Fazla İnsan Fark Etmese de Yılın Belki de En İyi Filmi, The Banshees of Inisherin'in İncelemesi

In Bruges ve Three Billboards ile tanıdığımız yazar-yönetmen Martin McDonagh, yeni filmi The Banshees of Inisherin (Inisherin'in Ölüm Melekleri) ile yine şaşırtmadı ve 2022'nin belki de en iyi filmine ima attı. Filmin neleri anlattığını irdeliyoruz.
Fazla İnsan Fark Etmese de Yılın Belki de En İyi Filmi, The Banshees of Inisherin'in İncelemesi

climax ve gibi bölümleri için yazılan öyle seyler okudum ki, konuya burdan başlamak istedim. herkesin fikri kendine tabii. ancak bazen öyle geliyor ki bu tür filmlerde insanlar metafor dedektifliği yapıyor, a'dan z'ye tüm karakterleri eşleştirmeye çalışıyor. bu çaba bana bazen çok bilmişlik, bazen de kibirden ötürü ille de bir kalıba sokma, bilgi birikimini sergilemek için bir fırsat bulmuş gibi filme paralel ikinci bir tema oluşturup, bu temayı 30 senelik bir eleştirmenmiş gibi haybeden atıp tutup dolduruyormuş gibi geliyor. en azından kesin bir dille degil de bence böyle veya bu da benim görüşüm diyerek başlamak lazım. çünkü kaynağının hayal gücü olduğu belirtilse en azından bilgi kirliliği değil de yaratıcı ve orijinal bir fikir diyebilme şansımız olur.

Uyarı: Spoiler içerir.


irlanda'da iç savaş sürmektedir ve bu iç savaş irlanda'nın bir adasında da başlamıştır

sebepleri aynı olmasa da sonuçlarına değmeyecek kadar gereksizdir. çünkü geçmişlerinin derinliğinden ve samimiyetinden ötürü, tarafların ilişkiyi kurtarmayı seçmeleri gerekirken inatlaşıp birbirleriyle çatışması toplumun dokusunu parçalar. colm belki depresyondadır belki de gerçekten padraic'ten soğumuştur, ancak aldığı karardan keçi gibi inat edip vazgeçmez (irlandalıların inatçılığı meşhurdur hatta irlandalı boksörlerin en baskın özelliklerinden biri ne olursa olsun pes etmemesidir) ve parçalanma zincirleme olarak başlar. colm ve padraic dostluğu biter. bundan en başta padraic'in kız kardeşi sioabhan etkilenir. ortamın havası bir kere bozulmuştur. huzur ve mutluluk, yerini kin ve nefrete bırakmıştır. siobhan aldığı iş teklifini bir kez daha değerlendirir ve bir zamanlar çok mutlu olduğu bir yerden, daha iyi bir yaşam umuduyla ada'dan ayrılır. dominic insana olan inancını, iyi bildiği son insanın da gösterdiği zaafiyetle kaybeder, umutsuzluğa kapılır, siobhan'ın da gidişi ile aşkını da kaybedince, belki de intihar ederek ölür. en büyük tutkusu müzik ve hedefi bir eser bırakmak olan colm, bu inat uğruna bir daha keman çalamama pahasına parmaklarını keser. bunaltıcı derecede pozitif bir insan olan padraic, siobhan'ın daha iyi bir yaşama olan davetini reddeder ve intikam yeminleri eder. savaş bayrağı açar. bütün bunlar en başından beri onlara uzaklardan el sallayan ölümün habercisine, banshee'ye rağmen gerçekleşir. öyle bir inattır. geride kalansa yarım kalan aşklar, biten dostluklar, dağılan hayatlardır.


bu film, yönetmenin izlediğim 4. filmi

hepsinde de, insanın duygusal bir canlı olduğu, herkesin içinde bir yerlerde bir nebze de olsa iyilik olabilir düşüncesi işlendi. in bruges'deki tetikçiler, seven psycopaths'daki katil-mafyacı tipler, three billboards outside ebbing, missouri'deki ırkçı polis. burda da padraic. padraic zaten iyi bir insandı ancak çok sevdiği eşeği jenny öldükten sonra colm'un evini yakma kararı alır. kin ve nefretle dolmuştur. öyle ki colm evin içinde olmasına rağmen ateşi söndürmez ve yoluna devam eder. yine de padraic, colm kendisine köpeği ile ilgilendiği için teşekkür ettiğinde "her zaman" diye yanıtlar.

bütün bu olaylar yaşanırken, din adamının çözüm üretmeyip parazit olması, polisin empati yoksunu ve kaba olup tek bir amaca hizmet etmesi ve bütün motivasyonunun para olması da güzel ayrıntılardır.

yönetmenin diğer filmlerinde de fark ettiğim üzere, 'iyi insan' karakterlerinin ortak noktası hayvanlara duyduğu ilgi. hayvan sevgisi tek başına elbette insanın iyi olduğuna kanaat getirmek için yeterli değil, ancak önemli bir ipucu olduğu kesin. savaşı başlatabilirler ancak bitirebilecek olan yine onlardır. çünkü sevgisiz olanlar ancak ateşi körükler.