir zaman kaybı da yaşayacaktır. işte buna iktisat literatüründe 'katalog yada menü maliyeti' denmektedir.

enflasyonun aslında o kadar çok maliyeti vardır ki bunlar zıpır bir dille dolaylı yoldan anlatılan maliyetlerdir. satın alma gücünün azalması, dolarizasyon ihtimali, yabancı yatırımcının güven duymaması, gelir dağılımında adaletin bozulması, bütçe gelir-gider dengesinin sarsılması, enflasyon vergilemesine sonuç doğurması, hiperenflasyon durumunda stagflasyona evrilme eğilimi ve birçok maliyet sayabiliriz.