Evrenimizin Zamanda Geriye Giden Bir İkizi Olduğunu Savunan Ayna Evren Teorisi

Bizimkinden farklı bir evren daha olabilir mi? Bizimkine simetrik bir evren? İşte karşınızda ayna evren teorisi.
Evrenimizin Zamanda Geriye Giden Bir İkizi Olduğunu Savunan Ayna Evren Teorisi

- paralel evren; bir kuantum yorumuna göre süperpozisyondan (buna kader olasılıkları diyelim) çökmeyen (quantum reduction), yani gerçekliğe dönüşmeyen olasılıkların standart yorumdaki gibi yok olmaması, varlıklarını sürdürmesi durumudur. 

- anti madde; reel bir maddedir. muzda bile bulunur. bir temel parçacığın (evrenin pikselinin) yükünün ters yönlü olmasıdır. örneğin elektronun yükü eksidir. elektronun yükü artı olunca ona anti-elektron (pozitron) denir.

- ayna madde ise bunlardan çok farklı bir evreni işaret eder. bu madde bizim evrene paralel değildir, evrenimizin "antisi" de sayılmaz. ayna evren, bizim evrenin ayna görüntüsüdür.

paralel evrende iki evren, aynı evrendir; ama koşullar bambaşkadır. orada doppelganger'imiz (paralel ikimiz) ölmüş olabilir; naziler 2. dünya savaşını, rusya ise ay yarışını kazanmış olabilir (brian greene).

oysa ayna evren, bizim evrenin tam ayna görüntüsü olan evrendir; yani aynaya bakmak gibidir. sağ elinizi kaldırdığınızda, ayna evrendeki ikiziniz sol elini kaldırır. kendi evreninizde 1 rakamında duran akrep, ayna evrende 11 rakamında durmaktadır. elinizde tuttuğunuz gazetede yazılar sağdan sola doğru yazılıdır. caddelerde araçlar yolun solundan gitmektedirler.

ayna maddenin varlığı zayıf nükleer kuvvet'in var ettiği "bozunma" olayı ile ortaya çıkmıştır:
fizik terimlerden gözünüz yılmadan önce hemen açıklayalım: zayıf nükleer kuvvet sözcüğündeki nükleer lafı aklınıza atom santrallarını getirmesin; nükleer sadece atomun çekirdeği demektir. zayıf nükleer kuvvet, atom çekirdeğindeki bir kuvvettir. bozunma ise atom çekirdeğin "kararlı" adlı hale dönmek için fazla enerjisini boşaltmasıdır. 

söz konusu "enerji boşaltma"nın bir çeşidine "beta bozunması" veya "beta çözünmesi" denir. bu işlemde bir "beta parçacığı" salınır.

(meraklısı için ek bilgi girelim. eksi betada, nötron protona dönüşür, 1 adet elektron ve anti-nötrino yayılır. artı betada, proton nötrona dönüşür, 1 adet pozitron ve nötrino yayılır.
pozitron, pozitif yüklü elektrondur. nötrino da evrenin piksellerinden olan bir temel parçacıktır.)

burada konuya geçici bir nokta koyup, farklı bir alana, "evrendeki simetri" konusuna atlayalım.

parçacık fiziğinde "parçacığın kendi etrafında dönme miktarı ile oluşan itme" şeklinde basitleştirebileceğimiz spin adlı bir özellik vardır. parçacıklar ise spin ve momentum (buna da "gidiş yönü" diyelim) yönlerine göre sağlak veya solak olabilirler. bir parçacığın momentumu ile spininin yönü zıt ise onlara "solak", aynı ise "sağlak" denir.

doğada parçacıklar sağlak veya solaktır… ama bir de "parite" vardır. parite bir çeşit ayna görüntüsü oluşumudur.

(yine meraklısına not girelim: parite; x/y/z koordinatları -diyelim- (+) ise, onlardan birini (-) yapınca söz konusu simetri yüzünden hepsinin eksileşmesi gibi bir şeydir. "bir parite inversiyonu (tersine çevirme) , bir fenomeni ayna görüntüsüne dönüştürür." wikipedia.)

ve ayna maddeye gelelim.

"doğada her şey parite temelindedir, aynadır" diye düşünülmüştür. parçacıkların daima bir ayna görüntüsü -yani solağın, sağlak anitisi; sağlakın, solak antisi vardır.

dört kuvvetten güçlü nükleer kuvvet, elektromanyetik kuvvet ve gravite adlı kuvvetlerin etkileşimlerinin tümü solak ve sağlak olarak simetriktir. buraya dek her şey yolundadır.

ama iş zayıf nükleer kuvvete gelince bakışım yok olur!

zayıf nükleer kuvvet ortamında (bozunmada) salınan beta parçacıklar solaktır; ancak onların ayna görüntüsü olan sağlak yansımaları yoktur!

"all fundamental interactions of elementary particles, with the exception of the weak interaction, are symmetric under parity."
(temel parçacıkların tüm temel etkileşimleri, zayıf etkileşim dışında, parite altında simetriktir.) wikipedia

bilimciler ne yaparlarsa yapsınlar zayıf etkileşimin, bozunma fenomeninde ortaya çıkan ve solak olan beta parçacığının -nötrinonun- sağlak yansımasını bulamamışlardır. nötrino daima solaktır… anti-nötrino ise daima sağlaktır.

ancak evren simetriktir. daha doğrusu, zayıf nükleer kuvvetin yaptığı ayıba dek simetriktir ve simetrik kalmalıdır. işte bu simetriyi neyin sürdürebileceği araştırılmış ve ayna madde böyle ortaya çıkmıştır. ayna maddesi, evrene pariteyi geri getirmektedir. yani teori der ki, "hayır, nötrinonun da ayna görüntüsü vardır… ama ayna evrendedir!"

böylece el bombasının pimi çekilir; çünkü eğer bir ayna parçacık varsa, onun ayna atomu, molekülü, elementi… ve de dünyası, yani evreni olabilecektir. ve eğer ayna evren varsa bu evrenin bir ayna doğası, ayna kanunları ve bir ayna geçmişi bulunabileceği de düşünülmelidir. ayna atomlar, bizimki kadar gerçek, ama bizden neredeyse tamamen kopuk, bir gölge dünya oluşturabilirler. eğer böyle bir şey varsa; bizim evren, gerçeğin yalnızca yarısıdır (standart fizik de çok daha geniş bir fizik kuralları sisteminin yarısıdır).

konuyu biraz daha açalım.

atom bilindiği gibi çekirdek ve elektronlardan; çekirdek ise nötron ve protonlardan oluşur. nötronlar tek başlarına "serbest" şekilde de var olabilirler. ancak serbest nötronlar kararlı hale gelmek istemektedirler. laboratuvarda, bir vakum şişede serbestleştikten 14 dakika, 38 saniye sonra beta bozunmasına uğrarlar.

oysa nötronlar bir atom reaktöründe bozunurlarsa bu süre şaşmakta ve 14 dakika, 48 saniyeye sarkmaktadır! arada -hassas olarak- 9.2 dakikalık bir gecikme vardır!

petersburg nükleer fizik enstitüsünden anatoli serebrov der ki: "nötronlar bir ayna dünyaya geçiyor ve ayna nötron oluyorlar. böylece bizim evrende yok oluyorlar. bu yüzden onları fark edemiyoruz."

sonunda bir bilim kadını, leah broussard, deneysel ortamda (tenessee, oak ridge national laboratory) bu teoriyi test etmeye karar verir. basın bu deneye büyük ilgi gösterir.

deney, milyarlarca nötron fırlatabilen 85 megavatlık bir nükleer reaktörde yapılır. 50 metrelik bir tünel, tünelin ucunda bir aşılmaz duvar meydana getirilir. duvarın her iki tarafında etkin manyetik alanlar yaratılır. duvarın arkasına da alanı tarayacak bir cihaz yerleştirilir. aranan sonuç, nötronların duvarın diğer tarafında algılanmasıdır; çünkü ancak böylelikle onların ayna nötron olarak duvardan sızıp "dark mirror sector"a geçtikleri, sonra normal nötron olarak geri döndükleri ortaya çıkacaktır. ve nötronlar fırlatılır.

ancak deney başarılı olamaz.

sonuç broussard tarafından "nötronların yüzde yüzü durdu; duvardan yüzde sıfır geçti” şeklinde açıklanır.

pek çok kişinin düş kırıklığı büyüktür.

oysa bu sonuç leah'ı yıldırmamıştır. "fizik zorlu bir uğraştır; ama biz çok iyi bir iş çıkardık. geriye sadece gerçekten zor problemler – ve şanslı keşifler – kaldı" şeklinde konuşmaktadır
(physics is hard because we’ve done too good a job at it. only the really hard problems – and lucky discoveries – are left.) bu sözler pozitif bakışın, inancın ve kararlılığın güzel bir örneğidir.

gerçekten de iyimserliği sözlerde kalmaz. grup, "high flux isotope reactor" kullanmaya karar verir. bu reaktör, çok daha yüksek bir nötron akışı üretecek; arka planda ise "küçük açılı nötron saçılma difraktometresindeki korumalı detektör" kullanılacaktır.

ilk deneyden sonuç alınmaması bana sorarsanız olağandır. özel görelilik, einstein tarafından 1905'de ortaya atılmış, onun ölümünden sonra 1971'de hafele–keating deneyi ile kanıtlanmıştır. peter higgs'in 1964 yılında varlığını öne sürdüğü higgs bozonuna cern'de 2012 yılında (yani kırk sekiz yıl sonra) ulaşılabilmiştir. ayna madde fenomeni de bir kere start almıştır; en önemli nokta budur. italya, l'aquila üniversitesinden bir grup fizikçi, zurab berezhiani başkanlığında kendi ayna nötron arayışlarına başlamışlardır. amerikan enerji bakanlığı bilim ofisi, broussard'a kısmen katkıda bulunmaktadır.

gelecek yıllar hayli heyecanlı buluşlara gebe… pek çoğumuz için şu aşamada yapılacak tek şey beklemek. ancak beklemek istemeyenler de var: leah pek çok kişinin ayna evrene gitmek için kendisine başvurduklarını söylemekte! "ı was contacted a lot by people who wanted to volunteer to go into the other dimension and explore, but that’s not what my research is about.”