Farklı Uygarlıkların Sömürüsüyle Tam Bir Kültür Karması Olan İngilizcenin Ortaya Çıkış Hikayesi
ingilizce, tarih boyunca işgallerle şekillenmiş dildir. gelişimi aşırı basit anlatırsak şöyledir:
her şey keltçeyle başladı. bu adanın en eski yerleşimcileri keltler.
arkasından almanya taraflarından anglo ve sakson'ların işgaline uğradı ada. keltçe ve anglo-sakson dilleri birleşip eski ingilizce dediğimiz, daha ziyade ingiliz edebiyatında büyü gibi duran dili oluşturdu. ingilizce'nin gramer olarak almanca'ya yakınlığı bu yüzden. tabi o zamanlar ingilizce bi değişik. telaffuz falan tanınır gibi değil. sen için "thou", siz için "you" kullanılıyor. bi de her şeyin başına "the" koymayıp almanca gibi, fransızca gibi cinsiyet içeren article'ler koyuyorlardı. yani eski ingilizce daha karmaşıktı desek yalan olmaz.
ingilizce'deki çoğul kelimelerin karışıklığını bu işgallerden zannedebilirsiniz ama değildi. ingilizce öğrenirken hepimizin gıcık olduğu child-children, man-men, mouse-mice, tooth-teeth gibi kural dışı çoğullar hep eski ingilizce'den. hatta dahası da varmış, mesela name-namen, eye-eyen, hand-handa, egg-eggru, goat-gat, book-beek. sonra vikingler gelince bunları öğrenemedikleri için her şeyin sonuna "-s" koyarak çoğul yapmaya başlamışlar. allah'tan; yoksa ben 15 senede ingilizce öğrenemezdim. vikingler sağ olsun, ingilizce biraz daha kurallı bi hale gelmiş.
bi ara viking akınları başladı. iskoçya taraflarını hep nordik kökenli danlar işgal etti. şimdi ingilizce'de ezelden beri var sandığımız bir sürü kelime aslında nordik kökenli.
en son normandiya (bunlar da fransa'da yaşayan vikingler) taraflarından işgale uğrayınca bunlar, tahta fransız hükümdar oturttu. ne kadar zengin, aristokrat varsa hep fransızca konuşmaya başladılar. nasıl ki osmanlı sarayında arapça, farsça, fransızca konuşulurken türkçe'yi sadece köylüler konuşuyormuş, o misal. ingilizce'deki kelimelerin 3'te 1'inin (bilhassa kulağımıza havalı gelenlerin) fransızca kökenli olması da bu yüzden. oldu mu sana keltçe + almanca + fransızca karışımı bi şey. en son bi de din adamlarıyla latince eklenmiş ingilizce'ye, tamam olmuş (bildiğin eklektik yani).
fransızca konuşan saray ahalisi hayvanlarla pek ilgilenmezdi, daha ziyade et dikkatlerini çekiyordu. o yüzden o etlerin isimleri kendi kullandıkları fransızca kökenli
beef, pork, veal, mutton, poultry, escargot
gibi isimlerken, köylülerin yetiştirdikleri hayvanların
cow, pig veya swine, calf, sheep, chicken veya hen, snail
gibi eski ingilizce kökenli isimleri vardı. türkçede hiç örneğini görmediğimiz, hayvanın adı başka, etin adı başka durumu da burdan.
hani ingilizce kelimelerin okunuşuyla yazılışı arasındaki bağlantıyı bi türlü kuramazsınız ya, o sizin suçunuz değil. o kelimelerin yazılışının genellikle nasıl okunduğuyla değil, kelimenin kökeniyle alakası vardır. örneğin doubt yazar "daut" okursunuz. o "b" harfi orda durur çünkü kelime latince "dubitare" kelimesinden türemiştir. okumasanız da o b'yi oraya koyarsınız. 2 anlamına gelen "two" kelimesini "too" diye de yazabilirdi ingilizler. ama yazmıyorlar, oraya o w'yu koyuyorlar. çünkü her ne kadar okunmasa da twenty, twelfe gibi gelimelerle bağlantısı var two kelimesinin. ortak kökenleri açısından tw- ile başlıyor. ya da sadece yazılışına bakarak bazı kelimeleri akrabalığını tahmin edebilirsiniz. "alone" aslında "all one" demek (hep tek). bu açıdan yazılışta alonu'un "one" içermesi önemli.
kaynak:
https://www.youtube.com/watch?v=kizfz9t5rhi
https://www.youtube.com/watch?v=_gwjhuea9jc
https://en.wikipedia.org/…nd_anglo-saxon_variations
https://www.youtube.com/watch?v=yvabhcjm3aa
https://www.youtube.com/…24&list=plf9a468788928a351
not: evet akıl sağlığımı korumak için bu konulara sardım.