Fazla Hızlı Koşamayan İnsanlığın Hızlı Avları Yakalayabildiği Teknik: Persistence Hunting

Eskiden iyi av silahları geliştiremeyen insanlığın avlarını nasıl yakaladığı sorusunun cevabı burada.
Fazla Hızlı Koşamayan İnsanlığın Hızlı Avları Yakalayabildiği Teknik: Persistence Hunting

diyelim uçsuz bucaksız bir alanda avlanmanız gerekiyor ve yanınızda av silahı yok ya da silah kullanmada pek iyi değilsiniz.

çare persistence hunting. bilinen en eski av tekniklerinden biri olan bu teknik, insanın uzun mesafeleri katedebilme yeteneğine dayanıyor. bir kürke sahip olmadığımız için (omzu kıllı olan arkadaşları tenzih ederim) bir çok hayvana göre jogging diye adlandırılan tempolu yürüyüşü daha uzun sürelerde yapabiliyoruz. haliyle takip ettiğimiz av bizden çok hızlı kaçabiliyor olsa bile uzun vadede onu yorgun düşürüp avlamamız mümkün.

peki nasıl oluyor?

sabah erken kalkıyoruz. yok öyle "5 dakika daha" filan. emeksiz yemek olmaz. gün ağardığında biz de ayağa kalkıyoruz ve avımıza yaklaşıyoruz. av haliyle "pfff yhaa nereden geldi bu salak" diyerek az öteye gidiyor. biz de "gel bir şey diyeceğim" diye yaklaşmayı sürdürüyoruz.


böyle böyle öğleye doğru yaklaşık 25 km filan yapmış oluyoruz. gün boyunca ağız tadıyla bir şey yiyemeyen avımız güçten düşmeye başlıyor. öğleden sonra hava iyice sıcaklanınca biz de hafiften tempoyu artırarak hayvanı terletiyoruz.

terleyen hayvanın vücut ısısı bir türlü düşmeyince yaklaşık 35 km civarında düşüp bayılıyor. biz de yanına gidip su veriyoruz ki kalksın da takibe devam edelim.

yok lan, su mu vermeyin. boğazlayın gitsin hayvanı. zaten sabahtan beri eziyet ediyorsunuz.

bu yöntem o kadar etkilidir ki, 2013 yılında bir afrika kabilesinin bir çitayı avladığı kayıtlara geçmiştir. demek ki vahşi doğada ne kadar hızlı olduğun değil ne kadar mesafe kat edebildiğin önemli.

bu yöntemi kadın erkek ilişkilerinde de uygulayan var. fakat ben işe yaradığına şahit olmadım.

Avcı-Toplayıcı Yaşayarak Şehir İnsanından Daha Az Eforla İhtiyaçlarını Karşılayan Ju/'Hoansi Kabilesi